Filistin'deki tahribat depremden de beter! 'Biz hırsız değiliz' diyen Gazzeliler insanlık krizini böyle anlattılar

Hamas​'ın 7 Ekim'de Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan İsrail-Filistin çatışmaları 24 gündür aralıksız şiddetli çatışmalarla devam ediyor. İsrail'in saldırılarıyla binlerce sivil hayatını kaybederken çok sayıda bina da ya yıkıldı ya da tamamen tahrip edildi ve sokaklarda dev çukurlar açıldı. Gazze Şeridi​'nde yaşayanlar tahribatı depremden daha beter olarak tanımladı.

''MASUM İNSANLARA SALDIRDILAR''

Gazze Şeridi'ndeki eş-Şati Mülteci Kampı'nda yaşayan 54 yaşındaki Alla Mehdi, ''Bu bir katliam, insanlık dışı infaz ve soykırım'' diyerek yaşananları şunları şöyle anlattı:

''Şati Mülteci Kampı’nda olanlar bir depremdi, hatta depremden daha şiddetliydi. Eğer ilahi bir deprem olsaydı, deniz, topçu ve hava saldırılarının neden olduğu felaketten daha hafif olurdu. Hepsi masum insanlara saldırdı. Bu bir katliam, insanlık dışı bir infaz ve soykırımdır. Eğer ülkeler birbirleriyle savaşıyor olsaydı, bu yıkım olmazdı. İletişimin ve internetin önceden kesilmesi kimse duymasın diye bir katliam yapmak içindi. Kapsamlı bir yıkıma yol açtılar, insanlara ve ağaçlara merhamet etmediler. Bu tam bir etnik temizliktir.''

''EŞİ GÖRÜLMEMİŞ KATLİAMLAR...''

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Medyası Direktörü Mahmud Basal yaşananlarla ilgili şöyle konuştu:

''İsrail'in gece Gazze Şeridi'ne düzenlediği bombardımanda yüzlerce bina ve ev tamamen yıkıldı ve binlerce yerleşim birimi hasar gördü. Yoğun bombalama operasyonları altyapı ve yollarda büyük tahribata yol açtı. Eşi görülmemiş katliamlar sonucunda Gazze ve Kuzey Valiliği'nin manzarası değişti. Enkaz altındaki yüzlerce kayıp insana ulaşamıyoruz. İletişimin kesilmesi sivil savunma ve ambulansların çalışmalarını sekteye uğrattı.''

HASTANELERİN ÇEVRESİNE YOĞUN SALDIRI

AFP muhabiri, Gazze Şeridi'nde hava saldırıları ve İsrail topöularının karadan ve denizden bombardımanı nedeniyle farklı bölgelerden gelen patlama sesleri olduğunu, binlerce kişinin sığındığı Şifa Hastanesi ve Endonezya Hastanesi çevresindeki alanlara yoğun hava saldırıları düzenlendiğini aktardı. Bölgedeki gazeteciler, cumartesi sabahı ve geceye göre hava saldırılarının ve topçu atışlarının yoğunluğunun azaldığını belirttiler.

Şati Mülteci Kampı'nda taksi şoförü olarak çalışan 50 yaşındaki Cemal Ebu Şakfa, ailesini Han Yunus'a götürdüğünü belirterek şu ifadeleri kullandı:

''Nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Rastgele yapılan bombalamalardan kaçtık, çocuk, kadın ve yaşlı ayrımı yapmadan her yere saldırıyorlar. Durum çok kötü.''

''YIKIM, KATLİAM VE FACİA...''

Görgü tanıkları, kampı çevreleyen sokaklardan birinde onlarca sakinin, bombalama sonucu yıkılan el-Ğut konut kulesinin ve çevresindeki evlerin enkazı arasında hayatta kalanları ve yakınlarının cansız bedenlerini aradıklarını söylediler.

Enkaz altında hayatta kalanları arayan gençlerden biri olan Abdulmecid Ebu Huseyra, daha iyi duyabilmek için enkazın üstünde yatıyor ve yüksek sesle "Orada kimse var mı? Sizi kurtarmak için buradayız" diye bağırıyor.

Gazze şehrinin Tel el-Hava mahallesinde yaşayan 47 yaşındaki Kemal Ebu Fatum üzüntüsünü şöyle aktardı:

''Geçen hafta güneydeki Refah'a sürüldük. Bugün sabah Gazze şehrine geri döndüm ve evimin hasar gördüğünü gördüm. Şati Mülteci Kampı’ndaki kız kardeşimi kontrol etmeye gittiğimde Türkiye'deki depremden daha büyük bir deprem gördüm. Yıkım, katliam ve facia... İnsanlar enkaz altındaydı, bir kısmı hayatta ve kimileri ölmüştü.''

''BİZ HIRSIZ DEĞİLİZ''

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr El Balah şehrinde yerinden edilmiş yüzlerce kişi, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'na (UNRWA) ait bir malzeme deposuna girdi. Yerinden edilenlerden biri şöyle konuştu:

''Biz hırsız değiliz. Açlık ve yiyecek eksikliğinden dolayı zor zamanlar yaşadık. Yardım olmadığı için depoya girmek zorunda kaldık.''