Tgrt Haber

Davutoğlu, 'Dökülecek kanın sorumlusu Demirtaş'tır'

09 Aralık 2014 21:38
Davutoğlu, 'Dökülecek kanın sorumlusu Demirtaş'tır'

Başbakan Davutoğlu, "Tekrar uyarıyorum, bu çağrılar devam ederse sorumlusu, dökülecek tek damla kanın sorumlusu sayın Demirtaş'tır. Bu çağrılarını derhal durdurmalı" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu ve İngiltere Başbakanı David Cameron, Başbakanlık Merkez Bina’da gerçekleştirdikleri yaklaşık 1,5 saat süren baş başa ve heyetlerarası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye ve İngiltere'nin çok yakın, ilişkileri son derece derinlere giden müttefik iki ülke olduğuna işaret eden Davutoğlu, Cameron’un ziyaretiyle iki ülke işbirliğini geniş kapsamlı istişare etme imkanı bulduklarını söyledi. Türkiye ve İngiltere'nin ikili ilişkilerinin gelişmesinden büyük memnuniyet duyduğunu vurgulayan Davutoğlu, iki ülke arasındaki 15 milyar dolara artan ticaret hacmini 19 milyar dolara çıkarma hedefinde olduklarını, yatırımları karşılıklı artırma kararlılığında bulunduklarını belirtti. Başbakan Davutoğlu, son 12 yılda Türkiye'ye 7,5 milyar doları aşan İngiliz yatırımının geldiğini, bunları artırma ve ekonomik işbirliğini üçüncü ülkelerde birlikte çalışarak genişletme kararlılığında olduklarını ifade etti.

Cameron'a, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine verdikleri destekten dolayı teşekkür eden Davutoğlu, "Türkiye ile İngiltere’nin görüşleri gerek AB bağlamında gerekse küresel ekonomik kriz bağlamında örtüşen görüşlerdir" dedi. Cameron ile Avustralya'daki G20 Zirvesi'nde de samimi görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatan Davutoğlu, Türkiye'nin G20 dönem başkanlığında da İngiltere ile çok yakın istişari işbirliği içinde olacaklarına işaret etti.

Başbakan Davutoğlu, mevkidaşıyla bölgesel konuları da detaylı ele aldıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Görüşmemizin önemli kısmı Suriye ve Irak’ta yaşanan kriz ve bunun uluslararası, ulusal güvenliklerimize yaptığı etki oldu. Türkiye çok açık şekilde Suriye krizinin başından itibaren, Arap Baharı’nın başından itibaren, Ortadoğu’daki değişimin halkların iradesiyle içselleştirici, kuşatıcı bir siyaset anlayışıyla olması konusunda ilkesel bir tutuma sahiptir. Suriye’de rejimin baskılarına ve zulmüne karşı sesimizi yükseltirken de Suriye’de, Irak’ta ve dünyanın neresinde olursa olsun uluslararası terörizme karşı çok açık bir tavır aldık. Bu iki konu birbirinin alternatifi değildir. Suriye rejimine karşı çıkmak, uluslararası teröre herhangi şekilde müsamaha göstermeyi meşru kılmaz. Uluslararası terörizme karşı çıkmak, kendi halkını, 300 bin insanı hunlarca öldüren bir rejime meşruiyet kazandırmayı haklı kılmaz. Bu konuda Sayın Cameron ile temel meselelerde tam bir fikir birliği içindeyiz.

