'Rusya ile NATO'nun karşı karşıya gelmesi dünya savaşıdır'
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Onay, "Olayların geldiği noktada Rusya kendini tehdit altında hissediyor. Rusya ve NATO'nun karşı karşıya gelmesi açık bir şekilde dünya savaşıdır." dedi.
Rusya'nın, 25 Kasım'da, Azak Denizi'ndeki Kerç Boğazı yakınlarında kara sularını ihlal ettiği gerçekçesiyle Ukrayna'nın 3 savaş gemisi ve 24 denizcisini alıkoyması bir kez daha NATO ve Rusya'yı karşı karşıya getirdi.
NATO ve Rusya'dan üst düzey yetkililerin açıklamalarıyla gerginleşen ilişkileri AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, iki gücün karşı karşıya gelmesinin yeni bir dünya savaşına neden olabileceğine dikkati çekerken, Karadeniz'de yaşanacak muhtemel gerginliğin Türkiye'nin menfaatlerine aykırı olacağı görüşünü paylaşıyor.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Onay, Ukrayna-Rusya geriliminin ardından gündeme gelen NATO-Rusya krizine ilişkin, "Rusya ve NATO'nun karşı karşıya gelmesi açık bir şekilde dünya savaşıdır." dedi.
Onay, Putin'in yaptığı açıklamada, "Nükleer silahı kullanan ilk ülke biz olmayacağız ancak kullanan ülkeye de bu zevki yaşatmayacağız." ifadelerini hatırlatarak, "Olayların geldiği noktada Rusya kendini NATO tarafından çevrelenmiş ve tehdit altında hissediyor. Ufak kıvılcımlardan yangın doğabilir. Rusya ve NATO'nun karşı karşıya gelmesi açık bir şekilde dünya savaşıdır." diye konuştu.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Rusya'nın büyük toprak kaybı yaşadığını anımsatan Onay, Rusya'nın, Ukrayna’yı kaybetmeyi bir türlü içine sindiremediğini ve her zaman onları "küçük kardeşleri" olarak gördüğünü belirtti.
"Moldova, Ukrayna ve Gürcistan Rusya'nın kırmızı çizgisi"
Ukrayna'daki "Turuncu Devrim"den sonra Batı yanlısı liderlerin yönetime gelmesinin, Rusya için kabul edilebilir bir şey olmadığını vurgulayan Onay, "Önceden Sovyetler'e bağlı birçok ülke şu an AB ve NATO üyesi ancak Moldova, Ukrayna ve Gürcistan Rusya'nın kırmızı çizgisi. Bu ülkeleri NATO veya AB üyesi olarak görürse bunu savaş nedeni sayacağı defalarca beyan edildi." dedi.
Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, NATO ile Rusya arasındaki ilişkilerin uzun zamandır iyi olmadığını, özellikle 2014'te Kırım'ın tek taraflı ilhakından sonra NATO'nun Rusya ile ilişkilerini askıya aldığını ve iki tarafın da birbirine karşı askeri tedbirleri arttırdığını dile getirdi.
NATO'nun, Rusya'ya Ukraynalı denizcileri ve savaş gemilerini bırakması noktasında sembolik bir çağrıda bulunduğunu ancak somut bir adım atmadığını söyleyen Güney, bu çağrının krizin daha fazla büyümesini önlemek için yapıldığını kaydetti.
Güney, Kırım hadisesinin ardından NATO, AB ve ABD'nin Rusya'ya karşı tavır almış durumda olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
"Zaten NATO bölgede askeri tatbikatlar yapıyor. NATO ve ABD gemileri Karadeniz'deki istikrarsızlığı bahane ederek bölgeye girmeye çalışıyor. Şu ana kadar Rusya'yı caydırmak adına NATO belirli tedbirleri aldı. Bunlar caydırıcı mahiyette, çatışmaya gireceklerini sanmıyorum. Ukrayna da Rusya ile askeri olarak karşı karşıya kalmayı göze alamaz. Ukrayna, NATO'nun resmi bir üyesi değil ve NATO'nun onları destekleme yükümlülüğü yok."
"Türkiye, Karadeniz'de gerilimin artmasına karşı"
Güney, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna krizinde çok akıllı bir tutum sergilediğini belirtti.
