Başbakan'dan Kılıçdaroğlu'na sert yanıt
Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşen İstanbul İl Danışma Meclisi toplantısında hitap etti Davutoğlu konuşmasında "Kemal Kılıçdaroğlu dün kongreyle yaptığı konuşmada sayın Cumhurbaşkanımıza dönük olarak siyasi lidere yakışmayan bir üslupla, nezaketsizlikle ithamda bulunmuştur" ifadesine yer verdi
İşte Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları;Teşkilat gibi teşkilata, adam gibi teşkilata teşekkür ediyorum. Bu sene 2 seçim geçirdik. İstanbulumuzun her mahallesine, her sokağına, her hanesine teşekkür ediyorum. Biz Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın kurduğu istişare geleneğine önem veriyoruz. Başkaları çekişmelerle yoğunlaşırken AK Parti zaferden sonra da tekrar tekrar biraraya geliyor, istişareleri ile birlikte yeni bir enerjiyle, yeni bir aşkla devam ediyor. Türkiye'nin kalbi, özeti İstanbul'dayız. Arkamızda böyle bir teşkilat oldukça daha nice seçimleri kazancağız inşallah. Adnan Menderes'in, Turgut Özal'ın, Necmettin Erbakan'ın, Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'dayız. İstanbul şiirin, şarkının, musikinin, estetiğin, güzelliğin, muhabbetin, medeniyetin, ilmin, irfanın, ticaretin, sanayinin, emeğinin, üretimin şehridir. Biz AK Parti kadroları olarak İstanbul'un taşına, toprağına, havasına suyuna, insanına gönül verdik.
İSTANBUL'U BİZE HZ. PEYGAMBER MÜJDELEDİ
İstanbul'u bize Hz. Peygamber müjdeledi. İstanbul'u bize Sultan Mehmet hediye etti. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'u uçurumdan aldı. AK Parti kuruldu ve millet iktidara geldi. AK Parti'ye kumpas kuranlar başarılı olamadılar, başarılı olamazlar, başarılı olamayacaklar. Biz milletin hukukunu koruduk, insan odaklı yönetimi Türkiye'de hakim kıldık. Türkiye'yi imar edilmiş mamur bir ülke haline getirdik. Muhalefet içi boş beyanlar, zehirli dille havanda su döver, toplumsal ve siyasal havayı kirletirken, biz yaptıklarımızı anlatacak zaman bile bulamıyoruz. 117 yeni üniversite, 757 yeni hastane yaptık. 1330 spor tesisi yaptık. 631 bin 494 konut yaptık. 17 bin 591 km. bölünmüş yol yaptık. Rasat ve Göktürk uydularını uzaya gönderdik. Havalimanlarımızı 53'e çıkardık. İnsani yardımda dünya üçüncüsü olduk. Tam 4 bin eseri restore ettik. Tarımsal milli geliri 116 milyar liraya çıkardık. 11 yılda 3 milyar 250 milyon fidan diktik. Muhalefet sadece burada yaptıklarımızın hayallerini bile kuramazlar. İşte Marmaray, işte 147 km.'ye çıkan metro, işte üçüncü köprü.
BU YAZ ÜÇÜNCÜ KÖPRÜYÜ İSTANBUL'A HEDİYE EDİYORUZ
İnşallah bu yaz dünyanın en büyük asma köprüsünü İstanbul'a hediye ediyoruz. İşte üçüncü hava limanı. AK Parti iktidarından önce bu yapılanların hayali bile kurulamazdı. 1 Kasım seçimlerinin ardından yepyeni bir döneme girdik. Milletimiz tüm taahhütlerimize onay verdi ve bizi tek başına tam bir güven ile iktidara getirdi. Hemen eylem planımızı açıklayıp kendimizi tarihle bağlayıp yola koyulduk. Eğitim, üretim, katma değeri yüksek bir yapıya kavuşturmak için bir taraftan AR-GE çalışmalarını hızlandırıyor diğer taraftan yüksek öğretim kurumunda reformlar yapıyoruz. Ülkemize yönelik dış yatırımları teşvik etmek üzere çok yönlü çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önce Londra'ya, ardından İsviçre ve daha sonra Almanya'ya geçerek kapsamlı toplantılar gerçekleştireceğiz. Türkiye'yi daha ileri noktalara taşımak bütün şehirlerimizin dünya ekonomisinde canlı ve dinamik şehirler yapmak amacımız. Türkiye 1 Kasım'da huzura, güvene, istikrara yelken açtı. Sizler çalıştınız, milletimiz teveccüh gösterdi Allah-u Teala nasip etti.
