Çavuşoğlu: ABD'nin PYD/YPG'ye verdiği destek ortaklığımızı zehirliyor
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "ABD ordusunun PYD/YPG teröristlerine verdiği askeri destek, sadece Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atmakla kalmayıp aynı zamanda uzun süredir devam eden ortaklığımızı da zehirliyor." dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kanada’da yayımlanan "Ottawa Life Magazine" adlı dergiye verdiği röportajda, "ABD ordusunun PYD/YPG teröristlerine verdiği askeri destek, sadece Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atmakla kalmayıp aynı zamanda uzun süredir devam eden ortaklığımızı da zehirliyor." ifadesini kullandı.
Vancouver kentinde geçen ay yapılan Kuzey Kore Zirvesi’ne katılmak üzere geldiği Kanada’da derginin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Dan Donovan ile bir röportaj yapan Çavuşoğlu'nun açıklamaları, derginin Şubat 2018 sayısında yayımlandı.
Çavuşoğlu, mülakatında Türk dış politikasını ilgilendiren birçok konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
"PYD/YPG desteği ortaklığımızı zehirliyor"
Türk-Amerikan ilişkilerinin hassas bir döneme girdiğini belirten Çavuşoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"ABD'nin Suriye'deki PYD/YPG teröristlerine verdiği destek ve ABD'de FETÖ terör örgütünün varlığı gibi önemli konularda farklı görüşlere sahibiz. ABD ordusunun PYD/YPG teröristlerine verdiği askeri destek, sadece Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atmakla kalmayıp aynı zamanda uzun süredir devam eden ortaklığımızı da zehirliyor.
NATO müttefiki olarak Türkiye, ABD'nin kısa vadeli taktik politika hedefleri konusundaki yaşamsal güvenlik kaygılarına öncelik vermesini istemektedir. Bununla birlikte Türkiye ve ABD uzun süredir müttefiklerdir ve ilişkilerimiz zaman açısından test edilmiştir. Bu düşünceyle, ABD ile üst düzey temaslara devam ediyoruz ve iletişim kanallarımızı açık tutmanın önemli olduğuna inanıyoruz."
"Kriz sonrası Suriye için hazır olunmalı"
Çavuşoğlu, 2018'de Suriye'de gelişen olayları nasıl ele aldığına yönelik de şunları belirtti:
"Suriye'nin geleceği Suriyelilerin kendileri tarafından belirlenecek. Tarih bize halkın iradesinin sonunda hakim olduğunu söyler. 2018'in çatışmanın son yılı haline gelebilmesi için Astana, Soçi ve nihayet Cenevre'deki görüşmelerin somut sonuçlar verdiğinden emin olmak için yoğun gayretlerimizi sürdüreceğiz. Çatışmaya kalıcı ve inandırıcı bir siyasi çözüm getirildiğinde, uluslararası toplum, savaştan zarar görmüş Suriye'nin altyapısını yeniden inşa etmeye, mültecilerin ve yerinden olmuş kişilerin geri dönüşünü kolaylaştırmaya ve ekonomik yardım sağlamaya yardımcı olmak için bir başka zorlu mücadeleye hazırlanmalıdır."
"Kürtleri hiç hedef almadık"
Irak'ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumanın Türkiye için yaşamsal önem taşıdığına dikkati çeken Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, bu nedenle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) referandumuna karşı çıktıklarını anımsattı.
Irak Kürt nüfusunu bugüne dek hiç hedef almadıklarını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
"Bağdat ve Erbil müzakerelere başlarsa, Türkiye bu sürece destek veren en güçlü destekçilerden biri olacaktır. DAEŞ, Irak'ta askeri olarak yenildi. Şimdi Irak hükümetinin bunu kapsayıcı politikalar benimseyerek, ortak bir Irak kimliğini teşvik ederek ve kurtarılan alanları yeniden inşa ederek ideolojik olarak yenmesi gerekiyor. Türkiye, bu çabalar sırasında komşusunu destekleyecektir. Çabalarımız, Astana, Cenevre veya Soçi'de olmak üzere bu süreci kolaylaştırmayı amaçlıyor. Kendilerini terörist örgütlerden ayırmayı seçen Suriyeli Kürt delegeleri bu forumda iyi temsil edilmektedir. PKK terör örgütünün Suriye'deki yayılımı olan PYD/YPG'ye gelince, terörle mücadele bahanesiyle, sahada gerçek anlamda başarı elde etme çabalarında başarısız olmaya mahkumdur. Suriye halkının toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyan demokratik bir Suriye'de yaşama yönündeki meşru isteklerini desteklemeye devam edeceğiz."
"Kudüs’ün korunması tüm insanlığın görevidir"
Kudüs’ün tek tanrılı dinlere ev sahipliği yapan bir şehir olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Kudüs’ün korunması tüm insanlığın görevidir. Hiç kimse, Kudüs'ün statüsü hakkında tek taraflı ya da keyfi kararlar alma hakkına sahip değildir. ABD yönetiminin yasa dışı kararı ile cesaretlendirilen İsrailli yetkililer, birbiri ardına yerleşim planlarını açıklıyor ve Filistin topraklarının işgalini yoğunlaştırmak için kendi adımlarını atıyor. Bu eylemler, 1967 satırlarına dayanan iki devletli bir çözümün varlığını zorlaştırıyor." değerlendirmesini yaptı.
Kanada-Türkiye ilişkileri
Türkiye’nin Kanada ile ilişkilerine önem verdiğini bildiren Çavuşoğlu, 2018 yılının iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 75. yıldönümü olduğunu hatırlattı.
Çavuşoğlu, "Başbakan Trudeau'nun Kasım 2015'te göreve başlamasından sonra yaptığı ilk deniz aşırı ziyareti olan G20 Antalya Zirvesi'ne ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduk. Türkiye, ikili ilişkilerimizin güçlendirilmesine büyük önem veriyor. Diplomatik ilişkilerimizin 75. yıldönümü düşünüldüğünde, ülkeler arasında artan bir iş birliğinin yolunu açmak için üst düzey ikili ziyaretler başlatmamızın zamanı geldi. Türkiye ve Kanada güçlü ticaret ortaklarıdır ve ikimiz de sürdürülebilir, dengeli ve güçlü bir ekonomik büyümenin sağlanması için şart olan serbest ticaret ve kapsayıcı büyümeyi destekliyoruz. Bu genel çerçeve göz önüne alındığında, resmi Serbest Ticaret Anlaşması görüşmelerinin gecikmeksizin başlanmasının ülkemiz için faydalı olacağına inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye, NATO planlarının merkezinde yer alıyor"
Türkiye-NATO ilişkilerine dair bir soruyu cevaplayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin NATO'ya karşı taahhütlerini yerine getirdiğini ve müttefiklerden de aynı şeyi beklediklerini vurguladı.
Çavuşoğlu, "NATO, Türkiye'nin savunma ve güvenlik planlarının merkezinde yer alıyor. Türkiye, tarihsel olarak yerini NATO içinde belirledi ve eşit kararlılıkla bunu sürdürüyor. NATO Genel Sekreteri'nin son sözleriyle, 'Türkiye, ittifaka önemli katkılarda bulunan değerli bir müttefiktir.' En başta, biz de terörle mücadelede, özellikle DAEŞ gibi terörist gruplara karşı öncü bir aktörüz. Türkiye, NATO ve ortakları arasında daha yakın ilişkilerin kurulmasında da önemli bir rol oynamaktadır ve NATO'nun açık kapı politikasının güçlü bir destekçisidir. Türkiye, NATO'nun gururlu bir üyesidir." ifadelerini kullandı.