AK Parti’li Muş: “CHP’nin HDP’ye baston, koltuk değneği olmaktan vazgeçmesi lazım”
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, “CHP’nin HDP’ye baston, koltuk değneği olmaktan vazgeçmesi lazım” dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş, Canan Kaftancıoğlu hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’, ‘kamu görevlilerine hakaret, ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla verilen 9 yıl 8 ay verilen cezayı ve çocukları PKK tarafından kaçırılan annelerin HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki eylemi değerlendirdi.
Muş, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen karara ilişkin, mahkemelerin vereceği kararlara saygılı olduklarının altını çizdi ve Anayasa Mahkemesi’nin akademisyenlerle ilgili kararını hatırlattı. Muş, “10 sene önce birisi hırsızlık yaptı, bugün yakalandı, ‘10 sene önce yaptı, şu anda yargılayamazsınız ‘ diye bir şey söyleyebilir miyiz? Hukuk yakaladığı zaman gerekeni yapar. 7 sene önce yapıldı, bugün niye yargılıyorsunuz gibi bir şey olamaz. Atılan tweetlerin içeriği ile ilgili CHP yönetimi hiçbir şey söylemiyor. Bunun attığı tweetleri, yaptığı hakaretleri normal bir vatandaşımız yapsa ne olur, hukuk ona hangi işlemi uyguluyorsa, Canan hanıma da aynısını uyguluyor. Canan hanımın il başkanı olması, hukuk karşısındaki durumunu değiştirmez. ‘Ben CHP il başkanıyım, bana dokunamazsınız’ böyle bir durum yok. Hukuk gereği neyse, onu yapar. ‘Devlet katil değil, seri katildir’ diyor. İlgili mahkemelerimizin, kanunlarımızda bunun karşılığı bellidir. Bunları herhangi bir vatandaşımız CHP yönetimine söylese hoşlarına gider mi? Gitmez. Hukuk yoluna gidiyorlar. Sizin ifade özgürlüğünüz benim özgürlük alanıma kadardır. Benim alanıma girdiğiniz zaman orada bir özgürlük söz konusu olamaz. Kullandığı ifadeleri normal bir vatandaş kullandığı zaman hangi işleyişle, muameleyle karşı karşıya kalacaksa Canan hanım da karşı karşıya kalıyor” ifadelerini kullandı.
“Yargının bir kararıdır, herkes yaptığı fiillerden sorumludur”
Anayasa Mahkemesi’nin akademisyenler ile ilgili kararına değinen Muş, “Eğer yürütme her şeyi belirleyici ise neden buradaki kararı belirlemedi. O gün, o şartlarda Türkiye’de Suriye’de yapılanın bir provası yapılırken emniyet güçleri bunun üzerine gidiyor, bunun kapatmak için uğraşıyor, siz çıkıp bu açıklamayı yapıyorsunuz, terör örgütüne tek bir laf yok. Bir insan olarak vicdanıma sığan bir karar değil ama kabul etmek durumundayız. Yargının bir kararıdır, herkes yaptığı fiillerden sorumludur, Canan hanımda bununla ilgili hukuk ne gerektiriyorsa onunla karşılaşacaktır” şeklinde konuştu.
“Oradaki belediyelerin imkanları dağa adam götürmek için kullanılıyor”
PKK tarafından çocukları kaçırılan annelerin HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki eylemine yönelik olarak Muş, “Oradaki belediyelerin imkanları dağa adam götürmek için kullanılıyor. Bu anaların evlatları nerede? ‘Çocuğumu ikinci kattan götürdüler’ diyor. HDP buna ses çıkartamıyor. Terörle mücadelede hükümetin başarılı politikaları vatandaşımıza güven veriyor ve sorguluyor, çocuklarını geri istiyorlar. Aynı zamanda belediyelerde atılan adımlarda bunların kolu, kanadını kırıyor. Oradaki bütün lojistik imkanları, maddi imkanları terör örgütü için kullanıyorlardı. Üzücü tarafı ana muhalefet patisi bu işe destek olmasıdır. Tek bir açıklama yapamıyorlar. Her olayda onlarca açıklama yapar, CHP bu olayla ilgili sus pus, görmezden geliyor. Niçin? Çünkü HDP ortağı, ‘üç beş oy gelir bize’ diye düşünüyorlar. Böyle bir durumda bütün siyasi partilerin kenetlenmesi lazım. Bu analar evlatlarını alacaklar ve yenilerini dağa götüremeyecekler. Bizim kenetlenmemiz lazım ki terör belasını bitirelim. Siyasi menfaat, üç beş oy hesabı var, onun için CHP işin içine hiç gelmiyor” diye konuştu.
DHKP-C’liler için CHP’nin örgütünü seferber ettiğini belirten Muş, “Bu analar için tek bir söz söylemiyor. Bunlar milletimiz tarafından not ediliyor, görülüyor. CHP’nin HDP’ye baston, koltuk değneği olmaktan vazgeçmesi lazım” dedi.
Muş, “Hükümetimizin politikalarıyla kımıldayacak alanları kalmadı, devletin otoritesi mutlak olarak tesis edilmiş biçimde, devlet alanın tamamına hakim, insanların can ve mal güvenliği mutlak anlamda korunmuş ve bağlanmış vaziyette. Artık kimse evladını kaptırmak istemiyor. Bundan sonra anaların evlatlarını zor götürürler artık” dedi.