Çiçek, 'Soruşturmada gizlilik esastır'
Çiçek, 4 eski Bakanın fezlekelerine ilişkin, 'Hazırlık soruşturması devam ederken gizlilik esastır' dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında TBMM Genel Kurulu'nun dün yapılan olağanüstü toplantısını hatırlatarak, siyaset gündeminin ana maddesinin 17 Aralıkta'tan bu yana yaşanan gelişmeler olduğunu kaydetti. TBMM'nin de siyasetin merkezindeki kurumlardan biri olarak Türkiye'nin gündemini usulünce konuşacağını, tartışacağını, müzakeresini yaparak karara bağlayacağını kaydeden Çiçek, şöyle devam etti:
"Benim üzerinde durmak istediğim konu işin siyasi boyutu değil. Anlaşılıyor ki bu bir süre daha devam edecek. Dün bu tartışmalara konu olan dört eski sayın bakan kendilerinin de aklanmak istediklerini, Meclis soruşturması açılmasını istediklerini içeren dilekçeyi Meclis Başkanlığı'na verdiler. Ayrıca yine dün akşam saatlerinde bu konuyla ilgili biri AK Parti tarafından, dördü de her bir eski bakan ile ilgili ayrı ayrı olmak üzere 5 tane de şu an Meclis Başkanlığı'na verilmiş Meclis soruşturma önergesi var." "1983'ten bu güne kadar son verilen 5 önerge hariç, onu da sayarsak 110 oluyor, dün itibariyle TBMM Başkanlığı'na 17 dönemden 24. döneme kadar, 24 dönemde dün verilenler hariç 105 Meclis soruşturma önergesi verilmiştir" diyen Çiçek, 105 soruşturma önergesinin 97'sini milletvekillerinin kendilerinin verdiğini, bu önergeler için savcılıktan ya da başbakanlıktan gelen bir talep olmadığını aktardı. Siyasi tartışmalar nedeniyle Meclis soruşturmasının siyasi bir yöntem olduğu gibi bir algılama bulunduğunu belirten Çiçek, şunları söyledi: "Meclis soruşturmasının bir hukuki işlem olduğu herkesin ittifak ettiği bir husustur. Bu bir siyasi denetim aracı değil, adli denetim aracıdır. Bu cümleler bu konuda yazılmış kitaplardan ve görüşlerden. Çünkü Meclis soruşturması açılmasıyla birlikte ceza muhakemesinin soruşturma evresine başlanmış olunmaktadır. Dolayısıyla Meclis soruşturması bir yasama faaliyeti değil, Anayasa'nın 100 maddesinin verdiği yetkiye dayanarak Meclis'in yürüttüğü bir adli faaliyettir. Bunun altını kalınca çiziyorum, çünkü değerlendirmeleri siyaseten yapabiliriz ama işlem yapmak noktasında olanlar hukuken işlem yapacak.
Ben siyasi değerlendirme yapamam, bana gelen bir talep söz konusu olduğunda, ister sayın milletvekillerinden ister kurumlardan, biz bunu hukuken değerlendirmek ve kararımızı hukuka göre vermek mecburiyetindeyiz. Birilerimizin hoşuna gider ya da gitmez, birilerimizin siyasi görüşünü destekler ya da karşı olur, neticede karşı olan ben değil, karşı olan da destek veren de hukukun kendisidir." Böyle bir konuyu İçtüzük, ceza muhakemesi hukuku ve kendi uygulamaları açısından bir değerlendirmeye tabi tuttuklarını, ortada bir tereddüt olması halinde ilk defa karşılaştıkları bir durum ise hukukçulara da sorduklarını ifade eden Çiçek, şöyle devam etti: "Nitekim TBMM'nin önüne bu yolla ilk defa bir konu geliyor. Daha evvelkileri söyledim. 97 tanesi sayın milletvekillerinin kendi takdiri, kendi inisiyatifi; 8 tanesi Başbakanlık ya da Sayıştay veya Danıştay'dan gelmiş. Cumhuriyet savcılıklarından ilk defa bir Meclis soruşturmasına kaynak teşkil edebilecek bir yazı geliyor. Şimdi yazılanlardan, tartışmalardan bakıyorum bir konu daha karışıyor. Bu gelen yazı 4 eski bakanın dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili değildir, Meclis'te binin üzerinden şu an 'dokunulmazlıkları kaldırılsın' diye gelen fezlekeler var. Onunla bu karıştırılıyor. Bu farklı o farklı. Orada soruşturma yetkisi Cumhuriyet savcısındadır. Cumhuriyet savcısı soruşturmayı yürütürken 'bazı milletvekillerin de bu işle ilgisi olduğundan bahisle dokunulmazlığını kaldırın ben soruşturmaya kaldığım yerden devam edeceğim' diyor. Meclis ya kaldırır ya dönem sonuna bırakır."
