Müslümanlar tehlikede: Hindistan’da soykırım
“Yeni Vatandaşlık Yasası” ile Müslümanlar kimliksiz ve vatansız bırakıldı. Irkçı Hindu çeteler gasp ve katliama başladı. Ülkedeki 250 milyon Müslüman risk altında.
“Yeni Vatandaşlık Yasası” ile birçok Müslümanın vatansız ve kimliksiz bırakıldığı Hindistan’da, Hindu milliyetçi çeteler Müslümanları katletmeye ve mallarına el koymaya başladı. Uluslararası gözlemciler, 250 milyon Müslümanın yaşadığı ülkede, ordunun ve iktidarın desteklediği grupların Assam eyaleti ve Keşmir’de soykırım hazırlığında olduğunu rapor etti.
İnsan hakları, özgürlük, barış ve sevgi gibi sözleri en çok kim seslendiriyorsa en fazla o istismar ediyordur” sözü Hindistan için söylenmiş olmalı. 24 Eylül’de Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Beyaz Saray’da buluşan Başkan Joe Biden, Gandhi’nin “Şiddetsizlik, saygı ve hoşgörü mesajının bugün belki de hiç olmadığı kadar önemli olduğunu” söyledi. Modi ise Gandhi’nin bu fikirlerini gelecek nesillere taşımak için çalışan bir ülke olduklarını vurguladı. Modi, bir gün sonra Birleşmiş Milletler’de (BM) konuştu; dünyanın gerici düşünce ve aşırılık tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirterek ülkesinin demokratik kimliğinin altını çizdi. Bu görüşünü pekiştirmek için Hindistan için yeni bir lakap bile uydurdu: Bütün demokrasilerin anası .
TIME’DAN ZEHİR ZEMBEREK SÖZLER
Hindistan’da sayıları 250 milyonu bulan Müslümanlara yönelik zulüm her geçen gün artarken Bollywood’u ile ünlü Hindistan’ın Başbakanının bu kadar çelişkili açıklamaları dünyaca ünlü Time Dergisi’nin dikkatinden kaçmadı. Time “Hindistan Müslüman karşıtı bir soykırıma mı gidiyor?” diyerek Modi’nin öncülüğünü yaptığı Müslümanlara yönelik katliamlara geniş yer verdi. “2 Ekim Gandhi’nin doğum günü, ‘Uluslararası Şiddete Hayır Günü’ olarak büyük bir tantana ile kutlandı” diyen Time’ın yazısında Modi’ye yönelik şu sözler dikkat çekti: Gandhi bugünün Hindistan’ında milyonlarca şekilde öldürülmeye devam ediyor. Modi’nin bakanları ve yasa koyucuları, insanları özgürce insanları vurmaya ve soykırım başlatmaya çağırıyor; bu kişiler eylemleri için cezalandırılmak yerine terfi alıyor. Modi, Gandhi’yi katleden Hindu fanatiği Nathuram Godse’yi yüceltiyor. Gandhi’nin savunmak için can verdiği laik cumhuriyetin temelleri böylece her zamankinden daha çılgınca oyuluyor.
EKONOMİYİ DÜZELTEMEYİNCE!
Peki, dünyanın şimdilik sessiz kaldığı Müslüman soykırımına kadar uzanmasından endişe edilen olaylar nasıl başladı? Modi, 2014’te iktidarı devralmadan önce, çoğu vatandaş başlıca endişelerinin yoksulluk, yetersiz ekonomik büyüme ve yolsuzluk olduğunu düşünüyordu. Bütün bunları düzeltme sözüyle iktidara gelen Modi, ekonomiyi düzeltemediği gibi işsizlik ve yoksulluk rakamlarında patlama yaşandı. Partisi BJP dikkati başka yöne çekmek ve sorumluluktan kaçmak için giderek üstünlükçü politikalara geri döndü. Seçimleri kazanabilmek adına Hindu seçmenleri Müslümanlara karşı kutuplaştırmaya başladı. Müslümanları şeytan gibi gösteren kampanyalar düzenlendi. Bu taktik Müslümanlara yönelik büyük bir katliama dönüştü. Nazi Almanya’sında Yahudilere “sıçan” ve Ruanda’da Tutsilere “hamamböceği” diyerek soykırımı teşvik eden anlayış burada da Müslümanlar için “termitler” diyerek Hindu radikallere katliam için gerekçe oluşturdu. Hatta Modi, seçim mitinglerinde “bu insanlar kıyafetlerinden tanınabilir” diyerek Müslümanları bir kere daha işaret etti.
