AB ve BM, Türkiye'ye ders vermeye çalışıyor!
Sınırlarına dayanan milyonlarca mülteciye kapılarını kapatan, denizde teknelerini batıran, kamplarını yakan ülkelere sessiz kalan AB ve BM, dünyadaki her 18 mülteciden birini barındıran Türkiye’yi mültecileri zorla geri gönderemeyeceği konusunda uyardı (!)
Avrupa Birliği (AB), Suriye’deki savaştan kaçan insanları korumak yerine, ‘sınırlarını korumanın’ derdine düştü. Sığınmacı ve mültecileri sınırlarda bekleterek ya da geri göndererek taraf olduğu BM Genel Kurulunda da kabul edilen onlarca uluslararası anlaşma ve protokolü hiçe sayan Batı, Türkiye’yi mültecileri keyfi sınır dışı etmekle suçladı. Türkiye’ye sürekli olarak “sınırlarınızı açın” uyarısı yapan ancak kendi sınırlarına dayanan mültecileri geri göndermek için çeşitli formüller arayan, birçoğunun da ölümüne seyirci kalan AB ile bu duruma sessiz kalan Birleşmiş Milletlerin sesi çıktı! Türkiye’nin Suriyeli mülteci/sığınmacıları kayıtlı oldukları şehirlere gönderme girişimi üzerine AB ve BM, Suriyelilerin zorla ülkelerine geri gönderildiklerini öne sürerek, “İstisnai” durumlar dışında geri gönderme uygulamasının mümkün olmadığını duyurdu.
AB VE BM’DEN ANLAMSIZ AÇIKLAMA
Türkiye’nin suça karıştıkları ya da kaydı olmadıkları gerekçesiyle çok sayıda Suriyeli sığınmacıyı ülkelerine geri göndereceğine ilişkin tartışmalar üzerine AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi’nin bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini açıklayan Brüksel, her iki temsilcinin de Suriyeli sığınmacıların istisnai durumlarda ülkelerine gönderilebileceği konusunda görüş birliği sağladığını duyurdu. Mogherini ve Grandi’nin görüşmesinde “istisna” olarak kabul edilecek hususları belirledikleri ifade edildi. Buna göre sığınmacılar sadece gönüllü olarak Suriye’ye dönmek istemeleri durumunda geri gönderilecek. Ayrıca onurları gözetilerek, doğru bilgilendirilmiş olmaları gerekecek. Türkiye’de Suriyeli sığınmacıların sınır dışı edildiğine yönelik iddialar, hükûmet tarafından reddediliyor. Türkiye Göç İdaresi Genel Müdürü Abdullah Ayaz, Suriyelilerin Türkiye’den sınır dışı edildiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, bunun hukuken de mümkün olamayacağını kaydetmişti.
BUNLARA SESİNİZ ÇIKTI MI?
1948’ten günümüze kadar BM Genel Kurulunda oylanan, üye ülkeler tarafında da kabul edilen mülteci veya sığınmacılara yönelik yüzlerce maddeden oluşan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi; “Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesi”, “Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Protokol”, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”, “Çocuk Hakları Sözleşmesi”, “Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme”, “Vatansızlığın Azaltılmasına İlişkin Sözleşme”, “Her Tür Irk Ayrımcılığına Son Verilmesine İlişkin Sözleşme”, “Afrika Birliği Örgütü Sözleşmesi”, “Cartagena Deklarasyonu”... gibi sayısız anlaşmayı ne yazık ki uygulaması gereken taraf kendileri olunca bir türlü hatırlamayan ülkeler mesele Türkiye olunca dahası; mültecilerin Türkiye dışında bir başka ülkeye yönelme ihtimali olunca peş peşe açıklamalar yapıyor.
Mesela; bugüne kadar mülteci konusunda ayak sürüyen AB ve BM, Meksikalı mültecileri almamak için sınırlarına duvar ören ABD için sessiz, Libya üzerinden denize açılarak Avrupa ülkelerine gitmeye çalışırken tekneleri batırılarak öldürülen binlerce Afrikalı mülteci için duyarsız, Venezuela’dan komşu ülkelere geçişleri engellenenler için ilgisiz, Arakan, Sudan, Yemen, Irak, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’daki çatışmalardan ‘kaçarak Avrupa ya da Asya ülkelerine sığınmaya çalışanlar için tepkisiz...
