Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan muhalefete başörtüsü tepkisi: İşte bunlar bu kadar dürüstler

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu​'nun başörtüsü kanun teklifiyle başlayan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan​'ın anayasal güvence resti çektiği başörtüsü düzenlemesinde sona gelindi. AK Parti başörtüsü düzenlemesiyle ilgili muhalefet​ turunun ikincisi CHP, İYİ Parti ve HDP tarafından reddedildi. Söz konusu düzenlemeyle ilgili Cumhur İttifakı​ tam mutabakat sağladı ve Meclis'te 'evet' oyu vereceğini duyurdu. Buna rağmen teklifin Meclis'ten geçebilmesi için 400 vekilin oyu gerekiyor. Eğer 360 ila 400 bandında oy çıkarsa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzası sonrası 15 gün içinde referandum süreci başlayacak.

Muhalefetteki başörtüsü teklifine net cevap çıkmaması, hükümet tarafından tepki topladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün katıldığı Şule Yüksel Şenler Vakfı Hizmet Binası Açılış Programı'nda muhalefete sert sözlerle yüklendi. Konuyu gündeme getiren ancak teklifin görüşülmesi için AK Parti'ye randevu vermeyen muhalefete yüklenen Erdoğan, "Arkadaşlarım ziyarete gitmek istediler, beyefendiler ve hanımefendi kabul etmedi. İşte bunlar bu kadar dürüst. Bunlarda dürüstlük diye bir şey aramayın, yok. Başörtüsü ve aile konusunda kaçak güreşmenin hiçbir bahanesi olamaz" ifadelerini kullandı. Erdoğan, teklifin Meclis'ten 400 oy almaması durumunda ise son sözü milletin söyleyeceğini belirterek referandumu işaret etti.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Vakıf hizmet binasımızın her bakımdan ihtiyacı karşılayacak olarak planlandığını görüyoruz. Vakfımızın kapıları tüm vatandaşlarımıza açıktır. 

Öyle insanlar vardır ki hayatlarıyla bize fener olurlar. Rehberlik ederler. Onların aydınlık yüzlerine bakınca sadece pürüzsüz bir vicdanı değil, aynı zamanda insanı insan yapan yüce değerleri görürüz. Ömürlerine sayısız eseri, kitabı ve mücadeleyi sığdıran böylesi insanlar geride şükranla ve dua ile anılacak muazzes bir miras bırakmışlardır. Şule ablamız mücadele ve imtihanlarla geçen ömrü boyunca sonucu ne olursa olsun hakkın hatrını en üst düzeyde tutmuştur.

"ŞULE ABLAMIZ TEHDİTLERE RAĞMEN DİRENİŞİN VE DİRİLİŞİN SEMBOLÜ OLDU"

Şule Yüksel Şenler, dönemin cumhurbaşkanı tarafından açıkça tehdit edildi. Hakkında yürüten soruşturmalar hiç eksik olmadı. İsmi marjinal grupların infaz ve ölüm listelerinde yer aldı. Konferanslarına bomba ihbarı yapıldı. Evi kundaklanmaya, canına kastedilmeye çalışıldı. Sıkmabaş denilerek fütursuz itibar suikastına maruz bırakıldı ama bunların hiçbiri onu indandığı değerleri cesaretle savunmaktan bir an evvle alıkoymadı.

Milletin inancına düşmanlıkta sınır tanımayanlar tehdit dozlarını artırdıkça, Şule Yüksel de mücadele bayrağını daha da yükseltti. Tüm baskılara rağmen ülkemizde direnişin ve dirilişin sembollerinden biri haline geldi. Faşizimin kol gezdiği karanlık yıllarda Şule Hanım insanımıza özgüven aşılamış, kızlarımızın inancından taviz vermeden okumasına, ilimle buluşmasına öncülük etmiştir. Türkiye'nin ve kadınlarımızın bugün elde ettiği başarılarda Şule ablamızın çok büyük payı vardır.

