Canikli, 'Temel hedef ekonomi'
Gümrük ve Ticaret Bakanı Canikli, Gezi ile 17-25 Aralık darbe girişimlerinin esas hedefinin ekonomiyi zayıflatmak olduğunu belirterek, 'Çünkü en güçlü olduğumuz alanlardan biri bu' dedi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk oldu. AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı tarafından karşılanan Canikli, gündemdeki son gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı.
Dört eski Bakan ile ilgili Meclis Soruşturma Komisyonu'nun kararına ilişkin soru üzerine Canikli, AK Parti hükümetinin komisyon kurulmasına ilişkin adım atmasına kadar muhalefetten herhangi bir talep ve çağrı gelmediğini söyledi. Bu tür iddialar olduğu zaman soruşturma yönteminin belli olduğunu ifade eden Canikli, muhalefetin gerçekten adalet arama isteği içinde olmadığını belirtti. Canikli, şunları kaydetti:
"Amaç, böyle bir iddianın araştırılması, doğrularının ortaya çıkartılması, gerçeğinin tespitiyse bunun yöntemi budur. Delilleri kamuoyu tartışmaz. Sonuç olarak hukuki bir olaydır. Delillerin nasıl değerlendirileceği uzmanlık işidir, uzmanları yapması gerekir. Başından beri 'hiç soruşturma komisyonuna, yargılamaya gerek yok, bunlar suçludur' kararını muhalefet zaten vermiştir. Herkes hakkında bir iddia olabilir, hüküm ortaya çıkana kadar kadar mahkum edilmez. İddialar konuşulabilir, tartışılabilir ama hüküm verilmez. Muhalefet bunu yaptı. Daha henüz ilk ortaya çıkışından itibaren onlarla birlikte hareket eden basın kararını verdi: 'Bakanlar suçludur.' Muhalefet bugün aynı yaklaşımına devam ediyor. Adalet bulma gibi bir durum söz konusu değil, siyasi olarak AK Parti'yi yıpratabilir miyiz, bütün yaklaşım bu oldu ve devam ediyor"
"Yargısal bir fonksiyon ifa etmiştir"
Komisyonun tamamına yakınının hukukçu üyelerden oluştuğunu ifade eden Canikli, kararın 9'a 5 çıktığını hatırlattı. Bunun son derece normal olduğunu, mahkeme kararlarında da böyle olabildiğini anlatan Canikli, aykırı görüş veren üyelerin olmasının hukuki anlamda kararın reel olmasını, uygulamasını engellemediğini söyledi.
Komisyonun tam anlamıyla yargısal bir fonksiyon ifa ettiğini vurgulayan Canikli, şöyle konuştu:
"Bu karar hukuki bir karardır, herkes için bağlayıcıdır. Kendi açınızdan eleştirebilirsiniz. Komisyon üyesi 5 kişi buna itiraz ediyor. Ama sonuç itibarıyla bunun hukuki bir karar olduğunu değiştirmez. Komisyon illa muhalefetin, Sayın Kılıçdaroğlu'nun istediği kararı mı vermek zorunda. Böyle bir mantık var mı Allah aşkına. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu gelişme karşısında verdiği tepkiyi anlamak mümkün değil, Çok sağlıksız bir ruh halini yansıtması açısından da ibretlik bir hadise. Sağduyu kaybolmuş tamamen, sağlıklı düşünme melekeleri açısından tehlikeli görüyorum Sayın Kılıçdaroğlu'nu şu yorumuyla. Katılırsınız, katılmazsınız sonuç olarak kararlarını vermişler. Sizin beklediğiniz karar çıkmadı diye ağız dolusu hakaret, küfür etme hakkınız yok."
Nurettin Canikli, gerekçeli kararın cuma gününe kadar çıkması gerektiğini belirtti.
CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun söz konusu karara ilişkin açıklamalarını eleştiren Canikli, şöyle konuştu:
"Komisyon illa muhalefetin, Sayın Kılıçdaroğlu'nun istediği kararı mı vermek zorunda? Böyle bir mantık var mı? Benim beklediğim doğrultuda karar verirseniz iyi, yoksa kötü. Tüm muhalefetin, özelde Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu gelişme karşısında verdiği tepkiyi anlamak mümkün değil, çok sağlıksız bir ruh halini yansıtması açısından da ibretlik bir hadise."
"Mücadele çok önemli bir aşamaya geldi"
Canikli, paralel yapıya ilişkin ilk olaylar meydana geldiğinde hükümeti yönetenlerin önce böyle bir yapının varlığını hissetmeye, sonra gözlemlemeye başladığını söyledi. MİT krizinin ardından başka olayların da üst üste meydana gelmesiyle bunun organize olduğunun ve tek elden yönetildiğinin tespit edildiğini belirten Canikli, demokratik hukuk devletinde böyle bir yapının üzerine hukuki kurallara uyularak gidilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Şu anda ikinci aşamada olduklarını dile getiren Canikli, olayın çorap söküğü gibi çözülmeye başladığını anlattı. Binlerce olayın bu yapıyla bağlantılı olduğunun belgeleriyle bilgileriyle ortaya çıkarılacağını ifade eden Canikli, şunları kaydetti:
"İkinci aşamanın da ilk safhalarındayız halen. Somut, hukukun, yargının üzerine gidebileceği delillendirme sürecinin ilk aşamasındayız. Belli bir süre sonra burada da ciddi bir çözülme başlayacak. Bu mücadelenin kolay olmadığını söylemek gerekiyor. Çünkü kurallara uygun hale getirmeniz, hukuk çizgisinde kalmanız gerekiyor. Yürütmenin görevi bunları yargının kullanabileceği şekilde deliller haline getirip yargının önününe sunmaktır. Biz onu yapıyoruz şu anda. Mücadele çok önemli bir aşamaya gelmiştir. Çok ciddi boyut kazanmıştır, artık ete kemiğe bürünmüştür. Nitekim artık kişilerle ilişkiler kurarak olay ilerliyor. Dallanarak budaklanarak büyüyerek devam ediyor. İkinci aşamanın başında elde ettiğimiz tespitler bunun tahminlerinden çok ötesinde bir yapı olduğunu ortaya koyuyor."
Gezi ve 17-25 Aralık olaylarının ekonomiye zararı
Bakan Canikli, Gezi ve 17-25 Aralık olaylarının içeride ve dışarıda ekonomiye büyük oranda zarar verdiğini belirtti. Bu olayların dış basın tarafından da Türkiye'nin imajının zedelenmesi için yoğun şekilde kullanıldığını ve belli ölçüde de başarılı olduğunu belirten Canikli, şöyle devam etti:
"Doğrudan yabancı yatırım başta olmak üzere faizler üzerinde etkisi oldu. Bu tür siyasi gelişmeler makro ekonomik göstergeleri etkiler. Ekonomide yatırımcıların tercihini belirleyen şey gelecekle ilgili beklentidir. Bu çapulcuların amaçlarına ulaşmış olduğunu düşünün; bütün dünyada bu, 'hükümet düşürüldü, devrildi' diye servis edilirdi. O zaman burada yatırımcı kalır mı? Tüketiciler de tüketim taleplerini ertelerler. Bütün bu olayların amacı belli. Ekonomide meydana gelecek sıkıntı bizi siyaseten vuracak, beklenti buydu. Türkiye kaybetmiş, Türkiye ekonomisi zarara girmiş, büyüme azalmış, faizler yükselmiş zerre kadar umurlarında değil. Çok üzülerek söylüyoruz; muhalefet için de geçerli. Muhalefetin, Sayın Kılıçdaroğlu'nun Gezi olayları sırasında o vandallarla nasıl birlikte hareket ettiği, işbirliği içinde olduklarını hepimiz biliyoruz.
