Tgrt Haber

Anayasa Mahkemesi'nden Twitter kararı

03 Nisan 2014 08:04
Anayasa Mahkemesi'nden Twitter kararı

Anayasa Mahkemesi, Twitter'ın engellenmesiyle ilgili yapılan başvurularda başvurucuların haklarının ihlal edildiğine karar verdi.

Anayasa Mahkemesi, Twitter'a tebdir amaçlı erişimin engellenmesiyle ilgili yapılan bireysel başvurularda, başvurucuların haklarının ihlal edildiğine karar verdi. TİB'in, sosyal paylaşım sitesi Twitter'a tedbir amaçlı erişimin engellenmesi kararı üzerine, 3 kişi Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştu. Başvuruları ele alan Anayasa Mahkemesi, başvurucuların haklarının ihlal edildiğini, erişimin engellenmesinin, ifade özgürlüğünün ihlali anlamına geldiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, hak ihlalinin giderilmesi ve gereğinin yapılması için kararı, TİB ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına gönderdi.
Kararın gerekçesi
Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, Yaman Akdeniz, Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kerem Altıparmak'ın ayrı ayrı yaptıkları bireysel başvuruları birleştirerek, sonuçlandırdı. İkinci Bölümün gerekçesinde, başvurucuların kullanıcısı oldukları twitter.com isimli  internet sitesine erişimin engellenmesine dair Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) işlemi nedeniyle Anayasa'nın 26, 27, 40. ve 67. maddelerinin ihlal edildiğini ve bu işleme karşı etkili bir yargı yolu bulunmadığını ileri sürdükleri belirtildi.

Başvurucuların, sosyal medya platformu twitter.com isimli internet sitesinin aktif  kullanıcıları oldukları ifade edilen kararda, TİB'in mahkeme kararlarına istinaden koruma tedbiri kararı uyguladığı ve twitter.com adresine ulaşımın engellendiği vurgulandı. 

Erişimin engellenmesi işlemine karşı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı tarafından TİB ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu hasım gösterilerek yürütmeyi durdurma istemli olarak açılan davada, Ankara 15. İdare Mahkemesi'nin 25 Mart 2014'te davalı idarelerin savunması ve ara karar cevabı alınıp ya da savunma ve ara kararına cevap verme süresi geçip yeni bir karar verilinceye kadar dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına oy çokluğuyla karar verdiği hatırlatıldı. 

Kararda, Anayasa'nın 138. maddesinde, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduklarının, bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceğinin hüküm altına alındığı aktarıldı.

Anılan internet sitesinin bu konudaki mahkeme kararına rağmen erişime açılmadığı, hukuk devletinde yargı kararının uygulanmasının, yalnızca şeklen bir yerine getirmeyi değil, objektif koşullar altında, olabilecek en kısa süre içinde, tespit edilen hukuka aykırılığın giderilmesini gerektirdiği ifade edildi.

Kamu otoritesince yapılan müdahalenin haklı sebeplere dayanması, hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması sırasında hakların özüne dokunulmaması ve ölçülü olunması gerektiği  belirtilen kararda, şunlar kaydedildi: 

"Hakkın amacına uygun şekilde kullanımını son derece zorlaştıran, ciddi suretle güçleştiren, örtülü bir şekilde kullanılamaz hale koyan ve etkisini ortadan kaldıran sınırlamalar öze dokunur niteliktedir. Sınırlama amacı ile aracı arasında adil bir dengenin gözetilmesi şeklinde tarif edilen ölçülülük ilkesi ile daha az sınırlayıcı ya da daha hafif tedbirlerle sınırlama amacına ulaşılması mümkün olduğu halde hak ve hürriyetleri daha çok sınırlayan, haklardan yararlanacak kişilere daha ağır yükümlülükler getiren düzenlemelerin önlenmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla belli bir amaca ulaşmak için alınan sınırlayıcı tedbir, gereğinden ağır ve katı ise o sınırlama ölçülü olmayacağı gibi demokratik toplum düzenine de uygun bir sınırlama olmayacaktır."