Irak’taki gelişmeleri ele aldık ve Irak’ta kuşatıcı bir hükümetin kurulmasından duyduğumuz memnuniyeti paylaştık. Irak ziyaretim konusunda kendisine bilgi aktardım. Irak’ta ve Suriye’de IŞİD terörüne karşı nasıl bir işbirliği yapılacağı konusunu da kapsamlı bir şekilde ele aldık. IŞİD terörüne karşı yapılacak işbirliği çok kapsamlı bir stratejiyi de beraberinde getiriyor. Böyle bir strateji ihtiyacı benzer örgütlerin bir daha bu topraklarda çıkmaması için zarurettir. IŞİD bölge halkları için tehdittir, Türkiye için tehdittir, uluslararası toplum için tehdittir. Bu konuda hepimizin işbirliği yapması zaruridir. Türkiye ve İngiltere arasında istihbarat işbirliği de dahil olmak üzere ciddi bir ortak çalışma vardır. Bundan sonra da bu istihbari işbirliğimizi, teröre karşı mücadele konusundaki kararlılığımızı sürdürme konusunda da mutabık kaldık. Teröre karşı mücadele bağlamında ayrıca sadece IŞİD değil, bütün bölgede, ülkelerimizi tehdit eden diğer terör örgütlerine karşı da birlikte hareket etme konusu anlaştığımız bir husustur."

"Rejimin meşruiyeti bizim için bitmiştir"

"Uluslararası terörün Suriye’de yuvalanmasına sebep olan rejimin Suriye’deki meşruiyeti bizim için bitmiştir" diyen Başbakan Davutoğlu, Suriye rejiminin kendi halkına dönük barbarca saldırılarına karşı uluslararası toplumun aktif ve kararlı bir tutum alması gerektiğini vurguladı.

Türkiye'de 2 milyona yakın Suriyeli mülteci bulunduğunu, bunlardan 1,6 milyonunun Suriye rejiminden, yaklaşık 400 bininin de IŞİD’in saldırıları sebebiyle Türkiye’ye sığındığını anlatan Davutoğlu, "Türkiye olağanüstü bir mülteci yükünü, bütün dünya adına üstlenmiş durumunda. Bizim dünyadan, başta İngiltere olmak üzere dost ve müttefik ülkelerden beklentimiz bu Suriyeli mülteciler konusunda hem uluslararası duyarlılığı artırmak, birlikte bu yükü omuzlamamız, hem de yeni bir mülteci akını olmaması için güvenli bölgede dahil olmak üzere bütün opsiyonları birlikte konuşmamız, görüşmemiz ki Suriye’deki acılara bir son verebilelim. Bütün bu konularda benzer bir fikre sahip olmaktan, ben büyük bir memnuniyet duydum" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Davutoğlu, Türkiye ve İngiltere liderlerinin bir araya geldiklerinde ele aldıkları bir konunun da mutlaka Kıbrıs olduğuna dikkati çekerek, Cameron'a son yaptığı Atina ziyareti konusunda kapsamlı bilgi aktardığını bildirdi. Davutoğlu, "İki garantör ülke olarak, Yunanistan ile de üçüncü garantör ülke olarak, Ada’daki barış görüşmelerinin bir an önce başlaması yönünde ortak bir tutuma sahibiz. Bu barış görüşmelerinin biran önce başlaması ve doğalgaz kaynakları da dahil Ada ile ilgili bütün sorunların iki taraf arasında konuşularak çözülmesi ve tek taraflı adımlardan kaçınılması ortak bakış açımızı oluşturuyor" dedi.

Davutoğlu, sorular öncesi açıklamalarını, "Türkiye ve İngiltere çok köklü tarihi geçmişe sahiptir. Bizim çok sağlam stratejik işbirliğimiz var. Önümüzdeki yıllarda da iki ülkenin işbirliği sadece iki ülkenin haklarına değil, bölgesel barışa da büyük katkı yapacaktır" ifadeleriyle bitirdi.

"Yabancı savaşçı görmek istemiyoruz"

Davutoğlu, bir soru üzerine, Suriye'de, Irak'ta, Ukrayna'da yabancı savaşçı görmek istemediklerini, yabancı savaşçılara karşı tutumlarının açık ve net olduğunu belirterek, "Yabancı savaşçılar, bütün uluslararası toplum için ve bulundukları ülkeler için, topraklar ve komşu ülkeler için de bir tehdittir. Türkiye hiçbir zaman yabancı savaşçıların Türkiye üzerinden geçişine ya da Suriye'deki varlıklarına müsamaha göstermemiştir, göstermeyecektir. Bunun net olarak bilinmesini isterim" dedi.