125 milyar dolarlık zarar, önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak delillerle belki daha da üst rakamlara çıkabilir. Elbette çok büyük oranda zarar vermiştir, halen de zarar vermeye devam etmektedir. 4 bakanımız Yüce Divan'a gönderilmiş olsaydı yine ekonomi üzerine oynayacaklardı. İçeridekiler, dışarıdakiler hepsi hazır zaten. Başından beri bu olayların esas hedefi ekonomi. Temel hedefleri ekonominin zayıflatılması, çökertilmesi. Çünkü bizim en güçlü olduğumuz alanlardan bir tanesi bu. 12 yıldan beri istikrar söz konusu. Son derece iyi yönetiliyor bütün dış şoklara rağmen ayakta kalıyor."
Türkiye'nin bütün bu olayların hepsini başarıyla atlattığını dile getiren Canikli, "Muhalefette gaz birikimi meydana geliyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun, komisyonun verdiği karara bu kadar sert tepki göstermesinin nedenlerinden birisi de bu, gaz birikimini gösteriyor. Seçime kadar sürekli bir şeyler deneyecekler. Değişik yöntemlerle bu kadroyu oyun dışına başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere AK Parti'yi siyaset dışına itmek için her türlü yöntemi denediler ve denemeye de devam edecekler" diye konuştu.
Kaçakçılıkla mücadele
Bakan Canikli, akaryakıt başta olmak üzere tüm kaçakçılık konularının üzerine etkili şekilde gittiklerini söyledi.
Standart depo yöntemiyle Türkiye'ye her yıl 1,5-2 milyar liralık vergi kaybına neden olacak şekilde kaçak akaryakıt getirildiğini ifade eden Canikli, şöyle konuştu:
"Türkiye'ye giren tırlara, otobüslere standart depo miktarı kadar yakıtı ÖTV'siz getirme olanağı sağlanıyor. Burada yoğun bir suiistimal var. Sadece bu iş için alınmış tırlar, otobüsler var. Kendi ihtiyaçlarını karşılamaları için bu imkan sağlanıyor. Ciddi sayıda araçla akaryakıt getiriliyor 100 metre ilerde boşaltıyor, satıyor. Bu şekilde bir günde 9 sefer yapan araçlar olduğunu biliyoruz. Sarp Sınır Kapısı'nda bu işi yapan otobüsler var. Talep olmadığı halde bedavaya, zorla insanları Gürcistan'a götürüyorlar. Gürcistan'dan da üstüne para vererek getiriyorlar. Akaryakıt belgesi olmadığı için de kayıt dışı olarak satılıyor."
Jet yakıtı, ÖTV'siz olarak bazı deniz araçlarına verilen yakıtlarla ilgili kaçak yollarını kapattıklarını vurgulayan Canikli, "Jet yakıtında ÖTV'yi alacağız. İade almak istiyorsa ÖTV'siz alanda kullandığını ispat edecek" diye konuştu.
Gemilerle gelen akaryakıtla ilgili suistimallerin önlenmesi noktasında da önlemler alındığını dile getiren Canikli, "Karaya çıktığı anda sayaç koyuyoruz. Sayaçlarımız da 15 Şubat'ta geliyor. Oradan bir tane kaçak imkanı olmayacak. Girdikten sonra ÖTV'li satışa kadar o kadar çok dağılıyor ki takip etmekte zorlanılıyor. Bütün bunları bir kenara bıraktık karaya çıktığı anda vergilendiriyoruz. Ondan sonra ne yaparsa yapsın. Buna boru hatlarıyla gelenler de dahil. Bu alanda çok ciddi tedbirler aldık" dedi.
Denetim sonuçları
Kaçakçılıkla mücadele konusundaki sonuçlara ilişkin bilgiler veren Canikli, şunları kaydetti:
"2013 yılında yakalanan eşyanın toplam değeri 1 milyar 88 milyon lira, geçen yıl 1 milyar 568 milyon lira. Yüzde 50'ye yakın bir artış söz konusu. Mal grupları itibarıyla bakıldığında 181 milyon liralık yaklaşık 2 ton, 156 milyon liralık yaklaşık 48 milyon litre, 59 milyon liralık tütün ve tütün mamulleri ele geçirilmiş durumda. Uyuşturucu, alkol ve sigarayı imha ediyoruz. Diğerlerini de malın niteliğine göre kurallara uygun şekilde iç piyasaya ihaleyle satıyoruz."