'MİLLETİN İRADESİNE VURULAN VESAYET ZİNCİRLERİNİ PARÇALADIK'

Onun hayalini kurduğu ve uğruna ömrünü adadığı Türkiye'yi inşa etmek için son 20 yıldır aşkla, samimiyetle çalışıyoruz. Altyapı yatırımlarından hak ve özgürlüklerle ilgili reformlara kadar ülkemizi dünyanın devler ligine çıkarmayı hedefliyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonu sadece milletimizle geleceğe dair yaptığımız bir mukaveleyi değil, aynı zamanda ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarma irademizi de gösteriyor. Milletin iradesine vurulan vesayet zincirlerini tek tek parçaladık. Demokrasimize gölge düşüren antidemokratik uygulamalara son verdik. Üniversite kapılarında gözyaşı döken genç kızlarımızın acılarını Allah'a hamdolsun dindirdik. Kamu kurumlarında başörtülü kadınlarımızın hiçbir baskıya uğramadan çalışabilmesinin önünü açtık. Allah'a hamdolsun artık başörtülü valimiz de var, TSK'da başörtülü subaylarımız da var, yargıda artık hakimlerimiz ve savcılarımız da var. Hani olmaz diyorlardı? Er veya geç oldu.

MUHALEFETE BAŞÖRTÜSÜ ELEŞTİRİSİ

Kadınlarımızın en temel hakkı olan kılık kıyafet özgürlüğü anayasal güvencesine kavuşturularak eski Türkiye hevesililerinin kursaklarına bir düğüm daha atılacaktır. Kalktın söyledin, sorun yoktu. Madem bunu söyledin, gel bunu anayasal bir zemine oturtalım, beraberce ülkede böyle bir sorun kalmasın dedik. Arkadaşlarım ziyarete gitmek istediler, beyefendiler ve hanımefendi kabul etmedi. İşte bunlar bu kadar dürüst. Bunlarda dürüstlük diye bir şey aramayın, yok. 

LGBT TEPKİSİ: AİLEYİ SAPKIN AKIMLARDAN KORUYACAĞIZ

Teklifimizle kadınlarımızın haklarını güçlendirmenin yanında, aile kurumunu küresel odakların desteği ile palazlanan ve giderek pervasızlaşan sapkın akımların saldırılarından da korumayı amaçlıyoruz. Özgürlük kılıfı altında toplumun taşıyıcı sütunu olan aile müessesinin yok edilmesine asla rıza göstermeyeceğiz. İnsan fıtratına aykırı, sapkınlık virüsünün millet varlığımızı daha fazla zehirlemesinin önüne set çekmek istiyoruz.

'KAÇAK GÜREŞMEYİN'

Kadınlarımız, aile yapımız ve geleceğimiz adına hayati önemdeki anayasa değişikliği teklifine akıl, izan ve sorumluluk sahibi hiç kimsenin, hiçbir milletvekilimizin hayır demeyeceğine inanıyorum. Temennimiz Meclis'imizin 400'ün üzerinde bir oyla bu düzenlemeyi genel kurulda kabul ederek kadınlarımızın beklentilerine cevap vermesidir. Ancak son günlerde yaşanan kimi tartışmalar, daha düne kadar sosyal medyadan ahkam kesenlerin yan çizmeye başladığını gösteriyor. Altına çizerek ifade etmek isterim ki, böyle bir meselede ipe un serilmesini ne milletimiz ne kadınlarımız affeder. Başörtüsü ve aile konusunda kaçak güreşmenin hiçbir bahanesi olamaz.

REFERANDUM MESAJI

Beklentimiz gerçekleşmez ve 400'ün altında bir Meclis aritmetiği oluşursa, bu durumda egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demiyor muyuz? Öyleyse millete gideceğiz. O zaman son sözü millet söyleyecek. Kilidi milletimizin iradesi açacak."