Erdoğan'dan NY Times'a, 'Avcunu yalarsın'
Cumhurbaşkanı Erdoğan: New York Times' diye bir gazete var, bu kimin nerede olduğunun göstermesi bakımından çok önemli. Şimdi gözü bize dikmişler, ya her yerin gazete olsa, her yerinden kin kussan avucunu yalarsın.
2011'de CHP'ye destek veren The Economist, bu dergi de bu defa bölücü örgütün güdümündeki partiye oy verme çağrısı yapıyor. Aynı şekilde The Guardian Gazetesi de 'Türkiye'de Anayasa değişsin ama bunu Erdoğan yapmasın' diyor. Yani Türkiye'de Anayasa'yı milletin değil bugüne kadar olduğu gibi yine vesayetin yapmasını istiyor. Türkiye'de 1950 seçimlerinde sandıklarda hile değil, millet olduğunu ifade eden Erdoğan, "O sandıkta gözü yaşlı, ağzı dualı dedeler, nineler, hasta yatağından omuzlanıp getirilen piri faniler vardı. 1950 seçimlerinin sandığında geleceğe de ilk defa umutla bakmaya başlayan gençler, yürekleri teneffüs ettikleri özgürlük havasının heyecanıyla çarpan insanlar vardı. Ben bugün Mersin'i öyle görüyorum" diye konuştu. Bu nedenle herkesin müsterih olmasını isteyen Erdoğan, "Bu ülkede sandıkta hile yapmaya bunların gücü yetmeyecek" dedi. Sandığın başında siyasi partilerinin temsilcilerinin olduğu kadar, vatandaşların da bulunacağını, bunu en hassas şekilde takip edeceğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Sandıktan çıkan sonuç her partinin elinde zaten var. Bu sonuçların birleştirilmesi de hakim teminatı altında ve itiraz yolları açık olarak yapılıyor. Elindeki sandık sonucu ile birleştirme tutanağındaki sonucu farklı gören parti gider itirazını yapar ve oylar yeniden sayılır. Seçimde her şey bu kadar açık, şeffaf yürüyor. Buna rağmen 'hile' diyenler kusura bakmasınlar kendi başarısızlıklarına şimdiden kılıf uydurmaya çalışanlardır"
VATANDAŞLARI TEHDİT EDİYORLAR
-Tek parti döneminin özentisi içindeki bir partinin yeniden 1946 sandığını "hortlatmanın" gayreti içinde olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bilhassa doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki vatandaşlarımızı baskı altına alarak tehdit ederek kendilerinden başka kimsenin o sandıktan çıkmamasını sağlamaya çalışıyorlar. Seçim çalışmaları sırasında da bu faşist yüzlerini her fırsatta ortaya koydular. İşte bakıyorsunuz Güneydoğu'da, Şırnak'ta insanları öldürdüler. 50 kişiyi sokağa döktükleri insanlar vasıtasıyla öldürdüler. Bunu yapan kim? Terör örgütünü arkasına alan partinin eş başkanı. Çıkmış şimdi meydanlarda dürüstlükten, barıştan bahsediyor. Sen kim, barış kim. Sen kim, dürüstlük kim. Bunlar insanlıktan nasibini almamış, bunlar terörü maalesef teşvik edenler. 15 yaşındaki Yasin Börü'yü et dağıtırken 3. kattan atmak suretiyle bıçaklayıp ondan sonra da arabayla üstünden geçerek şehit edenler bunlar değil mi? Ve utanmadan, sıkılmadan diyor ki, 'ben böyle bir şey talep etmedim.' Ölen kim? 50 Kürt, öldüren kim yine Kürt. Ben Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Sizi bu zalimlerin, bu faşist Kürtlerin elinden biz diğer Kürtleri kurtarmaya geliyoruz. Bizim mücadelemiz bu. Bunlar benim samimi Kürt kardeşlerimin dostu değil, onların dostu biziz, onlara hizmeti veren biziz."
EVLERİ İŞARETLİYORLAR
-Şimdi de çıkmışlar, evleri işaretliyorlar. Biz, bu işaretleme işini tarihten hatırlıyoruz. Söze gelince mağdur insanların haklarını savunduklarını söyleyenler ellerine güç geçince kendilerinden başka hiç kimseye hayat hakkı tanımayacaklarını gösteriyorlar. Ey benim Kürt kardeşlerim, buradan açıkça söylüyorum, eğer bu seçimde bölücü örgüte ve onun güdümündeki partiye karşı güçlü bir duruş ortaya koymazsanız, inanın bana bunlar size hayatı zindan ederler çünkü bu zihniyet, sadece 1946 değil aynı zamanda 1990'ların zihniyetidir. Dün başka bir ırkçılık adına size tahammül edemiyorlar, evinizde, iş yerinizde, köyünüzde, mahallenizde sizi taciz ve tahkir ediyorlar. Bugün bir başka ırkçılıkla aynı yollara tevessül ediyorlar. İsimler farklı ama kafa aynı."
MİLLETİN YANINDA YER ALDIK
-Biz zulmün baskının kan dökenlerin yanında değil hep milletimizin yanında yer aldık. Milletimizin yanında yer almaya devam edeceğiz. Devlet zulmünden kurtardığımız kardeşlerimizi örgüt zulmüne teslim etmeyeceğiz. Bu örgütün misyonu Kürt kardeşlerime hizmet etmek değil tam tersine yeni bir vesayetin karanlığına sürüklemektir.
"BUNA İZİN VERMEYİZ"
Bu ülkede bir dönem tek parti eli ile makbul Türk üretmeye çalıştılar tüm değerlerinden koparılmış bir dünya yurttaşı modeliydi milletimiz Menderes, Özal ve bize verdiği destekle bozdu. Peki makbul Kürt nedir Diyaneti kaldırmak isteyen Kuran kurslarına karşı ve bütün bunların yanında her türlü sapkınlığın yanında duran bir Kürttür. Biz buna izin vermeyeceğiz. Mersin pazar günü bu oyunu bozuyor mu?
"KILIÇDAROĞLU'NA HODRİ MEYDAN DEDİM"
Şimdi Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki klozet ile uğraşmaya başladı bunlarda seviye yok TRT canlı yayınında hodri meydan dedim eğer samimiysen gel gezdirelim. Gelemedi ben orayı kast etmedim dedi o zaman nereyi kast ettin. Dedim ki eğer öyle bir şey varsa ben cumhurbaşkanlığını bırakacağım eğer yoksa CHP'nin başından git iki hayrı birden yapalım. Zaten bu kasetle gelmiş bir başkan değil mi? Bizim kırk yıllık siyasi hayatımızda asla böyle bir şey yok.
"AVUCUNU YALARSIN..."
New York Times' diye bir gazete var, bu kimin nerede olduğunun göstermesi bakımından çok önemli. Şimdi gözü bize dikmişler, ya her yerin gazete olsa, her yerinden kin kussan avucunu yalarsın. 2011'de CHP'ye destek veren The Economist, bu dergi de bu defa bölücü örgütün güdümündeki partiye oy verme çağrısı yapıyor. Aynı şekilde The Guardian Gazetesi de 'Türkiye'de Anayasa değişsin ama bunu Erdoğan yapmasın' diyor. Yani Türkiye'de Anayasa'yı milletin değil bugüne kadar olduğu gibi yine vesayetin yapmasını istiyor.