ORDU DA KATLİAM YAPIYOR
Hindistan’da son dönemde yükselen aşırı Hindu milliyetçiliği olarak bilinen Hindutva’nın da desteğini alan Modi, 2019 yılında ikinci defa seçimleri kazandı. Bu defa da seçim vaadi olan Müslümanların tamamen yok sayıldığı yasayı Hindistan Parlamentosu’na taşıdı ve buradan geçirmeyi başardı. 13 Aralık 2019’da Cumhurbaşkanı Ram Nath Kovind’in imzasıyla yürürlüğe giren Tartışmalı Vatandaşlık Düzenleme Yasası; Afganistan, Bangladeş ve Pakistan’dan gelen ve Budist, Sih, Jain, Parsi, Hindu ve Hristiyanlık dinlerine mensup yasa dışı göçmenlere vatandaşlık yolunu açarken aynı sınıftaki Müslümanları kapsam dışı bıraktı. Hindistan’ın tek Müslüman çoğunluğu olan Cammu ve Keşmir’in uzun süredir devam eden özerkliği kaldırıldı.
MÜSLÜMAN NÜFUS YOK EDİLİYOR
Müslümanların yasanın dışında bırakılması tepkiyle karşılandı. Başkent Yeni Delhi başta olmak üzere birçok bölgede protestolar başladı. Hindu milliyetçiler bunu fırsat bilerek Müslümanların evlerine iş yerlerine saldırdı. Müslümanlara yönelik devlet destekli saldırılar sonucu 800’e yakın ev yakıldı. En az 20 bin aile köylerinden ayrılmak zorunda bırakıldı. Saldırılara tepki gösteren Müslüman halkın üzerine ise ateş açıldı. Assam eyaletinde ordu güçleri de başrollerde yer aldı. Resmî rakamların gizlendiği olaylarda yüzlerce Müslüman can verdi.
ASSAM KESSEM BAHANESİ
Myanmar’daki Rakhine Eyaleti Rohingyaları gibi, Assam’daki Bengalce konuşan Müslümanlar da sürekli ayrımcılığa maruz kalıyor. Assam etnik-milliyetçi bağımsızlık hareketleri, 1983’te etnik olarak 1.800 ila 3.000 arasında etnik Bengalli Müslümanın katledildiği Nellie katliamıyla doruğa ulaştı. Assam eyaletinin 32 milyonluk nüfusunun tamamının vatandaşlığını “doğrulamak” için şu anda bir süreç yürütülüyor ve bu da her bir kişinin “yasa dışı göçmen” değil, Hintli olduklarını olumlu bir şekilde kanıtlamasını gerektiriyor. Sömürge zamanlarından başlayarak, milyonlarca etnik Bengalli Müslüman Assam’a yerleşti. 2011 Hindistan nüfus sayımında Assam eyaletinde 10.6 milyon Müslümanın yaşadığı belirlenmişti. Başbakan Narendra Modi’nin Hindu milliyetçisi merkezi hükûmetinin ısrarı üzerine Assam, ana “vatandaşlar” listesini güncelliyor. Hint vatandaşı olarak sınıflandırılanlar, bunu simgeleyen yeni Hint kimlik kartları alıyor. Nihai “vatandaş” listesinde olmayan herkes, vatansızlığa ve süresiz gözaltına alınarak “yabancı” olarak ilan ediliyor.
MYANMAR BENZERİ BİR YAPILANMA
Çoğunluğu yoksul Müslümanlardan oluşan en az 4.8 milyon vatandaşlık başvurusunda bulunanların belgeleri yok. Bu, etnik ve dinî bir azınlık grubunu haklarından mahrum etmek için klasik bir vatandaşlık reddi vakası anlamına geliyor. Myanmar’ın Rohingya Müslümanlarına yönelik soykırımı gibi başka bir soykırımın başlangıcına giden yol hazırlanıyor. Rohingya soykırımının oluşumuyla paralellikler şoke edici. Assam’daki Müslümanlara karşı onlarca yıldır devam eden ayrımcılık. “Yabancılar” kelimesi ile birlikte daha da tehlikeli bir hâl almaya başladı. Zira bu vatandaşlıktan, temel medeni ve insan haklarını kullanmaktan çıkarılma anlamına geliyor. Hindistan İçişleri Bakanının, Bengalli Müslümanlardan defalarca “termitler” olarak söz etmesi Müslüman karşıtı propagandayı alevlendirdi ve Assam nüfusunu kutuplaştırdı.
