Enkaz altından yükselen yardım çığlıkları: ”Nefes alamıyoruz. Lütfen ekipler gelsin”
İzmir’i vuran 6.6 şiddetindeki deprem felaketinin ardından enkaz altında kalan vatandaşların 112 acil çağrı merkezini arayarak yardım istediği anlar ve yaşanan diyalogların ses kayıtları ortaya çıktı. Çocuklarıyla birlikte enkaz altında kalan kadının yardım çağrısı 112 çağrı merkezinde çalışan Cem Yılmaz’ın o anları anlattı.
İzmir’deki 6.6 şiddetindeki depremin hemen ardından telefonuna ulaşabilen çok sayıda vatandaş, bulundukları enkazın altından 112 ekiplerini arayarak yardım çağrısında bulundu. 112’yi arayan bir bayan, “Enkaz altındayız. Nefes alamıyoruz. Üzerimizde elektrik kabloları var. Lütfen ekipler gelsin dayanamıyoruz” derken, bir başka bayan ise, 4 çocuğuyla birlikte enkaz altında kaldığını ve hiçbir şekilde hareket edemediğini söyledi.
4 çocuğumla hareket edemiyoruz
112 ekiplerinin bir yandan sakinleştirmeye çalıştığı, bir yandan da koordinasyon bilgilerini almaya çalıştığı depremzede bayan, “4 küçük bebeğim var. Ne olur. Bebekler küçük, salon tarafındayız. Lütfen çabuk olun. Hiçbir şekilde hareket edemiyoruz. Kimseye ulaşamıyorum. Eşime haber verin lütfen” diyerek ekiplerden yardım istedi.
Depremin ardından üç çocuğu ile birlikte enkaz altında kalan bir anne ile görüşen çağrı merkezi personellerinden Cem Yılmaz, o anları hiç unutamayacağını ifade ederek "İlk başta deprem olduğunda sakinliğimizi koruyarak ihbarları beklemeye başladık. Daha sonra da ihbarlar yoğun bir şekilde geldi. İlk amacımız en kazların yerlerini belirleyerek ekiplerimizi vatandaşlarımıza doğru bir şekilde yönlendirmekti. Enkaz altından ihbarlar yoğun bir şekilde geldi bizler de onları sakinleştirmeye çalıştık. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı olarak en hızlı şekilde depremzedelere en hızlı şekilde ekiplerimizi ulaştırmaya başladık. 249/2 sokakta 3 çocuğu ile bir hanfendi enkazda kalmıştı. Onları sakinleştirdik. Hata bir saat önce kendilerini aradım, sağlıklı bir şekilde kurtulmuşlar. Çok sevindirici bir haber oldu benim için. O gün mesai diye bir şey olmadı kurumumuzda. Sürekli görev başındaydık. Dinlenerek çalışmaya devam ettik. Özellikle sahadaki ekiplerimize Allah yardım etti. Çok zor ortamlarda çalıştılar. Biz de standart bir saat diliminde değil ihtiyaç doğrultusunda sürekli işimizin başında olduk. Sürekli 'dayanamıyoruz, nefes alamıyoruz, bizi kurtarın' şeklinde ihbarlar vardı, onları sakinleştirmeye ve kendilerini kurtaracağımıza inandırarak onları sağlıklı şekilde kurtarmaya başladık" dedi.
Çağrı merkezi görevlisi Fatih Vural deprem anında ve sonrasında aklının evindeki ailesinde olduğunu ama depremde yardıma ihtiyacı olan vatandaşlar için çalışmaya devam ettiğini söyleyerek "Deprem anında burada görev başındaydık. Deprem bitikten sonra aklımıza ilk gelen şey ailemiz ve çocuklarımız oldu. Depremin ardından yoğun bir çağrı trafiği başladı. Biz çağrıları alıyoruz ancak aklımız hala evimizde ve ailemizdeydi. Ama burada da kalarak soğukkanlı bir şekilde çalışmak zorundaydık O esnada aşırı derece yoğun ihbar geldi. Özellikle 1493/4 sokak Cumhuriyet Sitesi'nin olduğu noktadan gelen ihbarı asla unutamıyorum. Bir anne, çocukları ile beraber göçük altında kalmış. 'Lütfen yardım edin' diyerek yardım istedi. Adresi alarak, bu noktaya ekipleri yönlendirerek bilgi verdik. Bunun yanı sıra bir de tsunami ile ilgili yoğun ihbar geldi. Bu bizi biraz şaşırttı. Bir yandan deprem, bir yandan da tsunami. Bu süreç bir dört saat boyunca ihbarlarla aralıksız olarak devam etti. O aileye İzmir İtfaiyesi olarak ekiplerimizin sevk halinde olduğunu, güvende olduklarını ve ekiplerimizin tüm çağrılara cevap vererek herkese yardım edeceğimizi bildirdik. Ailenin son durumu televizyonlardan öğrendik. Göçük altındaki aile çıkartılmıştı. Tabi ekip olarak oraya o an aileye geri dönmemiz mümkün değil. İhbarı alıyoruz, merkeze bildiriyoruz ve sürekli arkasından ihbarlar gelmeye devam ediyor. O gün ben yanlış hatırlamıyorsam 300'e yakın çağrı almıştım. Bu şekilde ihbarlar ve çalışmalarımız sürdü" diye konuştu.