Tgrt Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Nahçıvan dönüşü çarpıcı açıklamalar: Menendez'in boşluğunu Fidan dolduracak

Editör: Berrak Arıcan / Kaynak: TGRT HABER
26 Eylül 2023 12:22 - Güncelleme : 26 Eylül 2023 13:34
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Nahçıvan dönüşü çarpıcı açıklamalar: Menendez'in boşluğunu Fidan dolduracak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karabağ'daki antiterör operasyonunun başarılı şekilde sonlanmasının ardından yaptığı Azerbaycan ziyaretinin dönüş yolunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan, ABD'li Senatör Bob Menendez'in rüşvet iddialarıyla görevinin askıya alınmasının, F-16 süreci için iyi aleyhimize bir durum olduğunu belirtirken İsveç'in NATO üyeliğinin de F-16'ların satışıyla alakalı olduğunu ifade etti. 

Azerbaycan'ın Ermenistan karşısında aldığı yeni Karabağ zaferinin ardından kardeş ülke Azerbaycan'a desteğini bir kez daha göstermek için Nahçıvan'da Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yurda dönüş yolunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan, F-16 satışında büyük engellerden biri ABD'li Senatör Bob Menendez'in yolsuzluk iddiasıyla görevini bırakmak zorunda kalmasını değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecinin, ''ABD'den ülkemize F-16 satışı ve modernizasyonunun önündeki en büyük engellerden biri ABD’li Senatör Bob Menendez, hakkında hazırlanan yolsuzluk iddianamesinden sonra geçici olarak görevini bırakmak zorunda kaldı. Beyaz Saray'dan gerek F-16 satışının Senato’ya sunulması, gerekse modernizasyonun onaylanmasıyla ilgili bir hareket bekliyor musunuz?'' sorusu üzerine şunları söyledi:

''Bizim, F-16’larla ilgili bu konuda en önemli sıkıntılarımızdan biri de ABD’li senatör Bob Menendez’in ülkemiz aleyhine faaliyetleriydi. Dolayısıyla, Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan şu anda bu süreci yakından takip edecek. Zaten ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan üç-dört gün önce Amerika'da görüştüler. Bu görüşmeler hala devam ediyor. Ama şimdi bu durumu fırsata dönüştürüp kendisiyle tekrar görüşmekte fayda var. Bu sayede F-16 ile ilgili süreci de belki hızlandırma fırsatımız da olabilir. Sadece F-16 değil, diğer bütün konularda Menendez ve onun zihniyetindekiler bize karşı engelleyici faaliyet yürütüyor.''

''MENENDEZ'İN DEVREDEN ÇIKMASI AVANTAJ''

''Menendez’in devreden çıkması bize avantaj sağlıyor ancak F-16 meselesi sadece Menendez’e bağlı bir konu değil. Yönetilmesi gereken alanları Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan yürütecek. Bu konuda ABD’den artık net bir cevap bekliyoruz. Temenni ediyoruz ki beklediğimiz olumlu neticeyi fazla uzamadan alırız.''

''Bu konu dahi bizlere savunma sanayii noktasında kendi kendine yeten bir ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Daha önce İHA-SİHA noktasında da aynı durumdaydık. O zamanlar Predatör meselesi vardı. İhtiyacımız olduğu halde müttefikimizden alamamıştık. Ne yaptık, kendi İHA’larımızı ürettik. Durmadık SİHA yaptık, TİHA yaptık, Kızılelma yaptık, Hürkuş yaptık, Atak yaptık… Şimdi de F-16’lara ihtiyacımız var fakat bir yandan da yeni nesil savaş uçağımız Kaan’ı üretmek için çalışıyoruz.''