YENİ HAPİSHANELER YAPILIYOR
Assam Başbakanı Sarbananda Sonowal, “yabancı ilan edilen kişilerin, temel ve seçmen hakları da dâhil olmak üzere tüm anayasal haklarından menedileceğini” açıkladı ve “yabancıları” tutuklamak için ek Hint hükûmet birlikleri ve polisi talep etti. Assam eyaleti, hâlihazırda var olan altı cezaevine ek olarak on yeni “yabancı” gözaltı merkezi inşa ediyor. Soykırım İzleme Örgütü, milyonlarca Bengalli Müslümanın vatandaşlık statüsünü kaybetmekle karşı karşıya kaldığı Hindistan’ın Assam Eyaleti için bir Soykırım uyarısı yayınladı. Örgüt, bir soykırım sürecinin devam ettiğini gösteren ciddi işaretler olduğunu belirterek, Assam Eyaletinde, çoğunluğu Bengal kökenli Müslümanlardan oluşan yedi milyondan fazla insanın Hindistan vatandaşlığını kaybetmesinden ve özel “yabancı gözaltı merkezlerinde” hapsedilme riski ile karşı karşıya olduğunu duyurdu.
“SOYKIRIM YAPACAKLAR”
Genocide Watch, BM Genel Sekreteri’ni, BM Soykırımın Önlenmesi Özel Danışmanını, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğini ve önemli BM üye devletlerini Hindistan’ı milyonlarca Bengalli Müslümanı vatandaşlıktan çıkarmaması, hapsetmemesi ve zorla yerinden etmemesi konusunda uyardı. Soykırım İzleme Örgütü, “Bunlar soykırım sürecinin sınıflandırma, simgeleştirme, ayrımcılık, insanlıktan çıkarma, örgütlenme ve kutuplaşma aşamalarıdır” diyerek şu anda 7. evrede olunduğunu ve 8. evrenin soykırım anlamına geldiğine dikkat çekti. Dünya Müslüman Âlimler Birliği, Müslümanların maruz kaldığı şiddeti kınayarak, BM’ye müdahale çağrısında bulundu. Genel Sekreter Ali Muhyiddin el-Karadaği’nin imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, “Hindistan’da özellikle Assam eyaletinde Müslümanların maruz kaldığı sistemli şiddet, katledilme, haklarına, din özgürlüklerine ve sosyal hayatlarına yönelik zulüm ile evlerinden zorla çıkarılmalarını kınıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
KEŞMİR’İ KAŞIYORLAR
Hindistan’da Müslümanların 74 yıldır katliama uğradığı bölgelerden biri olan ve İngiltere’nin Hindistan’dan çekildiği 1947’ye kadar prenslik olarak yönetilen Keşmir; Pakistan, Hindistan ve Çin arasında sorunlu bir bölge olarak günümüze kadar geldi. Müslümanların yoğunluklu olarak yaşadığı Keşmir’de Pakistan ve Hindistan’ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar, 1947, 1965 ve 1999’da üç defa savaştı. BMGK, 1948 ve sonrasında aldığı kararlarda, Keşmir’in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini öngördü. Pakistan bu kararı desteklerken Hindistan sürekli karşı çıktı. Hindistan, 5 Ağustos 2019’da daha da ileri giderek, Hindistan Anayasası’nın 370 ve 35A Maddeleri uyarınca Hindistan Tarafından Yönetilen Cammu ve Keşmir’in Özel Özerk Statüsü’nü iptal etti. Bugün Keşmir’de 600 binden fazla asker bulunduran Hindistan yönetimi halkın seyahat etmesini, basının çalışmasını ve internet erişimini engelliyor.
MÜSLÜMANLAR KİLİT ALTINDA
Soykırım İzleme Örgütü Genocide Watch, Hindistan Tarafından Yönetilen Keşmir için de “Soykırım Uyarısı” yaptı. Örgüt yayınladığı raporda, “Keşmir Müslümanları kilit altında tutuluyor, tutuklanıyor, işkence görüyor, tecavüze uğruyor ve öldürülüyor” dedi. BM ve üyelerini Hindistan’ı Keşmir’de soykırım yapmaması konusunda uyarmaya çağırdı. Keşmir’de yaşananlarla ilgili sızan bilgiler sınırlı. Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü, 1989’dan 2006’ya kadar Keşmir’de 50.000 kişinin öldürüldüğünü kayıtlara geçti. Keşmir Devlet İnsan Hakları Komisyonu’nun elinde 40 toplu mezara gömülü 2.730 ceset olduğuna dair kanıt var. Komisyon 8000’den fazla kayıp vakası bildirdi. Cammu ve Keşmir Sivil Toplum Koalisyonu, 2016 yılına kadar Hint kuvvetleri tarafından 70.000’den fazla cinayet işlendiğini belgeledi. Uluslararası Af Örgütü, Hindistan Ordusu birliklerinin Keşmirli Müslümanlara yönelik kaybolma, işkence ve tecavüz vakalarının yaygın olduğunu rapor etti.
