Bekir Bozdağ: 'ABD yönetimine kuralı, hakkı ve adaleti öğretmiştir'
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "BM, Kudüs kararıyla kural tanımayan, hak tanımayan, adalet tanımayan ABD yönetimine kuralı, hakkı ve adaleti öğretmiştir. Umarım ki bu eğitimden onlar da gerekli dersi alırlar ve yanlış adımı bir daha tekrar etmekten kaçınırlar." dedi.
Bozdağ, TBMM Genel Kurulunda, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde yaptığı konuşmada, 65. Cumhuriyet hükümetinin 2'nci, AK Parti hükümetlerinin ise 16'ncı bütçesinin hazırlandığını anımsattı. 16 yıl içinde ülkeyi her alanda büyüttüklerini, ekonomiyi geliştirip, ileri bir noktaya taşıdıklarını anlatan Bozdağ, Türkiye'nin her alanda büyük başarıların altına imza attığını, ülkenin bugün hem bölgesinde hem de dünyada saygın, güçlü bir aktör haline geldiğini söyledi.
Vatandaşın da bu değişimden büyük bir memnuniyet duyduğunu ve her seçimde AK Parti'yi desteklediğini dile getiren Bozdağ, "Biz de milletimizden aldığımız emaneti hep namusumuz bildik ve canımız pahasına bugüne kadar koruduk, çiğnemedik, kimseye de çiğnetmedik. Halkımızın sandıkta verdiği oya, Ankara'da yeni ortaklar edinmedik, birilerinin de ortak olmasına izin vermedik. Vesayetin her çeşidine karşı dik durduk, mücadelenin en doğrusunu, en iyisini yaptık." diye konuştu.
Millete verdikleri her sözün takipçisi olduklarını ve yerine getirdiklerini söyleyen Bozdağ, bugün Türkiye'nin her alanda büyük değişimleri, reformları hayata geçirmiş bir ülke haline geldiğini vurguladı.
"Tarihi karara imza atıldı"
Son günlerde ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma ve büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma yönündeki kararının büyük yankı meydana getirdiğini hatırlatan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir oldu bittiyle böylesi bir adımı hayata geçireceğini düşündü ve bir adım attı. Ama bu adıma karşı bütün dünya ortak bir tavır ortaya koydu. Özellikle Türkiye Cumhurbaşkanı ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirve Dönem Başkanı sıfatıyla sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi'nin ortaya koyduğu dirayetli duruş ve Türkiye'nin öncülüğünde yapılan çalışmalar bu sürecin başarısızlığa uğramasında önemli rol oynamıştır. Daha karar alınmadan Türkiye, Kudüs konusundaki tutumunu bütün dünyaya ilan etti."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İİT'yi toplantıya çağırdığını ve teşkilatın İstanbul'da olağanüstü toplandığını anımsatan Bozdağ, İİT'nin tarihi kararların altına imza attığını belirtti. Toplantıda yayımlanan bildiride, Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti ilan edildiğini vurgulayan Bozdağ, bu gelişmelerle Trump'ın aldığı kararın ötesinde yeni bir durumun ortaya çıktığını söyledi.
Kudüs ve Filistin konusunda yeni bir dönemin kapısının aralandığını dile getiren Bozdağ, şöyle devam etti:
"ABD Başkanı Trump'ın aldığı başkenti Kudüs'e taşıma kararını yok saydılar, geçersizliğini ilan ettiler. Bölgede kabadayılığa, kural tanımazlığa, oldu bittilere, Kudüs'ün statüsünün değiştirilmesine yol açacak adımlara izin vermeyeceklerini gösterdiler. Bu büyük bir başarıdır. Bu başarı Türkiye Cumhurbaşkanı ve İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin ve İslam ülkelerinin ortak başarısıdır."
