Rusya ve Çin, uzayda nükleer silahlar ve anti-uydu sistemleri geliştirme çalışmalarıyla uluslararası endişeleri artırıyor. ABD'li yetkililere göre Rusya, uzaya nükleer patlama cihazı yerleştirmenin peşinde. Çin'in de uzayda nükleer detonasyon konusunda farklı planları var.
Dış Uzay Antlaşması'nın uzayda askeri faaliyetleri yasaklamasının üzerinden altmış yıl geçmesine rağmen, bu antlaşmanın normlarının gücünün azaldığı gözlemleniyor. ABD'li yetkililer, Rusya'nın uzaya nükleer patlama cihazı yerleştirmeyi düşündüğünü duyurdu. Bu gelişme, uzayda nükleer silah kullanımının yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Aynı zamanda, Çin de stratejik nükleer kuvvetlerini artırmak ve yeni teslimat platformları geliştirmek için adımlar atıyor.
Mayıs ayının başlarında, ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yetkililer, Rusya'nın uzaya nükleer bir cihaz yerleştirmediğini belirtmesine rağmen, Rusya'nın iki yıldır yörüngede olan bir test uydusu fırlattığını açıkladı. Bu uydu, Cosmos-2553 olarak tanımlandı ve alışılmadık bir yörüngede, 2000 km yükseklikte, düşük Dünya yörüngesinin (LEO) üst sınırında döngü yapıyor. Uydunun, nükleer ASAT (Anti-Satellite) programına yardımcı olabilecek ikincil yükleri olabileceği düşünülüyor.
ABD analistleri, Rusya'nın nükleer ASAT hedefinin, Van Allen radyasyon kuşaklarını "pompalamak" ve düşük Dünya yörüngesindeki alanları yüksek maruziyet bölgelerine dönüştürmek olduğunu öne sürüyor. Bu tür bir nükleer patlama, doğrudan uydular üzerinde etkili olmasa da, yapay olarak artırılmış radyasyon kuşakları aracılığıyla uyduların elektronik sistemlerini hızlı bir şekilde bozabilir.
Çin, uzayda nükleer detonasyon konusunda farklı bir yaklaşım benimsiyor. Çin'in askeri teknoloji uzmanları, uzayın ABD askeri operasyonlarının kilit noktası olduğuna inanıyor. Uzayda gerçekleştirilecek nükleer saldırılar, ABD'nin uzaydaki operasyonel temposunu ciddi şekilde azaltabilir. Çin, bu amaçla atmosferik etkilerden faydalanmayı planlıyor. Düşük yörüngeden (LEO) gerçekleştirilecek nükleer patlamalar, belirli bir alan üzerindeki uydular üzerinde derhal etkili olabilir.
Çin'in, 2021'de tanıttığı FOBS-Hiper Sesli Kaydırma Aracı gibi yeni nesil silah platformları, bu tür bir nükleer saldırıyı gerçekleştirebilecek potansiyele sahip. Bu tür bir detonasyon, hemen etki gösterecek bir radyasyon etkisi oluştururken, aynı zamanda yer yüzeyindeki elektronik sistemleri de etkileyebilir.
Rusya ve Çin'in nükleer ASAT silahları üzerindeki niyetleri, uluslararası antlaşmalara ne derece bağlı oldukları konusunda soru işaretleri doğuruyor. 2022'deki Çin 20. Parti Kongresi sonrasında, askeri liderlerin güçlü bir stratejik caydırıcılık gücü oluşturma talimatı vermesi, bu endişeleri artırıyor. Benzer şekilde, Putin'in Ukrayna'daki saldırıları sırasında nükleer silah tehdidi, Rusya'nın yeni bir nükleer doktrin uygulamakta kararlı olduğunu gösteriyor.
Nükleer silahların uzayda kullanılması, global güvenliği tehdit eden bir durum olarak öne çıkıyor. 2024 yılında uluslararası toplum, Rusya ve Çin'in Dış Uzay Antlaşması'na yeniden bağlılıklarını ifade etmelerini talep etti. Ancak, Rusya bu öneriyi veto etti ve Çin çekimser kaldı. Uzayın silahlandırılmasını önlemek için aciliyet her zamankinden daha yüksek. Uzayda nükleer silahların kullanımı, sadece stratejik bir tehdit değil, aynı zamanda insanlık için ciddi bir risk oluşturmaktadır.