DEMOKRASİMİZİ YENİ ANAYASAMIZLA DAHA GÜÇLÜ KILACAĞIZ
78 milyon insanımıza 2023 hedeflerimizi istikbale taşımaya çalışıyoruz. Biz bu ülkeye, biz bu millete sevdalıyız. Krizlerle, çalkantılarla kargaşayla mağlup Türkiye, hastalıklı Türkiye geride kaldı. Demokratikleşen, özgürleşen, gelişen bir Türkiye geldi. Dibe vurmuş ekonomiyi ayağa kaldırdık. 13 yıldır aralıksız büyüdük. Demokrasimizi yeni anayasamızla daha da güçlü kılacağız. 13 yıl milletimizin, Türkiye'nin, siyasetin, AK Parti kadrolarının başarısıdır. Bu bahçeli gül bahçesinde değil her türlü vesayet, baskılar, darbe girişimleri, terör, ihanet şebekelerinin çabalarına rağmen bu başarıyı yakaladık. Komşularımızda yaşanılan problemler bile AK Parti hükümetlerin dışında kimsenin başamayacağı gelişmelerdir. Dün 4 telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Gaziantep'te Şerif Dağdelen, 70 yaşında ve tek başına yaşıyor. Emekli maaşıyla geçirirken 8 nüfuslu Suriyeli aileyi evine alıyor ve onlara bakıyor. Dün telefonda kendisine milletimizin adına teşekkür ettim. Avrupa'da mültecilerin ayaklarına çelmeler takılırken bir yiğit insan 9 kişilik aileyi evine aldı. Bu millet ne yüce millet. Bu Şerif amca olduktan sonra Allah'ın izniyle bu ülkenin, milletin sırtı yere gelmez.
SAYIN DEVLET BAHÇELİ'YE GEÇMİŞ OLSUN DİLİYORUM
Bizler yarınki Türkiye özlemiyle büyüdük. Bizim neslimiz adalete, demokrasiye hasretle büyüdü. Yarınki Türkiye özlemi bugün gerçek oldu. 7 Haziran seçimlerinde açık ara birinci parti olmamıza rağmen hükümet kurmak için gerekli çoğunluğu sağlayamadık. Hemen çalışmalara başladık. O akşam milletimize 'ne olursa olsun bu ülkeyi değil 1 yıl, değil 1 ay, değil 1 hafta, 1 saniye dahi hükümetsiz bırakmayacağız' dedik. Belki de cumhuriyetin en kritik döneminde bu ülkeyi sahipsiz bırakmadık. MHP ile HDP biz koalisyon yapmayız siz CHP ile yapın dediler. Bu arada MHP genel başkanına acil şifa diliyorum, geçirdiği operasyonlar nedeniyle, geçmiş olsun. 1 Kasım seçimleri milletimizin basiretiyle Türkiye kurulan tuzakların boşa çıktığı bir seçim oldu. 1 Kasım'dan sonra o büyük zaferin rehavetine kapılmadan teşkilatımızın her düzeyinde istişareler yapıyoruz. Büyük yenilgi yaşayanlar hala ders almış görünmüyor.