''ONLARIN PARLAMENTOSU VARSA BİZİM MECLİSİMİZ VAR''

ABD'li Senatör Menendez'in devreden çıkmasıyla beraber Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın konunun takipçisi olacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''1 Ekim'de Meclis açılıyor. Gündem çok yoğun tabii ki. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteriyle de görüştünüz. Pek çok görüşme yaptınız New York'ta. İsveç konusunda da pek çok sanıyorum ifade duydunuz. Acaba Ekim takvimi içinde Meclis’e İsveç var mı yoksa daha sonraki bir tarihe mi kalır?'' sorusu üzerine şu cevabı verdi:

''Meclis’in bir yapısı var, başkanı var… Amerika’nın biliyorsunuz parlamentosu var, bizim de bir parlamentomuz var. Parlamentomuzun içerisinde de bir yapı var. Cumhur İttifakı olarak bizim de bir yapımız var. Cumhur İttifakı olarak aramızda tabii ki görüşmelerimizi yapacağız. Ona göre de parlamentoya müracaatımızı da bu arada yapıp, parlamentomuz nasıl bir takvim belirlerse, onu da orada takip edeceğiz. Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Amerika Dışişleri Bakanı Antony Blinken'la da bazı görüşmeler yaptılar. Temenni ederim ki onlar da verdikleri söze sadık kalırlarsa bizim parlamentomuz da verilen söze sadık kalacaktır. Adımını da buna göre atacaktır.''

''İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİNE TBMM KARAR VERECEK''

ABD'nin sözüne sadık kalması konusundaki temennisini dile getiren Erdoğan, ''Acaba onların verdikleri söz F-16 konusu mu?'' sorusu üzerine ise F-16 konusunu İsveç ile bağlantılı hale getirdiklerini dile getirerek şunları söyledi: 

''Zaten İsveç’i F-16 ile bağlı hale getiriyorlar. Yani diyorlar ki bunu halledin. Kanada aynı şeyi yapıyor, Amerika da aynı şeyi yapıyor. Biz de diyoruz ki, “sizin kongreniz varsa bizim de parlamentomuz var.” Biz parlamentomuzu geri plana atamayız ki. Yani bizim şu anda Cumhur İttifakı olarak bir birlikteliğimiz var. Bu birlikteliğimiz içerisinde biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Netice itibariyle İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili kararı artık Türkiye Büyük Millet Meclisi verecektir. Meclisimiz bu konu ile ilgili her gelişmeyi en ince ayrıntısına kadar takip etmektedir. O kararı ne zaman vereceği de kararın ne olacağı da meclisimizin takdirindedir. Meclis’in gündemine konu geldiğinde kararın nasıl olacağını hep birlikte görürüz.''

 İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili kararı artık Türkiye Büyük Millet Meclisi verecektir.

PAŞİNYAN'A MESAJ: ÇÖZÜLEMEYECEK SORUN YOK

"Bu beklentimizi 11 Eylül'de telefonla görüştüğüm Ermenistan Başbakanı Sayın Nikol Paşinyan’a da ifade ettim. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve komşuluk hukukuna riayet edildiği takdirde çözülemeyecek hiçbir sorun görmüyoruz. Azerbaycan-Ermenistan sürecinde ilerleme sağlanması, bölgesel normalleşmeye de büyük ivme kazandıracaktır. Güney Kafkasya'da istikrar, barış ve refahın tesis edilmesi için Azerbaycan'la birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Ziyaretimizin, sadece ikili ilişkilerimiz değil tüm bölgemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Şahsıma ve heyetime gösterilen hüsnü kabulden dolayı kardeşim Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e bir kez daha teşekkür ediyorum. 

ZENZEGUR KORİDORU: İRAN'DAN OLUMLU MESAJLAR VAR

SORU: Geçen yıl Azerbaycan'dan dönüşümüzde Zengezur Koridoru konusunun ilerlemesinde Ermenistan'dan daha çok İran'ın sorun çıkardığını söylemiştiniz. Azerbaycan'ın Karabağ'daki terörle mücadele operasyonlarından sonra Zengezur Koridoru’nda nasıl bir süreç bekleniyor?

