Emre Belözoğlu'ndan Trabzonspor'a gönderme
Fenerbahçe kaptanı Emre Belözoğlu, kulüp dergisine önemli açıklamalarda bulundu.
Fenerbahçe'nin kaptanı Emre Belözoğlu, kulübün resmi dergisine sezonun değerlendirmesini yaptı. Bu sezon sakatlıklardan dolayı pek de istediği performansı yakalayamadığını söyleyen sarı lacivertli takımın kaptanı, futbolun normalleşmesi adına önemli açıklamalar ve özeleştiriler yaptı. Belözoğlu, kariyerinde bundan sonraki hedefinin ise 3 sezon daha oynamak ve futbolu Fenerbahçe’de bırakmak olduğunu dile getirdi. Fenerbahçe Dergisi Nisan sayısında yer alan röportajın tamamı ise şöyle:
"DİĞER TAKIMLARA GÖRE DAHA ÇOK İSTİYORUZ"
-Emre, röportaja öncelikle sezonun bitimine haftalar kala, hem takımın hem de senin kişisel performans değerlendirmeni alarak başlamak isteriz. "Sezon başı itibari ile baktığımızda; sakatlıklardan dolayı istediğim ritmi ve performansı yakalayamadığımı kabul ediyorum. Sezona çok istekli girmiştim ama adale sakatlıklarımın olması beni biraz takımdan ayrı tuttu. İlk yarının sonu ve ikinci yarının başlaması ile beraber hemen hemen her maçta oynadım. Fiziksel ve mental performans olarak; hazır olduğumu hissettim ve Hocamız da beni maçlara dahil etti. Antep maçındaki sakatlığımın da tedavisi kısa sürede gerçekleşecektir. Takımımızın şampiyonluk yolundaki mücadelesine kalan tüm maçlarda destek vermeyi istiyorum."
-Ersun Hoca yeni bir sistemle sezona Fenerbahçe için şampiyonluk parolasıyla başladı. Hocanın ve takımın karşılıklı uyumundan bahseder misin?
"Ersun Hocamız, kafasında kurduğu sistemi takıma oturtmaya çalıştı, takım da sisteme çok çabuk adapte oldu. Hocamız, takımından istediği verimi alabiliyor; önemli olan bu. Sezon başı itibariyle istatistiklere de baktığınızda; şu an ligin en iyi takımıyız. Sezon sonuna kadar bu devam ederse, zaten sezon sonunda şampiyonluk da gelecektir. Bütün takım arkadaşlarım, süre aldıkları süreçte en iyisini ortaya koymaya çalıştılar. Her şeyden önce; takımımız diğer takımlara göre çok daha fazla isteyen bir takım oldu. Bunu hemen hemen taraflı tarafsız herkes kabul ediyordur."
"BU SENEKİ İSTEK VE MOTİVASYON"
-Sezon başında Fenerbahçe’nin Avrupa arenasından çekilmek durumunda bırakılmasıyla da, Süper Lig’de bu sezon sonu alınacak şampiyonluk ayrı da bir önem taşıyor. Takımımız da lider konumunu korumak adına hiçbir puan kaybına izin vermeksizin sahadaki mücadelesini sürdürüyor. Önümüzde 2’si deplasmanlı derbi olmak üzere çok önemli maçlar var. Takımın bu anlamda motivasyonunu ve hırsını aktarıp sezon sonuna ilişkin taraftarlarımıza neler söylemek istersin?
"Her şeyden önce, takımımız bu büyük formayı, bu büyük armayı taşıdığının bilincinde ve camiamız da bize bu durumdan dolayı saygı ve sevgi gösteriyor. Önümüzdeki tüm maçlar önemli. Adım adım şampiyonluğa gidiyoruz. 6 senedir Fenerbahçe’deyim ve inanın bu seneki istek ve motivasyon üst düzeyde. Camiamız da her zamanki gibi kenetlenmiş durumda. Taraftarlarımızı her zaman destek olmaya çağırıyorum. Gerisi zaten gelecektir."