KILIÇDAROĞLU'NUN SAYGISIZLIĞINI İADE EDİYORUZ
Kemal Kılıçdaroğlu dün kongreyle yaptığı konuşmada sayın Cumhurbaşkanımıza dönük olarak siyasi lidere yakışmayan bir üslupla, nezaketsizlikle ithamda bulunmuştur. Mesnetsiz suçlarla Cumhurbaşkanımızı itham etmiştir. Cumhurbaşkanımıza yaptığımız küstahlığı kendisine aynen iade ediyoruz. Dikta CHP siyasetine ait bir kavramdır. Dikta, milli şef, zorbalık CHP'ye ait kavramdır. En son TRT'yi bastılar. Hizmet üretemeyince kabalaşıyorlar, çirkinleşiyorlar. Hakaret ettiği kişinin bu milletin yüzde 52'nin oyuyla seçildiğini unutuyor. Saygısız olduğu kadar basiretsiz bir söylemi kullanmaktan çekinmiyor. Kılıçdaroğlu CHP'nin şifa bulmaz hastalıklarını gözden kaçırmak için Cumhurbaşkanımıza hakaret ederek kendi kitlesi nezdinde kendisini kurtarmaya çalışıyor. CHP kongresinde parti kitlesini küfürle, hakaretle biraraya tutmayı düşünmek sayın Kılıçdaroğlu'na yaramaz. CHP'nin 1 Kasım seçimlerinde biz ne hata yaptık diye düşünmelerinin zamanıdır. Koltuğun, geliştirdiği fikirlerle koruyamayacağını bildiği için Cumhurbaşkanına hakaret ederek koltuğunu korumayı düşünüyor. Bunlar kendi koltuklarını korumak için sergiledikleri küçük kurnazlıklardır.
CUMHURBAŞKANIMIZA HAKARET ONA HİÇBİR ŞEY KAZANDIRMAZ
Eğer biraz sorumluluk sahibi olunsaydı, basiret sahibi olunsaydık koltuğu korumak adına böyle seviyesiz bir üsluba yönelmezlerdi. Onlar kongrelerinde sadece itham ve hakaretle konuşurken bizim teşkilatımızın toplantılarında gelecek ve aydınlık günlerinin çağrısı yapılır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun derdi Türkiye'yi daha iyi yerlere taşımak olsaydı partisine vizyon çizerdi. Bunlardan bahsedemediği için hakaretle yoluna devam etmek istiyor. Bu ülkenin en yüce makamına hakaret etmek ona hiçbir şey kazandırmak. Bir başbakan için bir genel başkan için en büyük güç, en büyük destek böyle bir teşkilata sahip olmaktır. Bu teşkilat şimdiden 2019'un müjdesini haber veriyor. Bir tarafta girdiği her seçimi kaybeden sayın Kılıçdaroğlu, diğer taraftan girdiği her seçimi kazanan sayın Cumhurbaşkanımız.
SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ HEP MİLLETE GİDELİM DEDİ
Bugün ona diktatör benzetmesi yapan o zihniyet onu hapse attırdı. O buyrun halka gidelim dedi. Gezi ve 17-25 Aralık kumpaslarından sonra 'eğer haklıysanız milletin huzuruna çıkalım' dedi. AK Parti iktidarı hep millete hesap verdi, başka hiçbir yere hesap vermedi. Paralelciler ortak cumhurbaşaknı adayı çıkardılar ama sayın Cumhurbaşkanımız doğrudan halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olma ünvanını kazandı. Siyasi hayatının tamamında yaşanan her krizinde buyrun milletin huzuruna çıkalım, demokrasi millet iradesidir, sandıktır diyen siyasi lidere diktatör demek sadece ve sadece kendini aldatmaktır. Çünkü halk hiçbir zaman aldanmadı hiçbir zaman aldatılmadı. Bu millet kendisine hizmet edeni, kendisine güveneni biliyor. Bir siyasetçiye yakışan kendisi gibi halkla seçilen insanlara ağır hakaret olmamalıdır. Biz hep beraber bu millet için ölmeye hazırız ama biz milleti yaşatmaya, insanlığı yaşatmaya geliyoruz. Buradan AK Parti kadroları adına sayın Cumhurbaşkanımızı selamlıyorum.
