Yerli hayvan geninde çalışmalarında öne çıkan Bursa Uludağ Üniversitesi’nden önemli adım! Hastalıklara dayanma gücüyle ön plana çıkan Türkiye'nin büyükbaş hayvancılıkta milli gen kaynağı 'Boz sığır' ırkı, Bursa Uludağ Üniversitesi tarafından koruma altına alındı. Üniversitede çoğaltılan ırk, damızlık olarak ülke genelinde çeşitli bölgelere gönderilecek.
Bursa Uludag Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü hayvancilik tesislerinde, birçok çiftlik hayvanlarinin hem egitim, hem arastirma, hem de uygulama çalismalari sürüyor. Sigirin farkli türleri, koyun, keçi, kaz, tavuk, deve kusu ve aricilik gibi hayvan türlerinin bulundugu bölümün göz bebeginin Boz irk sigirlar oldugunu belirten Bursa Uludag Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Baskani Prof. Dr. Ibrahim Ak, “Boz irklar Türkiye’nin yerli hayvan gen kaynaklarindan bir tanesidir. Ülkemizde özellikle Trakya ve Güney Marmara civarina yayilmis bir yerli irkimizdir. Geçmiste bu bölgelerde eti, sütü ve is gücünden yaralandigimiz bir sigir irkimizdi. Son yillarda yüksek verimli kültür irklari devreye girince, her türlü olumsuz sartlara daha dayanikli ancak et ve süt verimi daha düsük olan Boz irklarin sayisi önemli düzeyde azaldi. Tarim ve Orman Bakanligimizin yerli hayvan gen kaynaklarimizi korumakla ilgili önemli çalismalari var. Bizler burada hem ögrencilerimize Boz irki tanitiyor, hem de Boz irkin korunmasina yönelik çalismalara destek olmaya çalisiyoruz” diye konustu.
Boz irklarin özelliklerinin önemli oldugunu ifade eden Baskan Ak, “Bu irklar, yetersiz bakim ve beslenmeye, hastaliklara ve kötü barinma sartlara dayanikli bir hayvan irkidir. Tarim ve Orman Bakanligimizin zorunlu tuttugu bazi koruyucu asilar disinda bu güne kadar herhangi bir hastalik ve tedavi giderimiz olmadi. Çünkü dedigim gibi diger hayvanlara göre dayanikli hayvanlar. Içlerinde boga var, herhangi bir tohumlama masrafimiz yok. Her yil her inekten 1 buzagi aliyoruz. Su ana kadar 8 buzagimiz dogdu ve herhangi bir buzagi ölümümüz yok. Elektrikli çitle çevrili suni merada otlatiyoruz, fabrika besi yemi kullanmiyoruz ve çoban masrafimiz yok. Bu irk sigirlar uygun otlama alani varsa otlayarak kendi besin ihtiyacini karsilayabiliyor. Fabrika yemi kullanmadigimiz için de yem masrafimiz yok denecek kadar az. Neredeyse sifir masrafla sigircilik yapiyoruz” seklinde konustu.
Dünyada yapilan islah çalismalari, uygun bakim besleme sartlarinin saglanmasi ile yüksek verimli kültür irki süt ineklerinin veriminin 10 kat artirildigini belirten Ak, “Ama inekler genelde yilda sadece 1 buzagi doguruyor. Dolayisiyla altyapisi uygun bölgelerde ülke kirmizi et üretimine destek olmak için bu hayvanlardan et üretimi amaciyla daha fazla yararlanmamiz gerekiyor. Bu arada ülke olarak et ve süt ihtiyacimizi karsilamak için alt yapisi uygun bölge ve çiftliklerde yüksek verimli ineklerimizi yetistirmeye de devam edecegiz. Onlardan yüksek süt ve et verimini almaya devam edecegiz. Ama bu hayvanlarimizdan da et üretimi açigimizi karsilamada mutlaka daha fazla yararlanmamiz gerekiyor. Günümüzde küresel isinma ve kuraklik dünyada tarimda bitkisel ve hayvansal üretimi olumsuz etkilen en büyük tehdit. Ve bu tehdit her geçen gün artarak devam ediyor. Bu nedenle her türlü olumsuz sartlara dayanikli yerli hayvan gen kaynaklarimizdan sicaga ve hastaliklara dayaniklilik gibi önemli konularda yapilacak hayvan islah çalismalarinda yararlanabilmemiz için yerli irklarimizin korunmasi büyük öneme sahip. Yerli gen kaynaklarimiz geçmisten bu güne bize emanet edilen çok degerli bir miras. Binlerce yil her türlü olumsuz sartlara dayanip bu günlere kadar yasama sansi bulmus yerli hayvan gen kaynaklarimiz bundan sonrasindaki hayvan islahi çalismalarinda yararlanabilecegimiz degerli bir hazinemiz. Ülkemizin diger bölgelerinde baska yerli irklarimiz da var. Biz bölgemizin yerli irki olan Boz irk sigirla çalisiyoruz. Dogu Anadolu’da Dogu Anadolu Kirmizisi, Iç Anadolu’da Yerli Kara, Güney Dogu Anadolu’da Kilis Sigiri gibi yerli sigir irklarimiz da var. Su ana kadar projemiz oldukça iyi gidiyor. Hayvanlarimiz gayet saglikli, herhangi bir sorunumuz yok. Burada sürüyü biraz daha büyütmek, daha sonrasinda da bu irkla ilgili et süt verimi ve kalitesi ile ilgili arastirma gayeli çalismalari da yapmak istiyoruz” dedi.
