Uzmanlara göre Yunanistan'ın adaları silahlandırmasının hiçbir hukuki gerekçesi yok
Uzmanlar, Yunanistan'ın 12 adaları silahlandırmasının hiçbir hukuki gerekçesi olmadığını, Türkiye'nin ise Lozan, Uşi ve Montrö Sözleşmesi zemininde haklarını yeniden uluslararası gündeme taşıyacağını ifade etti.
Uzmanlar, Yunanistan'ın, 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Barış Antlaşması'na aykırı olarak 12 adaları silahlandırmasının hiçbir hukuki gerekçesi olmadığını, Türkiye'nin ise Lozan, Uşi ve Montrö Sözleşmesi zemininde haklarını yeniden uluslararası gündeme taşıyacağını ifade etti.
İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlyas Topsakal, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, 27 Haziran 1946'da Paris Konferansı'nda, "Nüfusun çoğunluğu Rumlardan oluşuyor" gerekçesiyle 12 adaların Yunanistan'a bırakıldığını söyledi.
Topsakal, 12 adalar meselesinin, 1932 ve 1952 yılları arasında Türkiye ile Yunanistan arasında problem olmaya başladığını belirterek, "Yunanistan'ın, Lozan ve Paris Antlaşmalarına aykırı olarak adaları silahlandırmaya başlaması, iki ülke ilişkilerini bugünkü gerilime kadar taşıdı. Bu ve benzeri durumlar, 1960'lı yıllardan itibaren Yunanistan ile Türkiye arasında Ege Denizi merkezli bir güç çekişmesine dönüşmüş ve bu yıllardan sonra adalar, alenen silahlandırılmaya başlanmıştır." diye konuştu.
Yunanistan'ın, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne istinaden adaları silahlandırdığına dair açıklamalarının da uluslararası hukuka uygun olmadığını dile getiren Prof. Dr. Topsakal, sözlerine şöyle devam etti:
"Yunanistan'ın egemenliği altında bulunan adaların birçoğu, uluslararası antlaşmalar ile silahsızlandırılmış ve statüsü koruma altına alınmıştır. Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nin 8. maddesi ile Boğazönü Adaları (Limni ve Semadirek), Lozan Barış Antlaşması'nın 13. maddesi ile Merkezi Doğu Ege Adaları (Midilli, Sakız, Sisam ve İkarya), 1947 Paris Barış Antlaşması'nın 14. maddesinin 2. fıkrası uyarınca da 12 adalar silahsızlandırılmıştır. Bu antlaşmalarla, adalarda kolluk kuvvetleri dışında bir silahlı kuvvet bulundurulmaması ve tahkimat yapılmaması hükme bağlanmıştır. Ana problem teşkil eden Ege Adaları'nın silahlandırılmasının kaynak noktası ise 1960'lı yıllara denk düşmektedir."
"Yunanistan'ın 12 ada üzerindeki fiili işgaline son vermek gerekiyor"
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak da İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar 12 adaların İtalya'nın idaresinde kaldığını, 1947 Paris Konferansı ile bu adaların İtalya’dan alınıp Yunanistan’a verildiğini hatırlatarak, "21 devlet tarafından imzalanan Paris Antlaşması'nın 14. maddesine göre, Yunanistan söz konusu adaları askerden arındırıp silahsızlandıracaktı. Yunanistan, bu adalarda güvenliği sağlamak için az miktarda jandarma ve polis bulundurma hakkına sahiptir. Ege'deki küçük adalar ve kayalıklar, ada rakamlarına dahil edilirse 3 bin kadar ada, adacık ve kayalık vardır. Yunanistan bunların her birine 100'er asker gönderse 300 bin askere ihtiyaç duyar. Bu da Yunanistan'ın insan kaynakları ve askeri kapasitesinin çok üstündedir." ifadelerine yer verdi.
Lozan’da, İtalya’ya bırakılan 12 adaların, 1947’deki Paris Antlaşması'yla Yunanistan’a verilmesinin, 1945 BM Anlaşması madde 108'e ve 1969 Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi'nin birçok maddesine aykırı olduğunu belirten Kızıltoprak, şu değerlendirmede bulundu:
"Çok taraflı antlaşma hükümlerinin değişmesinde temel kural oy birliği veya üçte iki oy çokluğuna işaret etmektedir. Konunun uzmanlarının belirttiği gibi, Türkiye ile birlikte toplam 8 devletin taraf olduğu 1923 Lozan Antlaşması’nın 15. maddesi ise Lozan’a taraf olan 5 devletin (İngiltere, Fransa, Yunanistan, Yugoslavya, İtalya) ve Lozan’a taraf olmayan 16 devletin katılımı ile 1947’de değiştirilerek Paris Antlaşması imzalanmıştır. Buna göre, hukuka aykırı biçimde oy birliği ya da üçte iki oy çokluğu olmadan 12 adanın Yunanistan’a verilmesi meşru değildir ve Yunanistan’ın, 12 ada üzerindeki fiili işgaline son vermek gerekiyor."
"Paris Antlaşması'nın geçerliliği tartışmaya açılmıştır"
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selami Kuran da 400 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalan 12 adaların Balkan Savaşı'ndan sonra İtalya'da kaldığını, 27 Haziran 1946 Paris Konferansı kararlarıyla 10 Şubat 1947'de "silahsızlandırma" şartıyla Yunanistan'a devredildiğini anlattı.
Paris Barış Konferansı'na Türkiye'nin de resmen davet edildiğini, Türkiye hükümetinin konferansa katılmama yönünde bir karar aldığını hatırlatan Prof. Dr. Kuran, şöyle devam etti:
"1947'de imzalanan Paris Antlaşması ile 1913 Londra ve 1923 Lozan Antlaşması'na atıfta bulunularak gayri askeri statüde olmak şartıyla adalar Yunanistan'a verildi. Gayri askeri statü şartı, Yunanistan tarafından 60 yıldır ihlal ediliyor. Uluslararası hukuk açısından 12 adanın Yunanistan'a devrini öngören Paris Antlaşması ihlal edilmiş, geçerliliği tartışmaya açılmıştır. Meis Adası'nda deniz ve hava üssü kurduğunu, hatta son günlerde asker çıkardığını da gördük. Yunanistan tüm bunları, 'meşru müdafaa' hakkına dayanarak' yaptığını söylüyor. Türkiye'den kendisine yönelik bir tehdit, saldırı veya savaş hali yok ki neyin meşru müdafaa hakkını kullanıyor?"