Üç yaşındaki Alperen'in ölümünden üçü de 'asli kusurlu' bulundu

İzmir'in Çiğli ilçesinde okul servis minibüsünde  unutulduktan sonra yaşamına yitiren üç yaşındaki Alperen Sakin'in ölümüne ilişkin  bilirkişi raporu tamamlandı.  Anaokuluna gitmek için 15 Ağustos'ta sabah evden alınan ancak  unutulduğu okul servis minibüsünde baygın bulunmasının ardından kaldırıldığı  hastanede hayatını kaybeden Sakin'in ölümüyle ilgili bilirkişi raporu, incelemesi  bitirilerek Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığına iletildi.

  Raporda özel anaokulunun sahibi Yurdagül İşgören'in, anaokulunun mesul  müdürünün okulda bulunmadığı dönemde, okul içindeki gerekli kontrolleri tam  olarak yapmadığı, insiyatifi tamamen çalışanlara bıraktığı belirtilerek olay günü  okulda olmasına rağmen yoklamayı sorgulamadığına işaret edildi.

 Servis görevlisi D.K.'nın okula 2 Mayıs 2017'de işe başlatılmasına  rağmen gerekli resmi bildirimlerde bulunulmadığına değinilen raporda, yeteri  eğitim verilmeyen D.K.'nın yaşı tutmamasına karşın "Servis ablalığı" görevinde  çalıştırıldığı belirtildi.

 Ailelerden teslim alınan çocukların okula varışında gerekli karşılama  yapılmadığı, yoklamanın erken saatte alınmamasının sorgulanmadığı ifade edilen  raporda, kurumda acil durum eylem planının yapılmamış ve ilk yardım  müdahalelerinde bulunacak personel yetiştirilmemiş olmasından İşgören'in "asli  kusurlu" olduğu vurgulandı.

 Servis şoförü Taner İşgören'in, daha önce serviste unutulan bir çocuk  olayının yaşanmış olması konusunda uyarılmasına rağmen çocukların servisten  inişinin ardından ikinci bir kontrolü yapmaması, kontrolü, eğitimsiz ve yetkisiz  "servis ablası"na bırakması nedeniyle "asli kusurlu" olduğuna kanaat getirilen  raporda, anaokulunun mesul müdürü B.G, küçük yaş grubu öğretmeni A.G. "asli  kusurlu", D.K. ise "tali kusurlu" bulundu.

 'KAÇ ÖĞRENCİ ALDIMIZI SAYMAZDIK '

Raporda ifadesine yer verilen D.K, anaokulunun yetkilileriyle  gerçekleştirdiği ilk iş görüşmesinde servis işinde çalışacak bilgi ve tecrübeye  sahip olmadığını söylemesine rağmen yetkililerin kendisini bu işe yönlendirdiğini  beyan ederek, şöyle devam etti: "Yurdagül Hanım, okuldaki öğretmenlerin bana yardımcı olacağını, bunu  yapılabileceğimi söyledi. İşe başladıktan 1-1,5 hafta sonra servise çıkmaya  başladım. Araç park edildikten sonra öğrencilerin okulun bahçesine girişine  yardımcı olacak görevli yoktu. Bina girişinde görevli öğretmenimiz olurdu.  Öğrencilerin araçtan inip bina girişine gelmesine kadar bana yardımcı olan kimse  olmazdı. Sabahları öğrencileri okula getirirken, kaç öğrenci aldığımızı  saymazdık. Bu yüzden inerken de herhangi bir yoklama alınmazdı. Çocukların okula  girip girmediğini görme şansım olmuyordu. Araçtan öğrenciler indikten sonra küçük  çocuklarla okula gittiğim için aracın içini kontrol etmezdim. Bunu aracı  kilitleyen Taner Abi yapardı."

 Servise kapasitesinden çok fazla çocuğun alındığını belirten D.K,  "Servis aracımız 13 kişilik ancak servise aldığımız öğrenci 25-30 arasında  değişmektedir. Bu olaydan yaklaşık üç hafta önce servis şoförümüz Taner İşgören,  çocukları araçtan indirdikten sonra kendisinin de aracı kontrol ettiğini söyledi.  'Neden böyle yapıyorsun?' diye sorduğumda, benden önceki bir öğretmenin bir  öğrenciyi servis aracında unuttuğunu söyledi." dedi.