YÜREĞİM TİTREYEREK O KAHRAMAN KADINI DİNLEDİM
Son birkaç gün içinde terörün vahşi yüzüyle bir kere daha karşılaştık. Sultanahmet'te yabancı misafirlerimize yönelik alçakça saldırı gerçekleştirildi. Ardından Çınar'da masum insanlarımızı evlatlarımızı kaybettik. İnşallah onlar cennette en yüce makamdadırlar. Allah onların şefaatini bize nasip eylesin. O olayda hem oğlunu hem torununu kaybeden Ali İhsan Bey'i telefonla aradım, taziyelerimi ilettim. Ağlayan bir baba, bir dede olarak ses duyacağınızı zannedersiniz. Gür bir sesle 'Sayın Başbakanımız biz size inanıyoruz, bu vatan için, bu millet için oğlumu torunumu şehit verdim' dedi. Ben buradan Ali İhsan Beyi, şehit analarını, şehit babalarını en yüce duygularımla selamlıyorum. Şehit Yalçın Yamaner'in eşi Hacer Hanım'la görüştüm. Bu yiğit Anadolu kadını "Biz bu millet, ülke için her türlü fedekarlığı yapmaya hazırız" dedi. Yüreğim titredi. Bütün şehit analarını AK Parti kadroları adına selamlıyorum. Bir şehit ailesinin olmanın bilinciyle kullandıkları cümleleri burada tarif etmem, size anlatmam mümkün değil. Hepsi vatan sağolsun diyorlardı. Onların yaptığı fedarkarlığı hiç unutmayacağız.
DÜNYA TERÖRÜN İYİSİNİN OLMADIĞINI ANLAMIŞ OLMALI
Toprağa düşen her can bizim canımızı yakıyor. O barikatların arasında kandırılmış o gençler keşke üniversite anfilerinde olsa. Keşke biz onlara hocalık yapsak. İnşallah o günler de gelecek. Bu aziz ülkede şimdiye kadar nasıl elele gönül gönüle yaşadıysak, yine öyle devam edeceğiz. İnsanlarımız terör sebebiyle çok ağır bedeller ödedi. Terörün nasıl bir bela olduğunu gayet iyi biliyoruz. Biz terörün her türlüsünün insanlık suçu olduğunu her zaman her zeminde ifade ettik, ediyoruz. Dünyada yaşanan saldırılar terörün iyisinin, kötüsünün olmayacağını bütün dünyaya öğretmiş olması gerekir. Teröre ne yazık ki bütüncül bir bakış açısı geliştirilmiş değil. Hala, senin teröristin kötü, benim teröristim iyi yaklaşımı maalesef geçerliliğini sürdürüyor. Her türlü terörist örgütle aynı kararlılıkla mücadele etmek, samimi bir işbirliği içinde olmak gerekiyor. Uluslararası toplumun teröre karşı ortak bir irade geliştirememesi çok acıdır. Bu vatanın 78 vatandaşı kardeştir, ayrım yapan kalleştir. Terör Sultanahmet meydanında, Çınar'da masum çocuklarının kanına girecek kadar alçaktır.
TERÖRÜN SONU GELİNCEYE KADAR MÜCADELE SÜRECEK
Yaralılar o zor şartlarda 'Türkiye'ye müteşekkiriz, gecesini gündüzüne katarak hizmet eden Türk doktor ve hemşirelere müteşekkiriz' diyorlardı. Bu misafirlere şifa dağıtmaya çalışan hem de Cizre'de, Sur'da şifa dağıtmak isteyen doktor, hastabakıcı, hemşirelerimize teşekkür ediyoruz. Terör kurbanlarını seçerken hiçbir ayrım yapmıyor. Saldırıları gerçekleştiren örgütünün kim olduğnuun özel bir önemi yok. Bütün terör örgütleri aynı acımasız ve karanlık hesapları yapıyor. Alçakça bir araya gelebiliyor. Can almak için ittifak yapabiliyorlar. Hükümet kurma noktasında yaşanan geçici belirsizlik halini fırsat bilen, şimdi saldırmanın vaktidir diyen üç terör örgütü aynı anda Türkiye milletine saldırıya geçti. DEAŞ, PKK ve DHKP-C ve onlara bağlı yapıların saldırılarını hep beraber gördük. Biz bütün terör odaklarına eş zamanlı operasyonlar gerçekleştirdik. 23 Temmuz'da Türkiye'nin her dağı, vadisi, ilçesi, köyü ve mahallesini teröristlerden temizlenecek talimatı verdik. Bu talimat bugün de geçerlidir. Terörün sonu gelinceye kadar kararlı mücadele sürecek.