"Cumhuriyet" iddianamesinde dikkat çeken detay!
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında "PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları" iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda iddianame hazırlandı.
Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticilerine yönelik sürdürülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gazetenin 19 yönetici ve yazarı hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme’ ve silahlı terör örgütüne üye olma”suçlamaları kapsamında iddianame düzenlendi.
1 NUMARALI ŞÜPHELİ CAN DÜNDAR
Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba tarafından hazırlanan iddianamede, bir numaralı şüpheli Can Dündar oldu.
'Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme','hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma' ve 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlamaları kapsamında hakkında iddianame düzenlenen diğer şüpheliler şöyle: Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Utku, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Güray Öz, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Turhan Günay, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Karasinir, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kemal Güngör, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Aydın Engin, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hikmet Çetinkaya, Cumhuriyet Gazetesi Mali İşler Müdürü Bülent Yener, @jeansbiri isimli Twitter hesabı sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu, Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Ahmet Şık, Cumhuriyet Gazetesi ABD Muhabiri İlhan Tanır, Cumhuriyet Gazetesi Muhasebe Müdürü Günseli Özaltay.
SON 3 YILDIR TERÖR ÖRGÜTLERİYLE İRTİBATLI
Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede Cumhuriyet Gazetesi'nin 7 Mayıs 1924'te Atatürk'ün talimatıyla yayın hayatına başladığı anlatıldı. Gazetenin 90 yıllık geçmişinde kurucusu Yunus Nadi'nin belirlediği amaç ve hedefleri çerçevesinde yayın yaptığı kaydedilen iddianamede, son 3 yılda ise bilhassa da 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönünde değişime uğradığı belirtildi.Cumhuriyet'in son dönemde yıkıcı ve bölücü manipülasyonlara yönelik haberlere imza attığı, terör örgütü liderlerinin şiddet çağrısı yaptıkları açıklamalara yer verdiği, terör örgütlerini sevimli ve meşru gösterdiği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ise terör örgütleri ile irtibatlandırma gayretine girdiği ifade edildi.
BYLOCK KULLANICILARIYLA YOĞUN İRTİBAT
İddianamede, şüpheli Can Dündar'ın 2013 yılında gazetenin başına geçmesi ile birlikte gazetenin kuruluş amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı bir yörüngeye oturduğu belirtildi. İddianamede, "Gazete bu dönemde adeta FETÖ, PKK ve DHKP-C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olmuştur" denildi. İddianamede, "Dosyamız şüphelilerinden Can Dündar'ın 08/02/2015 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmenliğine gelmesinden sonra, gazetenin yayın politikası radikal şekilde değişmiş, bu değişiklik basit editoryal tercihlerin ötesine geçerek, gazetenin FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C silahlı terör örgütlerinin amaçlarına hizmet eden, manipülatif haberleri yaygınlaştıran, MİT Tırları hadisesinde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhurbaşkanı hakkında "teröre destek veren devlet ve Cumhurbaşkanı" imajını oluşturan bir yayın organı haline gelmesine neden olmuştur. Öte yandan gazetenin yapmış olduğu yayınlarla terör örgütleri ve faaliyetlerini "sevimli göstermeye", güvenlik güçlerinin meşru operasyonlarını etkisizleştirmeye çalıştığı, bu doğrultuda algı oluşturmaya yönelik kapsamlı haberlere imza atıldığı saptanmıştır.
FETÖ/PDY'nin medya aracılığıyla giriştiği algı operasyonlarının en temel örnekleri olan ve Cumhuriyet gazetesinde günlerce süren yazı dizileriyle ele alınan konulardan anlaşılacağı üzere, örgüt medya aracılığıyla giriştiği algı operasyonunu özellikle Cumhuriyet gazetesi üzerinden gerçekleştirmeyi arzulamıştır. Atatürkçü çizgisiyle bilinen, TSK mensupları arasında ve bürokraside rahatlıkla kendisine yer bulabilen Cumhuriyet gazetesi, FETÖ/PDY'nin diğer yayın organlarının (Taraf, Zaman, Bugün, Samanyolu TV gibi) itibarsızlaşması ve kamuoyu nazarında güvenilirliklerini kaybetmeleri sebebiyle örgüt tarafından hedef seçilmiş, gazete ve örgütün birbirine bütünüyle zıt çizgileri, öncelikle gazetenin güncel yayın politikasını belirleyen Cumhuriyet Vakfının ele geçirilmesi suretiyle kesişmeye zorlanmıştır.
Bu aşamadan sonra Vakıf tarafından belirlenen genel yayın yönetmenleri eliyle gazete FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C lehinde çalışan bir yayın organı haline getirilmiştir. Gazetenin yayın politikasındaki değişimin şüpheli Can Dündar'ın genel yayın yönetmenliğine getirilmesiyle başladığı, şüphelinin bu görevi 08/02/2015-06/07/2016 tarihleri arasında icra ettiği, 01/09/2016 tarihinden sonra bu görevi Murat Sabuncu'nun üstlendiği, belirtilen tarihlerde gazetedeki haberleri seçme ve aktarma usulünün esasen bu kişiler tarafından belirlendiği, bununla birlikte Cumhuriyet gazetesinde genel yayın yönetmenin Vakıf Yönetim Kurulu tarafından belirlenip atanması sebebiyle bu süreçte yaşanan yayın politikası değişikliğinden ve haberlerin aktarılış şekillerinden yönetim kurulunda bulunan tüm şüphelilerin sorumluluğu bulunduğu açıktır"ifadeleri kullanıldı.
KADRİ GÜRSEL 92 BYLOCK KULLANICISI İLE...
Şüphelilerin Fethullahçı Terör Örgütü'nün kriptolu haberleşme programı ByLock kullanan kişilerle yoğun irtibatının belirlendiği kaydedilen iddianamede, özellikle Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel'in 92 ByLock kullanıcısı ile irtibatlı bulunmasına işaret edildi.
İddianamede, Fethullahçı Terör Örgütü'nün algı yönetimi yaptığı @jeansbiri Twitter hesabının sahibi çıkan Ahmet Kemal Aydoğdu da şüpheli olarak yer aldı. Bu hesaptan yapılan paylaşımlar Cumhuriyet'ye manşete çekiliyordu. Ayrıca gazetenin ABD Muhabiri İlhan Tanır'ın uzun süre Fethullahçı internet sitesi Haberdar.com'da görev yaptığı son dönemde Cumhuriyet'e transfer edildiği iddianamede anlatıldı. İddianamede diğer şüphelilerin FETÖ/PDY ile irtibatları anlatılırken Ahmet Şık'ın DHKP-C ve PKK ile irtibatına vurgu yapıldı. Cumhuriyet Vakfı'ndaki çeşitli usulsüzlüklere yer verilen ve bu usulsüzlükler sonucunda gazetenin yayın politikasının ele geçirildiği, yayın çizgisinden çıkarılarak terör örgütlerine hizmet eder şekilde bir yayın politikasına sokulduğu kaydedilen iddianame değerlendirilmek üzere Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.