Mersin Gümrüğü'nde ele geçirilen ve "en büyük gümrük kaçakçılıklarından biri" olarak nitelendiren olaya ilişkin soru üzerine Canikli, bu kaçakçılığı kolaylaştıran bir mekanizma olduğunu tespit ettiklerini, antrepo rejiminin buna alet edilecek şekilde kullanıldığını gördüklerini söyledi. Bu yolla yüzde 225 gümrük vergisinin haksız ve büyük rant sağlayacak şekilde ülkeye sokulduğunu vurgulayan Canikli, bu faaliyetleri önlemek için antrepoculuğa yönelik gereken tedbirleri aldıklarını belirtti. Canikli, şöyle konuştu:
"Bunu engellemek amacıyla bazı ürünlerde transit ticarete konu olması halinde bunların antrepo rejimini kullanamayacakları kararını verdik ve uygulamaya başladık. Kırmızı et başta olmak üzere, sigara, alkol, tütün, bazı elektronik eşya, ceviz içi, badem içi, badem, üzerinde özellikle yüksek gümrük vergisi olan ürünlerin antrepo rejimini kullanamayacağına karar verdi. Kaçakçılıkta çok ciddi bir azalma meydana geldi. Kademe kademe bunu genişleteceğiz. Bir anda piyasayı şoke etmeyelim diye ilk uygulamayı başlattık. Bunu pilot uygulama gibi de düşünebilirsiniz. Belli bir süre sonra üzerinde yüksek gümrük vergisi olan ürünlere teşmil edeceğiz. Aynı şekilde Türkiye'ye ithal edilecek akaryakıtın da antrepo rejimine girmeden millileşmesi yani vergisinin ödenmesi gerekiyor. Bu uygulamayı da başlattık."
"3 dönem doldu ve kural uygulanıyor"
AK Parti Tüzüğünde yer alan "3 dönem kuralı"nın hatırlatılarak, haziranda yapılacak milletvekili seçimi sonrasına dair planlarının sorulması üzerine Canikli, seçimlerde aday olmayacağını ve böylece 3 dönem kuralının hayata geçmiş olacağını söyledi.
İlk gündeme geldiğinde, muhalefetten birçok siyasi partinin 3 dönem kuralını hayata geçirmenin mümkün olmayacağını, sadece insanları etkilemek amacıyla ortaya atılan bir taahhüt olduğunu iddia ettiklerini ifade eden Canikli, "3 dönemini dolduran ben dahil yaklaşık 72 arkadaşım var. Bu kişiler partide, kabinede, genel merkez yönetiminde ve grupta ağırlı olan arkadaşlarımız. 3 dönem doldu ve kural uygulanıyor. Aslında bu bile AK Parti'nin ne kadar ilkesel davrandığını ve diğer siyasi partilerden çok farklı bir tarzının olduğunu ortaya koyması bakımından da çok güzel bir örnek. O açıdan 3 dönem kuralı, altın bir kuraldır ve biz bu altın kuralı uygulayacağız" diye konuştu.
Canikli, siyasi hayatına milletvekili olarak devam etmeyeceğinin altını çizerek, hangi pozisyon takdir edilirse o şekilde partinin ve hareketin parçası olarak çalışmalarını sürdüreceğini ifade etti.
Milletvekilliği, bakanlık gibi makamlar alındığında insanların enaniyetini ikinci plana koyarak, hizmetlerine devam edip etmediğinin ölçülmesi açısından da 3 dönem kuralının bir fırsat olduğuna işaret eden Canikli, şunları kaydetti:
"3 dönem kuralı kendimizi test edip, daha iyi tanımak anlamında bize güzel bir fırsat sunacak. Temennimiz, bütün siyasi partilerde bu dönüşümün çok hızlı olması. Türkiye ve dünya çok hızlı gelişiyor. Aynı kuşak ve zaman dilimi içinde 5-10 yıllık periyotlarda çok büyük değişim ve dönüşümler gerçekleştiriliyor. Bunların yasama, yürütme, yargı ve yönetime yansıtılması gerekir. Bunun için de bu dönüşümün de toplumdaki dönüşüm hızına paralel olarak sağlanması gerekir."