Çiçek şjyle devam etti: "Halen bu TBMM'ye bilgi sunulan 4 eski bakanla beraber üçüncü kişilerle ilgili, birlikte bu fiili işledikleri iddiasıyla ilgili olarak İstanbul'da yürütülmekte olan bir hazırlık soruşturması var. Hazırlık soruşturması gizli. Eğer savcılık bu hazırlık soruşturmasını bitirip, üçüncü kişilerle ilgili iddianameyi tanzim edip ilgili mahkemece de kabul edildiği andan itibaren tüm işlemler zaten açık hale geliyor. Gizlilik ortadan kalkıyor. Peki neden gizlilik? Bunu da kamuoyunun bilmesinde fayda var. Niye hassasiyet gösteriyoruz. Biz dışarıdaki siyasi polemiklerin yanında veya karşısında yer almak gibi işin kolay yanı varken bu kadar zor bir yolu tercih ediyoruz. Daha doğrusu hukuk yolunu tercih ediyoruz. Doğrusunu isterseniz bu ülkede gerginliklerin azaltılması, siyasi tansiyonun düşmesi, hepimizi rahatsız eden bugünkü siyasi ortamın bir şekilde sonlanması isteniyorsa herkes ne söylüyorsa, ne yapıyorsa, ne karar veriyorsa hukuk içinde kalarak ve hukuku esas alarak karar vermek durumundadır. Ama geldiğimiz noktada Türkiye'de yaşanan bir çarpıklığı ifade etmek istiyorum. Kuralı koyan da kurala uymuyor: Kuralı uygulayacak olan da kurala uymazsa o zaman karşımıza böyle bir tablo çıkıyor. Bu kuralı biz koyduk. Üstelik de bu evrensel kuraldır." Hazırlık soruşturması devam ederken gizliliğin esas olduğunu yineleyen Çiçek, "Bu kanundan doğan bir gizliliktir. Meclis Başkanı'nın, savcının tasarrufuyla da ortadan kaldırılamaz" dedi.
"Biri kanundan doğan diğeri de idari tasarruflarla oluşan" olmak üzere iki türlü gizlilik bulunduğunu vurgulayan Çiçek, "İdari makam bugün 'gizli' der, yarın aldığı bir kararla onu kaldırır. Hukuk kuralıysa, bu kanundan doğuyorsa bu sizin arzunuza, istediğinize, demokratlığınıza ve otoriterliğinize bağlı değildir. Bunu en iyi bilecek olanlar sizlersiniz" şeklinde konuştu.
