Erdem Başçı'dan gündeme ilişkin önemli açıklamalar
Başçı, 'Seçim belirsizliği geride kaldıktan sonra fiyatlamaların da değiştiğini görüyoruz. O yüzden de bu defa sermaye akımları giriş yönünde' dedi.
Londra’da uluslararası finans kuruluşlarının ekonomistleri ve analistlerine sunum yapan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, basına kapalı toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, yılda bir kez Londra’ya gelerek gelişmeleri yerinde uluslararası yatırımcı kuruluşlarda çalışanlarla tartışıp paylaştıklarını anlattı. Başçı, toplantıda Türkiye’nin makro ekonomik görünümünü özetleyip, şu ana kadar gerçekleşen ve bundan sonra da gerçekleşmesi olası olan risk faktörleri ile ilgili Merkez Bankası’nın ne yaptığını, gerekirse bundan sonra neler yapabileceğini dair bilgi verdiklerini dile getirdi.
"Teknik bir konu. Bununla ilgili temel olarak verdiğimiz mesaj şu; Eğer Para Politikası Kurulu burada bankacılık sektörüne makro ihtiyati boyutta herhangi bir destek verme ihtiyacı görürse o zaman bunun yapabilir. O zaman burada atacağımız adımın ölçülü olacağını ve ilerde adımlar atmak gerekirse ilave adımların atılabileceği konusunda genel bir perspektif çizdik. Çok spesifik bir ifadede bulunmadık ama zaten özetlerde de bununla ilgili bir yönlendirme var. Atılacak adımın ölçülü ve sınırlı tutulması konusunda, gerekmesi halinde adım atılması konusunda mutabıkız. Bu bizim bir avantajımız Türkiye olarak... Dolayısıyla eğer burada makro ihtiyati boyutta sektöre veya aşağı yönlü bizim ummadığımız kadar büyük bir şok gelirse kullanabileceğimiz epey bir bir politika aracı var. Sadece Merkez Bankası’nın değil, diğer kamu otoritelerinin de ellerinde var. Üç politika boyutunda da oldukça sıkı olduğumuzu, hem faiz oranlarının kendisi konusunda oldukça sıkı bir konumda bulunduğumuzu, hem makro ihtiyati boyutta oldukça sıkı bir durumda olduğumuzu ve Merkez Bankası’nın bilançosunun kompozisyonu ve rezerv politikası, likidite politikası boyutunda da oldukça sıkı olduğumuzu söyledim. Burada şu anki durum itibariyle bizim büyüme beklentilerimizin piyasanın büyüme beklentilerinin daha üzerinde olduğunu ve ilk çeyrekte gelecek olan verilerin aslında daha bizim Orta Vadeli Program’da öngördüğümüz büyümeye daha yakın bir büyümeye işaret ettiğini ama bundan sonra olabilecek olan risk faktörlerine karşı da hazırlıklı olduğumuzu ifade ettik."
Enflasyon verilerine ilişkin sorulara Başçı, “Orada üç politika boyutunda da şu anda oldukça sıkı durumdayız. Bu sıkılığın önümüzdeki dönemde Haziran ayına kadar yükselecek enflasyon ve daha sonra düşecek olan enflasyona ilişkin yukarı yönlü risklere yeterli olduğunu düşünüyoruz. İlave adım ilerde atmak gerekirse elbette ilave atmaktan çekinmeyiz kaçınmayız ama şu anda orada yeterince sıkı olduğumuzu düşünüyoruz” yanıtını verdi.
Gazetecilerin TL’nin son aylardaki değer kaybına ilişkin sorularına cevap veren Başçı, “Orada sunumda çok detaylı bir şekilde bilgi verdiğimiz için, aldığımız kararların Türk Lirası üzerindeki etkilerine de baktık, hem de kredi büyümesi üzerindeki etkilerine de baktık. O yüzden çok fazla onlarla ilgili soru gelmedi. Şu an çok da istikrarlı seyrediyoruz” dedi.