Bunun iki sebebi olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Birincisi bu yabancı savaşçılar herşeyden önce varlıklarıyla sınırlarımızda bizim için tehdit oluştururlar. İkincisi de Suriye halkının haklı davalarına gölge düşürüyorlar. Suriye halkı haklı gerekçelerle dünyadaki bütün onurlu halklar gibi kendi özgürlükleri için ayağa kalkmışken ve bunu talep ederken, yabancı savaşçıların gelişi Suriye halkının haklı davasına gölge düşürmüştür ve Türkiye için İngiltere, Amerika veya herhangi bir ülkeden daha çok Türkiye'nin güvenliği için tehdittir. Tabii bütün ülkeler için tehdittir ama hiçbir ülke Türkiye kadar bu tehdidi yakından hissedemez" diye konuştu.

Uluslararası basın yayın organlarında son derece haksız haberlerin maalesef arka arkaya yayınlandığını belirten Davutoğlu, hiç bir delil ve belge gösterilmediğini, yabancı savaşçıların sanki Türkiye'den geçiyormuş gibi propagandasının yapıldığını söyledi.

IŞİD'in, Irak'ta doğduğunu, Amerika'nın kontrolü altındayken Irak'taki istikrarı tehdit etmek üzere Suriye rejiminin desteğiyle geliştiğini vurgulayan Davutoğlu, hiç bir IŞİD liderinin Türkiye sınırlarından geçmediğini kaydetti.

Davutoğlu, bu konuda her türlü istihbarat işbirliğine hazır olduklarını ama haksız suçlamalar karşısında da seslerini de yükseltmeye kararlı olduklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Bir ülke düşünün ki ülkesinde 2 milyon mülteci ağırlıyor. Şu ana kadar 5 milyar dolar kendi bütçesinden, yarın ben TBMM'de bütçemi savunacağım, 5 milyar dolar harcadık mülteciler için. Bütün uluslararası toplum ve BM bu sebeple Türkiye'ye bunun için teşekkür etmesi gerekirken, bu ağır mülteci yükünü omuzlamış gidiyorken, bazı yayın organlarının sanki kasıtlı bir şekilde ellerinde hiçbir delil olmadan Türkiye'nin yabancı savaşçılara tolerans gösterdiği gibi bir yayın yapması art niyetlidir, iftiradır. Biz kimin elinde ne delil varsa, Sayın Başbakana da çok açık bir şekilde söyledim, her türlü işbirliğine hazırız. Türkiye'ye gelenler konusunda da işbirliğine hazırız, Türkiye'den çıkacaklar konusunda da işbirliğine hazırız, Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki kararlılığını kimse tartışamaz."

"Suriye'deki teröre yol açan güç boşluğunun kurutulması gerek"

Davutoğlu, Afganistan'a uluslararası mücadele etmek için gittiklerini, 12 yıldır Kabil'i Türk askerinin koruduğunu, PKK'ya karşı ve Türkiye'deki tehdide karşı mücadele verdiklerini ve 30 bin vatandaşı kaybettiklerini söyledi.

Davutoğlu, "Hiçbir ülke Irak ve Suriye'deki terör olgusundan Türkiye kadar rahatsız olmaz o bakımdan, uluslararası kamuoyuna Ankara'dan seslenmek istiyorum. Bu konuda Türkiye'nin samimi gayretlerine destek verilmelidir. Türkiye her türlü işbirliğine hazırdır" dedi.