"TRABZONSPOR KENDİ ÖZELEŞTİRİSİNİ YAPSIN"
-Şampiyonluk yarışı tüm heyecanıyla sürerken bir yandan da maalesef futbolun oynanması ve seyir zevki yüksek bir spor dalı olmaktan gün geçtikçe uzaklaştığına şahit oluyoruz. Rakip oyuncuların sert müdahaleleri sonucunda yaşanan yaralanmalar hatta sakatlanmalar, hakemlerin kuralları göz ardı ederek maçları manipüle etmeleri, taraftar taşkınlıkları vb durumlarla Kulüpler de sürekli ceza alıyorlar. Trabzon deplasmanındaki ağır tribün tahriği ve maçın tatil edilmesi ise artık uç nokta. Uluslararası tecrübeleri olan bir futbolcu olarak; Türkiye’de futbolun normalleşmesi adına neler yapılması gerekiyor sence?
"Bu, çok derin bir problem. Bu problemin teşhisini koymak ve Türkiye’deki sistemin değişmesi adına herkesin elini vicdanına koyması ve silkelenmesi lazım. Sadece bir grubu yani futbolcuları, teknik direktörleri, yöneticileri, medyayı, taraftarları veya hakemleri hedef göstermekle bu problem çözülemez. Bu, bizim ülkemizin genel bir problemi ve eğitimle alakalı. Hepimizin kendi adımıza öz eleştiri yapması gerekiyor. Ben özellikle bu problemin aşılması adına herkesin şapkasını çıkarıp önüne koyup, belirli kararların alınması ve bu kararların neticesi ne olursa olsun hepimizin katlanması gereken bir tablo ortaya çıkması gerektiğini düşünüyorum. Son Trabzonspor maçı, dediğiniz gibi gerçekten bu işin en zirve yaptığı anlardan bir tanesiydi. Trabzonspor-Fenerbahçe tarihine baktığınız zaman; iki tane büyük takım. Bayram havasında oynanması gereken maçları bu hale ne yazık ki, bu süreci suistimal etmek isteyen, bundan nemalanmak isteyen kişilerin ortaya attığını düşünüyorum. Trabzonspor’un bu anlamda kendi özeleştirisini yapması gerektiğini düşünüyorum. Biz yapıyoruz. Her iki camianın maçlardan önce yaptığı açıklamalar bir bakın. Biz futbolun güzelliklerini ön plana çıkartmaya çalışırken; o kulübün eski başkanı çıkıp, “İlelebet bu düşmanlık devam edecek” diyorsa, bunu da taraftarın bir düşmanlık olarak algılamaması herhalde çok iyimserlik olur. Onlar da böyle algılıyorlar. O yüzden bunun önüne geçmesi gereken adımlar atması gereken önce bizleri yöneten insanlar diye düşünüyorum."
"FENERBAHÇE ŞAMPİYON OLSUN DA..."
Yapısal olarak saha içinde seni, haksızlığa toleransı olmayan bir futbolcu olarak yorumlayabiliriz. Son olarak Erciyes maçında aldığın darbenin bacağında oluşturduğu yara şu an gözümüzün önünde duruyor. Zira bir diğer örnek; Kuyt’ın da Gençlerbirliği maçında aldığı darbe de oldukça sinirleri zıplatıcı bir yapıdaydı. Tüm bunlar karşısında sahada sükuneti korumak elbette çok zor. Bu husustaki eleştirilerin nelerdir? Bu durum bazen seni istemediğin pozisyonların veya olayların içine de sürükleyebiliyor. Kendine dair özeleştirilerin de var mı, nelerdir?
"Türkiye’nin büyük takımlarında oynamak, kolay sorumluluklar değil. Saha dışında çok mülayim yapılı bir insan olsanız bile, saha içindeki sorumluluklarınızın bilincinde bir futbolcu olarak, maç içindeki ortaya çıkarılan haksızlıklara karşı ister istemez egosantrik bir reaksiyon verme ihtiyacı duyuyorsunuz. Ben özellikle altını çizerek söylüyorum: “Meşru yollarla” takımımın kazanması için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Özeleştiriye gelince; yıllardır milli takım dahil formasını giydiğim tüm takımlarda bana karşı ağır eleştiriler yapıldı. İçlerinden haklı olanları da vardı. Bu konudaki iç hesaplaşmalarım çok gerilerde kaldı. Saha içindeki profilimin eleştiriye çok müsait olduğunu biliyorum. Tüm agresif olaylar ve sataşmalar, benimle birlikte futbol literatürüne girmedi, bunu da biliyorum. Ben kendimi özellikle yaş, konum ve tecrübelerim itibari ile, daha fazla kontrol etmem gerektiğini kabul ediyorum. Benim öz eleştirim bu. Beni yerli yersiz eleştirenlere de artık kulağım kapalı. Bu saatten sonra benim için ailemin sağlığı ve takımım başarısı önemli olan. Ben artık yıpranmıyorum. Fenerbahçe şampiyon olsun da, varsın Emre’yi eleştirsinler!"
