Tek çocuklarını yangın faciasında kaybettiler! Hikayeleri herkesi ağlattı
Bolu Kartalkaya'da meydana gelen otel yangınında hayatını kaybeden Mert Doğan ve ailesinin cenaze töreninin ardından gazeteci Yeliz Koray'ın paylaşımı yürek yaktı. Doğan'ın anne ve babasının hikayesini sosyal medya hesabından anlatan Koray'ın sözleri herkesi ağlattı.
Bolu Kartalkaya'da yaşanan korkunç yangında 78 vatandaşımız yaşamını yitirdi. Tüm Türkiye'yi yasa boğan faciada Çorlu'da bir polyester fabrikasında genel müdür olan Mert Doğan (41), eşi yaşam koçu Duygu (40), kızları Mavi (7) ve Doğa Doğan (9) da yangında hayatını kaybetti. Adanalı Doğan ailesinin dillere destan aşk hikayesini ise gazeteci Yeliz Koray'ın paylaşımı yürek yaktı.
"1 TANE ÇOCUĞUMUZ VAR" DEDİKLERİ...
Gazeteci Yeliz Koray'ın paylaştığı yürekleri burkan hikaye:
İşe giden kocasını her sabah balkondan el sallayarak uğurluyordu kadın. Kocası da mutlaka kafasını kaldırıp el salladıktan sonra biniyordu arabaya. Kadın sonra sabah sporunu yapıyor, saçına bigudileri sarıp ev işlerini yapıyor, akşam kocasıyla el ele dışarı çıkıyorlardı. Geldiklerinde adam karısının kapısını açıyor, yine el ele eve giriyorlardı.
İstinasız her sabah, ben uykulu gözlerle "bugün gün nasıl bitecek?" diye arabayı çalıştırırken, onların balkondan el sallayıp birbirlerine sevgiyle veda etmelerini içten içte kıskanıyordum. İkisi de 60 yaşlarında. Kesin ikinci evlilikleri diye düşünüyordum.
Yoksa ne münasebet bu yaşta bu sevgi saygı... Görmemişiz ki! 300 haneli sitede 20'li, 30'lu yaşlarda evli çiftlerde olmayan bir nezaket, bir bağlılık.. .
Meğer sadece benim değil herkesin dikkatini çekermiş. İşsiz kaldığım bir dönem konu komsuyla tanışıp arkadaş olunca öğrendim. Herkesin imrenerek baktığı kadın emekli öğretmen, kocası büyük bir fabrikada genel müdürmüş.
Genç evliler "Benim kocam bir kere el sallamadı, bir kere kapımı açmadı" diye tatlı tatlı imrenirken aynı bloktaki komşusu dedi ki, "Sabah kapıdan vedalaşırken akşam senin için ne yemek yapayım diyor. Kocası da sen yorulma ben seni akşam yemeğe çıkartayım diyor"
Derin ahh..lar çekilirken ne kadar şanslı bir çift olduklarını söylüyorduk. Kendileriyle hiç tanışmasam da büyük saygı duyuyor, arkadaşlarıma örnek gösteriyordum. "Evleneceksen böyle bir evlilik yapacaksın" diye.
Genç arkadaşlarımızdan biri kadına bir gün işin sırrını sormuş. O da demiş ki, "Biz de zamanında artistik. En büyük kavgalarımızı çocuk olduktan sonra yap mistik. Ama çocuklar büyüdükçe geçiyor güzel kızım. Hayatın ve birbirinizin kıymetini bilin. Birbirinizi sevmekten vazgeçmeyin."
Neyse yaklaşık 1 sene önce kocası emekli oldu. " 1 tane çocuğumuz var. Artık onunla ve torunlarımızla zaman geçirmek istiyoruz" diyerek taşındılar. Her sabah aşkla yapılan vedalaşmalar bitti ama o güzel kadın ve nazik adam "idolümüz" olarak kaldı.
Ve bu akşam, en son 1 yıl önce gördüğüm o güzel cifti, bir tabuta sarılıp ağlarken gördüm haberlerde. Meğer "1 tane çocuğumuz var" dedikleri Bolu yangın faciasında ölen Mert Doğan'mış.
Oğulları Mert, gelinleri Duygu, torunları Mavi ve Doğa tatil için gittikleri Kartalkaya'da hayatlarını kaybetmişler.
İnsan mutlu çiftleri masallarda, kitaplarda, dizi-filmlerde görür ya. Bizim öyle bir hikayeye ihtiyacımız yoktu. Bugüne kadar adını bilmediğim o güzel kadın ve adam sevgisiz hayatlarımızın kahramanıydı.
İsimlerini bugün öğrendim. Ersin Hanım ve Uğurtan bey. Bunu okurlar mı bilmem. Hiç tanışmadık, belki beni görmediler bile. Hayatlarımızda öyle güzel yer ettiler ki, bugün o tabutun başında yine el ele görmek, güzel bitmesini beklediğimiz bir filmin kötü bitmesi gibi tepetaklak etti bizi.