Lübnan'daki Türk askerinin görev süresi uzatıldı
Türkiye'nin, Lübnan'da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) TSK unsurlarıyla verdiği desteğin süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Türkiye'nin, Lübnan'da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'ne (UNIFIL) Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarıyla verdiği desteğin süresinin, 31 Ekim 2020'den itibaren bir yıl uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Tezkere üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz alan Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı, TSK'nın unsurlarıyla UNIFIL'e desteğini, İYİ Parti olarak olumlu bulduklarını söyledi.
Sıdalı, Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini, yaklaşık otuz yıldır işgal altında tutan Ermenistan'ın müzmin saldırganlığına yeni örnekler eklediğini, sivil yerleşim yeri ya da askeri nokta ayrımı dahi yapılmadan gerçekleştirilen saldırıların kabul edilemeyeceğini ifade etti.
Bu duruma sessiz kalmalarının mümkün olmadığını kaydeden Sıdalı, "Bu tavır Kafkaslar'da arzulanan barış ve istikrar idealine vurulan en büyük darbedir. Ermenistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, AGİT kararları ve uluslararası hukuk normlarına uygun hareket etmeli ve işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarından hemen çekilmelidir. İktidar bu işgal ve saldırılar karşısında Azerbaycan'a olan desteğini koşulsuz olarak devam ettirmeli, gerekli tüm diplomatik yolları kullanarak uluslararası kuruluşları da işgalin son bulması ve sorunun hakkaniyetle çözümü için adım atmaya teşvik etmelidir. Artık, asırlık Türk illeri azatlığa kavuşmalı, semalarında hasreti çekilen ay yıldızlı bayraklar yeniden dalgalanmalıdır." diye konuştu.
"BÖLGEDE BİLEK GÜREŞİ BİTMEDİ"
MHP Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu da Lübnan'ın hassas bir ülke olduğunu, dışarıdan yapılacak herhangi bir müdahalenin çevre ülkeleri de yakından ilgilendirdiğini söyledi.
Lübnan'ın, Osmanlı İmparatorluğu'ndan koparıldığı tarihten bugüne kadar, sulh ve sükunu bulamayan devletlerden biri olduğuna işaret eden Vahapoğlu, "Bunun yakın sebeplerinin başında İsrail'in, ABD'nin ve Suriye'nin bölgeye yönelik uyguladığı politikalar yer almaktadır. 2006'dan bu yana İran güdümündeki Hizbullah faktörü de ülkede önemli rol oynamaya başlamıştır. Hizbullah örneğinde görüldüğü gibi, İslam ülkelerinden bazıları hedef aldığı diğer İslam ülkesi içindeki bazı unsurları destekler hale gelmiştir, bizim içimizdeki PKK'yı destekleyen İslam ülkelerinin olduğu gibi. Bu bölgede, bilek güreşi bitmediği gibi hemen her an birbirinin gırtlağına sarılacak şekilde motive edilmiş gruplar ve devletçikler bulunmaktadır. Onun içindir ki güçlü ve caydırıcı bir ordumuzun olması kaçınılmazdır." değerlendirmesinde bulundu.
HDP Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç, TBMM'nin uzun aradan sonra çalışmalarına uluslararası anlaşmalar yerine, yaşanan diğer sorunları ele alarak başlamasını beklediklerini ifade etti.
Lübnan'ın acil ihtiyacının insani yardım ve bir parça huzur olduğunu belirten Oruç, "Amaç, Lübnan-İsrail savaşının önüne geçmekti ama bu ne 2006 yılında engellenebildi ne 2013 yılında engellenebildi. Lübnan'ın ihtiyacı olan asker değil, bir parça barış, bir parça kardeşlik talebidir." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN TERÖRLE MÜCADELEDE SAHADAKİ BECERİSİNİ HERKES GÖRÜYOR"
CHP İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz ise Türkiye'nin dış politikada hata yapmaya devam ettiğini ileri sürerek, "Türkiye hariciyesiyle, diplomasisiyle, diplomatik üslup ve yetenekleriyle uluslararası camiada parmakla gösterilen ülkelerden biriydi. Yapılması gereken Türkiye'nin hariciyesini ve diplomasisini yeniden ihya etmek, Türkiye'ye yeniden saygınlık kazandırmaktır." diye konuştu.
Türkiye'nin dış politikadaki anlayışını CHP olarak benimsemediklerini dile getiren Çeviköz, "Biz dik duran, saygın, saygın olduğu kadar uluslararası toplumun hayranlık duyduğu örnek bir dış politika istiyoruz. Türkiye'ye yakışan da budur. Bugün bu tezkereye destek veriyorsak Lübnan'ı şimdiye kadar ihmal eden politikaların değişmesine bir vesile oluşturmak ümidiyle böyle bir tavrı takınıyoruz." ifadelerini kullandı.
NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak da IŞİD'in bir proje olduğunu, bu projeyi ortadan kaldıranın da Türk askeri olduğunu vurguladı.
Bu durumdan bazı kesimlerin rahatsızlık duymasının normal olduğunu belirten Bak, "Türk ordusu eskiden daha güçlü seviyededir. Türkiye'nin güney sınırında bir terör örgütüne elbette izin vermeyeceğiz. IŞİD'e karşı göğüs göğüse savaşan Türk ordusudur. Bu operasyonları gerçekleştiren ordumuzla gurur duyuyoruz. Şimdi, İHA'sını, SİHA'sını, gemisini kendisi yapan bir Türkiye var." dedi.
Bak, ülke menfaatlerinin her şeyin önünde olduğunu, bunu herkesin benimsemesi ve milli meselelerde tek yürek olunması gerektiğini kaydederek, "Karşınızda o eski Türkiye yok. Türkiye'nin terörle mücadelede sahadaki becerisini herkes görüyor. Türk milletinin adaletini, merhametini herkes iyi biliyor. Tabii ki kendi tezlerimizi savunacağız ama adalet çerçevesinde. Ülkemizin her karışı çok değerlidir. Gittiğimiz yerlerde ülkemizin politikalarını, kendi tezlerimizi anlatalım." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin, kardeşlik hukuku çerçevesinde her zaman Lübnan'ın yanında olduğuna işaret eden Bak, bu ülkede Türkiye'nin ayrı bir yerinin olduğunu anlattı. Bak, "Lübnan'da Cumhurbaşkanımız lehine atılan sloganlar gurur vericidir. Arap ülkelerinden ülkemiz karşısında olanlar ise kukla yönetimlerdir." ifadelerini kullandı.
Osman Aşkın Bak, Ermenistan'ın saldırıları karşısında Azerbaycan'ın yanında olduklarını, Karabağ işgal altından kurtulana kadar Azerbaycan'ın operasyonlarını sürdürmesi gerektiğini söyledi.
Filistin meselesinin, Türkiye açısından önemine de değinen Bak, İsrail'in neresi olduğunun belirtildiği gün, bölgede kalıcı barışın tesisinin söz konusu olacağını belirtti.
Konuşmaların ardından tezkere oylanarak kabul edildi.