Suriye’de 8 Aralık 2024 tarihinde HTŞ ve diğer muhalif gruplarının operasyonuyla Esad rejimi sona erdi. Esad’ın devrilmesiyle beraber çalışmalarına başlayan yeni hükümet, Suriye’ye yeniden barış getireceğini ve ülkenin refahını arttıracağını ifade etmişti. Dün akşam saatlerinde büyük bir olay daha yaşandı. Kuzey Suriye'de yıllardır PKK'nın uzantısı olarak faaliyet gösteren SDG, Suriye hükümeti ile anlaşarak devletin emrine girdiklerini ifade etti. Yaşanan bu kritik ve önemli gelişmeyi Tgrthaber.com’a değerlendiren Gazeteci Güngör Yavuzaslan; ‘Türkiye’nin bu süreçteki rolü çok önemliydi. Atılan bu adımla beraber İsrail’in koridor planı da durdurulurken, PKK'nın da silah bırakmaktan başka bir çaresi kalmadı.’ Dedi. İşte dikkat çeken röportajın detayları…
Dün akşam saatlerinde yaşanan gelişme ile Suriye’de terör faaliyetleri gerçekleştiren gruplar, Suriye Cumhurbaşkanlığı ile anlaşma yaparak devletin kontrolüne girdi. Suriye Cumhurbaşkanlığı’nın X hesabından yapılan fotoğraflı paylaşımda, anlaşmanın Suriye Arap Cumhuriyeti kurumlarına entegrasyon ile toprak birliğini öngördüğü ve bölünmeyi reddettiği ifadeleri kullanıldı.
Atılan bu ortak adım sonrası bölgede neler yaşanacağını ve bu kritik hamlenin perde arkasını Tgrthaber.com Özel Haberler Şefi Emir Yücel’e değerlendiren Gazeteci Güngör Yavuzaslan çarpıcı mesajlar verdi.
Atılan bu imzayla birlikte İsrail’in koridor planının da durdurulmasına dikkat çeken Yavuzaslan, Türkiye’nin dış politikada attığı adımların önemini de vurguladı. İşte röportajın detayları:
Suriye'de özerk yönetim gibi talepler ortadan kalktı. SDG'nin Suriye Ordusuna blok olarak katılımı olmayacak. En azından paylaşılan anlaşma metninde böyle bir madde yok. Yapılan anlaşma da PKK'yı kapsamıyor. Terör örgütü PKK'nın Suriye barınabileceği bir zemin kalmadı. Suriye, Irak ve Türkiye tarafından topraklarında istenmeyen bir örgüttür PKK. Silah bırakıp teslim olmaları, onlar için tek kurtuluş yolu olur.
Süreç hakkında keskin yorumlar yapmak biraz mantık dışı olur. Çünkü daha yıl sonuna 9 ay var. Bu süre zarfında yapılan anlaşmaya uyulmaması ve saldırılar yapılması durumunda, çatışmalar yeniden başlar. İsrail, son dönemlerde YPG/SDG'ye destek mesajlarında bulundu. Hükümetin böyle bir anlaşma yaparak, İsrail'in güneyinden doğuya uzanan koridor planını geçici olarak durdurdu.
Türkiye'nin bu süreçteki rolü çok önemliydi, özellikle Sayın Hakan Fidan'ın diploması turları ve bölge ülkeleri ile ortak açıklamaları çok faydalı oldu. Türkiye hiçbir zaman Kürtlere karşı düşmanca politika izlemedi. Türkmenler ve Kürtlerin Suriye yönetiminde yer alması, güçlü bir Suriye inşa edilmesine önemli derecede katkı sağlayacaktır.
(Geçmiş devrik rejim döneminde, her iki toplumda anayasal ve kültürel haklarından mahrum bırakılmış ve asimilasyon politikalarını maruz kalmışlardı.)
Suriye'de tüm Suriyelilerin bir araya gelmesine ihtiyaç var. Lakin, Suriyelilerin bir araya gelmesini ve Suriye topraklarının selametini istemeyen İsrail ve İran gibi iki önemli ülke ve destekledikleri aparat örgütler var.
SDG'nin böyle bir anlaşmaya yanaşmasında elbette ABD ve Fransa'nın rolü var. Ama Türkiye'nin bölgedeki çelik gücü ve harekât tehdidi örgütü masaya oturmaya zorladı. (İlk dönemlerdeki özerklik talepleri, ayrı bir askeri yapılanma talepleri kademeli bir şekilde dillenmemeye başladı).
Esed'in devrildiği ilk günlerde, Suriye Hükümeti YPG meselesine Şam'dan bakar demiştim. İsrail'in işgal tehdidi ve İran'ın provokasyonlarının göz önünde bulunduran Şam, örgüte karşı bir harekât kararı almasının önündeki en büyük engeldi. Bu nedenle, Şara süreci diyalogla çözmeye çalıştı ve nispeten başarılı oldu. Tam anlamıyla başarılı oldu diyebilmemiz için, sürecin sonunu beklemek lazım.
Son olarak; Mazlum Abdi, yıllardır Suriye Kürtleri üzerinde tek lider olmaya çalışıyor. Bu nedenle PKK'nın saf dışı bırakılacağı ve Mazlum Abdi'nin meşrulaşacağı her türlü senaryoyu kendi lehine sayıyor.
Aynı bugün olduğu gibi. Asıl bu süreçten sonra, Suriye’nin Kuzeydoğusundan çıkmayı kabul etmeyecek olan PKK kadroları, Mazlum Abdi'ye çok baş ağrısı getirecekler.