Kararda, ifade özgürlüğü konusunda devletin pozitif ve negatif yükümlülüklerinin bulunduğu, kamu makamlarının negatif yükümlülük kapsamında Anayasa'nın 13. ve 26. maddeleri kapsamında zorunlu olmadıkça ifadenin açıklanmasını ve yayılmasını yasaklamaması ve yaptırımlara tabi tutmaması gerektiği vurgulandı.

Kararda, şu görüşlere yer verildi: 

"Başvuru konusu olayda TİB'in bazı mahkeme kararlarını gerekçe göstererek twitter.com internet sitesine erişimi engellediği anlaşılmakta ise de dayanak gösterilen kararların incelenmesinden söz konusu kararların sadece belli URL adreslerine erişimin engellenmesine yönelik olduğu, derece mahkemelerince doğrudan twitter.com internet adresine erişimi engellemeye yönelik bir karar alınmadığı anlaşılmaktadır. TİB'in ilgili mevzuat hükümleri gereğince erişimin engellenmesine ilişkin kararının kural olarak bir yargı kararını gerektirdiği, bu konuda görevli mahkemelerin sulh ceza mahkemeleri olduğu ve mahkemelerce verilen kararın niteliği itibarıyla bir ceza muhakemesi koruma tedbiri olduğu açıktır. Buna göre TİB ancak mahkemece bu konuda alınmış bir karara dayalı olarak ve bu kararda öngörülen tarzda engelleme kararının icrasını gerçekleştirebilecektir."

"Ağır müdahale"

Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere ilişkin sınırlandırmaların kanunla öngörülmesi ve sınırlamaların kanuna uygun olması gerektiğine işaret edilen kararda, şu tespitler yapıldı:

"Somut olayda, erişimin engellenmesinin URL bazında değil de tüm bir siteye yönelik erişimin engellenmesi şeklinde uygulandığı görülmektedir. 5651 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeler dikkate alındığında TİB'in kararına dayanak gösterdiği mahkeme kararlarını aşan ve milyonlarca kullanıcısı bulunan bir sosyal medya ağı olan twitter.com sitesine erişimin tamamen engellenmesini öngören işlemin kanuni dayanağının bulunmadığı ve bu sosyal paylaşım sitesine erişimin kanuni dayanağı olmaksızın ve sınırları belirsiz bir yasaklama kararı ile engellenmesinin demokratik toplumların en temel değerlerinden biri olan ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturduğu açıktır. Bu durumda, bireysel başvuruya konu edilen ihlal iddiasının konusunu oluşturan ifade özgürlüğünün demokratik hukuk devletindeki önemi dikkate alındığında TİB tarafından twitter.com isimli internet sitesine erişimin engellenmesi yalnızca bu engellemeye dayanak gösterilen ve URL bazlı verilen kararların muhataplarını değil, twitter.com ağından yararlanan tüm kullanıcıların ifade özgürlüğüne yönelik ağır müdahale niteliğinde olduğu ve hukuki dayanağının olmaması nedeniyle başvurucuların Anayasa’nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü'nün, oy birliğiyle aldığı kararın birer örneğinin "ihlalin ve sonuçlarının" ortadan kaldırılmak üzere Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına gönderilmesine de karar verildiği kaydedildi.

Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde, ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun temellerinden biri olduğu, toplumun gelişmesi ve bireyin kendini gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer aldığı vurgulandı. 

Toplumsal çoğulculuğa ancak her türlü fikrin serbestçe ifade edilebildiği özgür tartışma ortamında ulaşılabileceği belirtilen kararda, şu değerlendirmeler yapıldı:

"Bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Aynı şekilde birey, özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir. Ülkemizde milyonlarca kullanıcısı olan bir sosyal paylaşım sitesine erişimin engellenmesinin bu kişilerin demokratik toplumun temellerinden olan ifade özgürlüğünü sınırlayıcı etkisi dikkate alındığında, bu tür sınırlamaların hukuka uygunluğunun acilen denetlenmesi ve hukuka aykırılık tespiti halinde sınırlamanın hemen kaldırılması demokratik hukuk devleti ilkesinden kaynaklanan bir zorunluluktur."