Çiçek, görüş aldığı bazı ceza muhakemesi hukuku profesörlerinin, "Soruşturma gizlidir, gizlilik kalkıncaya kadar milletvekillerinin okuma imkanı yoktur" şeklindeki görüşlerini aktardı. Çiçek, bu konuda kurumsal görüş de istediklerini ifade etti. Çiçek, bunların kendi düşüncesi, keyfi düşüncesi değil, tereddüt meydana geldiğinde başvurdukları usul hukuku hocalarının görüşü olduğunu söyledi. Meclis Başkanı olarak, burada hukuka uymak, hukuku uygulamak mecburiyetinde olduğunu belirten Çiçek, "Kimsenin hukuksuzluğunu, kimsenin haksızlığını, kimsenin iddia edilen bir suçu varsa, bunu örtbas etmek gibi bir görevim yok. Hayatım boyunca bunu yapmamaya gayret ettim, yaptığımız işin sonuna gelmişiz, kimsenin hukuksuzluğunu örtbas etmek için hukuku kullanmak gibi ne niyetim ne çabam ne gayretim olur. Ama hukuku elbirliğiyle ortaya koyup, sonra kuralı koyanlar uymazsa o zaman başımız derde girdiğinde, hukuk nerede, hakim, yargı, hukukun üstünlüğü nerede gibi sızlanmaları da şu günlerde sıkça yaşıyoruz" diye konuştu.
"TBMM Başkanı Çiçek, dün 5 soruşturma önergesi verildiğini anımsatarak, "Dosyaları da okumadınız, o zaman bu önergeyi neye göre verdiniz?" diye sordu. Çiçek, şöyle devam etti: "Madem ki önerge vermek için dosyaların içeriğinin bilenmesi gerekiyordu... Elbette bilinecek, bu gizlilik geçici. Ya İstanbul Başsavcılığı davayı açacak, üçüncü şahıslar bakımından zaten aleni hale gelecek. Şimdi 5 tane soruşturma önergesi verildiğine göre umut ederiz, içtüzüğe uygun olarak bu komisyon kurulur, komisyon üyeleri de bunları zaten inceleyecek, gizlilik onlar bakımından kalkacak. 5 tane soruşturma önergesi var, dosyayı bilmiyorduk nasıl yazdık? Bu süreçte yaşadığımız başka bir husus daha var. Meclis tutanaklarında, dün akşamki bazı televizyon kanallarındaki tartışmalarda var, 'bu dosyanın içeriğinde şu var' Hani gizliydi? Madem biliyorsunuz. Her şeyi biliyoruz, her şey elimizde diyoruz. Sizler bana soru sorarken, 'o dosyada var, filanca şöyle şöyle dedi' diyor. Demek ki herkesin elinde dolaşıyor. Önerge verilebilmesi bakımından yeteri kadar bilginin bu süreçte var olduğu kabul ediliyor. Onun için bu hukuku iyi bilen, belki siyasi görüş olarak benden çok farklı olan arkadaşlarımız, hukukçular dedi ki, Meclis soruşturma önergesi verilmesine engel yok. Belki bu tartışmayı böyle yapmak yerine, bu önergeler çok önceden verilseydi de bu alanda mesafe katetseydik. Bunlar yapılmadı.
Yaptığımız iş ve işlemler, bugüne kadarki uygulamalar, Meclis İçtüzüğü, Meclis'in arşivindeki bu türlü çalışmalarda nelere dikkat edilmesiyle ilgili yazılar ve ceza muhakemesi alanında bilgi sahibi akademisyenlerden aldığımız bilgilerin sonucunda, 'bunu bilgiye sunuyoruz' dedik. Bundan sonrası Meclis soruşturması verilip verilmemesi. Çok şükür onlar da dün verildiğine göre zaten işin bu kısmı bitti. Kendi mecrasında bunlar sürdürülecek. Zaten bu işin bu mecrada sürdürülecek olması siyasi tartışmalara engel değil. Bütün bu açıklamalara rağmen yine de bu tartışmalar bir şekilde sürecektir. Ben sadece kamuoyu ve sizlerin bu işlemi yaparken, hukuk, ceza muhakemesi hukuku, hukuk doktirini ne diyor, parlamento hukukunun geçmişteki uygulamaları nelerdir, bunları ifade etmeye çalıştım. Bundan sonra kim, nasıl değerlendirecekse değerlendirsin. Bu gizlilik, Meclis Başkanı'nın tasarrufuyla ortadan kaldırılacak gizlilik değildir, kanundan doğan gizliliktir. Gelin o zaman bir çağrı yapalım. Bu ve benzeri sıkıntıların bundan sonra da yaşanacağı öngörüsü olanlar varsa o zaman 157. maddeye şöyle hüküm koyalım: Soruşturma gizlidir ancak Yüce Divanlık konular ya da TBMM'ye gönderilen yazılarla ilgili gizlilik söz konusu değildir dersiniz. O zaman bunların hepsini rahatlıkla siz de başkaları da inceler. Ya da size bilgi verilir, siz de istediğiniz gibi yazarsınız. Kuralı burada koy, onun dışında Türkiye'de moda haline geldi uzun zamandan beri. Hukuk kuralları burada dururken, demeçlerle sorun çözmeye çalıştık, hukuku gözardı ederek, birçok sorunu da çözemedik." Çiçek, tutuklu milletvekilleriyle ilgili verilmedik demeç kalmadığını, bunu konuşanların bunu çözecek kuralları değiştiremediğini söyledi.