Kara ve demiryolu hatları ile Nahçıvan ve Azerbaycan’ın diğer bölgeleri ile doğrudan bağlantı kurmamız ilişkilerimizi daha güçlü hale getirecek. Bu güçlü bağ sayesinde birçok konuda yürüyerek aldığımız mesafenin katbekat fazlasını önümüzdeki süreçte koşarak alacağız. Bu nedenle bir an önce bu koridorun açılması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Türkiye ve Azerbaycan için çok önemli bu koridorun hayata geçmesi stratejik bir konudur ve muhakkak tamamlanmalıdır. Bu koridor açıldığında Bakü’den çıkan bir araç ya da tren doğrudan Kars’a gelebilecek. Türkiye-Azerbaycan kardeşliği çok daha güçlenecek. İran’dan da bu konuda olumlu sinyaller gelmesi sevindirici. 

"ERMENİSTAN, HOCALI KATLİAMI'NIN BEDELİNİ ÖDÜYOR"

SORU: Hocalı’yı özlemle bekleyenler için tekrar evlerine dönme yolu açıldı. Bu gelişmenin sizde oluşturduğu hissiyatı paylaşmanız mümkün mü efendim?

O katliamın açtığı yaralar var. Tabii o katliamı yaşayanlar için de bizler için de Hocalı Katliamı unutulmaz. Hocalı katliamının şu anda Ermenistan bedelini ödüyor ve ödeyecek. Çünkü 1 milyon Azeri Hocalı’dan ve diğer şehirlerden adeta hicret etti. Nereye? Azerbaycan’a. Şimdi ondan 10 yıllar sonra Azerbaycan bu katliamın hesabını sordu. Çok çok farklı bir şekilde sordu ve topraklarını geri aldı. Malum, Amerika, Rusya, Fransa, Minsk Üçlüsü denilen bu ülkeler, yıllarca Azerbaycan’ın bu hakkını tanımadılar. Sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendi kesti ve işi bitirdi.

Şimdi Hocalı’da artık kim var? Hocalı’nın gerçek sahipleri… Tüm şehitlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Azerbaycan ordusu Hocalı’ya kaos, kan ve ölüm değil, huzur ve barış getirmek için girdi. Yıllar önce oraya Ermeni çetelerin girdiği gibi girmedi. İnsanları katletmek için girmedi. Hocalı’ya hak ettiği barışı ve huzuru sağlamak için girdi. Kendi öz toprağına ardındaki zaferlerin müjdesiyle girdi. Artık Hocalı için de Karabağ için de Azerbaycan egemenliği altında kalıcı barış ve huzurun vakti gelmiştir. Ermenistan’a düşen de bu huzurun tesisi ve muhafazası için barışın yanında durmaktır. 

KKTC'YE ÇARPICI DAVET

SORU: Oluşan iklimde KKTC’nin Türk devletleri ile daha fazla bütünleşmesi yolunda yeni adımlar atılır mı, bu noktada bir beklenti olmalı mı?

Önümüzdeki süreçte Türk Devletleri Teşkilatı’nın toplantısı var. Azerbaycan da bu toplantıya KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Bey’in de davet edilmesini çok istiyor. 3 Kasım’da Kazakistan’da toplantı yapılacak ve bu toplantıda inşallah gözlemci üye olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni de göreceğiz.

Bu konuda sağ olsun Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de ciddi bir kararlılığı var. O da KKTC bayrağının oralarda dalgalanmasını istediğini ortaya koyuyor. Bizler de KKTC ile alakalı atılan bu adımda beraberce el ele omuz omuza kararlılığımızı göstermeye inşallah devam edeceğiz. KKTC’nin tanınması Kıbrıs adasında kalıcı barış ve huzurun sağlanmasını isteyen tüm ülkeler için en doğru seçenektir. Adanın gerçekleri ortadadır ve KKTC Kıbrıs’ın en somut gerçeğidir. Yıllarca oradaki Türk varlığını görmezden gelmeye çalışanların denemediği yol kalmadı. Fakat giriştikleri her adım temelsiz olduğu için onlar açısından hüsranla sonuçlandı.

