Yemen’de anne ve çocuklar sağlık hizmetlerine ulaşamadan ölüme terk ediliyor
Uluslararası tıbbi insani yardım kuruluşu Sınır Tanımayan Doktorlar’ın (MSF) raporuna göre, Yemen’de doğum komplikasyonu yaşayan çok sayıda anne adayı ile çocukları hasta olan pek çok ebeveynin, sağlık hizmetlerine güvenli bir ortamda ve zamanında ulaşamaması çoğunlukla ölümcül sonuçlara yol açıyor.
MSF’nin ‘Zor doğum: Yemenli anneler ve çocuklar tıbbi bakım alamadıkları için ölüyor‘ başlıklı yeni raporu, savaşın Yemen’in en ihmal edilen ve hassas durumdaki toplulukları olan hamile kadınlar, yeni doğum yapan anneler ve 15 yaş altı çocuklar üzerindeki etkilerini, Taiz ve Hacca vilayetlerinde görev yapan sağlık ekiplerinin gözlemleriyle anlatıyor.
Anne ve yenidoğan ölümlerinin çoğu savaşla bağlantılı
Yemen'deki savaşın tarafları ve bu tarafların uluslararası destekçileri, çatışmayla geçen dört yıl içinde 28 milyon Yemenli’nin ihtiyacını halihazırda karşılayamayan halk sağlığı sistemini etkin bir şekilde yerle bir etti.
2016 ve 2018 yılları arasında, MSF’nin Taiz vilayetinde bulunan Taiz Houban hastanesinde ve Hacca vilayetindeki MSF destekli Abs hastanesinde, 36 anne ve bin 18’i yenidoğan olmak üzere bin 529 çocuk hayatını kaybetti. Taiz Houban’daki ölüm vakalarının neredeyse üçte biri hastaneye ulaştıklarında ölmüş olan çocuklar ve yenidoğanlardı. MSF’ye tedaviye getirilen çoğu yeni doğmuş bebek, düşük doğum ağırlıklı veya prematüreydi; evde ya da küçük özel kliniklerde dünyaya gelmişti. Yenidoğanlarda en sık rastlanan ölüm nedenleri arasında prematürite (erken doğum), doğum asfiksi (yenidoğan solunum sorunları) ve sepsisti (ciddi enfeksiyon) yer aldı.
Ölümlerin yüksek olması, çoğu doğrudan savaşla bağlantılı bir dizi faktöre bağlı. Bu faktörlerin arasında, Yemen'de işleyen sağlık tesislerinin eksikliği, insanların var olan sağlık tesislerine ulaşmada yaşadığı güçlükler ve alternatif sağlık hizmetlerinin ücretlerini karşılayamamaları da var. Birçok insan, faaliyette olan bir hastaneye ulaşmak için cephe hatlarını ve tarafsız bölgeleri geçmek ya da birçok kontrol noktasında pazarlık etmek zorunda kalıyor.
MSF Anestezi Uzmanı Dr. Fuad Saeed, "Üç yıldır MSF’nin Taiz’deki anne ve çocuk sağlığı hastanesinde çalışıyorum. Acil doğumlarda ve doğum komplikasyonlarında sezaryen yapıyoruz. Bugüne kadar ayda en fazla 105 sezaryen gerçekleştirdik. Yoğunluğun az olduğu zamanlarda ayda 60 ila 70 sezaryen ameliyatı oluyor" dedi.
Gece yola çıkmaya çekiniyorlar
Bazı annelerle çocuklar, Taiz Houban hastanesine ulaşabilmek için cephe hatlarından geçmeyi göze alıyor. Bu onları fiziksel tehlikelere maruz bırakırken yolculuk sürelerini de artırıyor. Çatışmalardan önce, Taiz şehrinin eteklerinde bulunan Houban sakinleri şehir merkezindeki bir devlet hastanesine 10 dakikada ulaşabilirken, bu yolculuk şimdi altı saat sürebiliyor.
MSF Çocuk Doktoru Dr. Sana, "Savaş süresince daha önce hiç görmediğimiz vakalar gördük. Hastalarımızın çoğu, sağlık hizmetlerinin olmadığı köylerden, kırsal bölgelerden geliyor. Bazıları geldiklerinde çok kötü durumda oluyor. Bazılarıysa tedavi için çok geç kaldıklarından hayatlarını yitiriyor" açıklamasında bulundu.