"Yürütmeyi durdurma kararına rağmen"

TİB'in erişimin engellenmesi işlemiyle ilgili verilen yürütmeyi durdurma kararına rağmen başvurucuların ihlal iddiasına konu olan twitter.com isimli siteye erişimin halen mümkün olmadığının görüldüğüne değinilen kararda, şöyle denildi:

"Sosyal medyada belli olay ve olgulara ilişkin olarak paylaşılan haber ve düşüncelerin zamanın geçmesiyle güncelliğini yitirip etki ve değerini kaybedebileceği açıktır. Bu durumda yargı kararının yerine getirilerek siteye erişimin ne zaman sağlanacağı konusundaki belirsizliğin sürmesi karşısında ihlali ve olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmak bakımından etkili ve erişilebilir nitelikte bir koruma sağladığının söylenemeyeceği ve böylece başvurucuların idare mahkemesine başvurmalarının etkili bir yol olmadığı sonucuna ulaşılmıştır." 

Kararda, ifade özgürlüğünün, bireylerin serbestçe haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına geldiğine işaret edildi. 

"Hakikat ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar"

İfade özgürlüğünün, demokratik toplumun temellerinden biri olduğu ve toplumun gelişmesi, bireyin kendini geliştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer aldığı aktarılan kararda, şu tespitlerde bulunuldu:

"Hakikat ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar. Bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Aynı şekilde birey, özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir. İfade özgürlüğü, kendimizi ve başkalarını tanımlamada, anlamada ve algılamada, bu çerçevede başkalarıyla ilişkilerimizi belirlemede ihtiyaç duyduğumuz bir değerdir. 

İfade özgürlüğünün, toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM'nin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi, sadece toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü 'haber' ve 'düşüncelerin' değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir. İfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın 'demokratik toplumdan' bahsedilemez." 

"Her türlü ifade aracı anayasal koruma altında"

Anayasada sadece düşünce ve kanaatlerin değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçlarının da güvence altına alındığına dikkat çekilen kararda, Anayasa'nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçların "söz, yazı, resim veya başka yollar" olarak ifade edildiği ve "başka yollar" cümlesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğunun gösterildiği belirtildi. 

Bu bağlamda ifade özgürlüğünün, Anayasa'da güvence altına alınan diğer hak ve özgürlüklerin önemli bir kısmı ile doğrudan ilişkili olduğu ifade edildi. Kararda, görsel ve yazılı medya araçları yoluyla fikir, düşünce ve haberlerin yayılmasını güvence altına alan basın özgürlüğünün de düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılma araçlarından biri olduğu vurgulandı. 

Basın özgürlüğünün, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) "İfade özgürlüğü"ne ilişkin 10. Madde kapsamında koruma altına alındığı, Anayasa'da da özel olarak düzenlendiği hatırlatıldı. 

Demokratik bir sistemde, kamu gücünü elinde bulunduranların yetkilerini hukuki sınırlar içinde kullanmalarını sağlamak açısından basın ve kamuoyu denetiminin en az idari ve yargısal denetim kadar etkili bir rol oynadığı ve önem taşıdığı aktarıldı. 

Kararda, internetin modern demokrasilerde başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bakımından önemli bir araçsal değere sahip olduğu belirtildi. 

İnternetin sağladığı sosyal medya zemini

İnternetin sağladığı sosyal medya zemininin, kişilerin bilgi ve düşüncelerini açıklama, karşılıklı paylaşma ve yaymaları için vazgeçilmez nitelikte olduğu ifade edilen kararda, "Bu nedenle düşünceyi açıklamanın günümüzde en etkili ve yaygın yöntemlerinden biri haline gelen internet ve sosyal medya araçları konusunda yapılacak düzenleme ve uygulamalarda devletin ve idari makamların çok hassas davranmaları gerektiği açıktır" değerlendirmesinde bulunuldu.

Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün de mutlak ve sınırsız olmadığı vurgulanan kararda, bu özgürlükler kullanılırken bireylerin hak ve özgürlüklerini ihlal edecek tutum ve davranışlardan kaçınılması gerektiği kaydedildi.

Karar Resmi Gazete'de yayımlandı

Anayasa Mahkemesi'nin, Twitter'a tedbir amaçlı erişimin engellenmesiyle ilgili yapılan başvurularda başvurucuların haklarının ihlal edildiğine dair verdiği karar, Resmi Gazete'de yayımlandı.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...