Yeni mevduat sistemi tamam, sıra bankaların ticari faizleri düşürmesinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dolardaki artışı frenlemek için açıkladığı “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” sistemi gündeme bomba gibi düştü. Dolar ve altın hızla değer kaybetti. Ekonomideki endişeler yerini umuda bıraktı. Peki bu sistem ne getirecek? Düşük faiz politikasını nasıl etkileyecek? Ekonomi için yük oluşturacak mı? Uzmanlar TGRT Haber ekranlarında yorumladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından yüksek döviz kurlarına karşı tarihi kararları açıkladı. "Bundan sonra hiçbir vatandaşımızın 'kur daha yüksek olacak' diye mevduatını Türk lirasından dövize geçirmesine ihtiyaç kalmayacak" sözleriyle “Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat” sistemini açıklayan Erdoğan'ın açıklamaları rekor üstüne rekor kıran dolar, euro ve altının çakılmasına neden oldu. Uzmanlar yeni sistemi, artı ve eksilerini değerlendirdi...
YENİ ADIMLAR GEREKLİ
Ekonomist Adem Salepçioğlu, yeni ekonomi programını ekonominin negatif ve pozitif yönlerinin dengelenmesine yönelik bir hamle olarak değerlendirdi. Program ile ekonomide makro dengelerin yeniden stabil bir hale getirilmesinin amaçlandığını belirten Salepçioğlu, son zamanlarda döviz kurundaki yaşanan hareketliliğin ihracatın sürdürülebilirliği ve ithalattaki ara mamul malların ekonomideki etkilerini görebilmek açısından sağlıklı bir durum olmadığını belirtti. Döviz kurunun stabil bir yapıya kavuşturulmasının daha sağlıklı kararlar alınmasında önemli bir rol oynayacağının altını çizen Salepçioğlu, programın etkilerinin devamlılığı açısından atılması gereken adımları şöyle açıkladı:
“Kurda stabilizasyon sağlandıktan sonraki adım yatırımları arttırmaktır. TL mevduatlardaki risk kalkanı sağlandıktan sonra ardından yatırım kaldırıcına ihtiyaç var. Büyümenin sürdürülmesi ve ihracattaki gelişimi arttırmak için arge noktasında bir hareket sahası gerekiyor. Bunun için kısa vadeli değil orta vadeli maliye programına ihtiyaç var. Buna yönelik adımlar devam edecektir.”
KARAR RAFLARA NE ZAMAN YANSIYACAK?
Avrasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emre Alkin ise devletin TL’nin değerini korumak zorunda olduğunu söyledi. Yeni program öncesinde anormal fiyat artışları olduğunu belirten Alkin, “Bu durumun iki önemli nedeni vardı. Biri vatandaşın panik olması diğer ise müdahalenin geç yapılmasıdır” dedi. Devlet garantisinin örtülü faiz teklifi olduğunu belirten Alkin, hükümetin daha önceki sert açıklamalarından dolayı faizi açık açık yükseltmek istenmediğini belirtti. Alkin, Türkiye’nin ithalatının yüzde 85’inin ara mal olduğuna dikkat çekerek “Bu yüzden dolar yukarıya gittiğinde enflasyona neden oluyor. Yerli girdi kullananlar bile dövize endeksli fatura kesiyor. Bunlar zarar etti. İthalat yapan da zarar etti. Keşke müdahale daha önce yapılsaydı” diye konuştu.
Dövizdeki düşüşün fiyatlara yansımasının zaman alacağını belirten Alkin, “Dolardaki düşüşe rağmen raflardaki fiyatların 2 ayda düşmemesi durumunda devletin bunu denetlemesi gerekiyor. Dolar 18 TL’deyken alınan bir ürünü aşağıya çek demek zulümdür. Belirli bir süre beklenmesi ve tanınması gerekiyor. Bu da 2 aya tekabül ediyor” ifadelerini kullandı.
SIRA BANKALARIN FAİZLERİ AŞAĞIYA ÇEKMESİNDE
Türkiye Gazetesi Yazarı Necmettin Batırel ise TL’nin bir gecede yüzde 30 değer kazandığını, döviz alırken yaşanan paniğin satarken de gerçekleştiğini söyledi. Yeni program ile Türk lirasına özendirildiğini belirten Batırel, “Borsa da toparlanmaya çalışıyor. Yatırımcılar hızla döviz yatırımından TL yatırımına geçiyor. Bundan sonraki aşama kamu ve özel bankaların ticari kredi faizlerini aşağıya çekmesidir. Bu gerçekleştiğinde ekonomimiz tam randıman verecektir” dedi.
PROGRAM İLE GELENEKSEL YÖNTEMLERİN DIŞINA ÇIKILDI
MÜSİAD Vizyoner21 İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Fahrettin Oylum ise yeni programın iş dünyasına etkilerini değerlendirdi. Oylum, “Yeni program finansal anlamda inovativ bir yaklaşımdır. Geleneksel olarak dövize müdahale etmek istiyorsanız faizleri arttırın deniliyordu. Faize müdahale etmeden de dövizin aşağıya çekilebileceği bir model sunuldu. Böyle bir şeyin mümkün olduğunu gördük. Genel iktisadi kuralların dışına çıkıldığı, yeni yaklaşımların olabileceği ortaya kondu. Kitlelerin TL’ye olan güveni arttığında sorunlar çözülecektir” dedi. Üreticinin çok yüksek kur ya da çok düşük kur istemediğini vurgulayan Oylum, “Üretici kurda çok hareket istemiyor sadece önünü görmek istiyor” dedi.
KAMU KUR RİSKİ ALDI
Doç. Dr. Şevket Sayılgan da olağan üstü durumlara olağan üstü enstrümanlarla müdahale etmek gerektiğini kaydederek yeni ekonomik sistemi şöyle değerlendirdi:
“Dövize endeksli bir mevduat ile olağan üstü bir müdahale yapılmış oldu. Genel ekonomik kuralları içerisinde dövizi düşürme enstrümanı faizdi. Bir satım opsiyonu getirildi, bu risk yönetim aracıdır. Yatırımcı parasını mevduata yatırdığı sürede eğer faizin üstünde bir kur artışı olursa kur artışının getirisi kazanç olacak, şayet kur artışı faizin altında kalırsa faizin getirisi kazanç olacak. Yatırımcıya döviz üzerinden faiz garantisi verilmiş olundu. Bu sistemdeki pek çok riski kamunun üstlenmesi anlamına geliyor. Kamu kur riskini de üzerine almış oldu.”