Karadeniz’de bugün Rusya ile Ukrayna arasında bir gerilim var, ileride başka bir problem olabileceğine değinen Güney, "İki ülke arasındaki kriz kısa vadede çözülecek gibi durmuyor. Türkiye, Karadeniz'de gerilimin artmasına karşı ve gerilim Türkiye'nin lehine de olmaz. Türkiye iyi bir şey yaptı. Hem Rusya ile ilişkisini hem de Ukrayna'yla ilişkisini iyi tutuyor." değerlendirmesinde bulundu.
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Erşen de "Ukrayna'nın gemilerini kriz çıkmasını göze alarak, Kerç Boğazı'na yolladığı" iddialarına ilişkin, Ukrayna'da gelecek sene başkanlık seçimlerinin yapılacağını ve Devlet Başkanı Petro Poroşenko'nun oylarını arttırmak için bu hamleyi yapmış olabileceğini öne sürdü.
"Ukrayna, Kırım'ı gündeme getirmek isteyebilir"
Konunun hukuki bir boyutu olduğuna da dikkati çeken Erşen, "2003'te Rusya ile Ukrayna, Azak Denizi ve Kerç Boğazı'nın ortak kullanımına ilişkin bir iş birliği anlaşması imzaladı. Ancak son yaşanan krizde Ukrayna'nın savaş gemilerini yolladığı görülüyor. Bir süredir Kırım hiç kimsenin gündeminde değil, Amerika bile bu konuda açıklama yapmıyor. Ukrayna, tekrardan bunu gündeme getirmek için gemilerini Kerç Boğazı'na yollamış olabilir." diye konuştu.
Azak Denizi'nin neredeyse Rusya’nın bir gölü haline geldiği ve Rusya'nın vermek istediği mesajın "Hem Kırım'dan hem de Doğu Ukrayna'dan vazgeçmeyeceğim." olduğunu belirten Erşen, bölgedeki sıcak çatışmanın Ukrayna'nın yararına olmayacağına işaret etti.
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş da ABD ile Rusya arasında belirgin bir krizin söz konusu olduğunu, bu krizin ABD’nin iç politikasına da yansıdığı ve Trump’ın ekibinin büyük bir bölümünü Rusya meselesinden dolayı kaybettiğini söyledi.
"Rusya, Ukrayna meselesinde ABD'yi suçluyor"
Ukrayna krizinin başından beri ABD ile Rusya arasında bir sorun oluşturduğunu dile getiren Yeşiltaş, "Rusya, Ukrayna meselesinde ABD'nin önemli bir payı olduğunu düşünüyor. Rusya'da, Ukrayna'nın AB veya NATO üyesi olması konusunda Batı'nın parmağı olduğu düşüncesi hakim. Bu yüzden Rusya, Ukrayna'ya müdahale etti." ifadelerini kullandı.
Yeşiltaş, Azak Denizi ve Kerç Boğazı'nda yaşanan hadisenin, Kırım'ın tek taraflı ilhakından sonra Rusya'nın bölgedeki askeri hakimiyetini Batılılara göstermiş olduğunu, buna rağmen NATO ve ABD'nin Rusya'yı caydıracak bir tepki veremediğini sözlerine ekledi.
NATO'dan yapılan kınamanın sahada bir karşılığı olmadığına işaret eden Yeşiltaş, "Muhtemelen Ukraynalı gemi ve denizcilerin alıkonulma işlemi devam edecek. Rusya son zamanlarda bir hareket tarzı geliştiriyor, bunu sahaya yansıtıyor ve bir oldubittiyle bunun kabul edilmesini sağlıyor. Kırım ve Suriye bu duruma en iyi örnek." yorumunu yaptı.
Yeşiltaş, Rusya'nın jeopolitik gerginliğin olduğu dönemde geri çekilecek gibi durmadığına dikkati çekerek, ABD'nin Rusya'ya ciddi manada ekonomik bir ambargo uyguladığını ve petrol fiyatlarının düşürülmesinin Rusya'yı ekonomik yönden olumsuz etkilediğini vurguladı.
Kerç Boğazı'ndaki kriz neticesinde ABD'nin bölgedeki askeri varlıklarını arttırmak isteyebileceğine değinen Yeşiltaş, bu durumun Rusya'yı daha fazla radikalleştirebileceği ve bunun özellikle Doğru Avrupa'daki NATO üyesi ülkeleri rahatsız ettiğini söyledi.