OLAYLARIN SEBEBİ HİNDİSTAN’IN YENİ VATANDAŞLIK YASASI
Vatandaşlık (Değişiklik) Yasası, Hindistan Parlamentosu tarafından 11 Aralık 2019 tarihinde kabul edildi. Yasa 1955 tarihli Vatandaşlık Yasasını değiştirdi ve 2016 yılında BJP (Bharatiya Janata Partisi) Hükûmeti tarafından sunuldu. Değişiklik, Pakistan, Bangladeş ve Afganistan’dan Hindu, Sih, Budist, Jain, Parsi ve Hıristiyan topluluklara mensup mültecilerden 2014’ten önce Hindistan’a giren ve dinleri dolayısıyla uğradıkları zulümden kaçan insanlar için Hint vatandaşlığını elde etmede bir yol/yöntem oluşturdu. Yasada Müslümanlardan bahsedilmedi.
VİRÜSÜN SUÇLUSU DA MÜSLÜMANLAR!
Hindistan’da koronavirüs salgını İslamofobiyi de tetikledi. İktidardaki Bharatiya Janata Partisi (BJP) üyeleri, 2020 Mart ayı ortasında Delhi Hükûmetinin 50’den fazla kişinin toplanmasını yasaklamasına rağmen dağılmayan Tebliğ Cemaati üyelerinin koronavirüsü yaydığını belirterek linç kampanyası başlattı. Hindistan Hükûmeti, koronavirüs vakalarının yüzde 30’unun Tebliğciler tarafından yayıldığını iddia etti. Bunun üzerine Müslümanların tedavisini reddeden hastaneler, birçok kişinin ölümüne sebep oldu. Uttar Pradesh’in kuzeyindeki Meerut kentinde bir hastane, koronavirüs testi negatif olmayan Müslümanları kabul etmeyeceğini belirten bir reklam yayınladı. Ancak reklamda Hindulardan kanıt sunmaları istenmedi. Müslüman Hindistanlılar, Hindistan genelinde İslamofobinin arttığını ve bazı eczanelere, marketlere girmelerinin de yasaklandığını söyledi.
ASIRLARCA TÜRKLER YÖNETTİ
-Hindistan, 1 milyar 394 milyonluk nüfusuyla, Çin’den sonra dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi. Yakın bir gelecekte dünyanın en kalabalık ülkesi olması bekleniyor.
-Nüfusun %14-15’ini oluşturan Müslümanlar ülkedeki en büyük azınlık grubu teşkil ediyor. Gayriresmi rakamlara göre Müslüman nüfus 250 milyon civarında.
-Ülkenin özellikle kuzeybatı ve doğu eyaletleri Müslümanların yoğun olduğu yerler. ∂ Hindistan dünyada en fazla Müslümanın yaşadığı ülke konumunda. Aynı zamanda Müslümanlar, dünyada bir ülke içindeki en kalabalık azınlık grubunu oluşturuyor.
-Azınlık statüsünde olmalarına rağmen Müslümanlar, tarihî açıdan Hindistan coğrafyasının asli unsuru konumunda.
-İngiliz sömürge dönemine kadar Hindistan coğrafyasında yüzyıllar boyunca Müslüman Türk devletlerinin hâkimiyeti söz konusu olurken bunların en önemlileri Gazneliler (963- 1186), Delhi Sultanlığı (1206-1526), Dekkan Sultanlığı (1527-1686) ve Babür İmparatorluğu’dur (1526-1858).
-Hindistan’da görev yapan 15 cumhurbaşkanından 3’ü Müslümanlardan seçilmiştir.
BAŞLICA PROBLEMLER
-Eğitim, sağlık, ekonomi gibi temel alanlarda Müslümanlara ayrımcılık uygulanıyor.
-Müslümanların siyasi temsili konusunda ciddi sorunlar bulunuyor. ∂ Dinî özgürlükler ve bir arada yaşama konusunda büyük bir tehdit söz konusu.
-Müslüman sivillere ve ibadethanelerine yönelik geçmiş kanlı saldırılar bugün yine yaşanıyor. Üstelik bu devletin resmî politikası hâline geldi
-Müslümanlar kendi aralarında toplumsal ve siyasi birlikten yoksun.
-Yeni vatandaşlık yasası ile Müslümanlar yok sayıldı.
-Özellikle Bengal ırkına sahip Müslümanlar vatandaşlıktan çıkarılarak mallarına el konuluyor.
-Keşmir’de 1947’de 250 binden fazla Müslümanı katleden Hint yönetimi son olarak bölgenin özerklik statüsünü kaldırdı.
-Müslümanların koronavirüsü yaydığı yalanı sonrası çok sayıda infaz gerçekleşti. Müslümanların malları, evleri talan edilirken camiler ateşe verildi.