  'ALPEREN UYKU ODASINDA BAYILDI DİYECEĞİZ'

   Çocukların bezini değiştirmek için hazırlık yaptığı sırada Alperen  Sakin'in anaokulda olmadığını fark ettiğini, aracın içerisine baktıklarında  Alperen'in emniyet kemerine bağlı ve baygın halde olduğunu gördüklerini aktaran  D.K. ifadesini şöyle sürdürdü: "Yurdagül öğretmenin koşarak geldiğini gördüm. N. öğretmen Alperen'i  kucağına aldı, Yurdagül İşgören'in özel aracıyla hastaneye gittiler. Ben panik  halindeyken A. öğretmen yanıma geldi, kollarımdan tutarak 'Sakin ol, kameralar  kapandı. Alperen uyku odasında bayıldı diyeceğiz' dedi. Ben de 'Saçmalamayın  böyle bir şey yapamam' dedim. Daha sonra Yurdagül İşgören, beni arayıp 'Derhal  okuldan çık hemen çık!' dedi. Ben de 'Niye çıkıyorum, bir şey yapmadım, servisi  en son kontrol etmeyen Taner abiydi' dedim. Daha sonra beni tekrar arayarak  'Hemen çık yoksa hapse gireriz.' dedi."

 Raporda ifadesine yer verilen Yurdagül İşgören ise kaymakamlık ve İl  Milli Eğitim Müdürlüğünden gerekli izinleri almadan D.K'yı haziran ayında işe  başlattığını kabul ederek, "2-3 ay kadar çalıştıktan sonra ya devam edecekti ya  da ayrılacaktı. Yaz döneminde harçlığını çıkarmak için işe başladı. Eylül ayından  itibaren devam etme kararı verilseydi eylülde yasal işlemleri yapılacaktı.  D.K'nın sigorta işlemleri de bu yüzden başlatılmadı. Bu süreç deneme süreciydi.  Çünkü bana göre vasıfsız elemandı. Aslında D.K. çocuk gelişimi bölümünü dışarıdan  okuyan genç bir kızımızdır." ifadesini kullandı.

KAMERALARI DURDUR...

Taner İşgören ise Alperen'in hastaneye kaldırılmasının ardından aynı  zamanda eşi olan Yurdagül İşgören'in kendisini cep telefonundan arayarak,  "Kamerayı durdur, fişini çek, gelen velilere gösterme. Kargaşa olmasın.' dedi.  Bunun üzerine ben de kameranın fişini çektim ve kamerayı yerinden alarak başka  bir yere koydum." beyanında bulundu.

ÜÇ YAŞINDAMİ ALPEREN İHMALLERİN KURBANI OLDU   

 İzmir'in Çiğli ilçesinde 15 Ağustos'ta, anaokuluna gitmek için sabah  saatlerinde evden alınan ancak unutulduğu okul servis minibüsünde baygın bulunan  üç yaşındaki Alperen Sakin, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.Alperen'i anaokuluna götüren servisin şoförü Taner İşgören ile servis  görevlisi D.K. ifadesi alınmak üzere gözaltına alınmıştı. Taner İşgören, "Dikkat  ve özen hükümlülüğüne aykırı davranma ile ölüme sebebiyet verme" suçundan  tutuklanmıştı.

   Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca okul müdürü Yurdagül İşgören ile  D.K. hakkında yeniden yakalama kararı çıkarılmış, savcılıktaki ifadelerinin  ardından Yurdagül İşgören tutuklanmış, D.K. ise adli kontrol şartıyla serbest  bırakılmıştı.

    İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü de idari soruşturma başlatarak müfettiş  görevlendirmişti. Küçük çocuğun ölümüne ilişkin yürütülen idari soruşturma  çerçevesinde anaokulunun kapatılmasına karar verilmişti.