Abs hastanesinde ebe olarak görev yapan Sadeqa, "Sağlık hizmetlerine olan uzaklık büyük bir sorun. Hastaların bir yerden bir yere gitmesi, hava saldırıları ve çatışmalar yüzünden engelleniyor. Ayrıca saldırıya uğramaktan korktukları için geceleri de seyahat edemiyorlar. Daha önce bir araba hava saldırısında vurulmuştu ve içindeki herkes öldü" dedi.
Daha bu hafta, MSF'nin destek verdiği bir hastane, Taiz'de şiddetlenen çatışmalar nedeniyle faaliyetlerini geçici olarak askıya almak zorunda kaldı. Şiddet olayları, bölgede anne ve çocuk sağlığı hizmetleri sunmaya devam eden tek devlet hastanesinin de kapanmasına neden oldu. Çatışmalar halen tıbbi insani yardım çalışanlarının hastaneye ulaşımını engelliyor.
Sağlık personeli de hastaneye ulaşma konusunda aynı zorlukları yaşıyor
MSF’nin Yemen’deki Program Danışmanı Jana Brandt, "Emniyet ve asayiş durumu, sadece tıbbi bakım ihtiyacındaki insanları etkilemiyor, bakımı sağlayan sağlık personelini de etkiliyor" dedi. Brandt, "Hastane personelimiz, yollardaki tehlikeler nedeniyle geceleri seyahat etmemek için 8 saatlik gündüz vardiyası yerine 14 saatlik gece vardiyasında çalışmayı tercih ediyor" ifadelerini kullandı.
Hastanelerin vurulacağından korkuyorlar
İnsanlar, yolculuk sırasında karşılaşabilecekleri tehlikeler kadar, hastanenin saldırıya uğramasından da korkuyor. Bu da Yemen'deki savaşın bir özelliği. MSF Ruh Sağlığı Yöneticisi Khattab durumu şöyle anlatıyor:
"Daha önce Abs hastanesi de vurulmuştu. Abs bölgesinin tamamı savaş boyunca birçok kez hava saldırılarından zarar gördü. İnsanlar yolda saldırıya uğramaktan ya da hastanenin tekrar vurulmasından korkuyor. Bize başvuran hastaların çoğu travma sonrası stres bozukluğu belirtileri gösteriyor."
Ekonomik çöküş ve yoksulluk halk sağlığını etkiliyor
Annelerle çocukların hastaneye ulaşmalarını önleyen engeller, ailelerin çoğunun karşı karşıya kaldığı ekonomik hassasiyetle de perçinleniyor. Çatışmaların tırmandığı 2015 yılından önce, Yemen’deki sağlık hizmetlerinin büyük kısmı, nispeten uygun fiyatlı özel sağlık tesisleri tarafından sağlanıyordu. Bugünse, Yemenlilerin sağlık hizmetlerine erişim gücü ciddi ölçüde azalmış durumda. Bunun nedenleri arasında çatışmaların ekonomiyi mahvetmesi ve insanların birikimlerinin değer kaybetmesi yer alıyor. Bu durum da Yemen halkının büyük bir çoğunluğunu, halihazırda mevcut olan sınırlı sayıdaki kamu sağlığı hizmetlerine mahkum bırakıyor.
Sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyan anneler ve çocuklar açısından bu çaresiz durum, sadece Taiz ve Hacca vilayetleriyle sınırlı değil; başta savaştan en çok etkilenen bölgeler olmak üzere ülkenin bütününde geçerli.
MSF yeni raporunda, savaşan taraflara sivillerin ve sağlık çalışanlarının korunmasını sağlama, yaralıların ve hastaların sağlık hizmetlerine erişmelerine izin verme ve insani yardım kuruluşlarının, büyük ihtiyaçlara zamanında cevap verebilmeleri için kısıtlamalarını hafifletme çağrısını yineliyor. MSF, aynı zamanda uluslararası yardım kuruluşlarını, insani müdahalelerini genişletmeye, ihtiyaçların en fazla olduğu alanlara gönderilen deneyimli personel sayısını artırmaya, yardımların denetiminin yapılması ve niteliğinin değerlendirilmesi konusunda vakitlice harekete geçilmesi için adım atmaya çağırıyor.