Azerbaycan Milli Meclisi Milletvekili Nurullayeva'dan Ermenistan açıklaması
Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi Milletvekili Könul Nurullayeva, “Sınır köylerinin Ermeni Silahlı Kuvvetleri tarafından bombalanması ve sivillerin hedeflenmesi, işgalcinin terörist kimliğini bir kez daha gösteriyor” dedi.
Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi Milletvekili Könul Nurullayeva, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin ateşkesi ihlal ederek ağır toplar kullanıp devlet sınırının Tovuz bölgesinde Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin mevzilerine saldırısıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. 12 Temmuz 2020’de Ermeni Silahlı Kuvvetlerinin ateşkesi kabaca ihlal ederek ve ağır toplar kullanarak devlet sınırının Tovuz bölgesinde Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin mevzilerine saldırısının bir saldırganlık göstergesi olduğunu ifade eden Nurullayeva, “Bu, uluslararası toplumun gözleri önünde yaşanan kuvvet uygulaması ile gerçekleşen diğer bir provokasyondur. Ermenistan'ın sınırda uyguladığı provokasyon, resmi Erivan'ın Dağlık Karabağ sorununun anlaşmalı bir çözümü ile ilgilenmediğini ve işgal altındaki bölgelerde statükoyu koruma niyetinde olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda, Ermenistan uzun zamandır üyesi olduğu Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nü (KGAÖ), bu tür askeri maceralarla Ermenistan-Azerbaycan çatışmasına çekmeye, kendisinin Azerbaycan'a karşı yaptığı işgal ve saldırganlıktan kaçınmaya çalışıyor. Ancak işgalci ülke Ermenistan, Azerbaycan'ın Ermenistan dışındaki tüm KGAÖ ülkeleriyle dostane ilişkileri olduğunu unutuyor. Öte yandan, dünya COVID-19'a karşı mücadele ederken, bu saldırı ve provokasyon Ermenistan'ın BM’nin küresel ateşkes girişimini görmezden geldiğini bir kez daha kanıtlıyor” ifadelerini kullandı.
Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri tarafından yürütülen karşı önlemler sonucunda, düşmanın yeterli bir tepki aldığını ve şehitleri olduklarını söyleyen Nurullayeva, “Tanrıdan, toprak bütünlüğümüz uğruna hayatlarını feda eden şehit askerlerimize rahmet diliyorum. Tabii ki, şehit düşen askerlerimizin intikamı alındı ve Başkomutan İlham Aliyev'in belirttiği gibi şehitlerimizin kanı yerde kalmadı ve kalmayacak. Müdahale önlemleri sırasında çok sayıda Ermeni askeri öldürüldü ve askeri teçhizat ciddi şekilde hasar gördü. Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin misillemesi sonrası dengesini kaybeden düşman ülke, bu gerçekleri gizlemeye çalışsa da, resmi görüntülerde her şey açık şekilde belli oluyor” aktarımında bulundu.
Ermenistan'ın neden temas hattında değil de, sınırda bir provokasyona başvurmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Nurullayeva, “İşgalci ülkenin sosyo-politik süreçlerini takip etmek yeterlidir” ifadelerini kaydederek, şöyle konuştu:
“Şöyle ki, sınır provokasyonu işgalci ülkedeki sosyo-politik süreçlerin kontrolden çıktığı bir zamanda gerçekleşti. Sözde bir devrim yoluyla iktidara gelen Paşinyan, meydandaki insanlara vaatlerinden hiçbirini devlet lideri olarak yerine getiremedi. Bu da mevcut sosyo-ekonomik krizi daha fazla derinleştirdi. Ayrıca Paşinyan, Dağlık Karabağ çatışması ile ilgili beceriksizliğinden dolayı uluslararası toplumda defalarca alay konusu oldu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Davos Zirvesi, Valday Tartışma Kulübü, Münih Güvenlik Konferansı ve diğer etkili platformlardaki argümanlarla dolu açıklamaları karşısında çaresiz duruma düşen Paşinyan'ın imajı daha da zarar gördü. Aynı zamanda, dünya toplumu, Ermenistan tarafından Azerbaycan'ın işgal altındaki bölgelerinde Mart ayında düzenlenen ‘seçim şovunu’ reddederek Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne verdiği desteği bir daha onaylamış oldu. Bugünkü gerçek şu ki, Ermenistan’ın popülist Başbakanı, aslında tüm siyasi rakiplerine zulmedip tutuklayan bir diktatörlük rejimi kurdu. Bu nedenle, sözde demokratik başbakan, ülkesinde siyasi bir amatör, popülist ve diktatör olarak algılanıyor. Mevcut pandemi, zaten sosyal sorunların pençesinde boğulan işgalci ülkeyi felç etti. Böylece içeride artan memnuniyetsizliğe ve artan sosyal patlamaya dayanamayacağını anlayan Paşinyan hükümeti, dış düşmana dikkat çekmek için sınırdaki provokasyona başvurdu. Bunu yaparken, işgalci ülke, uluslararası toplumun dikkatini güncel konulardan uzaklaştırmayı ve ülke içindeki ciddi gerilimleri azaltmayı amaçlamaktadır. Paşinyan, ‘dış tehdit’ karşısında toplumu harekete geçirmenin, muhalefeti etkisiz hale getirmenin ve hükümete yönelik ciddi tehdidi ortadan kaldırmanın mümkün olacağını hayal ediyor. Ancak süreç hiç de Paşinyan tarafından planlandığı gibi gitmiyor. Böylece, bir kez daha başarısız olan Ermeni hükümeti, konunun aslını gizlemeye, uluslararası ve yerel toplumu yanlış bilgilerle kandırmaya çalışıyor. Ermeni hükümetinin yalanları ve ölenler hakkındaki bilgilerin saklanması Ermeni halkında ciddi memnuniyetsizliklere neden olmuştur. Artık işgalci ülkede protestolar başladı ve Ermeni hükümeti sosyal ağlarda ciddi şekilde eleştiriliyor.”
