Türkiye-Almanya ilişkilerinde 'çalkantılı dönem'
Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkiler son dönemde inişli çıkışlı bir seyir izlerken, yaşanan gelişmeler bu yılın ikili ilişkiler açısından çalkantılı geçmesine neden oldu.
Devletler arasındaki ilişkilerde iniş-çıkışların olması doğal olduğu kadar diplomasi ve iletişim kanallarının açık olması da ayrı bir önem taşıyor. Türkiye ve Almanya arasında kapsamlı siyasi bağlar, yoğun ekonomik ve ticari ilişkiler, bölgesel konularda ortak çıkarlar bulunuyor.
Almanya, Ege Denizi üzerinden Avrupa'ya gelen sığınmacılara 2015’in eylül ayında kısa süreliğine kapılarını açmasının ardından ülkede yaşanan kriz sonrası halk, hükümete ve özellikle Başbakan Angela Merkel’e tepki göstermiş, bunun üzerine Merkel çözümün anahtarı olarak gördüğü Türkiye'ye sık sık ziyaretlerde bulunmuştu.
Merkel'den 8 ay içinde 5 Türkiye ziyareti
Sığınmacıların Avrupa Birliği (AB) ülkelerine dağıtılmasını başarılamaması üzerine Angela Merkel, tüm iç baskılara rağmen pragmatik bir politika izleyerek Türkiye ile anlaşma zemini aradı ve bunda başarılı oldu.
Daha önce 2 yıl boyunca Türkiye’ye ziyaret gerçekleştirmeyen Merkel'in 8 ay içinde Türkiye’yi 5 kez ziyaret etmesi çıkarlar gerektirdiğinde neler yapılabildiği gösterdi.
Hakaret şiiri ilişkileri gerdi
İyi giden Türkiye-Almanya ilişkileri 31 Mart’ta Alman komedyen Jan Böhmermann’ın kamu televizyonu ZDF'deki “Neo Magazin Royale” programında okuduğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik hakaret içeren şiir nedeniyle gerildi. Türkiye Almanya’ya diplomatik nota vererek tepkisini gösterdi.
Alman kamuoyu genelde Böhmermann’a sahip çıkarken Merkel şiiri eleştirdi.
Karar tasarısı gerginliği
Federal Meclis’te 23 Şubat'ta görüşülen ancak hükümette yer alan partilerin AB-Türkiye Anlaşması’nı zora sokmamak için Yeşiller Partisi Eş Başbakanı Cem Özdemir’e geri çektirilen 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının içeren karar tasarısı 2 Haziran’da yeniden gündeme getirildi.
Bu tasarının birer red ve çekimser oya karşı Federal Meclis’te kabul edilmesi Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkileri bozdu.
15 Temmuz sonrası Almanya duyarsız
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Alman siyasetçilerin yetersiz tepki göstermesi ve Alman medyasının da Türk halkının darbeyi engellemesini görmezden gelmesi Türkiye’yi ve Almanya’da yaşayan Türkleri hayal kırıklığına uğrattı.
Alman Mahkemesi, Köln'de 31 Temmuz’da düzenlenen "Darbeye karşı Demokrasi Mitinginde" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telekonferans yoluyla vatandaşlara seslenmesini engellemesi de Almanya’nın Türkiye’ye yönelik çifte standardını göz önüne serdi.
Merkel'den darbe girişimi açıklaması
Ağustos sonuna doğru iki ülke arasında kısmen yakınlaşma yaşandı. Almanya Başbakanı Merkel katıldığı bir televizyon kanalında "Bizim darbeyi kınamamızın doğru ve önemli olduğuna inanıyorum. Türkiye yönetimi de bunu haklı olarak bekliyor. Düşünün, biz burada Alman Federal Meclisi'nin alanındayız ve bizim kendi ordumuz Meclis'i bombalasa." açıklamasında bulundu.
FETÖ'cülerden Almanya'ya iltica
Ancak 13 Eylül'de yayınlanan Der Spiegel dergisinin Türkiye özel sayısının kapağının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alması ve İslamiyet hakkında olumsuz algı oluşturacak şekilde hazırlanması ilişkilerin durumunu tekrar gündeme getirdi. Derginin bu yayını Türk Dışişleri Bakanlığınca kınandı.
Alman hükümeti 21 Ekim'de ise darbe girişiminden sonra 35 diplomatik pasaport hamilinin Almanya’ya iltica talebinde bulunduğunu açıkladı. Bu kişilerin FETÖ soruşturması kapsamında görevden el çektirilen ve Türkiye'ye dönmeyen askeri ataşe ve dışişleri mensupları olduğu öğrenildi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'deki FETÖ'cülerin ilk olarak kaçmak istedikleri ülkelerin başında Almanya geliyor. Almanya kendisine iltica eden FETÖ'cüler hakkında açıklama yapmadığı gibi bunları iade etmekten kaçınıyor.
Son olarak, hakkında Türkiye'de yakalama kararı bulunan Cumhuriyet gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a Almanya'nın geçici pasaport verdiği ortaya çıktı.