Bizler KKTC ile birlikte çözüm için tüm yolları denedik. Federasyon formülü dahil tüm formüllere samimiyetle yaklaştık. Fakat bundan böyle Kıbrıs’ta iki devletli çözüm dışında seçeneğin kalmadığı açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Kimse bizden KKTC’nin haklarını görmezden gelmemizi onları çiğnettirmemizi beklemesin. Bizler KKTC’nin artık diğer ülkelerce tanınması için sesimizi daha çok yükselteceğiz. Biz daha önce de “çözümsüzlük çözüm değildir” diyerek bu sorunun ortada bırakılmasının, görmezden gelinmesinin yanlış olduğunu anlatmıştık. Artık tüm yanlışları silecek doğru adımın vaktidir. KKTC’nin tanınması başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok tarafın attığı yanlış adımların telafisi olacaktır. Kıbrıs adası artık gerilimlerle değil, barış ve huzurla anılmayı hak ediyor. 

"AFRİKA ÜLKELERİ TÜRKİYE'Yİ TAKİP EDİYOR"

SORU: BM’deki reform çağrınız sonrasında Afrika’da, Kafkaslarda yeni bir hareketlenme var. Nasıl değerlendirirsiniz? Bir de İslam dünyası için de bu yapıdaki teşkilatların reforme edilmesi yönünde bir çalışmanız var mı?

Özellikle G20 ülkelerinden öte Afrika ülkelerinin durumu bizim için çok büyük önem arz ediyor. Afrika ülkelerinin takip ettiği ülke biziz. Türkiye’yi takip ediyorlar. “Türkiye ne diyor, Türkiye nasıl bakıyor?” diyorlar. Örneğin, BM Genel Kurulu’na Afrika ülkeleri ile yaptığımız görüşmelerin hepsinde de “Türkiye ne diyor?” sorusunu işittik.

Özellikle Tahıl Koridoru meselesinde de yine Sayın Putin’in Tahıl Koridoruyla ilgili hedefinde Afrika ülkeleri var. “Biz Avrupa ülkelerine tahıl göndermeyiz. Eğer gönderecekseniz Türkiye-Katar-Rusya üçlü olarak bu işi yapalım, hatta 6 tane Afrika ülkesi belirleyelim buralara bunu gönderelim.” diyor.  Biz de “tamam” dedik. Şimdi telefon diplomasisi başladı. 

Dışişleri Bakanlarımızla bu süreci çalıştırıyoruz ve Afrika ülkeleriyle bunu en ideal şekilde sürdürelim istiyoruz. Çünkü koridordan geçen tahılın yüzde 44’ü Avrupa ülkelerine gitti. Yüzde 14 bize geldi, yüzde 14 Afrika’ya, diğeri de farklı ülkelere ulaştı. Her yerde ifade ediyoruz, dünya değişiyor. Değişen dünyaya uyum sağlayamayan, kendini yeni şartlara uyduramayan, medeniyet yarışının gerisinde kalanlar en iyi ihtimalle etkisizleşir. Bizler attığımız adımlarda dinamik bir süreç yönetimi ortaya koyuyoruz. İslam dünyası da birlik olabilmek için kardeşliğine ekilen fitne tohumlarını temizlemeli ve samimiyetle kucaklaşmalıdır.

"İSLAM DÜNYASI REFORMA MECBURDUR"

İslam dünyası birliğinin temelini oluşturan ilkeler çerçevesinde, değişen dünyaya uyum sağlamak, söz sahibi hale gelebilmek ve etkin bir güç olabilmek için reforma mecburdur.

İslam Konferansı Örgütü’nün İslam İş Birliği Teşkilatı’na dönmesi önemli bir adımdı. Bunun gibi adımların atılması ve büyük meselelerde ağırlığını hissettirmesi gerekmektedir. Terör, göç sorunu, iklim krizleri, İslam karşıtlığı, ırkçılık gibi meseleler ortada. Bunlara karşı ortak bir tavır geliştiremezsek İslam dünyasının etkinliğinden söz edemeyiz. Yüce kitabımıza karşı alçakça saldırılarda bile gereken şekilde yeterli tepki veremeyen İslam dünyası hangi meselede ortaklaşabilir?

BARIŞ KORİDORU SÖZLERİ: "ERMENİSTAN OLMAZSA İRAN!"

SORU: Karabağ’da operasyonun son bulduğu, Turan Yolu Projesi’nin yüksek sesle dillendirildiği bir dönemde gerçekleştirdiniz bu ziyareti. Karabağ Zaferinin ardından 3 yıldır beklenen işler vardı, bu ziyaretiniz sonrası onların önü açılıp daha da hızlanması beklenebilir mi? 

