Washington Post: Yolda yeni bir Arap Baharı var mı?
Sudan ve Cezayir’deki hükümet karşıtı kitlesel protesto gösterilerinin hız kesmeden devam etmesi çeşitli senaryoları da beraberinde getirdi. Amerikan Washington Post gazetesi, yaşananlar üzerine "Yolda yeni bir Arap Baharı mı var?” sorusunu gündeme getirdi. Yazar Tharoor; "Cezayir ve Sudan'daki olaylar, son iki yılda bölgenin üçte birini vuran çok çeşitli protesto hareketlerinin bir parçası" ifadelerini kullandı.
Amerikan Washington post gazetesinde çıkan ilginç makalede, Başta Sudan ve Cezayir olmak üzere Arap ülkelerinde başlayan kitlesel protestolar analiz edilerek, “Yolda yeni bir Arap Baharı mı var?” diye soruldu.
İşhan Tharoor tarafından yazılan bir makalede, Washington Post, uzun baskıcı rejimlerin hüküm sürdüğü iki Arap ülkesinde devam eden kitlesel gösterileri sordu.
Üç ay süren gösterilerden sonra, Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir bir yıl boyunca bir acil durum kuralı ilan etti ve hükümet ve federal hükümetleri yönetim üzerindeki yetkisini güçlendirmek amacıyla dağıtmaya karar verdi.
Yazar Tharoor'un makalesinde, “Beşir yönetimi, bu muhalif protestoların sürmesini engellemedi. Bazı analistler, on yıl süren kuralın sonunun geldiğini görüyor, tıpkı Muhammed Osman ve Max Perak'ın yazdığı gibi." ifadelerini kullandı.
Tharoor, "Sudan sokağındaki pek çok kişi de, Beşirin geçen hafta verdiği kararı, genellikle kendi kurallarını sona erdirme ve görevde kalma günlerinin uzatıma umutlarını artıran diktatörlerin elindeki, klasik bir hata olarak görüyor. Aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika'nın gelecek ay yapılması planlanan seçimlerde beşinci dönem için adaylığını koyacağı açıklamasından sonra Cezayir'de protesto gösterileri arttı." dedi.
ÜLKEYİ BUTEFLİKA DEĞİL, ORDU VE ZENGİNLER YÖNETİYOR
Yazar makalesinde, "Buteflika'nın sağlığı, Cezayir'in 1962'deki bağımsızlığından bu yana yaşadığı yaşlıların yönetimi için bir metafordur. FNL, iktidardan vazgeçmedi. Aktivistler; Buteflika'nın sistemini, üst düzey ordu ile istihbarat liderleri ve bir grup zengin işadamı tarafından yönetilen sistem olarak görüyorlar." diyerek bir nevi Cezayir'deki sürecin ne boyutta olduğunu açıkladı.
ANALİSTLER, ‘YENİ BİR ARAP BAHARI' KONUSUNDA UYARIYORLAR
Bloomberg'deki Bobby Gosh, “Arap dünyası, Mısır'dan Libya, Tunus ve Yemen'e kadar rejimleri deviren devrimlerden geçtiğinde, Buteflika hükümeti, ekonomik gerilimleri hafifletme yardımı ile kendisini korudu” dedi.
Ancak analistler, Arap Baharı'nın geri dönüşü hakkında acele etmek ve konuşmak konusunda uyarıyorlar; çünkü Sudan ve Cezayir'deki huzursuzluk farklı bağlamlarda gerçekleşiyor, ancak Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da Arap Baharı'na neden olan şartlar hâlâ aynı…
Yazar Tharoor, "Bugün Ortadoğu'daki her rejimin karşılaştığı siyasi, ekonomik ve sosyal zorluklar 2011'den daha kötü" dedi. Irak, Ürdün, Tunus ve İran'daki yolsuzlukla mücadele protestoları ve hükümetleri de dahil olmak üzere, "Cezayir ve Sudan'daki olaylar, son iki yılda bölgenin üçte birini vuran çok çeşitli protesto hareketlerinin bir parçası" dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, iki ay önce Sudan'daki gösterilerin başlamasından bu yana 50'den fazla kişi öldü, önde gelen doktorlar ve gazeteciler de dahil olmak üzere binlerce kişi Sudan istihbaratı tarafından tutuklandı.
