Tgrt Haber

Her şey yalan dolan bütün mesele Golan

23 Mart 2019 06:12
Her şey yalan dolan bütün mesele Golan

ABD Başkanı Trump, 2006 yılında yürürlüğe giren planın düğmesine bastı ve işgal altındaki Golan Tepelerinin İsrail’e bırakılmasını istedi. Skandal talep gergefe işlenen tezgâhı açık etti. Suriye’nin işgal edilmesi, Irak’ın bölünmesi, terör örgütlerinin desteklenmesi ve mezhep savaşlarının çıkarılması gibi birçok şeytani planın altında petrol ve su zengini Golan yatıyor.

Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ederek İslam dünyanın tepkisini çeken ABD Başkanı Doland Trump, skandal bir adım daha attı. Trump, 1967’den beri işgal altında bulunan Golan Tepeleri’nin İsrail’e bırakılmasını istedi.

ABD Başkanı’nın “Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini tam olarak tanınmasının zamanı geldi” şeklindeki açıklaması yeni bir krizin fitilini ateşledi.

İsrail’in 1967 savaşında işgal ettiği Golan Tepeleri’nin statüsünü BM net bir şekilde tanımlıyor: Golan Tepeleri İsrail’in işgal ettiği bir Suriye bölgesidir!

BM Güvenlik Konseyi, 1981’de Golan’a çökme amaçlı İsrail yasasını reddetti. Buna rağmen İsrail, Golan hayalinden bir türlü vazgeçmedi. Bir süre küllenen mesele, 2000’li yılların ortalarında yeniden açıldı. Gizli kapılar ardında yapılan planlar tıkır tıkır işletildi. ABD’nin başına İsrail dostu bir başkanın (Trump) seçilmesi, Tel Aviv’in önünü açtı. Golan’ın uğruna Suriye, ABD eliyle ateşe atıldı.

Her şey yalan dolan bütün mesele Golan

BOLTON İLE GOLAN MESAJI
Golan Tepeleri konusunda ABD-İsrail arasında gerek kapalı kapılar ardından gerekse kamuoyu önünde liderler düzeyinde uzun süredir görüşmeler sürüyor. Son olarak ABD’nin Suriye’den çekilme kararını açıklamasının ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile yaptığı görüşmeyi Twitter’da kamuoyuyla paylaştı ve Suriye ile ilgili devam eden bir tartışmanın ana konusunun, İsrail’in 1967’den beri Golan Tepeleri üzerindeki hak iddialarını görüştüklerini dile getirdi. Akabinde Bolton ile birlikte Golan’ı ziyaret edeceklerini şu sözlerle duyurdu: Golan Tepeleri bizim güvenliğimiz için son derece önemlidir. Siz oradayken, Golan Tepelerinden niçin asla ayrılmayacağımızı ve neden tüm ülkelerin İsrail’in egemenliğini tanımasının önemli olduğunu anlayabileceksiniz.

WIKILEAKS'TEN GOLAN SIZMIŞTI

Golan Tepelerinin önemini anlamak birçok açıdan Suriye’nin çatışmasının neden yabancı güçler tarafından desteklendiğini ya da sürdürüldüğünü anlamak için kilit önemde.
İsrail’in uzun zamandır işgal ettiği Golan’ı tamamen topraklarına katma arzusu biliniyor. Suriye’nin 1967’de kaybettiği Golan’ı geri almak için Ekim 1973’te Mısır ile birlikte İsrail’le savaşa girdiği ama yenildikleri de ortada. Yani baba Esad ile başlayan Golan Krizi’nin Türkiye’nin ve birçok devletin ara buluculuk çabalarına rağmen oğul Esad ile de çözülemeyeceği anlaşılınca yedekte bekleyen alternatif bir plan devreye sokuldu. Esad’ı devirmek…

2006 yılında hazırlanan bu plan, WikiLeaks tarafından yayınlanan, sızdırılmış e-Postalarda ortaya çıktı. Suriye’nin istikrarsızlaştırılarak Esad’ın zora sokulma planının yapıldığı belirtilen WikiLeaks’in kurucusu Julian Assange, verdiği röportajda bu planın 2011’e kadar çok kapsamlı bir şekilde hazırlandığını ve 2011’de de devreye girdiğini öne sürdü.

