Bakan Soylu: PKK'ya haraç toplamış bir kişiden aday olur mu?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "PKK'ya para, haraç toplamış bir kişiden il genel meclisi üyesi, belediye meclis üyesi adayı olur mu? Diyelim ki olur. Peki Saadet Partisi'nden olur mu? Güya kendisini milliyetçi kodlarla tanımlamaya çalışan İYİ'den olur mu?" dedi.
Soylu, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiği programda bir konuşma yaptı.
Geçmişte Türk milletini kökenlerine ait bağlardan koparmak, yalnızlaştırmak, geçmişinden korkar hale getirmek isteyenler olduğunu belirten Soylu, Orta Doğu'yla, bu coğrafyadaki toplumlarla en küçük bir irtibat söz konusu olsa "İran mı oluyoruz?" manşetleri atıldığını, köşe yazıları yazıldığını anımsattı.
Soylu, "Böyle bir slogan ezberletmişlerdi. Amerika'nın küs olduğu ülkelerle bizim de küs olmamız gerekiyormuş gibiydi. 'Konuşma' dediğiyle konuşmazdık, alışveriş yapmadığıyla alışveriş yapamazdık. Doğuya dönsen döndürmezlerdi, Batıya dönsen AB'ye almazlardı." ifadelerini kullandı.
Türkiye'yi kimsesiz, tek başına bırakmak, aciz bir hale sokmak için ne gerekiyorsa yapıldığına değinen Soylu, şöyle devam etti:
"Oysa bugün Türkiye, etrafındaki coğrafyadan güç almaktadır. Biz bu coğrafyanın sadece tehditleriyle değil, fırsatlarıyla da muhatap olmak istiyoruz. İşte 'Afrin'e girme' dediler, aba altından sopa gösterdiler. Çatır çatır girdik. Bize silah çeken kim varsa inine girip, tepesine biniyoruz. Bugün Allah'a hamdolsun, bir elimiz Kafkasya'da, bir elimiz Orta Doğu'da, bir elimiz Balkanlar'da hatta bir elimiz Afrika'da. Dünyanın en çok insani yardım yapan ülkesiyiz. Biz, 2002'den beri bir kalkınma hamlesinin içindeyiz. Eksik olan yönleri, aksayan yönleri elbette ki olabilir ama bir gerçek var. Herhalde Türkiye'nin nüfusu 2002'den bu yana 3-4 kat artmadı; 63 milyondan 82 milyona geldik. Oysa ihracatımız 36 milyar dolardan 4,5 kat artarak 170 milyar dolara geldi. Diğer bütün ekonomik göstergelerimiz, 2002'ye göre olumlu anlamda katlanarak büyüdü çünkü artık yalnız yaşamıyoruz, birilerinin talimatına, birilerinin çizdiği sınıra göre yaşamıyoruz. Fırsatlarımızı yönetiyoruz ve üzerimizdeki baskıyı, vesayeti kaldırmak için büyük bir mücadele otaya koyuyoruz."
"KİMSEYE TEZGAH ÇEVİRTMEYİZ"
Bakan Soylu, 6-7 Ekim olaylarını anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir siyasi partinin genel başkanı insanları sokağa çağıracak, onlarca insanımız hayatını kaybedecek, sonra o genel başkan kameralar karşısında boncuk boncuk terleyecek. Biz de bu genel başkana, partisine, normal siyasi parti muamelesi yapacağız öyle mi? Bu partinin yönettiği belediyeler, çukur eylemlerinde terör örgütü emrinde çalışacak, her belediyede Kandil'in atadığı bir kayyum olacak, terörist cenazelerinde saf tutulacak, eş genel başkanı çıkıp 'Biz sırtımızı PYD'ye, PKK'ya yasladık' diyecek, DHKP-C bombacısının mezarı başında ağıtlar yakacak. Biz de arkamızda binlerce yıllık devlet geleneği varken bu olan bitene uzaktan bakacağız, ağzımızı açmayacağız. Açmamamız mı gerekir? Bana çok kızıyorlar, Süleyman Soylu sert konuşuyor diye. O zaman siyaset de yapmayalım, gerçeği de söylemeyelim.
El alemin beslediği büyüttüğü teröristi gelsin belediyeyi ele geçirsin, haraca kessin, millete her türlü hakareti etsin, çoluk çocuğu dağa kaçırsın, tecavüz etsin, Türkiye'nin yarısına açık açık 'Kürdistan' desin. Biz ağzımızı açmayalım öyle mi? Kimse kusura bakmasın. Rahmetli Barış Manço'nun bir şarkısı vardır: 'İşte hendek işte deve, ya atlarsın ya düşersin. Baktın olmaz vazgeçersin.' En son da der ki 'Zordur almak bizden kızı.' Bizim vatanımızı, toprağımızı bizden almak zordur. Bizi gözü kesmeyen yeltenmesin. Kimseye tezgah çevirtmeyiz. Ayıptır söylemesi, memleket meselesi oldu mu sert mizaçlıyızdır. Yerel seçimmiş... Şer ittifakı yerel seçim gibi davranıyor mu da biz bu seçime normal seçim muamelesi yapalım?"
"BU ADAMLARIN HEPSİ TÖVBEKAR MI OLDU?"
İçişleri Bakanı Soylu, yerel seçimlere alelade bir seçim olarak bakmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bir adam düşünün, bütün siyasi hayatı HDP içinde geçmiş, delege olmuş, bütün terörist cenazesi etkinliklerine katılmış, hatta çatışma bölgelerinde örgüte canlı kalkan olmak için gitmiş. Bir başka adam düşünün, PKK/KCK terör örgütü faaliyetinden 2010'da tutuklanmış, 2011'de Apo'nun cezaevi şartları iyileşsin diye açlık grevlerine katılmış, 2010'da Apo'nun yakalanışının yıl dönümünde karakollara saldıran bir grubun içinde olduğu tespit edilmiş bir adamdan il genel meclisi üyesi, belediye meclis üyesi adayı olur mu? O ilçede ve o ilde bütün eşrafı toplayıp PKK'ya para, haraç toplamış bir kişiden il genel meclisi üyesi, belediye meclis üyesi adayı olur mu? Diyelim ki olur. Peki Saadet Partisi'nden olur mu? Güya kendisini milliyetçi kodlarla tanımlamaya çalışan İYİ'den olur mu? Konuşunca bana kızıyorlar, YSK'ye verdikleri listelerini kontrol etsinler, listelerine baksınlar bakalım, PKK adına kurye faaliyeti yaptığı için tutuklanmış adamlar, belediye meclis, il genel meclisi listelerinde yoklar mı? Nevruz kutlamalarında PKK/KCK lehine slogan atıp, eylem yaptığı için mahkemeye çıkmış, 10 ay hapis cezası almış adam, İYİ Parti listelerinde yok mu? Bir baksınlar bakalım. Ne yani bu adamların hepsi tövbekar mı oldu? Bütün siyasi hayatı BDP çizgisinde geçmiş, ilçe teşkilatında çalışmış, PKK'ya müzahir bir derneğin yönetim kurulu başkanlığını yapan adam Ankara'da CHP listesinden aday. İzmir'de haraççı bir adam Menemen'den, Bayraklı'dan aday. Allah'ınızı severseniz bunların hepsi normal mi? Allah'ınızı severseniz 10 yıllardan beri bu milletin, şu insanların çektiği nedir?"