Merkel'den Türkiye açıklaması
Almanya Başbakanı Merkel, sığınmacı krizinin damgasını vuracağı AB liderler zirvesi öncesinde açıklama yaptı. Merkel, "Türkiye AB için kilit önemde bir partnerdir ve öyle olmayı sürdürüyor" diye konuştu.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, perşembe günü başlayacak olan iki günlük AB liderler zirvesi öncesinde Federal Meclis'de hükümet açıklaması yaptı.
Sığınmacı krizine atıfta bulunarak Almanya'nın Avrupa'nın birliği konusunda özel bir sorumluluk taşıdığını vurgulayan Merkel, “21'inci yüzyılda kendini dışarıya kapatmak makul bir seçenek değil“ dedi.
Avrupa'ya gelen sığınmacı sayısının azaltılmasının herkesin çıkarına olduğunu söyleyen Merkel, sığınmacıların durumunun iyileştirilmesi için AB'nin Türkiye'ye söz verdiği üç milyar euroluk yardımı hatırlatarak, “Türkiye AB için kilit önemde bir partnerdir ve öyle olmayı sürdürüyor“ diye konuştu.
Brüksel'de perşembe günü başlayacak AB liderler zirvesine sığınmacı krizi damgasını vuracak. Konuyla ilgili tartışmalarda, Avrupa dış sınırlarının güvenliği ve Türkiye ile yapılacak işbirliği öne çıkıyor.
TARTIŞMALI FRONTEX PLANINA DESTEK
Merkel, AB'nin sınır güvenliği birimi Frontex'in, bir ortak sınır koruma ve sahil güvenlik birimine dönüştürülecek şekilde genişletilmesini savundu. AB Komisyonu'nun, Frontex'in kriz durumlarında gerektiğinde üye ülkelerin rızası dışında da harekete geçebilmesini öngören bu planı, üye ülkeler arasında yoğun tartışmalara neden olmuştu.
Merkel, Komisyon'un önerilerinin hızlı bir şekilde müzakere edilerek karara bağlanması gerektiğini kaydetti. Frontex ile ilgili planların, ulus devlet egemenliğiyle ilgili soru işaretleri doğurduğunu kabul eden Merkel, yine de konunun tartışılmasının doğru ve cesaret verici olduğunu söyledi.
Avrupa'ya gelen sığınmacı sayısının azaltılabilmesi için Avrupa çapında ve uluslararası çözümler bulunması gerektiğini kaydeden Merkel, Avrupa'nın ortak önlemler almasının önemini vurguladı.
TÜRKİYE'DEN ALINACAK SIĞINMACILAR
Türkiye'den kabul edilmesi öngörülen sığınmacı sayısıyla ilgili tartışmalar da sürüyor. Alman hükümeti AB liderler zirvesinden bu konuda bir karar çıkmasını beklemiyor. Haber ajansı AFP'ye konuşan bir Alman hükümet yetkilisi, Türkiye ile nasıl bir kabul programı oluşturulacak ve gelen sığınmacılar AB'de nasıl dağıtılacak konusu hala tamamen açıkta“ diye konuştu.
Alman hükümet yetkilisi, Başbakan Merkel'in perşembe günü zirve öncesinde Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve bazı AB ülkeleri liderleriyle yapılacak özel toplantıya katılacağını da teyit etti. Yetkili, bu özel toplantıda, 29 Kasım'daki Türkiye-AB zirvesi sonrasında bir durum değerlendirmesi yapılacağını belirtti.
Avusturya Başbakanı Werner Feymann, Alman Die Welt gazetesine yaptığı açıklamada, Türkiye'den alınacak sığınmacı sayısının 40 bin ila 50 bin olması gerektiğini belirtmiş, ancak ön koşul olarak Türkiye ile sınır koruma önlemlerinin iyi işlemesi gerekliliğine işaret etmişti.
MUHALEFETİN ENDİŞELERİ
Alman Federal Meclisi'nde söz alan muhalefet partileri temsilcileri, AB'nin sığınmacı politikasıyla ilgili endişelerini dile getirdi. Sol Parti meclis grup başkanı Dietmar Bartsch, AB'nin sığınmacı politikalarında insan hakları politikalarının önemine dikkat çekti. Türkiye'nin temel insan haklarını göz ardı ettiği suçlamasında bulunan Bartsch, Türkiye ile varılan anlaşmayı da eleştirdi. Sol Partili politikacı, Türkiye'ye söz verilen üç milyar euronun Türk hükümetine değil, doğrudan sığınmacılara gitmesi gerektiğini söyledi.
Sosyal Demokrat Parti meclis grubu başkanı Thomas Oppermann ise AB bütçesi içinde bir yeniden yapılanmaya gidilmesi çağrısında bulunarak, “Lübnan ve Ürdün'deki kamplarda sığınmacıların yeterli yiyeceği yokken Avrupa'nın tarım teşviklerine 60 milyar euro ayırması kabul edilemez“ dedi.
Oppermann, başta Fransa, Macaristan, Polonya ve İsveç olmak üzere Avrupa'nın her yerinde milliyetçi ve popülist güçlerin ‘neredeyse frenlenemeyecek bir şekilde ilerlediği‘ endişesini dile getirdi.
Yeşiller partisinin meclis grubu başkanı Anton Hofreiter de Avrupa'da dayanışma eksikliğine vurgu yaptu. Ticaret politikalarının yeniden yapılandırılması yoluyla insanların ülkelerinden kaçma nedenlerine karşı gerçek bir mücadele çağrısı yapan Hofreiter, AB‘nin vizyonlu politikalara gereksinimi olduğunu kaydetti.