PLANI ABD UYGULAYACAK
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı devirmek için yapılan plan hiçbir zaman İsrail tarafından uygulanmayacaktı. Zira ABD tarafından yürürlüğe girecek şekilde tasarlanmıştı. Nihayetinde ABD, planı kabul etti ve eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın ABD’nin Suriye politikasındaki radikal hamleleri ile ilk sinyallerini vermeye başladı. Clinton’a atfedilen WikiLeaks tarafından yayınlanan, sızdırılmış e-postalarından biri “İsrail’in İran’ın artan nükleer kabiliyetiyle başa çıkmasına yardım etmenin en iyi yolunun Suriye halkının Beşar Esad rejimini devirmesine yardım etmek olduğu” şeklindeydi.
İsrail’le kurulan temaslardan birine ait e-posta ayrıca “Suriye’ye başarılı bir müdahalede Amerika Birleşik Devletleri’nden önemli bir diplomatik ve askeri liderlik beklentisi” olduğu yönündeydi. “Suriye’de isyan eden tarafların silahlandırılması ve Batı hava gücünü kullanarak Suriye helikopterlerini ve uçaklarını engellemek ve bunun maliyetinin paylaşımı da” görüşmelerin ana eksenini oluşturuyordu.

BAŞKA KRİZLER KAPIDA
Sonuç olarak, Golan’ın İsrail’e ilhakının amaçlandığı planın sahada eksizsiz işlediği ortada. Zira başta DEAŞ ve PYD olmak üzere birçok terör örgütü ve ayrılıkçı yapının Golan üzerinden İsrail ile işbirliği yaptığı hatta yaralıların bile İsrail’de tedavi olduğu geçmişte birçok defa belgelendi. Hatta İsrail’in Suriye’de çarpışan gruplarla Golan üzerinden ticaret yaptıkları, burada yedi grubu maaşa bağladıkları, diğer bazı muhalif grupları da lojistik olarak desteklediği, bir süre önce bu gruplara yönelik Rusya destekli operasyon sonrası liderlerinin İsrail’e sığındığı biliniyor.

İsrail’in Golan üzerindeki operasyonunun gerekçesi Suriye ordusu kaynaklı güvenlik endişeleri gösteriliyordu. Ancak Suriye bölgeye Rus askerlerine bırakınca İsrail’in oyunu bozuldu. Suriye’de Esad’ın devrilmesi ile sonlanacak rejim değişikliği için İsrail’in “uçuşa yasak bölge” ilan ettiği Golan önümüzdeki süreçte daha büyük çaplı krizlere gebe.

YENİ REJİM YENİ UMUT
İsrail, şüphesiz Suriye devletini büyük ölçüde zayıflatmak veya devirmek için bu planı oluşturdu. Çünkü Golan Tepelerindeki iddiasını artırmaya istekliydi. İsrail’in görünüşte küçük ve önemsiz bir kara parçası üzerinde savaştığı şeklinde bir algı oluşturulmak istense de aksine Esad rejimi, İsrail’in bölgedeki hem ticari faaliyetleri hem de zengin kaynaklara çöreklenme arzusunun önündeki engeldi. Bu durumu lehine çevirmek için Suriye’de bir rejim değişikliği kaçınılmazdı.
Bu sebeple İsrail menfaatlerine bir defa daha “dost” olan yeni bir Suriye hükûmeti olmalıydı. Bu hükûmetle Suriye’nin Golan üzerindeki iddiaları kalkabilir ve Golan İsrail’in resmî toprağı olabilirdi. Ama olmadı. Bunun üzerine ABD planı devreye girdi.

