Mavi Marmara davalarında taviz yok
İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Yıldırım, Mavi Marmara davalarından geri adım atmayacaklarını belirterek, 'Bu konuda hiç taviz vermiyoruz' dedi.
İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mavi Marmara davalarına ilişkin tutumlarını değiştirmeyeceklerini söyledi. Gazze'deki abluka ve ambargo kaldırılmadan hiçbir anlaşmanın yapılmaması gerektiğini dile getiren Yıldırım, Mavi Marmara olayı sonrasında İsrail'in uluslararası kamuoyunda zayıf duruma düştüğünü, kendilerinin ise güçlü olduğunu aktardı. Yıldırım; İsrail'in, uluslararası arenada "ambargoya" tabi tutulduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"İsrail tazminat ödeyecek, tamam ama tazminat daha yüksek miktarlarda olacak. Özür diledi. İnşallah abluka ve ambargo kalkacak. Bunun dışında da İsrail, açık denizde bizi katlettiği için davalar ve mahkemeler mutlaka devam edecek, katiller mutlaka cezasını çekecek. Bu konuda hiç taviz vermiyoruz. Zaten Başbakan bu konuda bize adeta bir güvence verdi. Şehit ailelerinin onayı olmadan, bu davaların kaldırılamayacağını söylemiş oldu. Çünkü hukukta da, İslam hukukunda da bu böyledir. Ancak mağdurların aileleri bu konuda karar sahibidir." İHH'nın Suriye'deki yardım faaliyetlerinin devam ettiğini anlatan Yıldırım, yaşanan iç savaşta en çok halkın mağdur olduğunu vurguladı. Yıldırım, Suriye'deki iç savaşın uzun süreceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Suriye'deki savaş uzar. Bu savaşla ilgili kendimizi 8-10 yıla göre ayarlamamız gerekiyor. Bütün yardım kuruluşlarına bu çağrıda bulunuyoruz. Çünkü Esed gitmeye niyetli değil. Suriye'de sadece Esed'le muhalifler savaşmıyor. Dünyadaki güç dengeleri mücadele ediyor. Oradaki durum halk açısından sıkıntılı. Biz halkın yanında olmak zorundayız. Çocukların ve kadınların yanında olmak zorundayız. Kısa nefesli olmayacağız, uzun zamanlı sabretmeyi bileceğiz. Son tahlilde Suriye halkının bu savaşı kazanacağına inanıyorum. Suriye'de çok güçlü, kendi tarihi ve toplumsal değerlerine bağlı bir yapılanma meydana geldi. Bu da gittikçe büyüyor."
Anadolu Ajansı'nın (AA) dünya gündemine taşıdığı savaş suçu belgelerinin Esed rejimini zor duruma soktuğuna işaret eden Yıldırım, "AA, yapmış olduğu o son yayında özellikle Cenevre-2 Konferansı'ndan önce büyük bir oyunu bozdu. Suriyeliler yalnızlığa itilecekti. Hem işkence görüyor, hem öldürülüyor hem de hiçbir hakkı kendisine verilmiyordu. Ama AA'nın ortaya çıkardığı ve yayınladığı görüntülerle Esed ve çevresinin oyunları bozuldu" diye konuştu. Yıldırım, AA'nın dünyanın birçok yerinde açtığı bürolarla Türkiye'nin ve İslam dünyasının yüz akı olduğuna ifade etti. AA'nın Suriye ve Mısır gibi ülkelerde en sıcak anlarda görevini yerine getirdiğini anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AA muhabirlerinin birçoğu tehlikelerle karşılaştı ama doğru haberleri buldu ve yayınladı. Bizim de birçok yerde sesimiz oldu. Mesela bu son olaylarda İHH'yı dünya nezdinde kötülemek için bir takım örgütlerle irtibatlandırmaya çalıştılar. Bunu İngilizce olarak, özellikle Today's Zaman ve Hürriyet'in İngilizce bölümü dışarıya servis etti. Fakat AA çeşitli dillerde yayın yaptığı için gerçekleri herkese iletebildik. Böylece bizim üzerimize yapıştırılmaya çalışılan imajı bertaraf ettik. O nedenle İslam dünyasının geneline ve bizim gibi haksızlığa uğrayanlara AA'nın katkısını gördük."