Nuri Elibol: Yayına besmeleyle çıktık
İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol: 'O gün bizim çatımızdan helikopter hiç ayrılmadı, jetler binayı âdeta yalayarak geçti. Besmelemizi çektik ve yayına çıktık. Her şeyi göze almıştık. Tutuklanmayı, öldürülmeyi göze alarak yayına başlamıştık.'
Temmuz gecesi aralıksız yayınlarla halkı direnişe çağırarak darbenin engellenmesinde payı olanlardan biri de İhlas Medya Grubu’ydu. Tarihî bir yayına imza atan İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol o gece yayına besmele çekerek çıktığını söyledi. Elibol, hayatının ikinci dönüm noktası olarak özetlediği o gece yaşadıklarını şöyle anlattı:
TÖREN PROVASI DEĞİL
Darbe girişimi akşamı evdeydim. 21.30 gibi birkaç savaş uçağının Ankara üzerinde uçtuğunu gördüm. Emekli bir asker olduğum için tecrübelerime göre o saatte askerî bir uçağın uçması mümkün değildi. Prova uçuşu desem yakın zamanda millî bayramda yoktu. Savaş uçakları, ancak başkent üzerinde millî bayram günlerinde tören provalarında uçması gereken uçaklar. Bunları düşünürken bir taraftan da Batuhan Yaşar’ı (TGRT Haber-İHA Ankara Temsilcisi) aradım. “Uçakların bu saatte uçması bana pek normal gelmedi. İHA’yı bir ara” dedim. 5 dakika sonra dönüş yaptığında “Somut bir şey yok” dedi. Vaziyetin pek normal olmadığını gördüm, bütün muhabir ve teknik ekibin büroda toplanmasını istedim.
SİLAH DA DAYASALAR BOYUN EĞMEYİN
Haberci refleksi ile telefona sarıldım. Kabine üyelerini aramaya başladım. Ancak ulaşamadım. Aklıma haberci ve emekli bir asker olarak ilk şu tahmin geldi. Külliye’ye, Genelkurmay’a ya da stratejik bir kuruma DEAŞ veya PKK saldırısı var ve buna müdahale etmek için jetler havalandı. Aradığım haber kaynaklarından ulaşabildiğim ilk kişi MİT’teki bir arkadaşımdı. Saat 22.30 sularıydı, bunun büyük bir ihtimalle FETÖ’cü bir grup tarafından darbe girişimi olduğunu söyledi. İlk somut bilgi olarak bu durumu derhal Yönetim Kurulu Başkanımız Mücahid Ören Bey’e aktardım. Mücahid Bey’in bana ilk sorusu “Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız güvende mi” oldu. “Ben biraz sonra bütün çalışanlarımıza bir mesaj yayınlayacağım. Dik durun, asla boyun eğmeyin. Alnınıza silah da dayasalar, kurumun tepesine bomba da bıraksalar, asla darbecilerden yana tavır koymayın. Darbeye karşı koyan yayınlar yapın. Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza bütün varımızla yoğumuzla, canımızı ortaya koyarak destek verelim” diye talimat verdi.
YAYINDA NELERE DİKKAT ETTİK?
Sonra şoförümün gelmesinin zaman alacağını düşündüğüm için yakında oturan oğlum beni aldı ve yayın için TGRT’ye geçtim. Oğlumun yayının bittiği 07.15’e kadar adeta yanımda nöbet tutması beni gecenin duygulandıran taraflarından biriydi. İlk iş olarak Batuhan Yaşar’la kısa bir durum değerlendirmesi yaptık. Ne kadar süreceğini bilmediğimiz yayın için stüdyoyu hazırlattırdık. 22.45’te yayına başlamadan önce iki karar aldık. Bir, bu darbe girişiminin emir komuta silsilesi içinde yapılmadığını halka göstermek ve darbeye katılmayan TSK personelini inandırmak. İkinci şey darbecilerin elindeki imkan ve kabiliyetleri sınırlandırmak için halkı sokağa davet etmek. Millete Genelkurmay, Meclis gibi stratejik noktaların etrafında etten duvar ördürmek. Çünkü bireysel kanaatim halkın direnmesine darbecilerin yapacağı çok bir şey olamayacağıydı. Ölümü gözü almış bir kalabalık ve kitlelerden daha tehlikeli ve etkili bir silah olamaz. Bu gücün televizyon yayınları ile harekete geçirilebileceğini kararlaştırdık. Bir de halkın moralini bozacak ve darbecileri güçlü gösterecek görüntüleri yayınlamama kararı aldık. TRT’de onların baskısı ile yayınlanan darbe bildirisini yayınlamayan ender televizyonlardan biri olduk. O doğru bir tercihti. Onları güçlü gösterecek, halkın direniş gücünü kıracak, moralini bozacak hiçbir şeyi yayınlamama kararı aldık ve bunu yayın boyunca titizlikle uyguladık.
