“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli“ değerlendirme raporunu sundu
Millî Eğitim Bakanlığı’nın iki hafta süreyle kamuoyu görüşüne sunduğu Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile beceri temelli bir programa geçilmiştir. Günümüz dünyasının önümüze sunduğu teknoloji ve iletişim imkanlarına paralel olarak bilgiyi kullanma ve yorumlama becerilerini kazandırmanın öğretim programına dahil edilmesini önemli bir adım olarak görüyoruz.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli eğitimciler ve akademisyenler tarafından aşağıdaki dört başlıkta değerlendirilmiştir. Öğretim programlarının ve ortak metnin uzunluğu ve sürenin kısa olması programlar hakkında detaylı ve teknik değerlendirme imkanını zorlaştırmıştır. Ancak gerek ortak metin ve gerekse derslerin öğretim programları hakkında Maarif Modeli’nin hazırlanmasındaki usûl, hazırlık ve programın dayandığı felsefe, programların hacmi ve dili açısından yapılan değerlendirmelerde aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:
I. USÛL
- Bir müfredatın uygulamaya konulup sonuçlarının alınması uzun bir süre tespitler, gözlemler ve ölçümler yapmayı, süreç izlemeyi gerektirir. Nitekim öğretim programlarının değiştiği 2017 yılında ilkokula başlayan bir öğrenci henüz zorunlu eğitimin ilköğretim kademesinden mezun olmamıştır. Dolayısıyla bu öğretim programının çıktıları henüz tam olarak alınmamıştır. Ayrıca 2017 yılında öğretim programlarında yapılan değişiklikler sonrasında bu programlara dair kamuoyu ile paylaşılan bir saha araştırması bulunmamaktadır. Öğretim programlarına dair bir ihtiyaç analizi yapılarak müfredat değişikliğine gitmenin daha uygun olacağını düşünüyoruz.
- Herhangi bir öğretim programı çalışmasına başlarken eğitimcileri, akademisyenleri, iş dünyasını, sivil toplum kuruluşlarını ve ilgili paydaşları da sürece dahil eden ve birlikte çalışmaya imkân veren bir yaklaşım geliştirilmesi müfredatı daha kuşatıcı hale getirecektir.
- Hazırlanacak olan öğretim programının belirli bölgelerde pilot uygulamasının ve süreç takibinin yapılarak geri bildirimler alınmasının müfredatı daha da olgunlaştıracağı düşünülmektedir. Tüm süreç olumlu bir ivme kazandıktan sonra yeni öğretim programının ülke çapında uygulamaya konulması sonraki yıllarda devlete ve topluma yük olacak maliyetlerin de önüne geçecektir.
II. FELSEFE:
- K12 Beceriler Çerçevesi Türkiye Bütüncül Modeli’nin UNICEF ile birlikte hazırlanan bir program olduğu görülmüştür. [1] Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Ortak Metni’nin ilham aldığı ve dayandığı temel kaynak da K12 Beceriler Çerçevesi metnidir.
- K12 Beceriler Çerçevesi mevcut küresel ekonomik sistemin dayandığı felsefeyi yansıtan, insanı dinî ve ahlaki değerlerden uzak bir varlık gibi tasavvur edip ona belirli beceriler kazandırmayı amaçlayan bir içeriğe sahiptir.
- Maarif Modeli’nde “Alan Becerileri” başlığı altında dört alan becerisine yer verilmektedir. Bunlar Türkçe, Sosyal Bilimler, Matematik ve Fen Bilimleri alan becerileridir. Beceriler Çerçevesini kurgulayan yaklaşım, insanın manevi, ruhi ve kalbi yönünü dikkate almayan, dinin insan hayatındaki yerini görmezden gelen pozitivist bir yaklaşımdır. Bu felsefeye dayanan bir programa Erdem-Değer-Eylem (EDE) Modeli eklemlenerek yerli ve millî bir Maarif Modeli’ne ulaşılmaya çalışılmıştır. Ancak EDE Modeli, program genelinde bir eklenti gibi durmakta ve oldukça ayrıntılı göstergelerle ifade edilmiş karmaşık bir süreç içermektedir. Nitekim öğretim programlarında değerlere, öğretme-öğrenme yaşantıları içerisinde kısa atıflarla yetinilmiştir. Öğrencilere erdem ve değer kazandırabilmek için millî ve manevi değerlerimizin öğretim programının özünü oluşturması gerekir.
- Programlarda yer alan yirmi civarındaki değerin hangi kriterlere göre belirlendiği anlaşılmamaktadır. Ayrıca programlarda ülkemizin ve milletimizin mayasını oluşturan dinî ve millî değerlere açıktan ve güçlü bir atıfta bulunulmadığı gözlemlenmektedir.
- Milletimizin manevi değerlerinin özü İslam’a dayanmaktadır. Hazırlanacak öğretim programının bu özü merkeze alarak kendi kimlik ve kültürümüze göre bir insan yetiştirmeyi hedefleyen eğitim felsefesine ihtiyacı vardır.