Söz konusu başarının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin gündemine de taşındığını anımsatan Bekir Bozdağ, Trump'ın aleyhinde bir karar çıktığını ifade etti. Trump'a ve ABD yönetimine ortak bir tavır sergilendiğini, adeta kırmızı kart gösterildiğini belirten Bozdağ, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda da tarihi kararın altına imza atıldığını söyledi. "128 Genel Kurul üyesi, ABD yönetiminin aldığı bu kararı tanımadığını, başka ülkelerin de tanımamasını ilan etti ve herkesi bu konudaki ortak tutuma destek vermeye davet etti" diyen Bozdağ, şunları kaydetti:
"Tarihi bir karar, tarihi bir adım atıldı ve ABD'nin kararının geçersizliği ilan edilerek, bu karar yok sayıldı. BM'nin bu kararı hem İslam ülkelerini hem de BM üyelerinin büyük bir çoğunluğunun haksızlık karşısında birleştiği gibi Kudüs ve Filistin meselesinin sadece Müslümanların meselesi olmadığını bütün ülkelerin, bütün başka dinlere mensup ülkelerin de ortak meselesi olduğunu bir kez daha dünyaya göstermiştir. BM Kudüs kararıyla kural tanımayan, hak tanımayan, adalet tanımayan ABD yönetimine, kuralı, hakkı ve adaleti öğretmiştir. Umarım ki bu eğitimden onlar da gerekli dersi alırlar ve yanlış adımı bir daha tekrar etmekten kaçınırlar."
Kudüs'te Osmanlı Devleti ve İngiliz mandası döneminde açılmış 9 yabancı başkonsolosluktan birinin Türkiye başkonsolosluğu olduğuna dikkati çeken Bozdağ, 1925 yılından bu yana Türkiye Başkonsolosluğunun Dışişleri Bakanlığına bağlı olarak faaliyetini yürüttüğünü kaydetti. 2005 yılından bu yana ise oraya büyükelçi ünvanlı başkonsoloslar atandığına işaret eden Bozdağ, bugün Kudüs'te başkonsolosluğu olan tek İslam ülkesinin de Türkiye olduğunu bildirdi.
Dışişleri Bakanlığının son gelişmelerden sonra Kudüs'ün Filistin'in başkenti olduğunu gösteren açıklamasını sitesine koyduğunu kaydeden Bozdağ, "Bu da son derece önemli ve tarihi bir adımdır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Cumhurbaşkanının itibarının ve uluslararası politikaları yönlendirme konusundaki etkisinin somut bir göstergesidir. Hepimizin bununla iftihar etmesi gerektiğine yürekten inanıyorum. TBMM'nin, hükümetimizin ve İslam ülkelerinin ortaya koyduğu bu irade sonucu ortaya çıkan BM kararı doğrultusunda aldığı destek kararlarından dolayı da kutladığımızı ifade ediyorum." değerlendirmesinde bulundu.
CHP ve AK Parti arasındaki fark
Bu konu üzerinden AK Parti'yi, AK Parti hükümetlerini ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirmenin kolay olmadığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti:
"Çünkü biz Filistin davasına gönülden bağlı bir kadroyuz. Geçmişte birtakım hadiseler bahane edilerek 'AK Parti'ye ve Cumhurbaşkanımıza gol atacağım' diye düşünürsek hata ederiz. Buradan gol atılamaz. Neden atılamaz? Çünkü bu konuda bizim ortaya koyduğumuz irade tartışmasız bir şekilde milletimiz tarafından başarılı ve kabul gören bir irade. İsrail'in Cumhurbaşkanına bütün dünyanın gözü önünde 'One minute' diyen, 'Siz insan öldürmeyi çok iyi bilirsiniz' diyen, çıkışan ve bütün dünyanın gözü önünde insanlık dersi veren Cumhurbaşkanını buradan vuramazsınız. İsrail'in bir devlet olarak tanınması 1949'da oldu ama İsrail'in bir devlet olarak başka bir devletten ilk defa özür dilemesi ise yakın bir zamanda oldu. İkisi arasındaki fark şu: Birisinde Cumhuriyet Halk Partisi iktidar, birisinde ise AK Parti iktidar. Tanıyan hükümet Cumhuriyet Halk Partisinin hükümeti, özür dileten hükümet de AK Parti Hükümeti. Elbette ikimizin arasında böylesi klas bir fark da olacaktır."