TL zorunlu karşılıklara faiz uygulanması konusunda Merkez Bankası’nın bir takvim belirleyip belirlemediğinin sorulması üzerine MB Başkanı Başçı, şunları kaydetti: “Biraz orada veri ve gelişmelere bağlı kabiliyetimiz var. Bu kararı her toplantıda kurul üyeleriyle görüşebiliriz. İlk adımın ölçülü ve sınırlı olacağına dair bir sinyal de verdik ama zamanlama konusunda herhangi bir sinyal vermedik. Orada biraz gelişmeler yakından izlememizde fayda var. İhtiyaç olursa bunu yapmaktan çekinmeyiz. Bir ihtiyacı görmemiz lazım. Fiyat ayarlamalarının gerçekleştiğini görüyoruz. Gerek mevduat tarafında gerek krediler tarafında bankalarımız gereken ayarlamaları çok da gecikmeden aslında yaptı. Dolayısıyla o olumlu sonuç da verdi. Yerleşiklerden gelebilecek döviz talebi azaldı. Zaten orada görünen artışın önemli bir kısmının Türkiye’deki yerleşiklerin Türk Lirası’nda uzun pozisyon almaları, Türk Lirası’na yatırım yapmaları. Bunu Swap'larla yapmalarının bir yan etkisi olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla o kadar büyük aslında dövize geçiş yok. Olan da normal karşılanmalı çünkü firmalarımızın kendi pozisyonlarını aslında dengelemek için yaptıkları bir şey. Orada da daha dengeli bir durum izlemeye başladık. Özellikle Ocak ayındaki bizim karardan sonra oradaki değişmeler daha dengeli.”
Başçı, devamla şunları kaydetti: ”Her ülke tabii kendi şartlarına ve kendi makro ekonomik hedefleri doğrultusunda gereken kararları alıyor. Türkiye’nin şu anda iki tane ön planda olan problemi var; bunlardan biri enflasyon, ikincisi de dış denge. Hem enflasyon açısından, hem dış denge açısından biz tüketici kredilerinin ve bireysel kredilerin genelde büyüme hızlarından yavaşlamayı olumlu karşılıyoruz. Buna mukabil de firmaların elde ettikleri kredilerin, özellikle KOBİ ve ihracatçı kredilerinin daha nispeten yüksek büyüme hızlarında devam etmesini de olumlu karşılıyoruz. Orada bu bir dengelenmenin işaretidir. Dolayısıyla Türkiye adım adım dengeli büyüme yoluna giriyor ve dış dengeyi azaltarak büyümeyi gösterebilirsek bu yıl, gerçekten bu çok büyük bir başarı olacak. Ama aynı zamandan tüketici kredilerinin büyüme hızına ilişkin yavaşlama enflasyonda yukarı yönlü riskleri de sınırlamış olacak” dedi. Aralık ve Ocak aylarında piyasalardaki volatilenin azalarak, yeniden güven algısında artış kaydedilmesine ilişkin soruyu yanıtlayan Başçı, “Burada iki faktör var aslında bir tanesi ABD merkez bankası’nın politikaları konusunda netlik ortaya çıkıyor. Özellikle 10 yıl vadeli ABD faizleri belli bir seviyede, belli bir aralıkta denge buldu. Dolayısı ile orada gelişmekte olan yan etkiler de azaldı. Orada büyük ölçüde bu fiyatlandı diye düşünüyor herkes. Yatırımcılar da aşağı yukarı aynı görüşte. Özellikle cari açık veren, çok konuşulan beş ülkede de sermaye girişleri aslında başladı. Türkiye’de bunlara dahil. İkicisi ise yurtiçi faktörler, yuriçi de seçimlerle ilgili belirsizlik vardı. Seçimlerle ilgili belirsizlik geride kaldıktan sonra önemli ölçüde fiyatlamaların da değiştiğini görüyoruz orada. Dolayısıyla iki tane bu önemli risk faktöründe azalma var. O yüzden de bu defa sermaye akımları giriş yönünde... Son bir iki hafta hareketlenme gördük” dedi.