SU VE PETROL BÖLGESİ
Golan’a çöreklenme planının oluşturulduğu tarihte, İsrail’in ana motive edici unsuru bölgedeki tatlı su rezervleriydi. Çünkü Golan İsrail devletinin kullanabileceği üç tatlı su kaynağından biriydi. Ayrıca Taberiye Gölü (Kinneret Gölü-Celile Denizi de deniyor) ve Ürdün Nehri Golan’daki akarsulardan besleniyor. İsrail’de altı yıldır süren aşırı kuraklık sonucu Taberiye gölü son yüz yılın en düşük seviyelerinde seyrediyor. İsrail, şu anda ülkenin içme suyunun yüzde 70’ini doğrudan denizden temin eden beş büyük tuzdan arındırma tesisi kurdu. Devlet ayrıca atık suyun %86’sını tarım için geri dönüştürüyor. İsrail su otoritesinin NASA’ya dayandırdığı “yaklaşık 900 yıl boyunca bölgedeki en kötü kuraklık” raporu doğrultusunda İsraillilere evde su tasarrufunun hâlâ önemli olduğunu hatırlatmayı amaçlayan “İsrail yine kuruyor…” başlıklı bir reklam kampanyası başlattı. Dolayısıyla Golan İsrail için şu sıralar hem su kaynakları hem de topraklarını artırma tutkusu için de önemli.

2015'TE PETROL BULUNDU
Golan’daki su kaynakları bile İsrail’in iştahını kabartmak için yeterli bir sebepken 2015 yılında Golan’daki petrol keşfi, İsrail’in işgal altındaki topraklarda tam egemenlik kazanma konusundaki kararlılığını daha da artırdı. Rupert Murdoch, Jacob Rothschild, Dick Cheney ve eski CIA Direktörü James Woolsey’in ortakları arasında olduğu ABD merkezli petrol şirketi olan Genie Energy Co. tarafından Golan Tepelerinde açılan keşif kuyularında bulunan petrol rezervinin, şu anda yakıtının büyük bir kısmını ithal eden İsrail’i net bir petrol ihracatçısı hâline getirebilecek “milyarlarca varil” ham petrol içerdiği tahmin ediliyor. Oysa Golan Tepeleri, İsrail’in resmî bir parçası değil, işgal altındaki bir ülke olarak kabul edildiğinden, bu büyük petrol rezervinin ticari olarak çıkarılması ve ihracatı bu şartlar altında mümkün görünmüyor.
ABD ve İngiltere’nin gelecekteki petrol çıkarma çalışmalarına dâhil edilmesi, İsrail’in bölge üzerinde dolayısıyla Golan Tepelerinde egemenlik kazanmasına bağlı. Dolayısıyla ABD’nin ve İngiltere’nin hava operasyonları konusunda neden yardım etmeye istekli olduğunu açıklıyor. Bir de Suriye’nin yanı sıra Irak gibi bölgedeki diğer ülkeleri de bölme çağrısı yapılan 1982’de geliştirilen Yinon Planı var ki bu plana göre İsrail’in güçlenmesi ve bölgenin tek hakimi olması için mezhepçilik mühendisliği yoluyla diğer bölgesel devletlerin bölünmesini ve zayıflatılması isteniyor. İsrail’in bölgenin tek süper gücü ve kalıcı hâkimi olması için Suriye’nin bölünmesiyle sonuçlanacak adım sonrası başka adımlarda gelebilir.

AB'DEN GOLAN TEPKİSİ: TANIMIYORUZ
ABD’nin skandal Golan adımı dünyanın tepkisini çekti. Acil toplanan BM İnsan Hakları Konseyi, İsrail’i BM kararlarına uymaya çağıran karar tasarısını kabul etti. Pakistan’ın teklif ettiği tasarı, 5 çekimser, 16 aleyhte, 26 lehte oyla kabul edildi. Kararla İsrail’e, Golan Tepeleri işgaline ilişkin BM Genel Kurulu, Güvenlik Konseyi ve İnsan Hakları Konseyi’nin tüm kararlarına uyma çağrısında bulunuldu. Avrupa Birliği, İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanımadığını duyurdu. Almanya, Golan için atılacak tek taraflı adımlara karşı olduklarını ve BM Güvenlik Konseyinin 1981’de kabul ettiği 497 sayılı kararı bağlı kalmaya devam ettiklerini açıkladı. Rusya’dan “Golan Tepelerinin statüsünü değiştirmeye çalışmak Birleşmiş Milletler kararlarının doğrudan ihlalidir” değerlendirmesi geldi. İran’dan yapılan açıklamada da “Bu karar zaten hassas olan bölgede yeni krizleri peşinden getirecek” denildi.

Türkiye Gazetesi

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...