Batuhan ve ben aldığımız bu kararlarla yayına girdik. Ancak önce bizim bir basın mensubu olarak ölümü göze almamız gerekiyordu. O gün bizim çatımızdan helikopter hiç ayrılmadı, jetlerin tekerleri çatımızı yalayarak geçti. Besmelemizi çektik ve yayına başladık. Her şeyi göze almıştık. Bir grup darbecinin gelip bizi tutuklamasını, öldürmesini göze alarak yayına bismillah demiştik.
BİZ DE MEYDANA ÇIKACAKTIK
Yayının ilk etabında izleyicilerimize dolayısıyla ne olduğunu bilmeyen halkımıza kendimden örnek verdim. Kendimin de emekli bir asker olduğumu, MİT ve Genelkurmay’dan haber kaynaklarımla görüştüğümü, bunun emir komuta zinciri içinde bir darbe olmadığını, TSK içine yerleşmiş bir grup FETÖ’cü tarafından yapıldığını anlatmaya çalıştım. Sonraki dakikalarda halkı ikna etmek için sembol isimleri yayına bağlamaya karar verdik. Önce Başbakan Binali Yıldırım’ı konuk ettik. Sonra AK Parti İstanbul İl Başkanı’nı. Çünkü darbeciler il binasını kuşatmışlardı. Ankaralıları kritik noktalarda direnmeye davet etmesi için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek Bey’i yayına aldık. Ankaralıları sokağa davet etti, belediye imkanlarını seferber ederek her tarafı iş makinaları ve kamyonlarla kapattı. Biz çağrılarımızı sürdürdük. Bizim de şahadeti göze aldığımızı, yayın sonrasında Kızılay’a çocuklarımızla ineceğimizi ve tankların önüne dikileceğimizi çok samimi ve inanarak söyledik.
BAŞKOMUTAN OLARAK İLK TALİMAT
00.30’da Cumhurbaşkanımızı yayına alma imkanı oldu. Kendisi çok net, açık bir çağrı yaptı, görevinin başında olduğunu, emir komutanın kendisinde bulunduğunu söyledi. Hükûmetin, TSK’nın ve emniyet birimlerinin bu darbeye direneceğini söyledi. Yayınımız aracılığıyla ilk kez TSK’ya başkomutan olarak talimat verdi. ‘Herkes bu darbeye dirensin, hiçbir TSK mensubu bu darbenin içinde yer almasın’ diye başkomutan emri yayınladı.
AKINCI BEYİ GİBİ
TGRT’nin o gece yaptığı bir önemli hamle de şuydu. MİT’te çalışan bir arkadaşım istersek görevde ve darbeye karşı olan bazı generalleri yayına bağlayabileceğini söyledi. Biz de bu darbenin emir komuta zinciri içinde yapılmadığını göstermek açısından stratejik bir unsur olabileceğini söyledik. Tereddüt geçiren bazı askerler hâlâ vardı çünkü. Bunu nereden biliyorum? O gece aradığımız bazı ordu komutanları yayına bağlanmaktan ne yazık ki imtina ettiler. Onlar belki FETÖ’cü değildi ama darbenin emir komuta zinciri içinde yapıldığını bilmedikleri için nötr kaldılar. ‘Yukarıdan emir bekliyoruz’ dediler. Tarafsız kalarak aslında darbecilerin safında yer almış oldular. Bunun üzerine önce 3. Kolordu Komutanı’nı bağladık. Bütün birlikleri İstanbul’da sokaktaydı çünkü. Sonra TSK’da bugüne kadar yapılan bütün darbeler Özel Kuvvetler’de planlanmış ve icrasını da Özel Kuvvetler yapmıştır. Bu darbenin içinde var mı yok mu göstermemiz gerekiyordu. Buradan hareketle Özel Kuvvetler Komutanı’nı (Tümgeneral Zekâi Aksakal) yayına bağladık. Özel Kuvvetler Komutanı ilk bizim yayınımıza çıktı. Tam bir akıncı beyi gibi, koç gibi mesajlar verdi. O mesajı duyan hiçbir TSK mensubunun artık TSK bu işin içinde mi değil mi gibi aklında soru işareti kalmamıştı. Sonrasında 8. Kolordu Komutanı’nı yayına aldık. Sabaha kadar bu trafik aralıksız sürdü. Bu yayınların büyük etkisi oldu.
JETLER ÇATIMIZI SIYIRIP GEÇTİ
Yayın aralarında binamızın çatısına çıkarak darbecilerin neler yaptığını takip etme imkanı oldu. Uçaklar çatımızı adeta yalayarak geçiyordu. Bazı camlarımız kırıldı sesten. 5 tane saydığım F-104 uçağı ile Meclis’e, Genelkurmay’a adeta çarparcasına pike yapıyorlardı. Bir de ses duvarını aşmak suretiyle direnen halkın direncini kırmak maksadıyla bomba etkisi yapan bir ses çıkarıyorlardı. Yayında halka ‘Savaş uçaklarından korkmayın, bombalayamaz en fazla korkuturlar’ diyorduk. İki helikopterin ateş ettiğini, birinin Genelkurmay’a indiğini gördük. Meğer sonradan enterne edilen komutanları götürüyorlarmış. Bu ahlaksızların her şeyi yapabileceği aklıma gelirdi ama Meclis’i bombalayacakları hiç aklıma gelmezdi. Diğer üzüldüğüm nokta, terörle mücadeleden dönüp dinlenen Gölbaşı’ndaki Özel Harekât polislerimizin şehit edilmesi. Ama buna rağmen darbecilerle çatışmak için Ankara’nın her tarafına keklik gibi dağıldılar.