"Teröristlere dünyayı dar edeceğiz"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Türkiye'nin, PKK, KCK, PYD, YPG, FETÖ, DHKP-C ve pek çok farklı isim altında terör örgütüyle eş zamanlı dünyada mücadele eden tek ülke olduğunun altını çizdi. Türkiye'nin sadece terör örgütleri ile mücadele etmediğini, terör örgütlerini kuran, kurduran her türlü lojistik desteğini sağlayan, bu örgütlerin yularını elinde tutan, bunların arkasındaki güçlerle de amaçsız ve amansız kararlı bir mücadele yürüttüklerini vurgulayan Bozdağ, "Bundan sonra da terör örgütleriyle, onların eli kanlı teröristleriyle de ve onların arkasında her türlü desteği veren güçlerle de kararlı bir şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Türkiye'de terör eylemleri yapanlara, yaptıranlara ve onlara destek verenlere Türkiye'yi ve dünyayı dar edeceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Biz milletimize ve devletimize ihanet ederek, millet ve devlet düşmanlarıyla iş birliği yaparak itibar arayanlardan, yabancı ülkelerde itibar arayanlardan olmadık, olmayacağız." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde hükümet adına konuşan Bozdağ, güvenlik güçlerinin büyük bir uyum içinde terörle etkin ve başarılı bir mücadeleyi destansı şekilde sürdürdüğünü belirtti.
Terör bitene kadar mücadeledeki kararlılığın devam edeceğini anlatan Bozdağ, mücadelenin sadece güvenlik boyutlarıyla sürdürülmediğini, terörü doğuran nedenleri ortadan kaldırmak maksadıyla da hükümetin ciddi çalışmalar yaptığını söyledi.
Bozdağ, bu sene yapılan tarihi reformla parlamenter hükümet sisteminden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişi öngören Anayasa değişikliğinin kabul edildiğini hatırlattı.
Artık yeni bir dönemin kapısının aralandığını dile getiren Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz artık önümüze bakıp yeni hükümet sistemiyle ülkemizi gelecekte daha başarılı nasıl yaparız, daha ileri nasıl taşırız, bu sistemin sağlıklı ve daha iyi bir şekilde işlemesi için hangi katkıyı veririz, bunun üzerinde el birliğiyle durmamız gerekmektedir. Yapılan seçim meşrudur. Aziz milletimizin iradesi sandıkta doğru bir şekilde tecelli etmiştir ve biz bu irade doğrultusunda adımlarımızı atmaya başladık ve bundan sonra da uyum yasalarını çıkararak daha güçlü bir şekilde atacağız. Uyum yasaları konusunda çok geniş bir ekibin çalıştığını, bütün yasalarımızın tarandığını, yeni sisteme uyum için neler yapılması gerektiği hususunda önemli tespitlerin yapıldığını ve bunların önümüzdeki yıl içerisinde parlamentoda bir kısmının görüşülerek yasalaştırılacağını ifade etmek isterim."
Cumhurbaşkanının partili cumhurbaşkanı olmasının Anayasa değişikliğinden sonra yürürlüğe girdiğini anımsatan Bozdağ, "Cumhurbaşkanımızın gerek hükümet sistemi değişikliğinden önce gerekse hükümet sistemi değişikliğinden sonra yaptığı bütün görevler Anayasa ve yasalara uygundur. Anayasa'yı çiğneyen, yasaları ıskalayan bir uygulaması ve adımı yoktur." diye konuştu.
Yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından kullanıldığını ve yerine getirildiğini kaydeden Bozdağ, Anayasa'nın cumhurbaşkanlarını sembolik olarak değil, güçlü, etkin bir cumhurbaşkanı olarak dizayn ettiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlarını halkın doğrudan sandıkta seçmesinin de cumhurbaşkanlarına ayrı bir güç kattığına değinen Bozdağ, "Artık Cumhurbaşkanlığı seçimi konusu Türkiye'de kriz ve kaos sebebi olmaktan çıkıyor. Yeni dönemde, bilmemiz lazımdır ki halkın seçtiği cumhurbaşkanları Meclisin seçtiği cumhurbaşkanları gibi olmayacaktır. Çok farklı olacaktır ve bu farklılığı hep beraber gördük, bundan sonra da göreceğiz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi milletimizin her alanda daha güçlenmesine katkı sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
"Yeni sistem çarpık ilişkiye son veriyor"
Bozdağ, mevcut sistemde yasama ve yürütmenin iç içe geçtiğini, ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde yasama ve yürütmenin birbirinden hem tam ayrı hem de birbirine karşı tam bağımsız durumda olduğunu söyledi.
