Başbakan Erdoğan Adana'da halka seslendi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisince Adana'da düzenlenen mitingdeki konuşmasına, vatandaşları selamlayarak başladı.
Geçen yıl Reyhanlı'da sivillere yönelik alçakça bir saldırı düzenlendiğini belirten Erdoğan, "Orada maalesef 53 kardeşimizi Hakk'a uğurladık. Ne oldu biliyor musunuz? Emniyet güçlerimiz, istihbarat birimlerimiz olayı araştırdı, aydınlattı, zanlıları yakaladı. Ortaya ne çıktı? Bu saldırıyı yapanların CHP heyetini zalim Esed'e götüren kişiler olduğu ortaya çıktı. Bu saldırıya bazı CHP'lilerinin, CHP'nin bazı yandaş medyasının, bazı milletvekili yakınlarının karıştığı anlaşıldı" dedi. Aradan yaklaşık 1 sene geçtiğini, CHP'nin hala bununla ilgili bir açıklama yapamadığını, iddialara cevap veremediğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hemen arkasından devlet düşmanı, millet düşmanı, eli kanlı bir terör örgütü hem partimize hem polisimize terörist saldırılarda bulundu. CHP işte bu örgüte sahip çıktı. Şimdi şuraya dikkatinizi çekiyorum, önceki gün İstanbul'da sokak eylemlerinde Giresun'un Alucrasında Burak Can isimli bir kardeşimizi şehit ettiler. Ne oldu? Bu eli kanlı örgüt çıktı, 'Bu eylemi biz yaptık' diye açıklamada bulundu. Bu aşağılık olayı, bu adice olayı bunlar üstlendiler. Çok ilginç, bu örgüt çıkıp 'Bu cinayeti ben işledim' diyor ama bundan saatler sonra CHP'nin o başındaki genel müdür var ya o adeta bu örgütü korurcasına, kollarcasına, örgütü saklarcasına 'Kimin ateş ettiği belli değil' diyor ve utanmadan, sıkılmadan daha sonra da babasını arayıp başsağlığı diliyor. Aynı şekilde CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı çıkıyor, soru önergesi veriyor. Örgütü temize çıkarmaya, suçu başka yerlere atmaya çalışıyor. Oyunu görüyor musun Adana?"
"CHP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, Allah aşkına, bu CHP'ye gidip de nasıl oy vereceksiniz?" diyen Erdoğan, "Bu CHP'nin artık gözü dönmüş, bu CHP artık tamamen şirazeden çıkmış, sandıkta başarısız olan CHP artık devlet düşmanı, millet düşmanı terör örgütlerini koruyup kollar hale gelmiş. Bu ne büyük sorumsuzluktur, CHP içinde hiç mi sağduyulu vekil yok, CHP içinde hiç mi sağduyulu yönetici yok. Bu tehlikeli gidişe CHP içinde 'dur' diyecek hiç mi yürekli bir kişi yok" ifadesini kullandı. Demokrat Parti karşısında sürekli yenilen CHP'nin, dini istismar ederek, milleti kandırarak oy toplama çalıştığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"1949 yılında Demokrat Partinin kongresinde buranın, Adana delegesi Reşat Güçlü çıkıyor ve ne diyor biliyor musunuz, 'Memlekette irtica vardır, tek sebebi de CHP'dir. CHP bir gün daha ayakta kalabilmek için nasıl Atatürk'ün mirasını satarak yiyorsa Atatürk inkılabını da satarak mülteciye taviz veriyor. Size vesika göstererek ispat ederim' diyor. Devam ediyor, 'Adana mıntıkasında akrep muskası, yılan muskası satılıyor. Üzerinde Halk Parti damgası var, damgasızlar değersizdir' diyor. Bu da çok enteresan. CHP, Demokrat Partiden oy kaçırmak için işte böyle muskaya başvuruyor. Arkasında CHP damgaları olan muskaları gönderiyor, Adana'da parayla satıyorlar, şu anda da aynı şeyi yapıyorlar. Peki şimdi ne yapıyorlar? Şu anda da Pensilvanya'daki zatla işbirliği yaparak dini istismar etmeye çalışıyorlar. Dün muskalardan medet uman CHP, bugün de paralel örgütün muska yerine hazırlamış olduğu birçok projeleri, tabldot gazeteleri vs. bunları dağıtmaya çalışıyorlar. Bunlarda takiye var, bunlarda yalan var, bunlarda iftira var, bunlarda fitne var, bunlarda fesat var." ''Savaş Ay ile 1995'te bir söyleşi yapıyor. Kim? Bu zat, fakat pazartesi günü röportajları yayınlanacakmış ve bu röportajlarından sonra artık çok daha her şey iyot gibi ortaya çıkacak'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Ne diyor biliyor musunuz, rahmetli Savaş Ay'a? 'Hazreti Cebrail inse, parti kursa ben ona da oy vermem'. Hazreti Cebrail'in işi gücü yok da parti mi kuracak? Meleklerin görevi bellidir ama meleklere iman da bellidir. Sen bu ifadeyi nasıl kullanırsın, sen nasıl hocasın? Böyle bir benzetme olabilir mi? Güya bunun arkasına takılan hocalar da var. Bunlar akıllarını peynirle yemiş, bunlar iradelerini kiraya vermişler ve bunlar maalesef şu anda milletimizin içine fitneyi soktular, aileleri dağıttılar, aileleri böldüler.'' Vatandaşlara ''Bunlara gereken cevabı 30 Martta vermeye hazır mıyız'' diye soran Erdoğan, ''evet'' yanıtı üzerine, ''Onların abileri varsa işte Adana'da da bizim abilerimiz burada'' dedi.