İşhan Tharoor, Cezayir'deki hükümetin son 20 yılda Kuzey Afrika'daki İslam aşırıcılığına karşı bir engel teşkil ettiğini, belirterek; Cezayir'in Avrupa hükümetleri ile işbirliği içinde bölgesel istikrar ve terörle mücadele operasyonlarının bir ayağı olduğunu belirtti. Hükümeti de rakiplerine k arşı baskı uygulamakla suçladı.
RİYAD VE ABU DABİ YÖNETİMi İŞBAŞINDAKİ HÜKÜMETLERE DESTEK VERDİ
2011'den bu yana Körfez'deki zengin ülkeler, özellikle Riyad ve Abu Dabi yönetimi, bazı ülkelerdeki siyasal İslamın bastırılmasının istikrar için gerekli olduğunu ileri sürerek, işbaşındaki hükümetlere maddi ve siyasi destek vermeye başladı. Mısır örneğinde olduğu gibi.
"Demografik ve ekonomik zorluklar arttıkça ve siyasi kurumlar meşruiyetlerinden kurtuldukça, en yüksek baskı düzeyini uygulayan bu rejimler artık pek fazla seçeneğe sahip değil" diyen Tharur; bu rejimlerin muhalifleri bastırmaya çalışırken, hayatta kalmalarının artık kaçınılmaz olduğunu da sözlerine ekledi.
Yazar Tharur, “Gerginlikler 2011'deki gibi azalmasa bile, eski bir liderin ölümü, tartışmalı anayasa değişikliklerinde, temel malzemelere verilen desteğin kesilmesinde veya iç savaşın sona ermesi gibi olayları arttırma imkanları var” dedi ve şu yorumda bulundu:
“Cezayir Devlet Başkanı Buteflika'nın iktidarda kalma süreciyle ilgili inatlaşmayı sürdürmesi, gençlerin öfke ateşini körükleyebilir. Bu da istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına yol açar.”
‘BUTEFLİKA DEVLETİ İDARE EDEMİYOR'
İnsan hakları avukatı Mustafa Bouachashi de, New York Times'a söylediği gibi, “Cumhurbaşkanı devleti idare edemiyor” dedi.
BM'nin eski Genel Sekreteri Mısırlı kıpti Boutros-Ghali ise, Buteflika'nın beşinci kez adaylığını açıkladığını, ancak kampanya yöneticisinin bu dönemi istifa etmeden önce ulusal bir diyaloğa liderlik etmek için kullanacağını belirtti.
Gazete, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi'nden Andrew Lebowitz'in bir tweet'te yaptığı açıklamada ise, "Buteflika'nın mesajı protestocuların taleplerinin meşru olduğu ilk protesto, protestolarının gerekçelerinin doğru olduğu konusunda net bir tanıma" dedi ve “Eğer gösteriler engellenmeden devam ederse Cezayir'de İkinci Arap Bahar'ı için harekete geçilen ilk ülke olacak” uyarısında bulundu.
Sudanlı siyaset analisti Majdi El Jazuli de, Ömer El Beşir'in geçici olarak orduya güç aktarma kararının ölümcül olabileceğini söylüyordu. "Yetkililer tarafından darbelerden kaçınmak için bir darbe olmasa bile, göstericiler sokaklarda kalmaya söz verdi" diye ekledi.
"Bu rejimden kurtulana kadar savaşmaya devam edeceğiz ve ülkeyi ve kurumlarını yeni bir demokrasiyle yeniden inşa edeceğiz" dedi yazar Tharoor, protesto gösterileri düzenleyen bir örgütün sözcüsü Salah Shuaib'e atıfta bulundu.