KAPIYI ARKADAN KİLİTLEDİK
Müthiş bir geceydi benim açımdan. Halkı yönlendirmemiz ve cesaretlendirmemiz önemliydi. Haber kaynaklarımız çok yardım etti. Özellikle benim TSK içindeki devre arkadaşlarımın yardımları dokundu. Bizi tehdit etmek için haberler geldi. Ama biz stüdyonun kapısını arkadan kilitledik. Biraz sonra geleceğiz, onları susturacağız, diye mesajlar attılar. O mesajlar bende kayıtlı duruyor.
TÜRK BASINI İYİ SINAV VERDİ
O akşam başta TGRT olmak üzere Türk basını iyi bir sınav verdi. İHA dış abonelerine halkın direncini gösteren çok güzel görüntüler servis etti. Abonemiz olan birçok kurumu çağırarak Ankara’dan yayın yapmalarını sağladık. TGRT, İHA, Türkiye gazetesi olarak bu mücadelede yarın utanmayacağımız, çocuklarımızın yüzüne rahat bakabileceğimiz, bize buraları emanet eden rahmetli büyüğümüz Enver Ören Bey’in yüzüne rahat bakabileceğimiz güzel bir sınav verdik. Ahlaklı, erdemli, demokrasiyi öncüleyen, milletin iradesinin yanında yer alan, Cumhurbaşkanı’nın yanında dimdik duran bir görüntü sergiledik. Ama milletin yaptığının yanında bizimki devede kulak kalır elbette. Tank paletinin altında şehit olanları kıskandım ben. Erol Olçok ve 16 yaşındaki evladını, Prof. Dr. İlhan Varank’ı kıskandım, nice isimsiz şehidi kıskandım. Onlara nasip olan şehadet rütbesi bize nasip olmadı.
CUMHURBAŞKANI'NIN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Darbe girişimi gecesinde yaptıklarını yayınlarla milletin direnişine destek verdiklerini söyleyen Nuri Elibol “İhlas Medya olarak bundan sonra da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen yakalanıp adalete teslim edilinceye ve bu çete parçalanıp etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemiz sürecek ve halkın oyları ile seçilen Cumhurbaşkanımızın yanında ölümüne duracağız ve mücadelesine destek vereceğiz” diye konuştu.
UÇURUMDAN DÖNDÜK
Elibol, 15 Temmuz girişiminin hayatındaki ikinci dönüm noktası olduğunu söyleyen Elibol şöyle konuştu: 12 Eylül darbesinden sonra darbeciler tarafından teğmen rütbesindeyken tutuklanıp 45 gün gözaltına alındım. Bir o gün bir de 15 Temmuz benim için dönüm noktasıdır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin o gece uçurumun kenarından döndüğünü ve bir iç savaştan kurtulduğunu düşünüyorum. Benim için 15 Temmuz gecesinin başarısız olacağını anladığım saat, Sayın Cumhurbaşkanı’nın yayına bağlandığı saattir. Sayın Cumhurbaşkanı sağ ve ayakta ise o darbenin kesinlikle başarısız olacağına inanıyordum.”
A. MÜCAHİD BEY BİZİ CESARETLENDİRDİ
İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol “Bu imkânı veren, ‘Arkanızdayım, alnınıza silah da dayasalar taviz vermeyin’ diyen A. Mücahid Bey ilk işaret fişeğini attı. O da bizi cesaretlendirdi” dedi. Elibol “İhlas Medya Grubu olarak rahmetli Enver Bey’e mahcup olmayacak, ahirette yüzüne rahat bakabileceğimiz bir iş yaptık. Saat 23.00’ten sabah 07.15’e kadar sürdürdüğümüz yayınlarda Yönetim Kurulu Başkanımız A. Mücahid Ören Bey ve eşi gazeteci Aslıhan Ören telefonlarla, mesajlarla bize destek verdiler, yönlendirdiler, yardımcı oldular. Ayrıca Yönetim Kurulu Başkanımız, tüm İhlas Holding çalışanlarının, kendi inşa ettiğimiz sitelerde oturan İhlas camiasının derhal sokağa çıkmalarını; herkesin eşini, çocuklarını alarak bize yakın olan Atatürk Havaalanı’na gitmesini istedi. Tüm çalışanlarımız binlerce kişi Atatürk Havaalanı’nda
sabahladılar” diye konuştu.