Netanyahu seçim için son kozlarını oynuyor
İsrail Başbakanı Netanyahu, 17 Eylül'deki seçimlerde sağ seçmenin desteğini kazanmak için hem fiili hem sözlü şiddeti artırırken bir taraftan da seçmene dış manevralarla "ülkeyi en iyi temsil edecek lider benim" mesajı vermeye çalışıyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 17 Eylül'deki seçimlerde sağ seçmenin desteğini kazanmak için hem fiili hem sözlü şiddeti artırırken, bir taraftan da seçmene dış manevralarla "ülkeyi en iyi temsil edecek lider benim" mesajı vermeye çalışıyor.
Ülkede 9 Nisan'da yapılan ve başa baş sona eren seçimin ardından Netanyahu, sağ bloktan eski Savunma Bakanı Avigdor Liberman'ın askerlik yasasında ısrarı nedeniyle koalisyon hükümetini kurmayı başaramamış, bu gelişme üzerine meclis, bir kez daha erken seçime gitme kararı almıştı.
İsrail'deki 5 milyon 800 binden fazla seçmen, ülkenin yeni başbakanını belirlemek için bu yıl ikinci kez sandık başına gidecek. Son yıllardaki en çekişmelilerden biri olacağı tahmin edilen seçimler, 32 partinin yarışına sahne olacak.
Seçimlere katılacak parti sayısı oldukça fazla olmasına rağmen yüzde 3,25 olan seçim barajını aşarak meclise girmeyi başaran parti sayısının 10'da kalacağı öngörülüyor.
Kararsız seçmen sayısının yüksek olduğu ülkede katılım oranının da seçimin kaderini belirleyeceği belirtiliyor.
Netanyahu seçimi kazanmak için her yola başvuruyor
İsrail Başbakanı Netanyahu, bu seçimlerde Siyonist dindar kesimin oylarını almak için Ayelet Şaked liderliğinde sağ partilerden oluşan bir ittifakın kurulmasına öncülük ederken, diğer yandan Mabet örgütleri olarak bilinen yapılara destek veren Moşe Feiglin’in partisi Zehut’un da lehine seçimlerden çekilmesini sağladı.
Fanatik Yahudilerin İsrail polisinin desteğiyle işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa’ya baskınları sürerken, Netanyahu’nun kurmaylarından Kamu Güvenliği Bakanı Gilad Erdan da geçen ay yaptığı açıklamayla Likud liderliğindeki hükümetin Harem-i Şerif'e yönelik yeni emellerinin işaretini verdi.
Erdan, Kurban Bayramı'nın ilk gününde İsrail polisinin Harem-i Şerif'te Filistinlilere düzenlediği saldırının ardından yerel bir radyoya yaptığı açıklamada, "Yahudilerin de ibadet etmeleri için Tapınak Tepesi'ndeki (Mescid-i Aksa) statükonun değiştirilmesi lazım." dedi.
Filistinlilere yönelik şiddeti arttırıyor
İşgal altındaki Doğu Kudüs, Batı Şeria ve abluka altındaki Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinlilere yönelik şiddet her geçen gün artarken, Netanyahu bölgedeki tansiyonun artabileceğini bile bile Ölü Deniz’in kuzeyindeki Ürdün Vadisi ile Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini ilhak etmeyi seçim vaadi olarak verdi.
Netanyahu, yeniden seçilmesi halinde "kısa sürede" Batı Şeria'da yer alan Ürdün Vadisi'nin ABD yönetimiyle koordineli şekilde "İsrail'e ilhak edeceğini" dile getirdi.
Öte yandan seçim atmosferinin giderek kızıştığı bir süreçte, İsrail Yüksek Mahkemesinin İsrail güçleri tarafından şehit edilen Filistinlilerin cenazelerinin ailelerine teslim edilmemesi yönünde karar vermesinin de Netanyahu’nun hanesine yazıldığı yorumları yapıldı.
İsrail Yüksek Mahkemesi, 9 Eylül’de İsrail güçleri tarafından şehit edilen Filistinlilerin cenazelerinin alıkonulması uygulamasının sürdürülmesi yönünde karar verdi.
Netanyahu'dan seçim ziyaretleri
İsrail Başbakanı Netanyahu, iç kamuoyuna yönelik güçlü lider profili çizmek için yurt dışına çeşitli resmi ziyaretlerde bulunurken, İsrail ile silah ve teknoloji alanında güçlü ilişkileri bulunan ancak iç kamuoyunda etkisi bulunmayan Hindistan’a düzenleyeceği resmi ziyaretini iptal etti.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve ABD Savunma Bakanı Mark Esper ile yapacağı görüşmelere katılmak için 5 Eylül’de Londra'ya giden Netanyahu, görüşmesinde ikili ilişkiler, İrlanda, Brexit, Hong Kong ve İran konularını ele aldı.
Ancak Netanyahu ve Johnson görüşmesinin sadece 24 dakika sürmesi dikkatlerden kaçmadı.
Netanyahu, Londra ziyareti öncesi uluslararası topluma nükleer araştırma ve geliştirmeyle ilgili taahhütlerini askıya alan İran'a yönelik baskıyı artırma çağrısı yaptı.
Tıpkı 9 Nisan’daki seçimler öncesi yine yurt dışı ziyaretlerine benzer şekilde 12 Eylül’de Rusya’ya giden Netanyahu’nun, Liberman liderliğindeki İsrail Evimiz Partisi’nin Sovyet asıllı Yahudi seçmen üzerindeki etkisini kırmayı amaçladığı belirtiliyor.
Öte yandan özellikle İsrail basınında, Rusya ziyaretinde Putin’in Netanyahu’yu Soçi'de 3 saat beklettiğine değinildi.
Netanyahu ayrıca güçlü lider profili için ülkenin dört bir yanına ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile dev posterlerini astırdı.
Geçen dönem 9 Nisan’da yapılan erken genel seçimler öncesi Netanyahu, yine Rusya ve ABD’ye ziyaretler düzenlemiş, Trump ile yaptığı görüşmesinde ABD yönetiminin İsrail’in işgal altındaki Golan Tepeleri üzerinde egemenliğini tanımasını sağlamıştı.
İran'a yönelik saldırılarda artış
İsrail'deki her seçimden önce olduğu gibi bu seçim öncesi de bölgede tansiyonun giderek artması bir başka dikkati çeken nokta.
Abluka altındaki Gazze Şeridi'nde düzenlenen 2008, 2012 ve 2014'teki büyük çaplı İsrail saldırıları ülkedeki genel seçimlere aylar, hatta haftalar kala yaşanmıştı.
Eylül'deki seçim yaklaştıkça İsrail'in İran'a ve ona yakın gruplara yönelik saldırılarındaki artış da gözlerden kaçmıyor.
Uzun zamandır Suriye'de İran'a ait hedefleri vuran İsrail ordusunun, son günlerde saldırılarını bir adım öteye Irak'a taşıması bölgedeki tansiyonun giderek artmasına neden oldu.
Hizbullah örgütünün kalesi olarak bilinen Beyrut'un güney banliyösünde, 25 Ağustos gece saatlerinde İsrail'e ait 2 İHA düşmesiyle bölgedeki tansiyon doruk noktasına ulaştı.
Bu gelişmenin ardından 1 Ekim'de Hizbullah Lübnan'dan İsrail tarafına tanksavar atışı yaparken, İsrail ordusu da buna karşılık Lübnan sınırında bazı hedefleri karadan ve havadan vurdu.
Her iki tarafta da can kaybı olmaması, gerginliğin büyük çaplı bir çatışmaya dönüşmesine engel oldu.