Farklı anlatımların bu gerçeği değiştirmeyeceğini vurgulayan Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bugün, parlamentoda çoğunluk kimde? AK Parti'de. Hükümet kimde? AK Parti'de. Kanunlar neye göre çıkıyor? Çoğunluğun oyuna göre çıkıyor. Hükümet olmadığı zaman bütçeyi de kanunları da görüşmüyoruz. Baktığımızda 'Hükümete karşı yani yürütmeye karşı tam bağımsız bir parlamento var' dersek Anayasa'yı ya anlamıyoruz demektir ya da farklı yorumluyoruz demektir. Bugün, hükümetle iç içe, esasında hükümetin kontrolünde bir yasama-yürütme ilişkisi vardır. İşte bu çarpık ilişkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi son veriyor, yasama ve yürütmeyi birbirinden tam ayırıyor, kuvvetler ayrılığını güçlü bir şekilde hayata geçiriyor. Artık bundan sonra siyasi istikrar, güçlü iktidar sadece zaman zaman halkın sandıkta verdiği reylerle değil, doğrudan sistemin doğal sonucu olarak tesis edilecektir ve güçlü bir şekilde milletimiz, devletimiz geleceğe güvenle bakacak, güvenle yürüyecektir."
Erdoğan'a yönelik saldırılar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın itibarına, ailesine, şahsına karşı zaman zaman saldırılar yapıldığını dile getiren Bozdağ, Erdoğan'ı itibarsızlaştırma gayretleri olduğunu belirtti.
Bekir Bozdağ, yapılanların sataşarak itibar elde etme çabalarından başka bir anlam taşımadığını anlatarak, "Bu mümkün değil. Herkes itibarını alın teri dökerek, iyi şeyler, doğru şeyler yaparak, çok çalışarak kendisi kazanır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hayat hikayesine baktığınız zaman engelleri aşa aşa, alın teri döke döke, milletinin duasını ve desteğini kazanarak bugünlere geldiğini ve itibarını, döktüğü alın terine borçlu olduğunu hepimiz yakinen görür, yakinen biliriz." değerlendirmesini yaptı.
Siyasilerin itibarını halk oylarıyla ölçtüğüne işaret eden Bozdağ, seçimlerin ortada olduğunu, milletin her defasında itibar suikastına muhatap olan, ancak itibarı milletin nezdinde bugüne kadar yok edilememiş Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında durduğunu kaydetti.
Erdoğan'a yapılan saldırıların, Türkiye'nin her alanda büyümesi ve gelişmesini sağlayan lideri, halkının gözünden düşürme ve onunla halk arasına duvar örme çabaları olduğunu belirten Bozdağ, şöyle devam etti:
"Çok net bir şekilde, pek çok ülkenin yöneticileri, siyasi partileri, STK'lar ve Türkiye içerisinde de pek çok çevrenin bunlarla iş birliği içerisinde bu itibar suikastlarında görev aldığını görüyoruz. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak Cumhurbaşkanımız bu millete hangi kötülüğü veya hangi yanlışı yaptı da bu kadar saldırıya muhatap oldu? Türkiye'de KÖYDES, BELDES projelerini hayata geçirip köyleri yolla, suyla, kanalizasyonla buluşturarak Türk milletine ihanet mi etti? 76 olan üniversiteyi 186'ya çıkararak bu milleti aldattı mı? Kaynaklarını kötüye mi kullandı? 2000-2002 arasında gelen yabancı sermaye 11,6 milyar dolarken bizim iktidarımız döneminde bunu 187 milyar dolara çıkararak Türkiye'nin itibarını mı azalttı? Hangi yanlışı yaptı, hangi kötülüğü yaptı?"