"ŞİMDİLİK 'SUSALIM' DİYORUZ"
-Kasımpaşa maçına da bir açıklık getirelim… Sana söz hakkı düşen bir olay. Bir dava gerçekleşti. Yaşanan olayla ilgili nasıl bir savunman oldu? Bu konuda kamuoyuna ilk ağızdan bilgi verebilir misin? "Tabii ki…O maçın bir geçmişi de var. Onlarla ilgili ilerleyen dönemlerde genel bir değerlendirme de yapacağım. Şimdi şampiyonluğa gittiğimizden dolayı “Susalım” diyoruz. İnşallah şampiyon olalım, onla alakalı da bir açıklama yapacağım. Belki tekrar dava açılmasına kadar yolu olacak. Davayla alakalı şimdi temyiz hakkımızı kullanacağız. O dava da sonuçlandıktan sonra, net bir şekilde aleyhimize dönerse o zaman biz de bununla alakalı açıklamalar yapacağız."
"SAHANIN İÇİNİN TERTEMİZ OLDUĞUNU BİLİYORUM"
-Öte yandan, Kasımpaşa maçının olduğu gün yani 16 Şubat 2014 günü, aslında çok özel de bir gündü. 450 bini kişiyi aşan bir insan seli, Bağdat Caddesi’nde Adalet Yürüyüşü gerçekleştirdi. Fenerbahçe’nin adalet arayışı çeşitli platformlarda devam ediyor. Change.org’da sürdürülen “Adalete Fener Yak”, Anıtkabir Yürüyüşü, yurt içi ve yurtdışı derneklerimizin çeşitli faaliyetleriyle adalet çığlığımız her geçen daha çok yankı buluyor. 3 Temmuz süreciyle ilgili olarak yeniden ve adil bir yargılanma isteniyor. Fenerbahçe’nin kaptanı olarak; “Türkiye’deki adaletsizlik” genel başlığı altında değerlendirilecek 3 Temmuz yargılanmasıyla ilgili görüşlerini eminiz ki herkes can kulağıyla dinleyecektir. "Ben o dönemde sahanın içinde yer almış ve sahanın içinde gerçekten bu mücadeleyi iliklerine kadar hissetmiş bir futbolcu olarak; saha içinin tertemiz olduğunu biliyorum. Bu anlamda bizler o dönem itibari ile yaptığımız açıklamalarda; yönetici büyüklerimize de, Sayın Başkanımıza da çok güvendiğimizi söylemiştik. Bunun ne kadar doğru olduğunu zaman bize yavaş yavaş göstermeye başladı. Yöneticilerimizi ve Başkanımızı aklayacak süreçler bizi bekliyordur diye ümit ediyorum. Çünkü ben ülkemizde hatta dünyada adaletin tam anlamıyla olmadığına inanıyorum. Olabildiğince adalet var her yerde. Dolayısıyla Türkiye’de de bu şekilde… Spor hukukçularının ve spor mahkemelerinin dahi görmediği bir davanın karara bağlanmasının doğru olmadığını o günden beri dile getirmiştim, bir kez daha dile getiriyorum. Sporu yöneten, sporun içinde olmuş hukukçuların bu davanın seyrini çok vicdanlı bir şekilde yönetebileceğine inanıyorum. İnşallah önümüzde bizi böyle bir süreç bekliyordur. Elimizden geldiğince, saha dışındaki sosyal organizasyonlara da destek vermeye çalışıyoruz. Fenerbahçe endeksli bu gündemden etkilenmiyoruz diyemeyiz. Gündemi çok yakından takip ediyoruz. Takım olarak bize düşen; en iyi cevabı sahada vermektir. Buna konsantreyiz."
