'Yeni anayasa AK Parti için değil'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, “Yeni anayasa AK Parti için değil. Türkiye’nin katmerleşmiş bir anayasa sorunu var. Türkiye’nin geleceğini hazırlıyoruz” dedi. ‘Diktatörlük, tek adamlık’ eleştirilerinin, ‘egemenliğin şahsileşmesi’ iddiaları için de Yazıcı, “Kem göz de kem söz de sahibinindir” şeklinde konuştu.
“YENİ ANAYASA, AK PARTİ İÇİN DEĞİL”
TGRT Haber’e konuşan Yazıcı, cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve başbakan Binali Yıldırım arasındaki iletişime vurguyla, “Türkiye’nin ‘hükümet modeli’ çerçevesindeki anayasal süreci, cumhurbaşkanı ve başbakan sürtüşmeleri ile doludur. Türkiye’nin katmerleşmiş bir anayasa sorunu var. Türkiye pratiğinde, Batı’nın aksine olarak anayasaları, doğrudan doğruya vatandaş değil; askeri rejimler ve vesayetçi yapılar şekillendirmiştir. Devleti ‘hukuk’ çerçevesinde almaktan öte; millete, halka nizam vermeyi amaçlayan metinler şeklinde düzenlenmiş. Biz Türkiye’nin sadece bugününü yönetmiyoruz, biz Türkiye’nin geleceğini de planlıyoruz. Bu yüzden cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı, 2023’e yönelik de hedeflerimiz var. 2053’e ilişkin görüşlerimiz var. 2071’e dair perspektifimiz var. AK Parti olarak bugün biz sorun yaşamıyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı, partimizin kurucusu, genel başkanımız ve liderimiz… Ayrıca genel başkanımız da aynı zamanda başbakan… Aralarında bir kardeşlik hukuku var. Uyum var; sorun yok. Ama yarın, bizden sonra olmayacak anlamına gelmez. Biz, yeni anayasa ile AK Parti’den sonrasını hazırlıyoruz. Biz AK Parti için değil, Türkiye için bunları tasavvur ediyoruz” açıklamasında bulundu.
“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ HAZIRLIYORUZ”
Yakın siyasi tarihten örnekler veren Hayati Yazıcı, “Çok partili demokratik hayatımızdaki ‘cumhurbaşkanlığı seçimleri’ hep krizlerle dolu olmuştur. Entrikaların pratiğe geçirilmediği hemen hemen hiçbir seçim yok gibi... Turgut Özal-Süleyman Demirel arasında çatışma olmuştur. Turgut Özal-Yıldırım Akbulut ve Turgut Özal-Mesut Yılmaz arasında da uyumsuzluk olmuş; bunların tüketim maliyeti olmuştur. Süleyman Demirel-Tansu Çiller arasında da olmuştur. Ahmet Necdet Sezer-Bülent Ecevit arasında da olmuştur. ‘Kitap fırlatma’ olayının Türkiye’ye maliyetleri ağır olmuştur. Bizim iktidarımız zamanında aynı şeyler olmuyorsa; kardeşlik hukukumuzun güçlü olmasından kaynaklanıyor. Ancak gelecekte bu tür sorunların olmayacağı anlamına gelmez. Dolayısıyla bu anayasa değişikliği ile biz Türkiye’nin geleceğinde bu tür sorunların yaşanmamasını hedefliyoruz. Benzer sorun alanlarını tasfiye etmek istiyoruz” diye konuştu.
“KEM GÖZ DE KEM SÖZ DE SAHİBİNİNDİR”
Dik durmayı, inadına, kasıtla diktatörlük olarak göstermeye çalışanlar olduğunun altını çizen Yazıcı, “Diktatörlüğe hem sistem müsaade etmez hem de yeni dünyada bilinçlenmiş, artık daha donanımlı olan aziz Türk milleti de izin vermez. En son örneği de 15 Temmuz’da yaşandı işte... F-16 ve tanklara kafa tutan millet, demokrasiyi nasıl içselleştirdiğini gösterdi. Egemenlik hakkını ortadan kaldırmaya yönelik darbeci müsveddelere karşı göğsünü siper eden toplum, vatanını, bayrağını ve egemenlik hakkını nasıl koruduğunu herkese gösterdi. Bütün bunları gören göz, ‘diktatörlük’ yakıştırmasını nasıl yapabilir. Kem göz de söz de sahibine aittir diyerek üzerinde durmuyoruz” değerlendirmesinde bulundu.