Erdoğan'a karşı, Türkiye'yi her alanda büyüttüğü, geliştirdiği, değiştirdiği, kalkındırdığı, emir alan bir ülke olmaktan çıkardığı için uluslararası bir cephenin oluştuğunu söyleyen Bozdağ, bu kişilerin bütün derdinin Türkiye'nin başından Türkiye'nin Cumhurbaşkanını uzaklaştırmak olduğunu dile getirdi.
Bunu milletin de gördüğünü, bu nedenle her defasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sahip çıktığını vurgulayan Bozdağ, "Biz milletimize ve devletimize ihanet ederek, millet ve devlet düşmanlarıyla iş birliği yaparak itibar arayanlardan, yabancı ülkelerde itibar arayanlardan olmadık, olmayacağız. Milletimizin ve devletimizin hukukunu her şeyin üzerinde tutarak, milletimize ve devletimize her zamankinden daha fazla hizmet ederek itibarımızı böyle artıracağımıza inanıyoruz. Bugüne kadar bunu yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz." dedi.
"Elinizi her yere uzatabildiğiniz zaman itibar elde edebilirsiniz"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Karadağ'ın Tunus kasabasında Fatih Sultan Mehmet Han döneminde yapılan caminin uzun yıllar hizmet verdiğini, 1908'de buradaki halkın Osmanlı sultanına mektup yazıp tamir için destek istediğini anlatarak, Balkan Savaşları nedeniyle bölgenin Osmanlı'dan ayrıldığını, bu nedenle yardım gitmediğini, Cumhuriyet döneminde bu taleplerin gündeme getirildiğini aktardı.
1908'deki bu mektubun cevabının, 2008'de yerini bulduğunu belirten Bozdağ, o caminin tamir edilerek yeniden ibadete açıldığı bilgisini verdi.
2012'de oraya gittiğinde Karadağ Reis-ul Uleması Rıfat Feyziç'in mektup olayını anlattığını ve "Bir daha bizim mektuplarımıza cevap vermek için lütfen 100 yıl beklemeyin." dediğini aktaran Bozdağ, şunları kaydetti:
"Hamdolsun, bugünün Türkiye'si 100 yıl önce ecdadımıza yazılan mektuplara cevap verebildiği gibi bugün yazılan mektuplara da anında verecek güçtedir. İtibar böyle elde edilir. Siz, elinizi, kolunuzu, kanadınızı her yere uzatabildiğiniz zaman itibar elde edebilirsiniz. Eğer bunları yapmazsanız itibarınız da o kadar yüksek olmaz. Türkiye'nin 2002 yılında yaptığı kalkınma ve insani yardım miktarı 83 milyon dolardır ama 2016'da yaptığı yardım miktarı 6 milyar dolar. 83 milyon dolar nerede, 6 milyar dolar nerede? İşte alan el olmaktan veren el olmaya yönelmiş güçlü bir Türkiye var. İnşallah bu Türkiye, daha güçlü bir şekilde geleceğe devam edecek. Suriye'den gelen 3 milyondan fazla mülteciye yardım eden bir Türkiye var."
"Gerçek güneş gibi ortada"
Bozdağ, Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara ve darda, zorda olan başka diyarlardaki insanlara uzattığı yardım eliyle, dünyanın dört bir yanında saygınlığı olan güçlü bir devlet olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Eğer Türkiye'nin yaptığı yardımları sorgularsak, o zaman ne yaparız? Türkiye'nin bu itibarına bir bomba da biz atarız. Hem halkın arasına bir fitne sokar hem de dış dünyaya 'Bakın Türkiye'nin böyle yardım ettik, şöyle yardım ediyoruz dediğine bakmayın, onlar esasında sizi aldatıyorlar' anlamında Türkiye'nin dışarıda kazandığı bu saygınlığa zarar veririz. Halbuki yapılan yardımlar, rakamlar ortada, gerçek güneş gibi ortada, bunu farklı bir şekilde değerlendirmek kimseye bir fayda sağlamaz. Türkiye inşallah bundan sonra da darda ve zorda olana yardım elini uzatmaya devam edecektir. "