UAD duruşmasında itaatsizlik suçlaması: Tepkisizlik İsrail'i cesaretlendiriyor
İsrail'in Filistin'i işgalinin hukuki sonuçlarının ele alındığı Uluslararası Adalet Divanı'nda, işgal altındaki Filistin toprakları üzerinde egemenlik kurulamayacağı ve işgal altındaki toprakların ilhak edilemeyeceği belirtildi.
Hollanda Lahey'de İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarının ele alındığı duruşmalar devam ediyor. Güney Afrika heyeti açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Lahey Büyükelçisi Vusimuzi Madonsela, ülkesinin her zaman "iki devletli çözümü" desteklemesine rağmen mevcut koşullar göz öne alındığında "Filistinlilere yönelik toprak adaletsizliğinden vazgeçilmediği, tüm yasa dışı yerleşimlerin dağıtılmadığı ve tüm Filistinli mültecilerin geri dönüş haklarını tanınmadığı sürece böyle bir çözümün Filistin halkının haklarından mahrum bırakılmasına yol açabileceğini gösterdiğini" ifade etti.
İŞGAL 56 YILDIR DEVAM EDİYOR
İşgalin hukuken tanımlanmasının gecikmelerin önüne geçeceğini belirten Madonsela, "Adil ve hakkaniyetli bir çözüme ulaşılmasındaki aşırı gecikme, sonu gelmeyen bir şiddet döngüsüne yol açtı." dedi.
İsrail'in Filistin'de işgalini 56 yıldır devam ettirdiğine işaret eden Madonsela, "İsrail, uluslararası hukuka ve yüzlerce BM kararına açıkça meydan okuyarak ve uluslararası toplumdan gelen tepkilere kulak tıkayarak işgalini sürdürmüştür." dedi.
TEPKİSİZLİK İSRAİL'İ CESARETLENDİRİYOR
Madonsela konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"Son 4 ayda 30 bin Filistinli öldürüldü. Bunlar sadece istatistik değil, Filistin halkının etten ve kemikten kanlarıdır. Bu nedenle 'İsrail'in on yıllardır süren cezasızlığı ne zaman sona erecek?' diye sormak zorundayız.''
''Geçtiğimiz 136 gün boyunca dünya Gazze'ye yönelik amansız saldırıları her gün dehşet içinde izledi. İsrail'in Gazze'ye yönelik son askeri harekatının vahşeti, şiddeti ve Divan'ın 26 Ocak'ta verdiği tedbir kararları dahil olmak üzere uluslararası hukukun çiğnenmesi, İsrail'in Filistinlilere karşı eylemlerinde kendisini sınırlandırılamaz gördüğünün en açık göstergesidir."
Uluslararası toplumun İsrail'i sorumlu tutma konusundaki isteksizliğiyle cesaretlendirdiğini söyleyen Madonsela, "İsrail, hukuka aykırı eylemlerine daha da ahlaksızlaşarak ve kan dökerek devam etmektedir. Bu eylemler, Divan’ın onları makul şekilde soykırımcı bulmasına yol açacak kadar ciddi niteliktedir." ifadelerini kullandı.
Madonsela, Filistin'in "kendi kaderini tayin etme hakkının" olduğunu ve bu hakkın kullanılmasına izin verilmesi gerektiğini vurgulayarak, "İsrail, Batı Şeria'da Filistinlilere ağır koşullar dayatırken, Yahudi yerleşimciler için genişleme ve sömürü devam ediyor. Bu, bize göre apartheid'dir. 21. yüzyılda yerleşimci sömürgeciliğine yer yoktur. İsrail apartheid'i sona ermelidir." dedi.
''FİLİSTİN KENDİ KADERİNİ TAYİN EDEBİLMELİ''
Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Departmanı, Baş Hukuk Müşaviri Pieter Andreas Stemmer de İsrail'in Filistin'deki işgali ve buradaki eylemlerinin uluslararası insancıl hukuku ve insan hakları hukukunu ihlal ettiğini dile getirerek, "apartheid" suçunun uluslararası hukukun emredici nitelikte yasakladığı bir kuralı olup tüm devletleri bağladığını hatırlattı.
İsrail'in işgali "derhal ve koşulsuz olarak" sona erdirmesi gerektiğini vurgulayan Stemmer, "Filistin mülkleri eksiksiz şekilde iade edilmeli ve Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını nihayet kullanmasına izin vermelidir." ifadelerini kullandı.
Stemmer, İsrail'in Filistin'deki işgalini tanımamanın ülkeler için uluslararası hukukun yükümlülüğü olduğunu hatırlatarak, üçüncü devletlerin UAD'den çıkan kararların hayata geçirilmesi için var güçle çalışması gerektiğini söyledi.
''EGEMENLİK KURULAMAZ, İLHAK EDİLEMEZ''
Duruşmalarda Hollanda adına sözü alan Dışişleri Bakanlığı Hukuk Danışmanı ve Amsterdam Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesör René Lefeber, İsrail'in Filistin topraklarını yasa dışı işgali hakkında, "Hollanda, işgalin doğası gereği geçici güç kullanımı olduğunu, zira kalıcı olması halinde ilhak olarak nitelendirileceğini vurgulamaktadır." dedi.
Lefeber, işgal hukukuna göre işgalci gücün kendi nüfusunu söz konusu topraklara yerleştiremeyeceğine dikkati çekerek, "İşgal altındaki topraklar üzerinde egemenlik kurulamaz ve işgal altındaki topraklar ilhak edilemez." ifadesini kullandı.
''SAVAŞ SUÇU!''
İşgal altındaki topraklarda yaşayan halkın zorla yerinden edilmesinin de yasaklandığını hatırlatan Lefeber, bu tür eylemlerin Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü'ne göre "savaş suçu" teşkil ettiğini söyledi.
Lefeber, halkların kendi kaderini tayin hakkının "daimi, sürekli, evrensel ve değişmez nitelikte" olduğunun altını çizerek, bu hakkın uluslararası anlaşmalarla güvenceye alındığını vurguladı.
İşgalci devletlerin bu hakkın kullanılmasını engelleyecek her türlü zorlayıcı eylemden kaçınmakla yükümlü olduğuna işaret eden Lefeber, "(Bir ülkenin) Topraklarını işgal eden devlet, bu topraklarda ikamet eden halkın kendi kaderini tayin hakkına saygı göstermek ve bu hakkı desteklemek yükümlülüğü altındadır." dedi.
Lefeber, devletlerin ve uluslararası kurumların, uluslararası hukuka aykırı eylemleri kınama, tanımama ve ihlal eden devletlere yardım etmeme yükümlülüğü olduğunu hatırlattı.
r-2933165,2933179#