Bakan Tunç'tan 'Can Atalay' açıklaması: Meclis'in yapabileceği bir şey yok
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, tutuklu TİP milletvekili Can Atalay için cuma günü Meclis'te gerçekleştirilecek olağanüstü toplantıya dair açıklamalarda bulundu. Adli yargının verdiği kesin hüküm ortadayken Meclis'in yapabileceği bir şey olmadığını söyleyen Bakan Tunç, yüksek yargıda krize neden olan görüş farkının çözümü için de yeni anayasayı işaret etti.
Anayasa Mahkemesi'nin, tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay'ın milletvekilliğini düşüren Yargıtay kararını 'yok hükmünde' saymasının ardından muhalefet Meclis'te olağanüstü toplantı çağrısı yapmıştı.
Muhalefet partilerinin başvurusunu değerlendiren TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 16 Ağustos Cuma günü Meclis Genel Kurulu'nu olağanüstü toplantıya çağırdı. AK Parti'nin de katılma kararı aldığı toplantı öncesi hükümetten dikkat çeken bir açıklama geldi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti'nin 23. Kuruluş Yıl Dönümü programı öncesi CNN Türk'e konuştu. Meclis'te yapılacak Can Atalay görüşmeleriyle ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Tunç, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında bir görüş farkı ortaya çıktığını, bu sorunun çözümünün sivil ve yeni anayasa yapmak olduğunu belirtti. Meclis'in Can Atalay'la ilgili yapabileceği bir şey olmadığını ifade eden Tunç, "Orada Meclis'in yaptığı bir oylama söz konusu değil. Bir oylama, bir meclis kararı, iptal söz konusu değil" dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un açıklamalarından satır başları şöyle:
"AYM VE YARGITAY ARASINDA YORUM FARKINA NEDEN OLDU"
"Ana muhalefet partisinin genel görüşme önergesi oldu. Toplantı yeter sayısı bulunabilirse genel görüşme yapılabilir. Bu konu Gezi davasıyla ilgili bir husus. Gezi davası Yargıtay'da kesinleşen bir dava. Gezi davasında tutukluyken milletvekili seçilmek dokunulmazlık kapsamında mı değil mi? Bu tartışma AYM ve Yargıtay arasında görüş ayrılığına neden oldu. Anayasanın 14. maddesinde devletin güvenliğine aykırı durumların dokunulmazlık dışında olacağına dair Yargıtay'ın görüşüne AYM katılmadı ve dokunulmazlıklar kapsamında olduğuna dair bir karar aldı. Yargıtay da anayasanın 14. maddenin açık olduğunu, devletin güvenliğine ilişkin bir suç olduğunu, bunun da dokunulmazlık kapsamında sayılamayacağını ve geçmiş uygulamaların da bu yönde olduğunu söyleyerek bir karar aldı. Burada bir görüş farkı ortaya çıktı. Bu anayasamızın maddelerinin bireysel başvuru hakkının ve diğer maddelerin 2 yüksek mahkeme tarafından farklı şekilde yorumlanmasına neden olan bir durum.
"MECLİS'İN YAPABİLECEĞİ BİR ŞEY YOK"
Burada adli yargının vermiş olduğu Yargıtay'dan kesinleşen bir hüküm söz konusu. Anayasanın 83. maddesine göre kesin hüküm Meclis'te okunduğunda milletvekilliği düşer. Kesin hüküm ortadan kalkmış değil. AYM'nin yeniden yargılamayla ilgili verdiği bir karar var. Bu kararla ilgili de Yargıtay'ın verdiği bir karar var. Dolayısıyla kesin hükmün okunmasından ibaret olan bir işlem. Adli yargının verdiği kesin hüküm ortadayken burada Meclis'in yapabileceği bir şey yok. Tabii cuma günkü görüşmelerde muhalefet, iktidar görüşlerini ifade edecek. Genel görüşme olacak. Çünkü orada Meclis'in yaptığı bir oylama söz konusu değil. Bir oylama, bir meclis kararı, iptal söz konusu değil.
"ÇARE YENİ ANAYASA"
Bir tarafta adli yargının kesin hükmü var, bir tarafta da AYM kararı var. Aslında tüm bu ortaya çıkacak problemlerin çözümü; yeni, sivil ve demokratik bir anayasa. Anayasamızda 184 değişiklik yapıldı bugüne kadar. Bir darbe anayasası. Bu darbe anayasasındaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için önemli mücadeleler verdik, çok sayıda değişiklik yaptık. Mesela 2010'da bireysel başvuru hakkı geldi ama bu hakkın kullanılmasıyla ilgili bazı maddeler arasında yorum farklılıklarına neden olacak düzenlemeler oldu.
Bunun çözümü, bu tür tartışmalara meydan vermeyecek yeni, demokratik bir anayasaya kavuşmak. Bunun için de tabii parlamentomuza büyük görev düşüyor."
