Anayasa Mahkemesinden 'evlenme hakkının ihlali' kararı
Yüksek Mahkeme, Tanzanyalı eşine açtığı davanın sonucu karşı tarafa tebliğ edilemediği için 17 yıldır boşanma kararı kesinleşmeyen, bu nedenle yeniden evlenemeyen vatandaşın bireysel başvurusunda "evlenme hakkının ihlali" kararı verdi.
Anayasa Mahkemesi, Tanzanyalı eşine açtığı boşanma davası 2003'te sonuçlanan, karşı tarafa tebliğ edilemediğinden 17 yıldır boşanma kararı kesinleşmeyen bu nedenle de yeniden evlenemeyen vatandaşın bireysel başvurusunda "evlenme hakkının ihlali" kararı verdi.
Yüksek Mahkemenin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, başvurucu S.A, Tanzanya vatandaşı ile 1997'de Türkiye'de evlendi. Evliliğinin ilk günlerinden beri yaşadıkları geçimsizlik nedeniyle eşinden ayrıldığını ve eşinin 1998'den beri kendisini aramadığını belirten S.A, 2000'de boşanma davası açtı.
Asliye Hukuk Mahkemesi, 2003'te tarafların boşanmalarına karar verdi ancak karar Tanzanya'daki eşe tebliğ edilemedi.
Başvurucu, farklı tarihlerde Mahkemeye birçok kez dilekçe sundu ve tebligat işlemlerinin akıbetini sordu. Dışişleri Bakanlığı tarafından Adalet Bakanlığına gönderilen yazıda, talebin defalarca ülkenin ilgili bakanlığına iletildiği fakat herhangi bir cevap alınamadığı ve ülkedeki sistemsel sorunlar nedeniyle alınmasının mümkün olmadığı belirtildi.
Başvurucu, boşanma kararının kesinleştirilmemesi üzerine 2017'de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. S.A, boşanma kararının yurt dışındaki eşe tebliğ edilmemesi ve bu suretle nüfus kayıtlarının boşanma kararı doğrultusunda düzeltilmemesi nedeniyle evlenme hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü.
Mahkemenin değerlendirmesi
Anayasa Mahkemesi, başvurucunun Anayasa'nın 20 ve 41. maddelerinde güvence altına alınan evlenme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, boşanma davalarının makul bir zaman diliminde tamamlanması ve kişilerin evlenmelerine engel olan nedenlerin ortadan kaldırılması konusunda idari ve yargısal organlardan beklenen adımların atılmaması nedeniyle evlenme hakkının özünün zedeleneceği belirtildi.
Somut olayda, boşanma davasının sonucunun Türkiye'de bulunmaması nedeniyle davalıya tebliğ edilemediği, dolayısıyla kesinleştirme işlemlerinin yapılamadığı ifade edilen gerekçede, karar tarihinin üzerinden on yedi yıl geçmesine rağmen başvurucunun medeni durumunda bir değişiklik yapılamadığı aktarıldı.
Başvurucunun, mahkemenin kendisinden talep ettiği hususları hızlı ve eksiksiz şekilde yerine getirdiği, süreci titizlikle takip ettiği aktarılan gerekçede, Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan girişimlerin ise Tanzanya'daki sistemden ve davalının adresindeki eksiklikten dolayı sonuçsuz kaldığı bildirildi.
Süreç içindeki resmi yazışmalar dikkate alındığında, bu konudaki girişimlere, tebligata ilişkin adli evrakın gönderildiği 2004'te değil 2007'de başlandığı belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
"2003'te verilen boşanma kararının kesinleştirilmesi amacıyla, ilanen tebligat gibi 7201 sayılı Kanun'da ve ilgili yönetmelikte açıkça düzenlenen alternatif hukuki çarelerin uygulanması konusundaki taleplerin derece mahkemesince dikkate alınmadığı görülmüştür. Üstelik bu yönde sunulan 2010 ve 2015 tarihli dilekçeler hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu bağlamda, boşanma davasında verilen kararın kesinleştirilmesine ilişkin yapılması gereken işlemlerin sürüncemede bırakıldığı ve başvurucunun ileri sürdüğü ilanen tebligat gibi esaslı hukuki çarelerin hayata geçirilmesi konusunda derece mahkemelerince gerekli özenin ve dikkatin gösterilmediği kanaatine varılmıştır.
Dolayısıyla boşanma davasında verilen kararın kesinleştirmesine ilişkin işlemlerde gerekli özen yükümlülüğü evlenme hakkının özünü zedeleyecek şekilde ihmal edilmiş ve işlemler makul bir sürede tamamlanmamıştır. Açıklanan gerekçelerle evlenme hakkının özünü zedeleyen hukuki belirsizlikler hızlı ve etkili bir idari ve yargısal süreç yürütülerek giderilmediğinden, özel hayata saygı hakkı kapsamı içinde olan evlenme hakkının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır."
İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, başvurucuya 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verildi.