Terör örgütü elebaşı Gülen'in "üç tay" talimatı
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, yargıyı ele geçirmek için sivil imamlara, "3 tay var; Yargıtay, Danıştay, Sayıştay. Buraları ya tamamen ele geçirmemiz lazım ya da bunlardan kurtulmamız lazım" talimatını verdiği ortaya çıktı.
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan eski yüksek yargı üyelerinin yargılandığı davada tanık olarak dinlenen örgütün "genel sohbetçisi" olduğunu söyleyen Nesip Yılmaz, örgütü anlattı.
Sivil imam Yılmaz, 30 yıl örgütte "genel sohbetçi" konumunda görev yaptığını, yargı ve emniyet üniteleri için sohbetler düzenlediğini belirtti.
Örgüt içinde "genel sohbetçinin", örgüt liderinin yanında kalmış, vaazlarını ezberlemiş, bunları birebir insanlara aktarabilen kişiler olduğunu ifade eden Yılmaz, "molla" ve "nasih" de denilen bu konumda bulunan kişilerin ayrı tutulduğunu, il imamlarının üzerinde konumlandırıldıklarını aktardı.
Örgütün önceleri kamu yararına çalışan bir cemaat şeklinde algılandığını, ancak devletin üst düzey kadrolarını ele geçirmeye, devleti yönetmeye talip olunca farklı bir pozisyona büründüğünü söyleyen Yılmaz, şu beyanda bulundu:
"Örgüt liderinin yanında bulunduğumuzda devlet içinde yargı, emniyet, askeriye ve mülkiyenin önemli olduğunu belirtirdi. Bunlar önce hususi hizmet, sonraları mahrem yapı olarak isimlendirildi. Örgüt lideriyle bir görüşmemizde, '3 tay var; Yargıtay, Danıştay, Sayıştay. Ya oraları tamamen ele geçireceğiz, bizim olacak ya da bunlardan kurtulmamız lazım' dedi. Bunu bizzat duydum."
Nesip Yılmaz, örgütün 2007 öncesinde Türkiye'yi 7 bölgeye ayırdığını, 2007'den sonra ise bunu 5 bölgeye düşürdüğünü, imam endeksli örgütte bu kişilerin talimatı dışına çıkılamadığını anlattı.
Yargının sivil imamları
Askeriye, mülkiye, adliye ve emniyette de mahrem yapılanmalarının bulunduğunu, 2001-2002 yıllarında bu mahrem yapıların kendi içindeki imamlarının başına birer sivil imam getirildiğini vurgulayan Yılmaz, "Selim" kod adlı Ahmet Çağlayan ve Samsun'daki kapatılan Feza Eğitim Kurumları Genel Müdürü "Faik" kod adlı Fatih Elçik'in, bir dönem yargının sivil imamlığını yaptıklarını kaydetti.
Yılmaz, yargı ve emniyetteki sivil imamların, 2003-2004'ten itibaren örgütün talimatlarını ilettiklerini, askeriyedeki yapılanmanın daha farklı olduğunu ifade etti.
Örgütün 17-25 Aralık sürecinden sonra, özellikle dershanelerin kapatılması sürecinde moral ve motivasyon olarak çökmeye başladığını, 2014 yerel seçiminde de örgütün istediği başarıyı elde edemediğini dile getiren Yılmaz, AK Parti'nin seçimden başarıyla çıkması üzerine, örgütün çözülmesini önlemek ve yargıdaki örgüt mensuplarının morallerini yükseltmek için sohbetler yapılması talimatının geldiğini kaydetti.
Bu sırada verilen himmetlerin de azaldığına değinen Yılmaz, örgütün mali kaynaklarından biri olan himmet konusunda daha sıkı önlemler alınmaya çalışıldığını kaydetti.
Yılmaz, önceleri himmet adı altında toplanan paraların yüzde 10'unun doğrudan örgüt liderine gönderildiğini, 2014'ten sonra bunun yüzde 20, hatta daha yukarı çekildiğini bildirdi.
Yargı mensuplarına moral sohbetleri
Ankara'da yargı mensuplarının motivasyonunu artırmak için 2014'ten itibaren Eylül ve Ekim aylarında düzenli sohbetler yaptığını belirten Yılmaz, buralara gruplar halinde yargı mensuplarının katıldığına işaret ederek, "Sohbetlerde, örgüt liderinin yanında kaldığım için, moral ve motivasyonu artırmak amacıyla bu sıkıntıların geçeceğini söyler, tedbirleri anlatırdım." dedi.
"Neden pişmanlık duydunuz da beyanda bulundunuz?" sorusu üzerine Nesip Yılmaz, şunları söyledi:
"Örgüt başta bir cemaatti. Toplumda hemen her kesimden rağbet görürdü. İnsanlar, cemaat olarak kabul etmişti. Allah rızasına dayalı, Allah rızası için çalışırdı. Öğrenci yetiştirirken de amaç buydu, köylerde, işçiler arasında çalışılırken de amaç buydu. Sonradan bu rıza birilerini memnun etmeye döndü. Kim en çok himmet verirse, kim daha çok insan kazandırırsa bir üstünü memnun edecek, yerini yükseltecekti. Bana gelen insanlar himmet adı altında toplanan paraları vermekte zorlandıklarını söylemeye başladı. Bu insanlara 'Zekat düşüncesiyle veriyorsanız verin' dedim. Bu sözlerim sebebiyle de örgüt içinde soruşturma geçirdim. Her ünitenin müfettişi vardı. Sıkıntı olunca imamı da üniversite rektörünü de sigaya çekerdi. Bu tip mevzular artmaya başladı. Asıl amaç ve gayeden uzaklaşıldığını görünce konuşmaya başladım, bazı şeyleri söyledim, çatışmalar oldu, yer değişikliği yapıldı. 30 yılda 6 bölgede çalıştım."