"ÖMER'İN BÜYÜK BİR F.BAHÇELİ OLMASI İÇİN..."
-Gelelim biricik oğluna… Ömer, 3 yaşını geride bıraktı. Bu 3 yılı nasıl tarif edebilirsin? Çok sıcakkanlı bir çocuk olduğunu görüyoruz. Arada Samandıra’ya da geliyor. Futbolla arası nasıl, seni izliyor mu?
"Babasına benzememiş (Gülüyor)… Şaka bir yana; şimdiden futbola önemli bir yeteneği olduğunu düşünüyorum. Evet, çok sıcakkanlı ve sevecen bir çocuk. Allah’a hep dua ettim, önce sağlığı için sonra güler yüzlü olması için... Çok şükür dualarım kabul oldu. Allah bütün insanların evladını güzel eylesin, evladı ile sınamasın. Çünkü hayat onlarla güzel, onların mutluluğuyla güzel. Ne olursa olsun ben oğluma elimden geldiğince ülkemin değerlerini, hepimizin sahip olması gereken ahlaki değerleri öğretip büyütmek istiyorum. Büyük bir Fenerbahçeli olması için de elimden geleni yapacağımı bir kez daha söyleyeyim. Hiç maça çıkmadık. Bu önümüzdeki maçlardan bir tanesinde onunla beraber sahaya da çıkmak istiyorum. Çünkü yavaş yavaş futbola ilgisi olmaya da başladı. Annesi televizyonu çok izlettirmiyor. Benim maçlarımı izlerken “Baba gol yaptı.”, “Baba gole gitti” diyormuş... Şimdi yavaş yavaş o da futbola konsantre olmaya çalışıyor. Birkaç kere tesislere getirdik. Dediğim gibi çocuklar dünyanın en büyük nimetleri insanlar için. Ben de bu nimeti farkında olarak yaşamaya çalışıyorum. Ona güzel bir gelecek sağlamak adına elimden gelen her şeyi yapıyorum, bütün babalar gibi. Söylediğim gibi bizim için önemli olan çocuklarımızın bu vatana millete hayırlı evlatlar olması. Sonra da ilerleyen dönemlerde inşallah tribünde Fenerbahçe’yi destekleyecek iyi bir Fenerbahçeli olarak yetiştirmek istiyorum."
"VE DAHA EN AZ 3 SENE..."
-Senin son olarak söylemek istediğin bir şey var mı? "Fenerbahçe çok büyük bir camia. Bizler de bu camianın büyüklüğü karşısında elimizden geldiğince doğrular yapmaya çalışıyoruz. Fenerbahçe kaptanı olarak; bu mevkiiye layık görülen bir insan olarak elimden geldiğince bu görevi layıkıyla temsil etmeye çalışıyorum. Hatalarım da vardır, kusurlarım da vardır. Hiçbir futbolcu, hiçbir birey bu camiadan bu kulüpten büyük değildir. Ben de bunun bilincinde elimden geldiğince bana verilen süre ne ise gerek yönetim gerek hoca kısmından en iyisini saha içinde yapmaya çalışacağım. Çocukluktan beri hayalim olan bu formayı terimin son damlasına kadar terletmek istiyorum. Futbolu Fenerbahçe’de bırakmak istiyorum. İlk imza attığımda da bunu söylemiştim. Arada kısa süreli bir ayrılık oldu. Atletico Madrid çok büyük takımdı. Beni istemişlerdi, ben de kabul etmiştim. Çok güzel günlerim oldu. Ayrılırken onlar da üzüldüler. Ben ise, hem üzüntülüydüm hem sevinçliydim. Benim duygularım biraz daha karışıktı. Ben futbolu Fenerbahçe’de bırakmak istiyorum. Ve daha en az 3 sene daha rahat futbol oynayabileceğime inanıyorum. İnşallah bu takımın kaptanı ve ağabeyi olarak futbolu bırakma şerefine nail olursam benden mutlusu olmaz…"