KKTC'den AB'ye uyarı!
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı, (AB) Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’yi dinlemeden gözü kapalı bir şekilde Rum tarafına verdiği destekle Avrupa Birliği'nin, Kıbrıs Türk halkının gözünde saygınlığını daha da azalttığını bildirdi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk'un Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki, Kıbrıs Türk tarafının rızasıyla devam eden varlığını ve çalışmalarını durdurulması yönündeki çağrısının, bölge gerçekleri ve uluslararası hukuk ile bağdaşmadığı belirtildi.Açıklamada, Tusk'un bu yaklaşımının Doğu Akdeniz’de en uzun sahillere sahip olan Türkiye'nin haklarını keyfi şekilde yok saymaya çalışmasının kabul edilemeceği belirterek, AB'nin her zaman olduğu gibi Kıbrıs Türkü ve meşru haklarını unutmaya ve göz ardı etmeye kalkıştığı ifade edildi.
AB, KIBRIS TÜRK HALKININ GÖZÜNDE SAYGINLIĞINI DAHA DA AZALTMAKTA
"AB'nin Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’yi dinlemeden gözü kapalı bir şekilde Rum tarafına vermekte olduğu destek Kıbrıs Türk halkının gözünde saygınlığını daha da azaltmaktadır." vurgusu yapılan açıklamada, AB yetkililerinin Kıbrıs Türk halkına oluşturduğu bu adaletsizliğin bir an önce sonlandırılması gerektiği kaydedildi.
Açıklamada, AB’nin bunca yıldır sürekli tekrar etmekte olduğu hatalı yaklaşımın devamından başka bir şey olmadığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"AB'nin her durumda Kıbrıs Türk tarafının gözünde itibar kaybettiren yaklaşımını sürdürse de Kıbrıs Türk halkı haklarından kesinlikle vazgeçmeyecektir. Tusk’un, Kıbrıslı Türklerin varlığından dahi söz etmeyen ve yalnızca Kıbrıs Rum tarafının doğalgaz kaynakları üzerindeki haklarından söz eden bir açıklamada bulunması kabul edilebilecek bir husus değildir.
Rum yönetiminin kayrılması yaklaşımının, Kıbrıs sorunu ile ilintili doğal kaynaklar konusuna da, Kıbrıs Türküne yönelik izolasyonun sona erdirilmesi çabalarına da katkı yerine köstek olma sonucu doğurduğunu yaşayarak gözlemlemekteyiz. Bu durumun bir an önce idrak edilmesini ve AB’nin Kıbrıs’ta karşılıklı kabul edilebilir ve adil bir yapının oluşmasını gerçekten arzu ediyorsa bu haksız yaklaşımını terk etmesini bekliyoruz."