ASIL SUÇ BUNLAR
Uluslararası anlaşmaların ve içeriğinde yazılı olan mültecilere yönelik maddelerin sayısını artırmak mümkün… Sadece bunlara bakınca bile Avrupa sınırlarında bekletilen Suriyeli mültecilerin haklarının nasıl gasbedildiğini ya da BM’nin garantisi altında olan bu sözleşmeleri nasıl ayaklar altına aldığını görebilirsiniz. Sözleşmelerin ihlali hâlinde Uluslararası Adalet Divanı, İnsan Hakları Mahkemeleri de dâhil olmak üzere birçok mercide dava açma hakkı var. Danimarka’nın ziynet eşyalarına el koyması Macaristan’ın “Müslüman istemiyoruz” diyerek dünyaya meydan okuması, Almanya’nın “tahsilli olanları alırım” şartı, Makedonya’nın tel örgülerde mültecileri dövmesi, Yunanistan’ın botları batırarak mültecilerin ölümüne sebep olması, Fransa’nın kampları ateşe vermesi, Hollanda’nın Suriyeli çocukları LGBT’lilere evlatlık vermesi, Hırvatistan’ın çocukların oyuncaklarına bile el koyması... Avrupa kapılarında insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamı altında değerlendirilip yıllar sonra bile dava konusu olabilecek türden.
İDLİB KORKUSU
BM’nin garanti altına aldığı ve bütün ülkeleri bağlayan birçok anlaşmaya 2011’deki Suriye iç savaşından sonra başlayan mülteci akını sırasında uygulamayan AB ve BM, Türkiye’yi mülteci / sığınmacılara yönelik attığı adımları yukarıdaki anlaşmaları gerekçe göstererek sınırlandırma telaşında. Dahası İdlib’de Rusya, ABD ve Rejim tarafından yapılan bombardımanlardan kaçarak Türkiye sınırına dayanan bir milyonu aşkın yeni mülteciyi Türkiye’ye yönlendirme çabasında. Dahası konu mülteciler olunca birlik dışındaki bütün ülkelerle ilgili cömert kararlar veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi sığınmacıları sınır dışı etmekten, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri uyarınca onlarca davada tazminata mahkûm etti. Uluslararası Af Örgütü de benzer şekilde Türkiye aleyhine onlarca rapor hazırladı. Ancak son yıllarda Avrupa kapılarına dayanan mültecilere uygulanan kötü muamele, sınır dışı ya da hak gaspları ile ilgili yapılan müracaatlarda AİHM’den henüz bir ses yok.
VATANDAŞ BİLE YAPMIŞIZ
Türk İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Türk vatandaşlığı verilen Suriyeli sayısı 1 Ağustos 2019 tarihi itibarıyla 92 bin 280 kişi. Bu kişilerin 47 bini yetişkin, 45 bin 280’i ise çocuk. Geçici koruma altına alınan kayıtlı Suriyelilerin Türk nüfusuna oranı ise %4,45. Ülkesine dönen Suriyeli sayısı da 337 bin 729.
KENDİ RAPORLARINI OKUMAMIŞLAR
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından hazırlanan mülteci raporu da Türkiye’nin mülteciler konusunda en cömert ülke olduğunu ortaya koyuyor. UNHCR’ye 2018 yılı sonu itibariyle savaş, zulüm ve çatışmalar yüzünden zorla yerlerinden edilen kişi sayısının 70 milyon 800 bin kişiye ulaştı. Türkiye ise toplamda 3 milyon 700 bin mülteciyle dünyada en fazla sayıda mültecinin sığındığı ülke konumunda. Bunlardan 3 milyon 622 bin 400’ü Suriyeli. Kısacası dünyadaki her 18 mülteciden biri Türkiye’nin himayesinde.
Türkiye Gazetesi