"Soruna yol açan hükümler ortada duruyor, biz demeç vererek sorunu çözdüğümüzü zannediyoruz, vicdani rahatsızlığımızı güya ortadan kaldırıyoruz" ifadesini kullanan Çiçek, şunları söyledi:
"Şimdi daha rahatsız edici bir durum var: Tutuklu milletvekili kalmadı ama bir milletvekili arkadaşımız hükmü kesinleştiği için içeride. Aynı durumda olan bir başka milletvekili dışarıda. Bunu hukuken nereye koyacağız? Bu çarpıklığı nasıl izah edeceğiz. Şunu beyanat vermek yerine bir maddelik düzenlemeyle ortadan kaldıralım. Oturuldu, üç parti bir araya gelindi, bir anlaşmaya varıldı diye açıklama yapıldı. Var mı bir anlaşma Allah'ınızı severseniz? Varsa niye bize gelmedi? Sayın Engin Alan içeriden feryat ediyor, haklı. Bir çarpıklık ve hukuki ayıptır. Aynı konumda olan birisi dışarıda birisi içeride. Yapılması gereken içeridekinin dışarı çıkarılmasıdır. Bu çarpıklığı gidermek yasama organının görevidir. Şimdi bu kuralları değiştirmeden, aynen bu gizlilik meselesinde olduğu gibi, sonra da 'siyaseten filancayı gizliyor, okunması yasaklanıyor, dosyalara kilit vuruldu...' filan. Ben hiçbir şeye kilit vurmak niyetinde değilim. Her şeyin açığa çıkmasından yanayım. Ama her şey açığa çıkarken hukuku çiğneyerek, hukuku dışlayarak değil, bunun bedelini çok ağır ödedik bunca yaşadıklarımızdan sonra, hukukun içinde kalarak bu işleri çözelim. İsteniyorsa bu işler açık hale gelsin.157. maddeyi değiştirmediğiniz sürece iki türlü açık hale gelecek. Eğer 157. maddeyi ihlal ederseniz TCK 285... Efendim 'biz milletvekiliyiz bizim dokunulmazlığımız var' Dokunulmazlık bu kadar keyfi değildir. Kendi koyduğumuz kural, istisnasını koyalım o zaman. Diyelim ki 'Meclis Soruşturmaları aleni yapılır.' Herkes bilsin görev verdiği adamların ne yaptığını ya da hassaten rica ediyorum, İstanbul Başsavcılığı Soruşturmaları bir an evvel tamamlasın, ilgili mahkemeye versin, hiç olmazsa o kısmı açık hale gelsin. Çünkü buraya gelen dosyalarla irtibatlı olacağı kesindir. Çünkü neticede dosyaların içeriğini bilemem, birlikte işlendiği iddia edilen suçlarda elbette irtibat vardır, bu muhtemeldir. Dolayısıyla bu açıklanabilir. İkincisi olarak burada Meclis Soruşturması bir an evvel kurulur, gereği yapılır, bu tartışmalar biter. Değilse bu tartışmaları yapmaya devam ederiz."