12 Eylül mağduru aile 41 yıl sonra sessizliğini bozdu: Kardeşimi baba Soyer katletti
12 Eylül darbesinde Mamak Cezaevi’nde ağır işkenceye maruz kalan 17 yaşında olan Bekir Bağ eziyete dayanamayarak hayatını kaybetti. Dönemin yetkilileri aileye “oğlunuz ranzasında kendini astı” dendi. Kardeşi Salim Bağ 41 yıl sonra sessizliğini bozdu ve katil askeri savcının Nureddin Soyer olduğunu ifade etti.
12 Eylül döneminde 17 yaşında girdiği cezaevinde öldürülen ülkücü Bekir Bağ’ın ailesi oğullarını CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in babası savcı Nurettin Soyer, olduğunu söyledi. 12 Eylül sonrası insanlık dışı muameleye maruz kalan Bekir Bağ, 4 Ocak 1981 yılında Mamak Cezaevinde darbeciler tarafından işkence yapılarak öldürülmüştü.
Üzerinden 41 yıl geçen cinayete ilişkin aile yakınları Türkiye gazetesine konuştu. Aile fertleri 12 Eylül zulümlerinin baş mimarlarından askeri savcı Nurettin Soyer ve ekibinin Bekir Bağ’ı ağır işkence altında öldürüp daha sonra çarşafa sardığını ve “ranzasında kendini astı” diyerek suçları gizlediğini iddia etti. Darbenin yaşandığı dönemde askerlik yaptığını söyleyen Salim Bağ, yaşadıklarını anlattı.
“NURETTİN SOYER BEDELİNİ ÖDEMEDİ”
Salim Bağ o günleri şöyle anlattı;
Babam dünyanın en temiz insanıydı. Ankara At Pazarı’nda hamallık ederek yedi çocuğunu geçindirmeye çalışıyordu. Kardeşim Bekir, tam bir vatan sevdalısıydı. Abidinpaşa’da ülkücü insanlarla görüşür, vatan ve dinî için canını vermekten hiçbir zaman çekinmeyeceğini söylerdi. İhtilal olduğunda babam çok korktu. Kardeşim hiçbir canlıyı incitmedi. En küçük bir suça karışmadı. Babam da o günler geçene kadar oğlum devletin elinde güvende olur diyerek kendi eliyle polise teslim etti. Ancak Nurettin Soyer’in yönettiği bir yapı Bekir’i ‘C-5’ denen insanlık dışı işkence merkezine götürdü. Onun körpe bedenine sekiz gün aralıksız işkence edildi. Son nefesini verdikten sonra da koğuşuna getirip bir çarşafa sardılar. Daha sonra da ranzasına asıp ‘kendini astı’ diye rapor tuttular. Bunun onlarca şahidi var. Bekir ile yan yana onun son nefesine şahitlik eden arkadaşları var. Biz fakir bir aileyiz. Babamın ne okuma yazması ne de dava açacak parası vardı. Annem ve babam evlat acısı ile yıllarca kavruldu ve Bekir abimin acısı ile can verdi. Bu dünyada Nurettin Soyer suçunun bedelini ödemedi ancak kıyamet günü de olsa ondan davacıyız.
NAAŞINI VERMEK İSTEMEDİLER
Kardeşi Bekir’in adanmış, yiğit bir delikanlı olduğunu ve kana susamış zalimler tarafından haksız yere katledildiğini söyleyen Salim Bağ “Babama ‘oğlun kendisini astı’ diye haber vermişler. O da birçok kurum gezdikten sonra naaşın Gülhane’de olduğunu öğrenmiş. Oraya gidince kardeşimin terörist olduğunu söylemişler ve babama hakaret edip onu bilinmeyen bir yere atacaklarını söylemişler. Zavallı babam ağlayıp sızlayarak zar zor naaşı alabilmiş. Benim kardeşim bir şehit. O, bayrak, din, namus ve vatan uğruna toprağa düştü. Resmî olarak şehit statüsüne alınmasını talep ediyoruz” dedi.
İŞKENCELERİN TEK KURBANI BEKİR BAĞ DEĞİL
Kenan Evren tarafından yapılan askeri darbe sürecinin olağanüstü yetkilerle donatılmış askerî savcılarından Nurettin Soyer, o dönem kurulan Mamak C-5 işkence biriminin başındaki isimdi. Dönemin şahitlerinden eski milletvekili Mahir Damatlar da o acımasız işkencelerin tek kurbanının Bekir Bağ olmadığını, birçok ülkücü genç ve ailesinin de aynı vahşetle karşı karşıya kaldığını anlattı.
Mahir Damatlar, Nurettin Soyer’in bizatihi işkence seanslarına katıldığını söyledi.
TÜRK’ÜN VARLIĞINA DÜŞMANLAR
“Şehit” dediği dayısını çok sevdiğini ve öldürüldüğünde 10 yaşında olmasına rağmen onun acısını her daim yüreğinde hissettiğini söyleyen Bekir Bağ’ın kız kardeşinin oğlu Mustafa Yazıcı, şunlar söyledi: Dayım, Türk’ün varlığına ve dinine düşman kişiler tarafından katledildi. Onu o korkunç işkenceye tabi tutup sonra intihar etti demeleri apayrı bir haysiyet cellatlığı. Dedem cenazeyi bir kenara atılmış hâlde bulup eve getirdi. Anneannem ve dedem kendi çocuklarını tanıyamadı. Bedeni tamamen morarmış her yerinde ağır işkence izleri vardı. Bu görüntü onları bir kez daha yıktı. O anı hiç unutmadılar. Bizim izlerine bakmaktan korktuğumuz şeylere dayım nasıl dayanmıştı? Gerçekten yıllardır bunu düşünüyorum.