İzmir’de 4 bin 254 haneye antikor testi yapılıyor
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Birimi Sorumlusu Dr. Metin Kızılelma, İzmir’de rastgele belirlenen 4 bin 254 haneye gidilerek antikor testi yapılacağını söyledi. Bu kapsamda 600 kişilik filyasyon ekibi, evleri tek tek dolaşıp hastaları saptıyor.
Korona virüs salgınına yönelik yapılan çalışmalara bir yenisi geçtiğimiz hafta Türkiye İstatistik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı tarafından eklenmişti. Buna göre 81 ilde ‘Toplum Tarama Çalışması’ yapılarak rastgele belirlenen evlerdeki vatandaşlara antikor testi uygulanmaya başlandı. Belirlenen adreslere giden sağlık ekipleri, her evden bir vatandaşın onayını alarak hem PCR testi hem de antikor testi uyguluyor. Vatandaşlardan toplanan sürüntü ve kan örnekleri laboratuvarlara gönderilerek kişilerde korona virüs vakası olup olmadığı veya kişinin daha önceden korona virüs geçirip geçirmediği belirleniyor. İzmir’de de saha çalışmalarına hız kesmeden devam eden 600 kişilik filyasyon ekibi, evleri tek tek dolaşıyor. İzmir genelinde belirlenen 4 bin 254 haneye giden ekipler, vatandaşlarda PCR testi için boğaz ve burun sürüntüsü, antikor testi içinse kan örneği alıyor. Alınan boğaz ve burun sürüntüleri Halk Sağlığı laboratuvarında, kan örnekleri ise Ege Üniversitesinde inceleniyor.
“Filyasyon çalışmasıyla hastaları bir bir saptadık”
İzmir’deki saha çalışmaları hakkında bilgi veren İzmir Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Birimi Sorumlusu Dr. Metin Kızılelma, son 3 aydır devam ettikleri hastalıkla mücadele ve filyasyon programına yeni bir çalışma eklendiğini belirterek, “Son 1 haftadır Türkiye İstatistik Kurumu ve Sağlık Bakanlığının yürüttüğü bir saha araştırması devam ediyor. Bu araştırmada hastalıktan etkilenebilecek olan kişileri saptamaya yönelik prevalans araştırmasıdır. Bulaşıcı hastalıklarla mücadelede sadece tedavi etmekle kalmazsınız, aynı zamanda sahada kaynağa yönelik çalışmalar yapmanız lazım. Bizim bunu bugüne kadar başarıyla yürüttüğümüzü düşünüyorum. Sahada filyasyon çalışmaları yaptık ve hastaları bir bir saptadık. Evlerinde ve iş yerlerinde bu kişilerin temaslarını belirleyip evde izole olmalarını sağladık. Hasta olanların da bir an önce tedavi hizmetlerini sağladık” diye konuştu.
Salgınla mücadelede başarı için ilk hedef korunmak
Dr. Metin Kızılelma, bulaşıcı hastalıklara karşı topyekun mücadele olması gerektiğini söyleyerek, “Gönül ister ki vaka sayısı sıfır olsun. O günleri de göreceğimize inanıyorum. Azimle ve süreklilikle bu çalışmaları yürütmemiz gerekiyor. Hem birinci basamaktaki koruyucu sağlık hizmetlerini hem de tedavi edici hizmetleri bir bütün olarak sunarsak başarılı olabiliriz” sözlerine yer verdi.
“Maskeyi doğru şekilde kullanmaya özen göstermeliyiz”
Kızılelma, son olarak korona virüse karşı mücadelede sağlık çalışanlarının yanı sıra halka büyük görev düştüğünü söyledi. Ev izolasyonu tedbirlerinin gevşediğini ve daha fazla sokağa çıkıldığını hatırlatan Kızılelma, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kişisel temaslarımız artık daha fazla oluyor. Burada da kişisel koruyucu ekipman kullanmaya özen göstermeliyiz. Özellikle maske kullanımı çok önemli. Daha doğrusu maskenin doğru kullanımı çok önemli. Maskenin mutlaka ağzı ve burnu kapatacak şekilde kullanılması ve sürekli kullanılması önemli. Özellikle dışarıdayken maskeyi çıkarmamalıyız. Gereksiz yere yüzümüze ve gözümüze dokunmamalıyız. El hijyeni de çok önemli. Mümkünse saat başı ya da daha sıklıkla ellerimizi en az 20 saniye sabunlu suyla yıkamalıyız. Halkımızda bizim beklentimiz bu. Günlük hayatta sosyal mesafeyi korurlarsa ve maskeli olurlarsa daha da başarılı olacağımızı düşünüyorum.”