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının yazılım sisteminin bazı açıkları olduğunun tespit edildiğinin bununla ilgili yapılan soruşturmanın hangi aşamada olduğunun sorulması üzerine, bu açıkların tamamını kapattıklarını, bundan sorumlu olanların bulunması için çalışmaların devam ettiğini ifade etti.
"Bal numunelerinin tamamı sahte çıktı"
Canikli, gümrüklerde denetimlerin son yıllarda artırıldığına dikkati çekerek, 2014'te 7 bin 771 firmaya ait 764 bin 127 ürünün denetlendiğini ifade etti. Televizyonlarda satışa sunulan sağlık ürünleri, bal gibi gıda maddelerine yönelik ciddi tedbirler aldıklarına değinen Canikli, şunları kaydetti:
"Aldığımız bal numunelerinin tamamı sahte çıktı. Onlarla ilgili hem reklam durdurma hem para cezasına başvuruyoruz hem de toplatıyoruz. Hatta tüketici olumsuz etkilenmesin diye reklam başlar başlamaz hemen durduruyoruz, sonra bakıyoruz biraz Teksas usulu oluyor ama bunu bugüne kadar ki çalışmalarımızın sonucu olarak ortaya koyuyoruz. Şu anda bütün ulusal ve yerel kanallar izleniyor. Gece yarısı bile olsa bazı ürün reklamları var, o reklamlar olduğu anda bize haber veriliyor, anında durduruyoruz."
Vatandaşlara çağrı
Canikli, Alo 136 Gümrük Muhafaza İhbar Hattı'nın çok önemli bir fonksiyonu olduğuna dikkati çekerek, yılbaşından hemen önce İstanbul'da kaçak alkol ihbarı geldiğini ve binlerce şişe sahte içki ele geçirildiğini bildirdi. Canikli, "Bütün kaçakçılıklar için geçerli olan en etkili yöntem ihbar hattı. Çünkü ihbar geldiği zaman bilgi doğru ve noktasaldır, hemen gidip tespit ediyoruz. Uyuşturucuda da son aylarda ciddi yakalamalar söz konusu, 2014'te 2 tonun üzerine çıktık" şeklinde konuştu.
Hatta gelen ihbarlara ilişkin bilgi veren Canikli, Alo 136'ya geçen yıl 31 bin 81 çağrı geldiğini ifade etti. Bunun 2 bin 250'sinin ihbar mahiyetinde olduğunu, bin 342'sinin sonuçlandığını, 908'inin ise takibinin devam ettiğini bildiren Canikli, "Ciddi bir muhbir ikramiyesi ödüyoruz. Geçen yıl 5-6 milyon liraya yakın ikramiye ödemişiz. Hem bize hem de kendilerine katkı sağlasınlar. Daha çok ödemeye biz hazırız bundan da memnuniyet duyarız, yeterki bu konularda ihbarlar gelsin" ifadelerini kullandı.
Duygulandıran fotoğraf
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, toplantının sonunda, Canikli'ye gençlik yıllarına ait bir fotoğraf takdim etti. Canikli, fotoğrafı görünce duygularını şöyle dile getirdi:
"Fotoğrafın tarihi muhtemelen 1973. Bunlar ortaokul arkadaşlarım. Fotoğraftaki pantolon abimin pantolonuydu. Hep öyle giyerdim ben liseye kadar. Kestirip biçtiriyorduk, sistem öyleydi, o büyüyünce ben alıyordum. Gömleği hatırlamıyorum ama ayakkabı da ilk iskarpindi. Orta 3'e kadar biz hep siyah tor lastiği giydik. İlk defa orta 3'te alınmıştı iskarpin, o da abimin ayakkabısıydı, biraz tamiratla ama çok havalı olmuştu benim için o zaman. Çok teşekkür ederim, gerçekten çok güzel bir fotoğraf."