- Öğretim programları incelendiğinde mevcut müfredatın tarih programında bulunan İslam Medeniyeti ünitesinin yeni programda yer almadığı, programlarda yer alan yirmi değerin seküler bir dille ele alındığı ve İslam’ın inanç esaslarından olan ahiret konusunun DKAB müfredatında müstakil bir ünite olmaktan çıkarıldığı görülmektedir. Ayrıca ilkokul hayat bilgisi ve sosyal bilgiler programlarında din, İslam, peygamber ve Kur’an gibi kelime ve kavramlara yer verilmemiştir. Bu nedenle irfan sahibi erdemli nesiller yetiştirebilmek için millî ve manevi değerlerin özümsenmesini sağlayacak bir programın geliştirilmesi önem arz etmektedir.
- 20. MEB Şurasının tavsiye kararına rağmen okul öncesinde din ve ahlak eğitimi, ilkokul bir, iki ve üçüncü sınıflarda din eğitimi ve öğretimi gibi başlıkların Maarif Modeli’nde yer bulamamasının ciddi bir eksiklik olduğu görülmüştür.
III. HACİM:
- Mevcut öğretim programları ile Maarif Modeli karşılaştırıldığında öğretim programlarının yaklaşık üç kat daha arttığı görülmektedir. Örneğin okul öncesi programı sayfa sayısı olarak 58’den 392’ye, ilköğretim DKAB 47’den 120’ye, hayat bilgisi 30’dan 84’e, ilköğretim sosyal bilgiler 29’dan 118’e, ilköğretim Türkçe 63’ten 272’ye, ortaöğretim tarih 37’den 76’ya ve Türk Dili ve Edebiyatı ise 64’ten 211’e çıkmıştır. Tüm öğretim programlarında benzer artışlar görülmektedir. Programlarda artan sayfa sayısı K12’nin yapısı gereği dört farklı alan becerisi, kavramsal beceriler, eğilimler, programlar arası bileşenler, beceriler arası ilişkiler gibi başlıklardan kaynaklanmaktadır.
- Programların hacmindeki artış ders kitaplarına da yansıyacaktır. Bu durum ders kitaplarının da sayfa sayısı olarak daha fazla artacağının işaretidir. Örneğin 9. Sınıf tarih kitabı en az 10, en fazla 14 forma iken, yeni öğretim programında en az 17 en fazla 19, ilkokul okuma yazma kitabı en fazla 13 forma iken yeni programda en az 28, ilkokul 1. Sınıf Türkçe kitabı en fazla 10 forma iken yeni programda en az 20 forma ve ilköğretim DKAB ders kitabı mevcutta en fazla 10 forma iken yeni programda en az 10 en fazla 12 formaya çıkartılmıştır.
- Ders kitaplarının sayfa sayısındaki artış hem öğrencilerin yükünü hem de kitapların hazırlanma ve baskı maliyetlerini artıracaktır. Ayrıca bu artış mevcut ders saatlerinde öğretmenlerin kitapları eğitim öğretim yılı içinde bitirmesini güçleştirecektir.
IV. DİL:
- Mevcut öğretim programları kolay anlaşılır bir dil ve anlatıma sahipken Maarif Modeli’ni inceleyen eğitimcilerin ortak kanaati yeni öğretim programının zor ve karmaşık bir yapıya sahip olduğu yönündedir.
- Öğretim programlarında hedeflenen öğrenme çıktıları birçok sınıfta seviye üstüdür. Bu sebeple öğrencilerin hedeflenen öğrenme çıktılarına ulaşması oldukça güçtür. Örneğin; mevcut öğretim programında 4. Sınıf ilkokul öğrencisinin DKAB dersinin ilk ünitesinin ilk konusunda (Günlük Konuşmalarda Dinî İfadeler) şu kazanımı edinmesi hedeflenir:
“Dinî ifadeleri, günlük konuşmalarda doğru ve yerinde kullanır.”
Bu kazanım oldukça anlaşılır ve basit bir hedeftir. Yeni Maarif Modelinde ise bu kazanım öğrenme çıktısı ve süreç bileşeni olarak şöyle değiştirilmiştir:
“DKAB.4.1.1. Günlük hayatta kullanılan dinî ifadeleri özetleyebilme
a) Günlük hayatta kullanılan dinî ifadelerle ilgili çözümleme yapar.
b) Günlük hayatta kullanılan dinî ifadelerle ilgili sınıflandırma yapar.
c) Günlük hayatta kullanılan dinî ifadeleri yorumlar.”
Bu ve benzeri birçok öğrenme çıktısı ve süreç bileşeni programın anlaşılmasını ve uygulanmasını zorlaştırmaktadır.
SONUÇ OLARAK;
- Hazırlanacak bir öğretim programı için öncelikle ihtiyaç analizi yapılmalı ve elde edilen verilerle süreç değerlendirilmelidir.
- Öğretim programı hazırlama çalışmaları paydaşların görüşüne ve katkısına açılmalı, süreç iş birliği içinde yürütülmelidir.
- Öğretim programı milletimizin dinî, tarihî ve kültürel değerlerinden ilham alan bir eğitim felsefesine dayanmalıdır.
- Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programları taslağı yeniden değerlendirilmeli ve yukarıdaki öneriler çerçevesinde eğitim sisteminin tümünü kuşatacak bir yaklaşımla hazırlanmalıdır.