Numan Kurtulmuş: Ülkeyi yıkmak isteyen gruplarla kol kolalar
“HDP, PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul etseydi; CHP ‘15 Temmuz devlete karşı yapılmış bir eylemdir. Buna karşıyız” deseydi, beka meselesi diye bir şeyden hiç bahsetmezdik”
Türkiye Gazetesi'nin gündem toplantısına katılan AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, önemli açıklamalarda bulundu. Yaklaşan seçimler öncesi beka meselesine açıklık getiren Kurtulmuş, 28 Şubat postmodern darbesi için de “FETÖ’nün önünü açan bilinçli bir operasyondur” yorumunu yaptı. İşte başlıklarla o mesajlar...
28 ŞUBAT: Diğer darbelerden önemli bir farkı var. Öncekiler siyasete müdahaleydi. 28 Şubat, Türkiye sosyolojisine müdahale etmeyi öngörmüştü. İnsanların kendi inançlarıyla, gelenekleriyle toplumun içinde var olmasının önüne geçmek için yapılan bir harekettir. FETÖ’nün önünü açan bilinçli bir operasyondu. Bu ezoterik örgüt, Hasan Sabbah zihniyetinde kendini gizleyerek devletin başına bela olmuştur. Terör örgütü lideri Gülen, o dönem ‘Başörtüsü füruattır’, ‘Din sadece imam hatiplerde mi öğretiliyor?’ diyerek darbeye destek vermiş; kendi kisvesi altında gayri meşru örgütlenmeye meşruiyet sağlamaya çalışmıştır. Yine FETÖ’cü hâkimler yüzünden hukuki anlamda tam olarak yüzleşilememiştir. 28 Şubat davaları devam ederken, o zamanki FETÖ’cü hâkimlerin sepeti taşınmayacak hâle getirip o davaları sulandırdığını şimdi daha iyi anlıyoruz.
15 TEMMUZ: Allah muhafaza 15 Temmuz başarılı olmuş olsaydı, çok ağır bir sonuçtan bahsedecektik. Bazı bölgeler Türkiye’den koparılacak, fiili bir ayrışma sürecine girecektik. Şükür, bu önlendi. Türkiye’nin kuvvetli bir orduya ihtiyacı var ama aynı zamanda hiçbir şekilde siyasete müdahale etmeyen bir silahlı kuvvetler zihniyetine de...15 Temmuz sonrası Türkiye’nin en büyük kazanımı bu oldu. Devlet, ele geçirilmesi gereken bir yer olmaktan çıkarıldı. Sağcısı solcusu, şu grup bu grubu... Herkes devleti ele geçirmeyi çalıştı. Devlet böyle bir yer değil ki. Herkes işini yapacak. TSK işini yapacak, parlamento işini yapacak. Sivil siyaset güçlü olacak, bürokrasi işini yapacak. Devlet hâkim olunacak değil, hizmet edilecek bir yerdir.
BEKA MESELESİ: 31 Mart seçimleri için beka meselesini durduk yere söylemiyoruz. 7 Şubat MİT krizi, Gezi Parkı olayları, 17-25 darbe girişimi, Kobani olayları... Tüm bunlara baktığınızda ne yazık ki ülkenin birliğini ortadan kaldırmak isteyen, Türkiye’yi yıkmayı amaçlayan, devlet karşıtı bütün hareketlerin tamamında bir şekilde siyasetin gölgesi var. HDP, PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul etseydi; CHP “15 Temmuz devlete karşı yapılış bir eylemdir. Buna karşıyız. Hükümetin bu konuda sonuna kadar arkasındayız” deseydi beka meselesi diye bir şeyden hiç bahsetmezdik. Bu seçim sadece bir yerel seçim olurdu.
DSP’NİN ÇIKIŞI: Aslında DSP’nin siyaset tarzıyla CHP’ninki arasında başından itibaren büyük farklılık var. Rahmetli Bülent Ecevit, “Demokratik Sol”u daha millî, daha Anadolucu, Türkiye’nin değerleriyle daha barışık bir çizgide tanımladı. Parti, bugün hangi oranda bunları koruduğunu kamuoyuna göstermeli. Diğer taraftan CHP, bildik bileli hizipçi, içinde her türlü radikal unsurun bulunduğu bir parti. Dolayısıyla iki partinin arasındaki temel fark budur.
İSTANBUL VE ANKARA'DA PROBLEM GÖRÜNMÜYOR
Yaklaşan seçim öncesi son durumu özetleyen Numan Kurtulmuş “İnşallah Cumhur İttifakı açık ara birçok yerde başkanlıkları kazanacaktır. Onu görüyoruz” dedi. İstanbul ve Ankara’da Cumhur İttifakı için bir problem görmediğini vurgulayan Kurtulmuş “ İzmir’de Nihat Zeybekci, başarılı bir kampanya yürütüyor. Yarışın içinde. Ordu’da Saadet Partisi’nin aday gösterdiği İdris Naim Şahin’in hiçbir etkisi olmaz. Yüzde 10-15 civarında bir oy görünüyor ama saman alevi gibi parlama sadece. Hilmi Bey (Güler) Ordu için çok iyi bir seçim. Son derece mütevazı ve iş bilir bir aday. Aynı zamanda devlet tecrübesi de var. Ezici bir üstünlükle seçileceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: Kararsızlar ile “Sandığa gitmeyeceğim” diyenlerin oranları ilk başlarda önceki seçimlere göre yüksekti. Ancak kampanyalar başladıktan sonra bu oranlar giderek azalmaya başladı. HDP ile CHP’nin yakınlaşmasından rahatsızlık duyan çok sayıda partili var. Seçimler de bu rahatsızlığı gösterecek. “AK Parti’ye bir ders verelim” diye düşünenler olabilir. Ama partimizin en önemli özelliği öz eleştiri yapabilmesi. Cumhurbaşkanımız en başta bunu kendisi yapıyor. “Şunu yanlış yaptık” diyebiliyor. Vatandaş da bunu görüyor. Bazı büyükşehir belediye başkanlarının değiştirilmesi, milletteki endişelerin dikkate alınmasının sonucudur. Cumhurbaşkanı’mızın 11 maddelik manifestosu eleştirilerin dinlenmesi sonucu ortaya çıktı.