Geçen ay MİT'in tırlarının Adana'da durdurulduğunu anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Adeta suçluymuş gibi, düşmanmış gibi tırları durdurdular. MİT mensubu yüzbaşımızı, üstteğmenimizi darp ettiler. Suriye'de Bayır Bucak Türkmenlerine yardım götüren tırlarımıza düşmanca haince muamele yaptılar. Tabii ben bunları izlediğim zaman, gerçekten bir Başbakan olarak çılgına döndüm. Bunu yapan kim olursa olsun, orada bizim o tırlarımızı durduran kim olursa olsun bir şeyi bilmemiz lazım, bunlar haindir. Çünkü sana 'Milli İstihbarat'ın elemanıyım' diyecek, sen onları kelepçeleyeceksin, yere yatıracaksın üzerine tekmeyle basacaksın ve vuracaksın. 10 kişi, 15 kişi üzerine çullanıyor. Yahu bunlar terör örgütünün elemanı mı? Ve bir de pişmiş kelle gibi sırıtıyor. Ahlaksızlar, bir de böyle hem zulmediyor hem sırıtıyor. Ve oraya gelen savcı, bu savcı paralel yapı. Biz bunlara müdahale edince CHP rahatsız olmuş, MHP rahatsız olmuş, hepsi de yanına toplandılar. Yahu MİT kimin, Bayır Bucak Türkmenleri kimin? Hani milliyetçiydiniz, Bayır Bucak Türkmenlerine yardım gönderilsin diye bize haber gönderen de siz değil miydiniz ey MHP'liler? Biz o kardeşlerimizi CHP'ye, MHP'ye rağmen korumaya devam edeceğiz. Bu milliyetçiyiz diyenlere rağmen, devam edeceğiz.'' Yola çıkarken tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek vatan dediklerini anımsatan Erdoğan, paralel yapıya, paralel devlete asla müsamaha olmadığını vurguladı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlar çökecek, çökecek. Bunların inlerine giriyoruz, inlerine. Allah'a hamdolsun 17 Aralık iyi ki oldu, 25 Aralık iyi ki oldu. Bunların bütün yüzleri, her şey ortaya çıktı. Şimdi bütün ekiplerimizle her şeyimizle biz de bunları izliyoruz, kovalıyoruz, gereğini de vakti geldiği anda da yapacağız. Hiç bu işin affı yok çünkü biz bu ülkeyi sokakta bulmadık, vandallara, sokak eylemlerine, kasetlere, montajlara bu ülkeyi teslim etmeyeceğiz. Adana bunu iyi bilin. Sizlerden ben 30 Mart'ta bu oyunu bozmanızı istiyorum. Bu kirli ittifaka, bu şer ittifakına bir şamar vurmanızı istiyorum."
Erdoğan, "Sizlerden sadece bir şey istiyorum, çok çalışacaksınız, başaracaksınız ve ideal üniversitelere gireceksiniz, bunu istiyorum. Çünkü bunlar ne diyorlardı biliyor musunuz, benim imam hatipli kızlarıma? Diyorlardı ki 'Siz ancak ölü yıkayıcısı olursunuz.' Çünkü ben de imam hatip de okurken bana da aynı şeyi söylüyorlardı. Ne diyorlardı? 'Siz ölü yıkayıcısı mı olmaya geldiniz?' Ama onların ölü yıkayıcısı dediği, bu ülkede başbakan oldu. Şimdi başı örtülü, başı açık... Türkiye bölündü mü? Bütün kardeşlerim el ele mi, omuz omuza mı? Öyleyse neydi bu zulüm? Az mı zulmettiler? Said-i Nursi ne güzel söylüyor, 'Zalimler için yaşasın cehennem' diyor. Aynı şeyi söylüyoruz. Zalimler için yaşasın cehennem. Onları ancak cehennem paklar. Verecekler hesabını, alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Çıkacak, çıkacak."