Bizim temennimiz buraları barış koridoru haline getirerek açmaktır. Hala bir savaşın egemen olduğu bir koridoru düşünmek mümkün değil. Çünkü gerek Zengezur gerek Laçin koridorlarını eğer barış koridoru olarak düşüneceksek kavga gürültü olmadan bu işi çözmemiz gerekiyor. Hele hele bunlar raylı sistem olduğunu düşünürsek, Türkiye'den gelen tren Nahçıvan’dan, Ermenistan’dan geçerek Azerbaycan'a gidecek.

Ermenistan'dan geçme konusuna gelince. Ermenistan bu işin önünü açmazsa nereden geçecek? İran'dan geçecek. İran şu anda buna olumlu bakıyor, olumlu baktığı için de İran’dan artık Azerbaycan’a geçiş imkanı olabilecek.

Diğer taraftan bu ziyaretimiz Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin, iki devlet tek millet ruhunun bir kez daha bütün dünyaya ilanıdır. Bunu Birleşmiş Milletler kürsüsünde nasıl haykırmışsak, Can Azerbaycan’ın öz toprağı Şuşa’da nasıl duyurmuşsak, her yerde gerek sözlerimizle gerek uygulamalarımızla gösterdik, gösteririz. Bizler iki devletiz ancak kaderi de ülküsü de bir milletiz. İki ülke arasındaki ilişkilerin düzeyi olabilecek en yüksek seviyeye ulaşacaktır. Yeni adımlarla kardeşliğimizi pekiştirmekte kararlıyız. Enerjiden savunma sanayiine, ticaret hatlarından bölgesel iş birliklerine kadar her alanda atılacak adımlar aşama aşama hayata geçirilecektir. İki ülkenin potansiyelleri birlikte kazanma ilkesiyle atılacak bu adımlarla çok yüksek seviyelere ulaşacaktır. 

TANAP’ın kapasitesinin genişletilmesi ve Hazar’dan daha fazla doğal gazın Türkiye ve Avrupa’ya akması bu adımlardan biridir. Bu hem iki ülke çıkarlarına hizmet edecek hem de Avrupa’nın enerji güvenliğine de katkıda bulunacaktır. Ulaştırma alanında, turizm alanında benzer adımlar atarak ortak çıkarlar temelinde ve bütüncül bir bakış açısıyla projeler ortaya koymaya devam edeceğiz.

SİVİL ANAYASA İÇİN TALİMAT

Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan 'sivil anayasa' ile ilgili 1 Ekim'de harekete geçileceğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

"AK Parti meclis grubumuz parlamentoda grubu olan diğer partilerle görüşmek suretiyle “gelin bir sivil anayasayı beraber yapalım” davetimizi iletecek. Kabul ederler etmezler, ama biz şu anda kapıları çalacağız. Arkadaşlarıma da gereken talimatları verdim. Grup Başkanımız Abdullah Güler Bey’e “hemen gereken suretle görüşmeleri yapın” dedim.''

''Türkiye artık darbe anayasası ayıbından kurtulmalıdır. Benim milletim çağın şartlarına uygun, sivil, özgürlükçü, dili ve bütünlüğü ile milleti kucaklayan bir anayasa ile yönetilmeyi sonuna kadar hak ediyor. Zaman içerisinde yapılan müdahalelerle belli bir mesafe alınsa da mevcut anayasa Türkiye Yüzyılı’na yakışmayan bir yapıdadır. Hedefimiz tüm vatandaşlarımızın “benim anayasam” diyeceği bir anayasa ortaya koymaktır. Umarım uzlaşı içerisinde Türkiye’ye yakışır birlikteliği ortaya koyarak anayasa metnimizi ortaya çıkartırız. Çağrımız tüm siyasi partilerimizin vaadi olan yeni anayasa konusunu bizlere yakışır bir biçimde neticelendirmek ve millete verdiğimiz sözü tutmak içindir."

Kaynak: TGRT HABER
500
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...