İngiltere ve Türkiye gibi köklü devlet geleneğine sahip ülkelerin yürütülen istihbarat operasyonlar konusunda basın önünde her hangi bir şekilde açıklama yapmasının doğru olmadığını dile getiren Davutoğlu, istihbarat işbirliğinin devam edeceğini, terörü durdurmak için Suriye'deki teröre yol açan güç boşluğunun kurutulması gerektiğini, aksi takdirde başka terör tehditlerinin gelebileceğini belirtti.

Çözüm süreci

Çözüm sürecine ilişkin bugün yaptığı açıklamaların ardından HDP heyetiyle yapılan görüşmeler kapsamında HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in yanıtına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Davutoğlu, hükümeti kurar kurmaz çözüm süreci mekanizmasını kurduklarını son derecede olumlu bir havada gelişmeler yaşanırken 6-7 Ekim olaylarının yaşandığını hatırlattı.

Olayların ardından iç güvenlik ve özgürlüklerin korunması reformunu hazırladıklarını dile getiren Davutoğlu, bir çok HDP yetkilisi bu olaylar sırasında "kışkırtıcı" twitler attığını, olayların ardından da "durdurun bunları" denildiğinde ise bir çok HDP yetkilisinin bu konuda yanlış tavır aldığını ifade ettiğini söyledi.

"Biz çözüm sürecinde güçlü bir iradeye sahibiz"

Davutoğlu, "Biz de şöyle düşündük; demek ki HDP ve ilgili yapılar buradan yeterli dersi çıkardılar. Tekrar çözüm süreciyle ilgili yeni bir momentum oluşturduk, görüşmeler tekrar başladı. Sayın Sırrı Süreyya Önder, bundan bir kaç gün önce Ada'ya gidip görüşmeler yaptı. bu süreci treni rayına oturtacak irade gösterdik bekledik ki bu iradeye uygun tavır alınsın ama Sayın Demirtaş'ın bugün gazetelerde yer alan ifadelerine baktığınızda ki gazetelerin hangisine manşete çekildiğine de dikkatinize getiririm onun için bu bağlantıları paralel yapıyla kurdum. Hangi gazete manşete çektiyse birlikte hareket ediyorlar. Bu açıklamada diyor ki, eğer iç güvenlik reformu uygulanırsa ve yasalaşırsa sokaklara çıkacağız ve molotof kokteyli yasaklanamaz. Demek ki hiç ders alınmamış."

Molotof kokteylinin yasaklanma talebinin Türkiye'nin batısından, güneyinden değil, doğusundan geldiğini belirten Davutoğlu, "Şimdi sormak lazım Yasin Börü'nün annesine iç güvenlik reformu gerekli mi gerekli değil mi? Doğudaki güneydoğudaki Kürt vatandaşlarımıza sormak lazım, huzur içinde dükkanlarını açmaya eve gitmeye mi istiyorlar, yoksa molotof kokteyli atan bir takım vandalların hakimiyetini mi istiyorlar. Sayın Demirtaş karar vermelidir. Çok açık bir çağrıda bulunuyorum. Biz çözüm sürecinde güçlü bir iradeye sahibiz ama kamu düzeninin olmadığı yerde çözüm süreci yürümez, eğer kamu düzeni ihlal edilirse bundan demokratik siyasi parti olma iddiasındaki HDP olumsuz şekilde etkilenir" ifadesini kullandı.

"Tek damla kanın sorumlusu Sayın Demirtaş"

Başbakan Davutoğlu, "Tekrar uyarıyorum kendisini, bu çağrılar devam ederse bunun sorumlusu, dökülecek tek damla kanın sorumlusu Sayın Demirtaş'tır. Bu çağrılarını derhal durdurmalı. Varsa kanuna muhalefeti, Türkiye Büyük Millet Meclisinde dile getirir, demokratik siyaseti yapar. Türkiye'de herkes istediği toplantıyı ve gösteriyi yapma hakkına sahiptir. Ne kadar insanla toplanırlarsa onların güvenliğini sağlamak da bizim görevimizdir ama molotofkokteyli kullanan birisi, kesinlikle 'ben barışçıl gösteri yapıyorum' iddiasında bulunamaz" dedi.

