Kadınların temel hakları
Günümüzde yasal haklarına dair bilgi sahibi olan kadın sayısının oldukça az olduğuna dikkat çeken Hukukçu Prof. Dr. Şükran Şıpka “Oysa Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) kadın haklarını koruyan çok sayıda madde var” dedi.
Aile hukuku ve kadın hakları açısından genel kuralların yanı sıra az bilinen ama hayat kurtaracak önemli maddelere yönelik bilgi veren Prof. Dr. Şükran Şıpka, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41’inci maddesi uyarınca toplumun temeli olan ailenin, eşler arasındaki eşit haklara dayandığını vurguladı.
Şıpka, toplumda yaşayan her kadının bilmesi gereken temel haklardan bazılarını şöyle sıraladı:
KİMSE ZORLA EVLENDİRİLEMEZ
“Kadın evlenmeye zorlanamaz, eğitim ve çalışma haklarından mahrum bırakılamaz” diyen Şıpka “2002’de yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Aile Hukuku kitabında yer alan toplam 246 maddelik kısım ile kadının aile içindeki yasal konumu büyük ölçüde iyileştirildi. Örneğin, yasalarımıza göre kimse zorla evlendirilemez. TMK’nın 149-150-151’inci maddelerine göre yanılarak, aldatılarak veya korkutularak evlendirilen kadın, evliliğin iptalini dava edebilir. 152’nci maddeye göre ise bu dava hakkı, kadının yanıldığını veya aldatıldığını öğrendikten ya da korkutulmanın etkisinin geçmesinden itibaren 6 ay ve evlenme tarihinden itibaren en geç 5 yıl geçmekle düşer” dedi.
EV KADINININ HAKKI KORUNUYOR
TMK’da eşlerin eşit haklara sahip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şıpka “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılır. Kadın çalışmıyor olsa bile ev içindeki emeği, aile geçimine katkı olarak değerlendiriliyor. Bu da toplumumuzdaki çoğu ‘ev kadınının’ hakkını yasal açıdan korumaktadır. TMK’nın 196/2 maddesi uyarınca eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışması, diğer eşin eve yapacağı katkı miktarının belirlenmesinde dikkate alınır” ifadelerini kullandı.
MAĞDURİYETE SON
Kadınların, eşlerinin aile birliğinin gerektirdiği maddi/manevi görevleri yerine getirmemesi ile çocuklarıyla sıkıntılı zamanlar geçirebildiklerini belirten Şıpka, “TMK’da kadının aile birliği içinde mağdur olmaması için önemli düzenlemeler yapıldı. Örneğin, bakım, eğitim, destek olma gibi yükümlülüklerini yerine getirmeyen eş karşısında kadının aile mahkemeleri aracılığıyla hakkını aramasına imkân tanınıyor” dedi.
TAPUDA ŞERH KOYDURULABİLİR
Aile konutunun, eşlerin ortak hayatlarını sürdürdükleri özel korunmuş bir yer olduğuna değinen Şıpka “TMK’nın 194’üncü maddesine göre, aile konutunun diğer eş tarafından satılması ya da söz konusu konut üzerinde üçüncü kişiler lehine ipotek gibi bir sınırlı ayni hak tesis etmesi riskini bertaraf etmesi amacıyla tapuda ‘aile konutu şerhi’ koydurulabilir” diye konuştu.
RIZASIZ KEFİL OLAMAZ
Şıpka, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584’üncü maddesi gereğince eşlerden biri üçüncü bir kişinin borcu için kefil olacak olursa mutlaka diğer eşin yazılı rızasını almak zorunda olduğunu vurguladı. En fazla problemin düğünde takılan ziynet eşyalarından kaynaklandığını da söyleyen Şıpka, bu eşyaların kadına ait, ‘kişisel mal’ olduğunun altını çizdi.