İngiltere'de muhalefet lideri 'Yahudi karşıtlığı' kıskacında
İngiliz ana muhalefet lideri Jeremy Corbyn, partisindeki Yahudi karşıtlığına göz yumduğu iddiasıyla parti içi muhalefet ile ülkedeki İsrail lobisinin hedefinde yer alıyor.
İşçi Partisi liderliğine seçildiği 2015’ten bu yana parti içindeki liberal milletvekilleri ile ana akım medyanın hedefinde olan Corbyn, son 2 yıldır “Yahudi karşıtı” olduğu ve partideki Yahudi karşıtlarına göz yumduğu iddiasıyla baskı altında tutuluyor.
Yaklaşık 40 yıldır İngiliz parlamentosunda yer alan Corbyn, Filistin davasına verdiği destek ve ABD ile İngiltere'nin başka ülkelere askeri müdahalelerine karşı yürüttüğü muhalefetle tanınıyor. Bu özellikleri Corbyn'i ülkedeki sağ ağırlıklı medyanın ve kendi partisi içindeki muhaliflerin de hedefi haline getirdi.
Corbyn hakkında "Yahudi karşıtlığı" iddiasıyla yürütülen kampanya 2016'da parlamentonun İçişleri Komisyonunun açtığı araştırma ile başladı. Komisyonda ifadesine başvurulan Corbyn'den, bir toplantıda Hamas ve Hizbullah üyelerinden "arkadaşlarım" diye söz etmesini açıklaması istendi.
Komisyonun araştırması ile başlayan süreç İngiliz medyasında Corbyn ve yakın müttefikleri hakkında ortaya atılan yeni iddialar ile gelişti. Kampanya kapsamında Corbyn'in yakın arkadaşı ve Londra’nın eski Belediye Başkanı Ken Livingstone da hedef haline getiridi. "Yahudi karşıtı" olduğu iddiasıyla parti üyeliği askıya alınan Livingston, Mayıs ayında partiden istifa etmek zorunda kaldı.
İsrail yanlısı gruplar mart ayında parlamento önünde Corbyn hakkında protesto gösterisi düzenlerken, İngiltere’de yayımlanan 3 Yahudi gazetesi de önceki hafta Corbyn’i hedef alan ortak bir başmakale yayımladı.
Karalama kampanyası seçim başarısından sonra hız kazandı
Corbyn hakkındaki Yahudi karşıtlığı iddiaları İngiliz siyasetçinin geçen yıl yapılan erken seçimde kazandığı başarının ardından hız kazandı.
İşçi Partisi, seçimde medyanın ve anket şirketlerinin aksi yöndeki tahminlerine rağmen oyunu yaklaşık yüzde 10 oranında artırarak 262 milletvekiline çıkardı. İktidardaki Muhafazakar Parti tek başına hükümet kuracak çoğunluğu kaybederken, Corbyn ilk defa gerçek bir başbakan alternatifi olarak kamuoyunun dikkatini çekti.
Corbyn, parti içindeki muhalif milletvekillerinin güvensizlik oyu ve gölge kabinesinde yaşanan istifaların ardından 2016 sonunda yeniden liderlik yarışına girmek zorunda bırakılmıştı. Ancak parti tabanının desteğini alan Corbyn, parti üyelerinin yüzde 61,8'inin oyunu alarak bir yılda ikinci kez liderliğe seçilmişti.
Baskılar kısmen sonuç aldı
Bununla birlikte Corbyn son günlerde artan baskı karşısında bir video mesajı yayımlayarak, partisi içinde Yahudi karşıtı kişilerin bulunduğunu kabul etti ve özür diledi.
Pazar günü yayımladığı mesajda Corbyn bugüne kadar Yahudi karşıtlığı vakalarında disiplin sürecinin yavaş işletildiğini kabul ederek, “Bunun pek çok Yahudiyi incitmiş olmasından dolayı üzgünüm.” ifadesini kullandı.
Corbyn, son olarak Uluslararası Soykırımı Hatırlama İttifakı’nın (IHRA) “Yahudi karşıtlığı” tanımını partinin tüzüğüne sokması için baskı altına alınmıştı.
İsrail lobisinin İşçi Partisi tüzüğüne alınmasını istediği tanımın unsurlarına göre İsrail’in politikalarını Nazilere benzetmek, başka ülkelerde yaşayan Yahudilerin İsrail’e sadakatlerinin yaşadıkları ülkelerden daha fazla olduğunu ima etmek ve İsrail devletinin “ırkçı bir girişim” olduğunu söyleyerek Yahudilerin kendi kaderlerini tayin hakkını reddetmek Yahudi karşıtlığı kapsamına alınacak.
İsrail eleştirisinde ısrarını koruyor
Corbyn geçen hafta The Guardian gazetesi için kaleme aldığı makalede bu talepleri kısmen karşılayacağının sinyalini vermiş ancak İsrail’in politikalarını eleştirmenin kısıtlanmasına karşı çıkacağını kaydetmişti.
Parti tüzüğünde IHRA’nın tanımına dayanılarak istenen değişikliklerin büyük çoğunluğuna katıldığını belirten Corbyn, “Sadece İsrail konusunda ifade özgürlüğünde ayrılıyoruz.” ifadesini kullanmıştı.
“Maalesef İsrail ve ırkçılık konusundaki örnek bazen İsrail’e yönelik Yahudi karşıtı olmayan eleştiriyi kısıtlamak isteyenler tarafından kullanılıyor.” diyen Corbyn, İngiliz parlamentosunun alt kanadı Avam Kamarası’nın İçişleri Komisyonunun da bu görüşü paylaştığını vurgulamıştı.
Corbyn, parti içinde başlatacağı istişare sürecinde Yahudilere de danışılarak tanım sorununun çözüleceğini kaydetmişti.