Dünyanın her yerinde molotof kokteylinin suç olduğunu dile getiren Davutoğlu, Türkiye'de molotof kokteyliyle gösteri yapmaya kalkışanın niyeti yakmak ve yıkmak olduğunu söyledi.

Davutoğlu, Sırrı Süreyya Önder'in önce kendi söyledikleriyle Demirtaş'ın söyledikleri arasındaki tezatı görüp öyle cevap vermesini istedi.

"Her iki ülke de aynı siyasi iradeye sahip"

Davutoğlu, yabancı savaşçılarla ilgili bir soruyu yanıtlarken, İngiltere Başbakanı David Cameron'un bu konudaki görüşlerine katıldığını belirterek, yabancı savaşçılarla ilgili Türkiye ve İngiltere arasında ve uluslararası toplumun bütününde herhangi bir görüş ayrılığı olmadığını söyledi.

Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Suriye için de Irak halkı için de Suriye halkı için de Türkiye için de bütün dünya için de tehdittir. Bütün uluslararası terörizm karşısında tutumumuz açıktır. Tespitte o anlamda bir farkımız yok. Bu tespite bir ortak siyasi irade sahibi olmamız, güçlü bir siyasi irade bu tespit karşısında mücadelede yabancı savaşçılar konusunda yine güçlü bir siyasi iradeye sahibiz. Her iki ülke de aynı siyasi iradeye sahip. İkinci önemli nokta bu. Bunlarda anlaştıktan sonra üçüncü nokta, hangi yöntemle bu terör örgütüyle ve yabancı savaşçılar ile mücadele edilebilir konusu ise karşılıklı iyi niyetle her aşamada görüşeceğimiz ve işbirliği yapacağımız bir husustur. Her türlü yöntemi, bahsettiğiniz yöntemi de birlikte değerlendiririz, istişare ederiz ve şimdi bugün de bu konuları hep ele aldık, son derece yapıcı bir şekilde. Arkadaşlarımızı gerek diplomatik, gerek istihbarat birimlerimizi talimatlandırdık. Yapılabilecek çalışmalar ve uygulanabilecek yöntem konusunda da bundan sonra birlikte çalışmaya devam edeceğiz."

"Memnuniyet duyuyorom"

Cameron da, Türkiye’de olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, başbakan olmasının ardından ilk ziyaret ettiği ülkelerden birinin Türkiye olduğunu hatırlattı.

Türkiye ile ikili ilişkilerin çok güçlü olduğunu ve daha da güçleneceğini düşündüğünü belirten Cameron, “Özellikle şimdi gelmek istedim çünkü İngiltere’deki insanlar için çok açık ki ekonomik ve ulusal güvenliğimiz Türkiye ile iyi bir ilişkiye sahip olmakla çok bağlantılı” diye konuştu.

Türkiye'ye 4,5 yıl önce geldiğinde özellikle ticaret, iş yatırımı, refah ve büyüme açısından ülkesinin Türkiye ile bağlarının olmasını istediğini söylediğini hatırlatan Cameron, bu konularda yüzde 100 artış olması temennisinin ise sürdüğünü ifade etti.

David Cameron, Türkiye'deki sigorta şirketlerinin daha da genişleyeceğini öğrendiğini ve bu konuda İngiltere'deki firmaları teşvik etmek istediğini dile getirdi.