Bu hayvanlarin sütü ve etiyle de çalismalar yapmak istediklerini belirten Ak, “Çünkü merada ve daha dogal beslenen hayvanlarin et ve sütleri saglikli beslenme açisindan ve besin maddesi zenginligi açisindan çok önemli. Bu manada da ilerde sigir sayimiz arttiginda arastirma amaciyla buradan birçok veri de almis olacagiz. Simdilik 14 hayvan var, hedef 40 bas damizlik sigira ulasmak. Alanimiz yeterli olmadigi için daha fazlasini üretmekle ilgili sorunumuz var. Güney Marmara bölgesi Boz irk yetistiriciligi için uygun bir bölgemiz. Boz irk sigirlari gen kaynagi olarak korumakla ilgili olarak Tarim ve Orman Bakanligi’mizin Marmara Hayvancilik Enstitüsü bu konuda çalismalar yapiyor. Yine Tarim ve Orman Bakanligimizin yetistirici elinde islah program çerçevesinde bölgede önemli çalismalari var. Bizim Bursa’da Uluabat gölü kiyisinda Eski Karaagaç Leylek köyünde mera islahi ile ilgili bir baska Boz irk projesi de devam ediyor” diye konustu.
"Normal kapasiteye ulastigimizda fazlalik olan erkek ve disileri damizlik olarak yetistiricilere verecegiz" diyen Prof. Dr. Ak, “Erkeklerin damizlik talep fazlasi ise kesime gidecek. Disilerin damizlik olarak kullanilmasini hedefliyoruz. Simdiden birçok yerden talep var. Ama henüz bizim hayvan sayimiz yeterli degil. Çogalttigimizda insallah fazlaligini bu irki üretmek isteyen yetistiricilere verecegiz. Bilhassa makilik, ormanlik alanlarda bu hayvanlara barinak ve yeme ihtiyaç otlamadan sadece otlatarak beslemeniz mümkün. Dogada kendiliginden yetistirilme ve beslenme sansi var. Bu hayvan yetistirme açisindan önemli bir avantaj. Çünkü hayvancilikta bizim en büyük isletme giderimiz yem gideri. Toplam isletme giderlerinin yaklasik yüzde 70’ini yem olusturuyor. Hayvansal üretimde yem gibi maliyeti yüksek olan bir girdiyi neredeyse sifir maliyetle karsiliyorsaniz bu hayvansal üretim açisindan çok büyük bir avantaj. Saglik ve veteriner gideri de yok denecek kadar az. Yüksek verimli hayvanlarda sik yasanan saglik sorunlari ve tedavi için antibiyotik kullanimi bu irk da yok denecek kadar az. Yüksek verimli kültür irki sigirlarda yaygin olarak görülen meme hastaligi (mastitis) bu irkta pek görülmedigi için antibiyotik kullanmak zorunda da kalmiyorsunuz” seklinde konustu.
Proje basladigindan beri hem buradaki hayvanlari, hem de süt verimi yüksek olan siyah alaca irk hayvanlarini anne ve buzagilari birlikte büyüttüklerini ve buzagilara daha fazla süt içirdiklerini ifade eden Ak, “Buzagilarimiz anneleri ile birlikte büyüyor, daha uzun süre ve daha fazla süt emiyorlar. Son yillarda yürütülen arastirmalarda daha uzun süre ve daha fazla sütle beslenen buzagilar kendi gelisimini daha iyi tamamladigi için dogumdan sonraki her süt verimi döneminde daha fazla süt verebilecegini gösteriyor. Ayrica anne ve buzaginin birlikte büyütülmesi hayvan refahi açisindan da önem tasiyor. Bu nedenle biz anne ve buzagi birlikte büyütüyor ve erken sütten kesmiyoruz” dedi.