Yerel seçime 15 gün kaldığına dikkat çeken Erdoğan, MHP'nin CHP ve BDP'den hiçbir farkı olmadığını, MHP'nin siyasi Türkçülük, BDP'nin ise siyasi Kürtçülük yaptığını söyledi. Erdoğan, "Kardeşim gel, Türk'ü de sev, Kürt'ü de sev, Arap'ı da sev, Gürcü'yü de sev, Laz'ı da sev, 77 milyonun partisi ol, bu ayrımcılığı niye yapıyorsun? Bak bizde böyle bir şey yok, bizim böyle bir derdimiz yok, bizde ayrımcılık yok. Yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. O kadar" ifadelerini kullandı. "Bu Pensilvanya'daki örgüt başının yönlendirmesiyle Türkiye'de kirli oyunlar oynandı, kirli ittifaklar yapıldı" ifadesini kullanan Erdoğan, bunlara yüz vermediklerini, sadece hizmet siyasetine devam ettiklerini dile getirdi.
"Görüyorsunuz, kasetler geliyor, kasetler gidiyor. Montajlar geliyor, montajlar gidiyor" diyen Erdoğan, CHP'nin birinci ve ikinci köprüye saldırdığını söyledi. Erdoğan, "Menderes'e nasıl saldırdıysalar aynen şimdi de bize saldırıyorlar" diye konuştu. İstanbul Boğazı'na yapılacak üçüncü köprü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün inşaatının devam ettiğini, önümüzdeki yıl bitirilmesinin planlandığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor. Bunu yaptık. Buna dahi tahammül edemiyorlar. Türkiye'nin değil dünyanın en büyük 3 havalimanından bir tanesini yapıyoruz. Yılda 150 milyon kapasiteli. 46 milyar dolarlık bir yatırım. Buna dahi tahammül edemediler. Utanmadan sıkılmadan bu CHP, bu Pensilvanya'nın temsilcileri, yok bilmem ne havuzu, yolsuzluk havuzu diye bir şey uydurdular. Buradan burayı yapacak müteahhit firmaları zan altına sokmaya çalıştılar. Bunlar vatan hainidir. Niye? Bir kuruş vermeden bu havalimanı yapılacak. 20 yıl sonra da havalimanı devlete teslim edilecek. Buna da tahammül edemediler."
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan diğer başlıklar şöyle: Bizde etnik, bölgesel, dinsel milliyetçilik yok. Bizde eser milliyetçiliği var. Batıda ne varsa doğuda da o olacak. Bu mücadeleyi yürekli yapmalıyız. Bunların yayın organlarını evlerinize sokmayın. Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı bu isyanı yapanlara en büyük dersi vereceğiz. Bunlar devletten güçlü değiller.
Bu Pensilvanya'daki örgüt başının yönlendirmesiyle Türkiye'de kirli oyunlar oynandı, kirli ittifaklar yapıldı. Bütün bunlar böyle devam ederken biz bunlara yüz vermedik. Biz sadece bu ülkede hizmet siyasetine devam ettik. 30 Mart Ergenekonun da Pensilvanya yönetimindeki yeni Ergenekonun da umudunu yitireceği tarih olacaktır.
30 Mart, Ergenekon'un da Pensilvanya yönetimindeki yeni Ergenekon'un da umudunu tamamen yitireceği tarih olacaktır. Son çeteyi de tasfiye ederek, prangalardan zincirlerden kurtularak aydınlık geleceği birlikte inşa edeceğiz. Aklı başında olan bir işadamı kalkıp da bir iktidara karşı sokakları tahrik eden, sokakları terörize edenlerin yanında yer alır mı? Ha sen mi yer alıyorsun o zaman bundan sonra karşınızda bizi bulacaksınız. İşte bunların mağazalarından da AK Parti'ye gönül verenlere sesleniyorum, gidip alışveriş yapmayın. Tavrınızı koyun, sivil direniş diyoruz değil mi? İşte bu sivil direniştir."