Sınır köylerinin Ermeni Silahlı Kuvvetleri tarafından bombalanması ve sivillerin hedeflenmesinin, işgalcinin terörist kimliğini bir kez daha gösterdiğini belirten Nurullayeva, “Maalesef, Tovuz ili yönünde açılan top ateşi sonucu Ağdam ilçe sakini hayatını kaybetti. Daha önce de Ermeniler yerleşimlerimize devamlı olarak ağır silahlarla ateş açmışlardı. Sonuç olarak, çocuklar dahil olmak üzere sivillerimiz öldürüldü. Ermenistan'ın bu gasp eylemleri sonucunda nüfusun ekonomisi, mülkiyeti ve altyapısı ciddi şekilde zarar gördü. Buradaki düşmanın temel amaçlarından biri, halkın vatanseverlik ruhunu bastırmak, insanların yaşadıkları alanları terk etmelerini sağlamaktır. Ancak, her zaman olduğu gibi, düşmanın kışkırtıcı girişimleri başarısız oluyor. İnsanlar evlerini hiçbir şekilde terk etmiyorlar, aynı zamanda askerlerimizi de destekliyorlar, ön saflarda düşmana karşı mücadelede yer almak istiyorlar” aktarımında bulundu.
Azerbaycan Silahlı Kuvvetlerinin durumu izlediğini anımsatan Nurullayeva, “Ermenistan'ın provokasyonları sert bir tepki ile karşılanıyor ve ileride de karşılanmaya devam edilecek. Bugün, dünyanın en güçlü 50 ordusundan biri olan Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri, topraklarımızın işgalden kurtarılması da dahil olmak üzere her görevi yerine getirmeye hazır. Uluslararası hukuka göre egemenlik hakkımızı kullanarak toprak bütünlüğümüzü koruyoruz. Dolayısıyla mevcut durumun sorumluluğu tamamen Ermeni liderliğindedir. Uluslararası toplum Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırganlık politikasını ve sınırdaki provokasyon eylemlerini şiddetle kınamalı ve saldırgana sorumluluğunu hatırlatmalıdır. Bu anlamda, Ermenilerin sınırda yaptıkları provokasyona ilk tepki dost ve kardeş Türkiye'den geldi ve Azerbaycan'a yönelik sayısız destek ifadesi Azerbaycan halkı tarafından büyük bir sempati ile karşılandı” diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın saldırının Dağlık Karabağ'da değil, iki ülke arasındaki sınırda yapılmasını Azerbaycan'a kasıtlı bir saldırı olarak nitelendirdiğini, Türkiye’nin, Azerbaycan’ın hak, hukuk ve topraklarına karşı yapılan herhangi bir saldırının karşısında olmaktan asla tereddüt duymayacağını belirttiğini hatırlatan Nurullayeva, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ise BM Tüzüğü, Helsinki Nihai Senedi, BM Güvenlik Konseyi kararları da dahil olmak üzere uluslararası hukuk ilkelerine dayanan Azerbaycan'ın konumunun adil olduğunu belirterek, Türkiye'nin her zaman Azerbaycan'ın yanında olduğunu söylediğini bildirdi.
Dışişleri Bakanlığından yapılan, “Ermeni tarafı bu tür tehlikeli taktiklerden vazgeçmeli, aklıselim ve hukuk yolunu seçmelidir. Kendi kapasitesini aşan emeller uğrunda maceraperestliğe soyunmak, Ermenistan’ın muhakeme zaafını ortaya koymakta, bölgemizdeki barış ve istikrarın önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır. Ermenistan’ın saldırganlığını örtme çabasının uluslararası camia tarafından da hiçbir şekilde kabul görmemesini temenni ediyoruz. Türkiye, toprak bütünlüğünü koruma mücadelesinde tüm imkanlarıyla Azerbaycan’ın yanında yer almaya devam edecektir" açıklamasını hatırlatan Nurullayeva, “Ayrıca, kardeş ülkenin diğer kamu ve siyasi figürleri, çok saygın entelektüelleri ve Parlamento üyeleri de Ermenistan'ın bu provokasyonlarını kınadı ve Azerbaycan'a destek verdi. Bu, ‘bir millet-iki devlet’ ilkesinin, dünyada benzersiz olan Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin tüm alanlarını kapsadığını bir daha doğruladı. Biz, kardeş Türkiye'nin bu konudaki kararlı ve adil konumunun diğer devletler ve uluslararası örgütler için örnek olmasını istiyoruz” ifadelerini kaydetti.