Ulusal güvenlik konusunun ekonomik güvenlik kadar önemli olduğunun altını çizen Cameron, şöyle devam etti:

"Burada ortak bir düşmanla mücadele ediyoruz. Aşırı uç terörist gruplarla mücadele konusunda mümkün olduğunca yakın çalışıyoruz. İster IŞİD için savaşmaya gelenler olsun, ister geri dönenler olsun, ister en üst düzeyde istihbarat ilişkilerimiz olsun tek amacımız buradaki ve İngiltere'deki halkın daha güvende olmasını sağlamak. Aramızdaki ortaklık bu anlamda zaten güçlü ama daha güçlü olacağını düşünüyorum. Uzun zamandır IŞİD'i ortadan kaldırmak ve istikrar getirmek için stratejimiz var. Bence aynı bakış açısına sahibiz. Irak ve Suriye'de ihtiyacımız olan bu. Yani ister Sünni, ister Şii, ister Kürt olsunlar bizim isteğimiz halkın tamamını temsil edecek bir yapı."

Cameron, Davutoğlu ile görüşmelerinde Kıbrıs ve Türkiye'nin, mülteciler konusunda yaşadığı baskıyı da konuştuklarını dile getirerek, mülteciler konusunda en büyük donörlerden birisinin Türkiye olduğunu ve bu konuda kendilerinin de ellerinden geleni yapmaları gerektiğinin altını çizdi.

İngiltere Başbakanı Cameron, Başbakan Davutoğlu ile görüşmelerinin çok iyi geçtiğini belirterek, "Bu bağlamda IŞİD ile mücadele konusunda gerçekten en ortak pozisyonumuzu oluşturduk" dedi.

 Sorular

Cameron, yabancı savaşçılarla ilgili soruya verdiği yanıtta, İngiltere'de konuya ilişkin bir mevzuatı kabul etmek üzere olduklarını, bu sayede kişilerin bu tür çatışmalara katılmak üzere seyahati durumunda pasaportlarına el konulabileceğini, gerekirse belirli kısıtlamalara gidileceğini anlattı. Bu konuyu Davutoğlu ile de konuştuklarını belirten Cameron, şunları söyledi:

"Suriye konusunda ortak bir bakış açısına sahibiz. Siyasi dönüşüm ve tüm halkları temsil edecek farklı bir hükümet olmasını istiyoruz. Tabii ki bundan sonra meşru Suriye muhaliflerini desteklemek konusunda bir şeyler yapmamız gerekiyor. Uzun vadeli hedefimiz net; ister 'DEAŞ', ister 'IŞİD' deyin, kendisi de tüm halkı temsil edemiyor ve Suriye rejiminden kaynaklanan bir temele sahip ve aynı zamanda aşırı uçta bir ideolojisi var. Bizim bu konuları çözmemiz gerekiyor."

Türkiye'nin İngiltere'nin güvenliğini sağlamak noktasında yeterince bir şey yapıp yapmadığının sorulması üzerine Cameron, Türkiye ile İngiltere'nin yabancı savaşçılar konusunda elinden gelenin en iyisini yaptığını söyledi. Her iki ülkenin de parlamentolarında yasa çıkardığına değinen Cameron, bundan sonra istihbarat da dahil olmak üzere daha fazla konuda işbirliği yapacaklarını kaydetti.

"Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyorum"

Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecine ilişkin soruyu da yanıtlayan Cameron, "Türkiye'nin üyeliğini kesinlikle destekliyorum" ifadelerini kullandı.

İngiltere Başbakanı Cameron, bir yabancı basın mensubunun, "İngiliz ajanlarının işkenceye katılımının olmadığının güvencesini verebilir misiniz?" sorusuna karşılık, işkencenin her zaman yanlış olduğunu ve aşırı uçların ortadan kaldırıldığı daha güvenli bir dünya görmek isteyenlerin, ahlaki otoritelerini yitirmesi halinde başarılı olamayacağını vurguladı. Yanlış yapılan bazı davranışlar olduğunu söyleyen Cameron, "Bizim bu konularda açık olmamız gerekiyor. İngiltere'de istihbarat ve güvenlik konusunda çalışanlar bu konuları inceleyecek ve buna ilişkin çok net talimatlar verdim" dedi.

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...